Forumzar.Com
Bir yapıtın ya da sanatçının olumlu-olumsuz, iyi-kötü, güzel-çirkin yönlerini ortaya koyan yazılara eleştiri denir. Eleştiri *de amaç, sanatçının ya da yapıtın yalnızca eksik, ku*surlu yönlerini göstermek değildir; üstün yönlerini göstermek de eleştirmenin görevidir.
Eleştiri sözcüğü, tarihi gelişimi süresince birçok yazar ve düşünür tarafından farklı biçimlerde tanımlanmıştır. Yapılan tanımlarda eleştiri sözcüğü kavram olarak “ölçmek, incelemek, çözümlemek, değerlendirmek” gibi sözcüklerle tanımlanmaya çalışılmıştır. Edebi bir kavram olarak da “Bir eseri veya yazarı türlü yönlerden ele alıp değerlendirmek amacıyla kaleme alınan yazı türü.” şeklinde ifade edilmiştir.
Eleştiri işini gerçekleştiren ve edebi metinle okur arasında olan kişilere “eleştirmen” denir. Edebi bir metni eleştiren kişi de edebiyat eserini irdeleyen ve açıklayan, eleştirel inceleme yazısıyla hem okura hem de sanatçıya hizmet edendir.
Eleştiride amaç, ele alınan konunun olumlu ve olumsuz yönlerini ortaya koymaktır. Eleştirmen eleştirdiği durumun ya da eserin orijinal yönlerini okura sunmakla, durumu veya eseri geniş bir perspektifte değerlendirmekle yükümlüdür. Eleştiri yapılırken öncelikle yazar-eser-okur arasındaki ilişki dikkate alınmalıdır. Bu bağlamda eleştirinin okura hitap etmesinin gerekliliği görülür. Yani eleştiri metni, okura belli bir bakış açısı kazandırmalı ve onu yönlendirmelidir.
Eleştirinin gerekliliği konusu sorgulandığında ise sanatın ve sanatçının olduğu her yerde eleştirinin de var olacağı gerçeği ile karşılaşılır. Sanat değeri olan eserler yayınlandıkça onların değerini ölçecek, onları artı ve eksileriyle değerlendirecek, eserlerin diğer bilimlerle olan ilişkisini ortaya çıkaracak eleştirmenler de olacaktır. Dolayısıyla özellikle edebi eleştirmenler, “sanatın ve sanat değeri taşıyan eserlerin olmazsa olmazıdır” yargısında bulunulabilir.
Bir yapıtın ya da sanatçının olumlu-olumsuz, iyi-kötü, güzel-çirkin yönlerini ortaya koyan yazılara eleştiri denir. Eleştiri *de amaç, sanatçının ya da yapıtın yalnızca eksik, ku*surlu yönlerini göstermek değildir; üstün yönlerini göstermek de eleştirmenin görevidir.
Eleştiri sözcüğü, tarihi gelişimi süresince birçok yazar ve düşünür tarafından farklı biçimlerde tanımlanmıştır. Yapılan tanımlarda eleştiri sözcüğü kavram olarak “ölçmek, incelemek, çözümlemek, değerlendirmek” gibi sözcüklerle tanımlanmaya çalışılmıştır. Edebi bir kavram olarak da “Bir eseri veya yazarı türlü yönlerden ele alıp değerlendirmek amacıyla kaleme alınan yazı türü.” şeklinde ifade edilmiştir.
Eleştiri işini gerçekleştiren ve edebi metinle okur arasında olan kişilere “eleştirmen” denir. Edebi bir metni eleştiren kişi de edebiyat eserini irdeleyen ve açıklayan, eleştirel inceleme yazısıyla hem okura hem de sanatçıya hizmet edendir.
Eleştiride amaç, ele alınan konunun olumlu ve olumsuz yönlerini ortaya koymaktır. Eleştirmen eleştirdiği durumun ya da eserin orijinal yönlerini okura sunmakla, durumu veya eseri geniş bir perspektifte değerlendirmekle yükümlüdür. Eleştiri yapılırken öncelikle yazar-eser-okur arasındaki ilişki dikkate alınmalıdır. Bu bağlamda eleştirinin okura hitap etmesinin gerekliliği görülür. Yani eleştiri metni, okura belli bir bakış açısı kazandırmalı ve onu yönlendirmelidir.
Eleştirinin gerekliliği konusu sorgulandığında ise sanatın ve sanatçının olduğu her yerde eleştirinin de var olacağı gerçeği ile karşılaşılır. Sanat değeri olan eserler yayınlandıkça onların değerini ölçecek, onları artı ve eksileriyle değerlendirecek, eserlerin diğer bilimlerle olan ilişkisini ortaya çıkaracak eleştirmenler de olacaktır. Dolayısıyla özellikle edebi eleştirmenler, “sanatın ve sanat değeri taşıyan eserlerin olmazsa olmazıdır” yargısında bulunulabilir.