Ferhat Tunç veya gerçek adıyla
Ferhat Tunç Yoslun (d. 14 Mart 1964,
,
,
),
-
asıllı
ve
.
, Zazaca ve Türkçe şarkılar söyleyerek büyük bir ilgi toplamıştır.
Tunç, 14 Mart 1964'te
ilçesine bağlı
köyünde
-
kökenli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.
1979 yılında liseyi bitirerek
'ya taşındı. Ardından Mainz Johannes Gutenberg Üniversitesi'ne bağlı bir müzik okulunda kısa bir eğitim aldı ve Kızılırmak adlı ilk albümünü çıkardı.
1984'te kendisi gibi
'den
'ya giden müzisyen Orhan Temur'la birlikte
Bu Yürek Bu Sevda Var İken başlıklı albümü çıkardı. Albüm, 12 Eylül Darbesi'ne itirazın izlerini taşıyordu.
1985'te, 12 Eylül'ün rüzgarlarının henüz sert estiği bir dönemde Türkiye'ye döndü ve yeni bir başlangıç yaparak aynı yıl Vurgunum Hasretine başlığı ile Türkiye'deki ilk albümünü çıkardı. Miting havasında geçen konserler, çok satan albümler ve toplumsal muhalafetin gözdesi olan bir sanatçının ödeyeceği bedel gözaltılar, davalar, mahkemeler ve yıllar süren konser yasakları oldu.
Kızılırmak Boylarında Bir Şehir başlıklı türküsünü
'nda yaşamını yitirenlere ithaf etti. 11 Temmuz 2005 tarihinde Tunceli’de PKK tarafından alıkonulan er Coşkun Kırandi’nin ailesine kavuşmasına yardımcı oldu. 2012'de Tunceli'de düzenlenen
Munzur Kültür ve Doğa Festivali'nde yaptığı konuşma nedeniyle hakkında soruşturma açıldı. Terör örgütü propagandası yaptığı iddiasıyla yargılandı ve 2 yıllık hapis cezasına mahkum edildi, fakat ceza 3 yıl ertelendi. En son 2016 yılında çıkardığı
Kobani başlığını taşımaktadır.
Mayıs ve Haziran 2020 tarihinde, yazar Gökhan Yavuzel ve sanatçı
ile birlikte ölüm tehditleri aldıkları gerekçesiyle kamuoyuna açık olmak üzere iki defa ortak bildiri yayınladılar
Biyografisi:
İstanbul’da doğdum.
Bütün öğrenim hayatımı İstanbul’da sürdürdüm.İşletme eğitimi aldım ama bitiremedim.Şu an Bakü Devlet İnce sanat( Devlet Konservatuarı) Üniversitesinde kompozitörlük bölümü öğrencisiyim.
Daha önce gazeteciydim.Yayınlanmış 3 adet kitabım var.Kitaplarım sosyal-politik inceleme eserleridir.Yazmak hayatımın vazgeçilmezidir,artık gazeteci değilim,edebiyatla her gün biraz daha fazla haşır neşir durumdayım.Her tür kitap okurum,seçmem.Kitap okuyuşumda her hangi bir görüş saplantım yoktur.Öğrenme kavramını bir bütün olarak kabul ederim,ayrımı bilgim ve kriterlerim çerçevesinde yaparım.
Ben bir sanatçıyım.Dünyaya sanatın geniş,duygusal,hoşgörülü,renkli ama bir o kadar da sorumluluk isteyen penceresinden bakarım.ben bu ülkenin sanatçısıyım.Türküm ve müslümanım.Elbette bu unsurlar sosyal bakışımı çerçeveler,formalaştırır.Gayem milletime hizmet etmektir.En iyi hizmet milletin kuşakları arasında kültürel bağ kurmaktır,buna amaca yakışır eserler vermektir. Şu ana kadar öyle yaptım.
Beş albüm çıkardım.Şarkılar tamamiyle şahsıma aittir.Bir iki anonim esere de yer verdim. Yalnızkurt isimli eserimi bilmeyen yoktur.Bu eserin sözü de müziği de sonndaki şiiri de bana aittir. TGRT’de SÖZ-MÜZİK AHMET ŞAFAK adıyla şov programı sundum.Her perşembe akşamı renkli konuklarla değişik bir program örneğiydi.Bu programda her hefta orijinal-yeni besteler yaptım seslendirdim.
Dizi filmler gerçekleştirdim.Başrolünde yer aldım.Bunlardan ilki AVCI idi.Kanal D’de gösterildi.Ahmet Şafak,Toprak Sergen,Cem Karaca,Yasemin Kozanoğlu,Nefise Karatay gibi isimler vardı.Sonra Kanal 7′deki RABİA(Balaban) bu dizi filmde sevgili Yeliz Şar ile başrolü paylaştık.Ardından KIYAN TEPESİ EFSANESİ adlı televizyon filmi.Bu film çok anlamlı bir anadolu efsanesini konu ediyordu.Severek oynadım,Kıyan’ı canlandırdım.Türkiyemizin pek çok yöresinde sayısız konserler verdim.Sadece Türkiyemiz ‘de değil,Avrupa’da ve Türk dünyasında..
Kırgızistanda ve Azerbaycanda verdiğim konserleri unutamam.Azerbaycan’ın görkemli müzik abidesi Devlet Flormania salonunda ilk kez konser veren Anadolu Türkü olarak tarihe geçtim.Azerbaycan’da verdiğim konserlerden sonra yine bir ilki gerçekleştirerek bir sinema filmi çalışması yaptım.çeşitli sebeplerle yarıda kalan filmin çalışmalarına önümüzdeki aylarda devam edilecek. Şu an üzerinde çalıştığım biri tarihi olmak üzere iki roman var.Zannederim ikibinaltı son aylarına doğru ikisini de bitirebileceğim.
Ve Kral Tv ödülü.
2006 yılında SARIKAMIŞ isimli destan eserimle Geleneksel Kral Tv Video Müzik Ödülü aldım.
Sadece Türkiyemiz 'de değil,Avrupa'da ve Türk dünyasında verdiğim konserlerde sevenlerimle bir araya geldim. 2011 yılında Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev'in serencamı ile ülkenin en önemli madalyalarından biri olan TERAKKİ ORDÖN' ü aldım.
Şimdide yine bir ilk..
Sinema filmi.
Senaryosu tarafımdan yazılan,müzikleri yine tarafımdan yapılacak olan Vatansever filmi.
Şuana kadar Ahmet Şafak kısa zamanda 9 albüme imzasını atmıştır.Bunlar Yüreğin Yüreğimle(1999), Yalnız Kurt(2000), Aşk Militanı/Nalına Mıhına(2001), Adam Gibi/Ah Be Yar(2004), Şimdi(2005), Ben Hala Nöbetlerdeyim(2007), Şafak Türküleri(2007), Aranıyor(2008), 9 Aşk ve Vatan(2010)‘dır.
Zülfü Livaneli, (d. 20 Haziran 1946, Ilgın), Türk özgün müzik sanatçısı, senarist, politikacı, yazar ve yönetmen.
Tam adı Ömer Zülfü Livanelioğlu’dur. Ankara Cumhuriyet Lisesi mezunudur. Daha sonraki tarihlerde ABD Fairfax Konservatuarı'nı bitirmiştir. Zülfü Livanelioğlu bağlama çalmayı teyzesi Nazmiye (Türeli) Yücel'in eşi olan eniştesi Turhan Yücel'den Ilgın'da yaşadığı yıllarda ve yaz tatillerinde öğrendiğinde, eniştesi Turhan bey'in hayatını değiştirecek bir sermayeyi kendisine hediye ettiğinden haberi yoktu.
Zülfü Livaneli, müziği ile birçok ulusal ve uluslararası ödül aldı ve eserleri Joan Baez, Maria Farandouri, Maria del Mar Bonet, Leman Sam gibi onlarca yerli ve yabancı sanatçı tarafından yorumlandı. Kültür, sanat ve politika alanında Türkiye’nin önemli isimlerinden birisi olan sanatçı, sanat yaşamı boyunca 300'e yakın besteye ve 30 film müziğine imzasını attı.
Türkiye'den ansızın ayrılarak İsveç'e sürgün yıllarında bulaşıkçıklık dahil muhtelif işlerde çalışan Livaneli'nin en büyük arzusu bir gün Türkan Şoray ile tanışabilmek ve o zaman Türkiye'de suçlanan kişilerin uğrak yeri haline gelen İsveç'te bulunan ünlü yazar, gazeteci veya şairlerle karşılaşabilmekti.
Bugüne kadar dört uzun metrajlı film yönetti: "Yer Demir Gök Bakır", "Sis", "Şahmaran" ve "Veda". Valencia Film Festivali'nde "Altın Palmiye" ve 1989'da Montpelier Film Festivali'nde "Altın Antigone" ödülüne layık görüldü. "Sis", "En iyi Avrupa Film Ödülü"ne aday gösterildi. Sanatçının filmleri Türkiye, ABD, Fransa, Almanya, İsviçre, ve Japonya'da gösterime girdi ve BBC, WDR, İspanya, Kanada ve Japon televizyonları gibi birçok televizyon şirketine satıldı.
Ekim 1986'da Cengiz Aytmatov'un daveti üzerine Federico Major, Yaşar Kemal, Arthur Miller ve diğer ünlü sanatçı ve düşünürlerin katıldığı Kırgızistan ve daha sonra Wengen, Granada ve Mexico City'de toplanan Issyk - Kul Forumu'nda yer aldı.
Livaneli, Elia Kazan, Jack Lang, Vanessa Redgrave, Arthur Miller, Mikhail Gorbaçov gibi ünlü kişilerle birlikte dünya kültürünün ilerlemesi ve dünya sanatlarının gelişmesine katkıda bulunmak üzere çalışmalarda bulundu.
1996 yılında Paris’te merkezi bulunan UNESCO (Birleşmiş Milletlerin Eğitim Kültür Bilim Kurulu) tarafından büyükelçilik verilen sanatçı Livaneli, 1978 yılında yaptığı "Nazım Türküsü" adlı albümde Nazım Hikmet'in şiirlerinden bestelediği şarkıları bir araya getirdi.
"Arafatta bir çocuk","Geçmişten Geleceğe Türküler", "Sis", "Orta Zekalılar Cenneti", "Diktatör ile Palyaço", "Sosyalizm öldü mü", "Engereğin Gözündeki Kamaşma" ve "Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm" ve "Mutluluk" ve Leyla'nın Evi,Sevdalim Hayat, Son Ada ve Sanat Uzun,Hayat Kisa,Serenad kitaplarının yazarı olan Livaneli, hâlen Vatan Gazetesi'nde köşe yazarlığına devam etmektedir. Sanatçı uluslararası kültür çevrelerinde tanınmakta ve saygı görmektedir.
Ömer Zülfü Livaneli Ülker Hanım'la evlidir ve bir kızı vardır. Kızı Aylin Livaneli eğitimi ve yaptığı pek çok işten sonra müzik ile ilgilenmiş. 5 albüme imza atmıştır. Müziğe ara veren Aylin Livaneli şuan yurt dışında ekonomi üzerine eğitim almaktadır.Yayınlanmış 3 kitabı bulunmaktadır. Livaneli vejeteryandir.
19 Mayıs 1997 tarihinde, Ankara Hipodrom meydanında verdiği konsere 500.000 kişinin katılmasıyla Türkiye'nin en büyük konserini gerçekleştirme ünvanını kazanmıştır.
Servet Kocakaya
1973 yılında Bingöl'de dünyaya gelen Servet Kocakaya, ailesinin zorunlu göçleri nedeniyle önce Antakya'da, ardından da Mersin'de yaşadı. İlköğretim yıllarını Mersin'de tamamlayan sanatçı, üniversiteyi Ankara'da okudu. "Hayatımın en önemli yılları" dediği zamanları Hacettepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünde geçirdi. Uzun yıllar Ankara'da yaşayan Kocakaya, profesyonel müzik hayatına da burada başladı. Lise yıllarında göz kırptığı müziğe üniversite yıllarında ağırlık veren sanatçı, disiplinli olarak çalışmalarına devam etti.
İlk albümünü "Keke" adıyla 1999 yılında çıkaran Kocakaya, ikinci albümü "Ki Zava"yı da bir yıl aradan sonra 2000 yılında sürdü piyasaya. Albümlerinde her zaman kendi beste ve sözlerine yer veren sanatçı, üçüncü albümü olan "Duvar Şarkıları"nı 2002'de sundu hayranlarının beğenisine, ardından son albümünü 2005 yılında "Pencere" ismiyle piyasaya çıkarttı
19 Eylül'de Kocaeli’nde doğdu. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera Şan bölümünde okuyan Tutkun, Ahder Destan, Şebnem Başar, Atifet Usmanbaş, Madam Köpe, Zehra Belevi ile şan çalıştı.
Afşar Timuçin’den estetik ve felsefe, Filiz Ali’den Opera Tarihi, Cenan Akın'dan armoni, İlteriş Sun'dan solfej, Yekta Kara'dan sahne dersleri aldı. Etnomüzikolog Tugay Başar ile çocuk yuvalarında müzik öğretmenliği ile ilgili çalışmalar yaptı.
Konservatuarda okuduğu yıllarda değişik zamanlarda TRT Gençlik Korosu, İstanbul Operası Gençlik Korosu, St. Antoine Kilisesi Korosu’nda soprano olarak görev aldı. Öğrenimine devam ettiği süre boyunca çocuk yuvalarında müzik öğretmenliği yaparak, çocuk koroları çalıştırarak, iş yaşamına da devam ediyordu.
Aryaları söylerken duygulanamıyordu. Şan hocasıyla türkü çalışmaya başladığında bu eksikliğin ne olduğunu hissetti. Albüm yapmak gündeme geldiğinde de hiç düşünmeden “Ben türkü söyleyeceğim” dedi. Birçoğunu yakından tanıyıp bağlandığınız türküleri, Ferhat Livaneli’nin çağdaş müzik yaklaşımıyla hem yeniden anımsatmayı hem de küçücük de olsa bir zenginlik katabilmeyi amaçladı.
Muammer Ketencoğlu, Zülfü Livaneli, Fahir Atakoğlu, Atilla Özdemiroğlu, Ali Osman Erbaşı gibi sanatçılarla çalıştı. Televizyon programları sundu, Pilastip Show'da Tansu Çiller karakterini seslendirdi. Birçok çizgi ve dizi filmde, reklam filmlerinde seslendirme yaptı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda sahnelenen Sultan Gelin Müzikali'nde başrol oynayan Tutkun, böylelikle yıllardır hayalini kurduğu "Türkü Müzikali" fikrini hayata geçirdi.