TÜRK DİLİ 1
VII. ÜNİTE
TÜRK DİLİNİN DİĞER DİLLERLE ETKİLEŞİMİ
TÜRK DİLİNİN ZENGİNLİK ALANLARI
Dilleri gelişmiş, az gelişmiş veya gelişmemiş gibi tanımlamalarla sınıflandırmak öznel bir tutumdur. Aslında dillerin zengin veya yoksul, gelişmiş veya az gelişmiş diye nitelendirilmesi, bilimsel bir yaklaşım değildir. Çünkü her dil kendi ölçeğinde gelişmiştir, her dil kendisine göre yeterlidir. Yeryüzündeki her dil, bilinen belirli sayıdaki yöntemle sonsuz sayıda sözcük, terim, deyim, kavram türetebilecek ve tümce üretebilecek yeteneğe sahiptir.
Diller arasında bir karşılaştırma yapılacaksa işlenmişlik açısından dillerin değerlendirilmesi daha doğrudur. Dillerin yazı diline sahip olup olmaması bir değerlendirme ölçütüdür. Yeryüzündeki 6.912 dilden ancak birkaç yüzü yazı dili özelliğine sahiptir. En eski dönemlerinden başlanarak tarihsel metinlerinin yayımlanmış ve işlenmiş olması, yaşayan söz varlığıyla birlikte tarihsel söz varlığının bütünüyle ortaya konulması, halk ağzındaki sözlerin derlenmesi, yeni kavramları karşılamak üzere sözcük ve terim türetme çalışmalarının yürütülmesi, anlatım gücünü gösterecek dil bilgisi ve dil bilimi araştırmalarının gerçekleştirilmesi, dil yetisinin geliştirilmesinde bilişim uygulamalarından yararlanılması vb. özellikleri göz önünde bulundurulmalıdır.
Yapı bakımından eklemeli dil olması dolayısıyla Türkçede yeni sözcükler, terimler türetmek çok daha kolaydır. Hiç kuşkusuz bu özellik, yalnız Türkçe için değil yapı bakımından aynı özelliğe sahip diğer diller için de geçerlidir. Yapım eklerinin sayıca çok ve işlevsel olduğu dillerde bu özellik daha güçlü iken daha az sayı da yapım ekine sahip olan dillerde ekler yoluyla türetilen sözcükler daha sınırlı sayıdadır. Çekimli dillerde ise çekim yoluyla çok sayıda yeni sözcük, terim türetmek mümkündür. Kısacası, her dilin yapısal özelliğine göre sözcük türetmesi söz konusudur. Yöntemler sınırlı olsa da bu yöntemlerle sınırsız sayıda sözcük, terim türetilebilir.
Ses uyumlarının güçlü oluşu, Türkçenin bir başka özelliğidir. Türkçe sözcüklerde kalınlık incelik açısından uyum (büyük ünlü uyumu) güçlüdür: ağaçlık, başarılı, dağcılık, doğaçlama, koruyucu, kuşatıcı gibi kalın bir ünlüyle başlayan sözcükteki ünlüler kalın sıradan devam eder; çiçekçilik, değerli, eğitici, öğretim, önderlik, üretim gibi ince ünlülü sözcüklerde ise bu ünlüleri yine ince ünlüler izler. Türkçe sözcüklerde düzlük yuvarlaklık açısından da bir uyum (küçük ünlü uyumu) bulunmaktadır. Düz bir ünlüyle başlayan sözcüklerde birbirini izleyen ünlüler de düz olur: yaşlılık, gecelik; yuvarlak bir ünlüyle başlayan sözcüklerde ise birbirini izleyen ünlüler ya düz geniş ya da yuvarlak dar niteliktedir: ocak, üzüm.
Türkçenin Gücü ve İç Zenginliği
Türkçenin güçlü yanları ve iç zenginliği olarak değerlendirebileceğimiz alanları, Türk dilinin tarihsel derinliği, coğrafi yaygınlığı, söz varlığının genişliği, ilişki ve nezaket sözlerinin yoğunluğu, akrabalık adlarının çeşitliliği, atasözlerinin çokluğu ve anlatım gücüdür.
Tarihsel Derinlik
Türk yazı dili, İkinci Göktürk Kağanlığı döneminde 8. yüzyılın ilk yarısında dikilen Orhon Yazıtları ile başlar. Ancak bu yazıtlarda kullanılan dil son derece gelişmiştir, işlektir. Henüz yazı dili niteliğini kazanmış, yeni yazı dili olmuş bir dil gibi değildir. Kurallı bir dil bilgisinin varlığı dikkati çeker. Sözcüklerin gerçek anlamlarının yanı sıra mecaz anlamları da gelişmiştir. Orhon Yazıtları’nda deyimler, atasözü niteliğini kazanmış söz kalıpları vardır. Bir dilde deyim ve atasözlerinin oluşabilmesi için yüzlerce yılın geçmesi gerekmektedir. Üslup son derece akıcı ve sürükleyicidir. Türk edebiyatında hitabet türünün ilk örneği olmasına karşın son derece etkileyici bir anlatım söz konusudur. Bütün bu özellikler, Türk dilinin tarihinin çok daha öncelere, tarihin karanlık dönemlerine kadar uzandığını gösteren kanıtlardır.
Türkçe tarihi boyunca pek çok dili etkilemiş, pek çok dilden etkilenmiştir. Başka dillerin egemenliği altına girdiği; edebiyat, bilim ve devlet dili olamadığı dönemleri de yaşamıştır. Bütün bu olumsuzluklar, âdeta Türkçenin direnç gücünü artırmıştır. Kültür ilişkileri sonucunda Türkçenin söz varlığı değişerek gelişmiş, zenginleşmiştir.
Coğrafi Yaygınlık
Tarihsel derinliğinin yanı sıra geçmişte yaşanmış olan göçler ve fetihler sonucunda büyük bir alana yayılan Türkçe, bugün geniş bir coğrafyada konuşulma niteliğini de kazanmıştır. Geçen yüzyılın ikinci yarısında çalışmak amacıyla Avrupa’nın çeşitli ülkelerine giden vatandaşlarımız, Türkçenin yaygınlık alanını daha da genişletmiştir. Bugün Avrupa’nın batısından Asya’nın doğusuna kadar uzanan yaklaşık on iki milyon kilometrekarelik bir alanda Türk dili konuşulmaktadır. İngilizce, Arapça, İspanyolca gibi çok az sayıda dil, bu kadar geniş bir coğrafyada konuşulma ayrıcalığına sahiptir.
Söz Varlığı ve Anlatım Gücü
Bir dildeki sözcüklerin bütünü, söz varlığını (söz dağarcığı, kelime hazinesi) oluşturur. Ölçünlü Türkçenin söz varlığının genel dildeki ögelerinin yer aldığı...
VII. ÜNİTE
TÜRK DİLİNİN DİĞER DİLLERLE ETKİLEŞİMİ
TÜRK DİLİNİN ZENGİNLİK ALANLARI
Dilleri gelişmiş, az gelişmiş veya gelişmemiş gibi tanımlamalarla sınıflandırmak öznel bir tutumdur. Aslında dillerin zengin veya yoksul, gelişmiş veya az gelişmiş diye nitelendirilmesi, bilimsel bir yaklaşım değildir. Çünkü her dil kendi ölçeğinde gelişmiştir, her dil kendisine göre yeterlidir. Yeryüzündeki her dil, bilinen belirli sayıdaki yöntemle sonsuz sayıda sözcük, terim, deyim, kavram türetebilecek ve tümce üretebilecek yeteneğe sahiptir.
Diller arasında bir karşılaştırma yapılacaksa işlenmişlik açısından dillerin değerlendirilmesi daha doğrudur. Dillerin yazı diline sahip olup olmaması bir değerlendirme ölçütüdür. Yeryüzündeki 6.912 dilden ancak birkaç yüzü yazı dili özelliğine sahiptir. En eski dönemlerinden başlanarak tarihsel metinlerinin yayımlanmış ve işlenmiş olması, yaşayan söz varlığıyla birlikte tarihsel söz varlığının bütünüyle ortaya konulması, halk ağzındaki sözlerin derlenmesi, yeni kavramları karşılamak üzere sözcük ve terim türetme çalışmalarının yürütülmesi, anlatım gücünü gösterecek dil bilgisi ve dil bilimi araştırmalarının gerçekleştirilmesi, dil yetisinin geliştirilmesinde bilişim uygulamalarından yararlanılması vb. özellikleri göz önünde bulundurulmalıdır.
Yapı bakımından eklemeli dil olması dolayısıyla Türkçede yeni sözcükler, terimler türetmek çok daha kolaydır. Hiç kuşkusuz bu özellik, yalnız Türkçe için değil yapı bakımından aynı özelliğe sahip diğer diller için de geçerlidir. Yapım eklerinin sayıca çok ve işlevsel olduğu dillerde bu özellik daha güçlü iken daha az sayı da yapım ekine sahip olan dillerde ekler yoluyla türetilen sözcükler daha sınırlı sayıdadır. Çekimli dillerde ise çekim yoluyla çok sayıda yeni sözcük, terim türetmek mümkündür. Kısacası, her dilin yapısal özelliğine göre sözcük türetmesi söz konusudur. Yöntemler sınırlı olsa da bu yöntemlerle sınırsız sayıda sözcük, terim türetilebilir.
Ses uyumlarının güçlü oluşu, Türkçenin bir başka özelliğidir. Türkçe sözcüklerde kalınlık incelik açısından uyum (büyük ünlü uyumu) güçlüdür: ağaçlık, başarılı, dağcılık, doğaçlama, koruyucu, kuşatıcı gibi kalın bir ünlüyle başlayan sözcükteki ünlüler kalın sıradan devam eder; çiçekçilik, değerli, eğitici, öğretim, önderlik, üretim gibi ince ünlülü sözcüklerde ise bu ünlüleri yine ince ünlüler izler. Türkçe sözcüklerde düzlük yuvarlaklık açısından da bir uyum (küçük ünlü uyumu) bulunmaktadır. Düz bir ünlüyle başlayan sözcüklerde birbirini izleyen ünlüler de düz olur: yaşlılık, gecelik; yuvarlak bir ünlüyle başlayan sözcüklerde ise birbirini izleyen ünlüler ya düz geniş ya da yuvarlak dar niteliktedir: ocak, üzüm.
Türkçenin Gücü ve İç Zenginliği
Türkçenin güçlü yanları ve iç zenginliği olarak değerlendirebileceğimiz alanları, Türk dilinin tarihsel derinliği, coğrafi yaygınlığı, söz varlığının genişliği, ilişki ve nezaket sözlerinin yoğunluğu, akrabalık adlarının çeşitliliği, atasözlerinin çokluğu ve anlatım gücüdür.
Tarihsel Derinlik
Türk yazı dili, İkinci Göktürk Kağanlığı döneminde 8. yüzyılın ilk yarısında dikilen Orhon Yazıtları ile başlar. Ancak bu yazıtlarda kullanılan dil son derece gelişmiştir, işlektir. Henüz yazı dili niteliğini kazanmış, yeni yazı dili olmuş bir dil gibi değildir. Kurallı bir dil bilgisinin varlığı dikkati çeker. Sözcüklerin gerçek anlamlarının yanı sıra mecaz anlamları da gelişmiştir. Orhon Yazıtları’nda deyimler, atasözü niteliğini kazanmış söz kalıpları vardır. Bir dilde deyim ve atasözlerinin oluşabilmesi için yüzlerce yılın geçmesi gerekmektedir. Üslup son derece akıcı ve sürükleyicidir. Türk edebiyatında hitabet türünün ilk örneği olmasına karşın son derece etkileyici bir anlatım söz konusudur. Bütün bu özellikler, Türk dilinin tarihinin çok daha öncelere, tarihin karanlık dönemlerine kadar uzandığını gösteren kanıtlardır.
Türkçe tarihi boyunca pek çok dili etkilemiş, pek çok dilden etkilenmiştir. Başka dillerin egemenliği altına girdiği; edebiyat, bilim ve devlet dili olamadığı dönemleri de yaşamıştır. Bütün bu olumsuzluklar, âdeta Türkçenin direnç gücünü artırmıştır. Kültür ilişkileri sonucunda Türkçenin söz varlığı değişerek gelişmiş, zenginleşmiştir.
Coğrafi Yaygınlık
Tarihsel derinliğinin yanı sıra geçmişte yaşanmış olan göçler ve fetihler sonucunda büyük bir alana yayılan Türkçe, bugün geniş bir coğrafyada konuşulma niteliğini de kazanmıştır. Geçen yüzyılın ikinci yarısında çalışmak amacıyla Avrupa’nın çeşitli ülkelerine giden vatandaşlarımız, Türkçenin yaygınlık alanını daha da genişletmiştir. Bugün Avrupa’nın batısından Asya’nın doğusuna kadar uzanan yaklaşık on iki milyon kilometrekarelik bir alanda Türk dili konuşulmaktadır. İngilizce, Arapça, İspanyolca gibi çok az sayıda dil, bu kadar geniş bir coğrafyada konuşulma ayrıcalığına sahiptir.
Söz Varlığı ve Anlatım Gücü
Bir dildeki sözcüklerin bütünü, söz varlığını (söz dağarcığı, kelime hazinesi) oluşturur. Ölçünlü Türkçenin söz varlığının genel dildeki ögelerinin yer aldığı...
Moderatör tarafında düzenlendi: