Sezen Aksu kimdir
Türkiye’nin şarkı rezervini karşılayan özel isimlerden, her kalbe şarkılarıyla, sesiyle ayrı ayrı hitap eden sanatçı, Sezen Aksu’nun hayat hikayesidir…

Bazen bir insanın ürettiği ne çok şeyi bildiğinize şaşarsınız ya, Sezen Aksu da benim için işte öyle bir isim. En eski bildiğim şarkısını en fazla 90’larda yazmıştır derken, 70’lerden, 80’lerden Sezen Aksu şarkılarını ezbere bildiğimi fark ettim bu biyografide.
Bazı insanların, belki de bütün sanatçıların demeli, gerçekten yaşı yok. 90 kuşağı bir gencin kalbine böylesine dokunmuş, hala dokunmaya devam ediyor… Ve istiyor ki insan, hep etsin. Güzellikler ne olur tükenmesin.
Minik Serçe’nin doğum günü vesilesiyle çıktığım bu zaman tüneli yolculuğu umarım sizi de en az benim kadar sarhoş etsin. Yaşının bir önemi olmadığından kaç yaşına girdiğiyle ilgilenmeden, “İyi ki doğdun Sezen Aksu” demek istiyorum. Hep en güzel cümleleri seçtiğin, ilk aşkımıza, ilk ökemize, ilk ayrılığımıza şahit olup asla yalnız olmadığımızı hissettirdiğin için, çok, ama çok teşekkür ederim.
Bakalım siz en eski hangi şarkısını biliyorsunuz? Lütfen bu yazıyı fona Sezen şarkılarını alarak okuyun, olur mu?
Sevgimle…

Çocukluğu
Sezen, 13 Temmuz 1954’te, Denizli Sarayköy’de, Şehriban Hanım ve Sami Bey’in kızları olarak dünyaya geldiğinde ailesi, ona “Fatma Sezen Yıldırım” adını verdi. Annesi, Selanik’ten mübadele ile gelen bir ailenin kızıydı ve Fen Bilgisi Öğretmeni olmuştu. Babası ise, Rizeliydi; Laz kökenliydi. O da Matematik Öğretmeni çıkmıştı. Yolları kesişmiş, evlenmişler ve Sezen’e de eğitimci anne babanın çocuğu olmak nasip olmuştu. Bir de Nihat adında kardeşi vardı.Sezen 3 yaşına geldiğinde, ailecek İzmir’e taşındılar. İzmir, gönlünde bambaşka yere sahip olacaktı. Üzerine şarkılar yazacak, şarkılar söyleyecek, bu şehri hep çok sevecekti. Sonra annesi ve babasının yönlendirmesi ve içinden gelen bir iştahla, sanata düşkün olacaktı Sezen.

Gençliğe ilk adım attığı zamanlarda sanatsal eğitimler de yoğunlaşmıştı. Bir süre Cengiz Bozkurt’tan resim dersi, ardından tiyatro derken dans dersi aldığında dansöz olma hayalleri kurmaya başladı. Asi kişiliği onu öylesine ele geçirmişti ki, bu konuda ısrarcıydı. Nihayetinde Sezen dansöz olmadı. Ama özellikle babasıyla büyük çatışma yaşadılar. Yıllar sonra bugünleri anarken de şöyle diyecekti Sezen: “Allah babama acıdı da şarkıcı oldum”.

Altın Ses Yarışması
Lisede iyiden iyiye müziğe yönelmişti. 1970’te “Hafta Sonu” dergisi bir ses yarışması açtı. Jüri başkanlığında Ajda Pekkan ismi ışıl ışıl duruyordu. Sezen nasıl olur da bu yarışmada olmazdı; elbette katıldı.Nihayetinde Sezen, yarışmada altıncı oldu. Birinci olan isim ise, Nilüfer olmuştu. İşte bu sebepten önce Nilüfer’in albümü çıktı. Sezen için de Türkiye için de biraz daha zamana ihtiyaç vardı…

Sezen Aksu evlendi
İzmir Kız Lisesi'nden henüz mezun olmuştu Sezen. Üniversiteye girmeyi hayal ediyordu sadece. Müzik lisede hayatına girmişti, ama lisede olan her şey insanın hayatına çöreklenip kalmazdı ya. Onun hayali başkaydı şimdi.Ancak bu sıra girdi hayatına Hasan Yüksektepe. İlk aşktı, vazgeçilmiyordu. "Okul bitsin, evlenelim" diyorlardı ki, beklemek istemediler. 1972'de, aile arasında evde kıyılan bir yıldırım nikahıyla evlendiler. Ve evliliklerinin sadece üçüncü gününde bunun yürümeyeceğin fark edip, ayrıldılar.
Ama ilk aşktı işte. Çok canı yanıyordu Sezen'in. Müzik aslında belki de o üç günlük evliliğin ardından kendine bulması gereken meşgaleden doğdu. Ayrılır ayrılmaz hayal ettiği gibi üniversiteye de girdi. Ancak belli ki kaderinde müzik vardı.
Hayatında aldığı en büyük darbe ise, ilk aşkının en yakın arkadaşı Bahar ile evlendiğini öğrendiği gündü. Günlerce kendini toplayamadı; ama elbet ayağa kalktı. Belli ki ilk duygu yüklü şarkılarını işte o zaman yazdı Sezen. Acıyı dönüştürmenin bir yolunu bulmuştu...

Hayallerin peşinden İstanbul’a
Sezen’in aklında da, kalbinde de müzik vardı. Yine de 1973’te, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ne girdi. Ancak bir yandan da müzik hayatının vazgeçilmez parçasıydı; çalışmaya, üretmeye devam ediyordu.1974’te, bir plak şirketine üç şarkısını gönderdi. Aynı yılın Kasım ayında bir de evlilik gerçekleştirdi. Genç yaşta, Hasan Yüksektepe ile yaptığı kısa süreli evliliğin ardından, bu seferki bir başkaydı. Onu tanıyacağımız soyadı, işte bu evlilikle geldi. Ancak bu evlilik de kısa sürecekti.
Bir yanda müzik, bir yanda Ali Engin Aksu ile olan evliliği, okuldan ayrılmasına sebep olmuştu. Ancak 1974 biterken ilk plağı için İstanbul’a yerleşti. Hayallerin peşinde, yeni, yepyeni bir hayat başlıyordu…

İlk plak: Haydi Şansım
Sezen’in ilk 45’liği, 1975’te çıktı. Her şey ziyadesiyle heyecanlıydı; birkaç pürüz dışında. Öncelikle plak, Sezen’e danışılmadan, “Sezen Seley” adıyla çıkarıldı. Plak da istediği gibi satmamıştı. Neyse ki bu isim karışıklığı onunla bir ömür yaşamadı.Haydi Şansım adını verdiği plağı, istediği satışı yakalamayan Sezen, en azından istemediği bir isimle anılmayacaktı.

45’likler dönemi
Sezen, ilk 45’liğinin üzerine, onu bir ömürlük tanıyacağımız ve seveceğimiz adıyla, Sezen Aksu olarak, ikinci 45’liği Yaşanmış Yıllar / Kusura Bakma’yı çıkardı.Bu sefer şansı da, başarısı da yüksekti. Hemen ardında, 1976’da, uzun süre plaklar listesinde bir numara kalacağı üçüncü 45’liği Olmaz Olsun / Vurdumduymaz’ı çıkardı.
Dönemin popüleritesi gazinolarda sahneye çıkmayı gerektirirdi. Sezen Aksu da, ilk sahne çalışmasına 1976’da, Bebek Belediye Gazinosu’nda başladı.
Elbette 45’likler de devam ediyordu. 1977’de, Allahaısmarladık / Kaç Yıl Geçti Aradan ve Kaybolan Yıllar / Neye Yarar 45’liklerini çıkardı.
Hemen ardından ilk 33’lüğü olan Allahaısmarladık albümünü sevenleriyle paylaştı. Albümün kapağında ise şöyle yazıyordu:
“Yıllar yılı seviştik de neden mutlu olmadık.
Aşkımıza aşk değil yıllarca yalan kattık.
Sana son bir sözüm var,
O da, ‘Allahaısmarladık’”

Sezen, 1978’de Hurşid Yenigün’ün iki bestesi için söz yazdı. Söz yazarlığı konusunda da giderek ustalaşacak; adeta Türkiye’nin şarkı sözü ihtiyacını karşılayan birkaç isimden birine dönüşecekti. Gölge Etme / Aşk 45’liğini çıkarmıştı. Yine 1978’de, Serçe adını verdiği plağı, çift LP olarak piyasaya sürüldü. Bu albüm, Sezen Aksu’nun en eski albümü olma özelliğini taşıyordu.
1979’da, İlk Gün Gibi / Yalancı ve hemen ardından Allah Aşkına / Sensiz İçime Sinmiyor 45’liklerini çıkardı.
Ve 1979, aynı zamanda onu Minik Serçe olarak tanıyacağımız yıldı…
