Hepimizin senelerdir duyduğu bir şey var: “Klasik müzik dinlemek, zekâyı olumlu yönde etkiliyor.” Bu bilgi ne kadar doğru?
Genellikle çok zeki insanların klasik müzik dinlediğini varsayarız. Hatta bize gösterilen de budur. Ders çalışırken, bir işle meşgul olurken muhakkak arkada çalar o Chopin’ler, Mozart’lar…
Klasik müziğin beyin gelişimine etkisi dışında kesin bir şey var, o da beynimize bir şekilde dokunuyor olduğu.
Yani, bebekken bile ritimlere tepki verir, melodiye kulak kabartırız. Anlayacağınız o ki müzik, beynimize olaya bir şekilde entegre oluyor daha ilk nefesten itibaren. Nörobilim işin içine girince, müziğin işlenmesinden sorumlu olan beyin bölgelerinin parıldadığını görüyoruz.
Beynimize hoş gelen bir melodiyi dinlerken o, içeriden dopamin, serotonin gibi neşe verici kimyasalları salıveriyor. Geçmişteki anılar, o zamanın duyguları da hemen akla geliyor.
Şöyle bir durum da var: müzik, hafızayı canlandırıp, yaşanmışlıkları tekrar önümüze getirirken yeni duygular da yaratıyor. Yani, müzikle eskilere yolculuk yaparken yeni anılarla da tanışıyoruz.
Bilinen o "Mozart Etkisi" denen mevzuya da açıklık getirelim. İşin aslı, klasik müzik dinlemekle IQ'nuzun hemen tavana vuracağını söylemek maalesef biraz havada kalır. Tabii ki belli bilişsel işlevleri destekleme konusunda müziğin bir katkısı var.
Mesela, ritmik müzik dikkati artırabilirken; sakin melodiler sizi rahatlatabilir. Ama IQ’yu patlatma işi biraz abartılı bir söylem.
Bu çalışma, Mozart'ın K.448 numaralı sonatının dinlenmesinin mekânsal muhakeme becerisini geçici olarak artırdığını ortaya koydu. Ancak gördüğünüz gibi bu artış, kalıcı değil geçici bir etkiye sahip.
Dolayısıyla, klasik müzik dinlemenin bilişsel beceriler üzerinde etkili olduğu doğru ancak bu etkinin kalıcı olmadığı da bir gerçek. Yani, belirli bir süre boyunca Mozart dinlemenin, mekânsal zekâ düzeyini geçici olarak artırabileceği ancak uzun vadeli etkilerinin olmadığını söyleyebiliriz.
Yalnızca beyniniz için değil, ruhunuz için de müzik dinlemeyi ihmal etmeyin!
Genellikle çok zeki insanların klasik müzik dinlediğini varsayarız. Hatta bize gösterilen de budur. Ders çalışırken, bir işle meşgul olurken muhakkak arkada çalar o Chopin’ler, Mozart’lar…
Klasik müziğin beyin gelişimine etkisi dışında kesin bir şey var, o da beynimize bir şekilde dokunuyor olduğu.
Beynimiz, zaten müziğe aç doğar.
Yani, bebekken bile ritimlere tepki verir, melodiye kulak kabartırız. Anlayacağınız o ki müzik, beynimize olaya bir şekilde entegre oluyor daha ilk nefesten itibaren. Nörobilim işin içine girince, müziğin işlenmesinden sorumlu olan beyin bölgelerinin parıldadığını görüyoruz.
Sonra geliyor duygular.
Beynimize hoş gelen bir melodiyi dinlerken o, içeriden dopamin, serotonin gibi neşe verici kimyasalları salıveriyor. Geçmişteki anılar, o zamanın duyguları da hemen akla geliyor.
Şöyle bir durum da var: müzik, hafızayı canlandırıp, yaşanmışlıkları tekrar önümüze getirirken yeni duygular da yaratıyor. Yani, müzikle eskilere yolculuk yaparken yeni anılarla da tanışıyoruz.
Ama klasik müzik, IQ'yu birden patlatıp bizi Einstein yapmıyor.
Bilinen o "Mozart Etkisi" denen mevzuya da açıklık getirelim. İşin aslı, klasik müzik dinlemekle IQ'nuzun hemen tavana vuracağını söylemek maalesef biraz havada kalır. Tabii ki belli bilişsel işlevleri destekleme konusunda müziğin bir katkısı var.
Mesela, ritmik müzik dikkati artırabilirken; sakin melodiler sizi rahatlatabilir. Ama IQ’yu patlatma işi biraz abartılı bir söylem.
"Mozart Etkisi", 1993’te Frances H. Rauscher’in yaptığı çalışmaya dayanıyor.
Bu çalışma, Mozart'ın K.448 numaralı sonatının dinlenmesinin mekânsal muhakeme becerisini geçici olarak artırdığını ortaya koydu. Ancak gördüğünüz gibi bu artış, kalıcı değil geçici bir etkiye sahip.
Dolayısıyla, klasik müzik dinlemenin bilişsel beceriler üzerinde etkili olduğu doğru ancak bu etkinin kalıcı olmadığı da bir gerçek. Yani, belirli bir süre boyunca Mozart dinlemenin, mekânsal zekâ düzeyini geçici olarak artırabileceği ancak uzun vadeli etkilerinin olmadığını söyleyebiliriz.
Yalnızca beyniniz için değil, ruhunuz için de müzik dinlemeyi ihmal etmeyin!