UzmErdaL
Forum Üyesii
- Katılım
- 27 Eyl 2022
- Mesajlar
- 3,907
- Puanları
- 38
Türkiye'de seçim siyasi bakımdan, 1876 Birinci Meşrutiyet Anayasasıyla ilk defa uygulandı. Buna göre, her il bir seçim çevresi ve seçimler gizli olacaktı. Muvakkat Talimat adlı geçici bir talimatla(5 Kasım 1876'da) ilk Milletvekili Genel Seçimi 1877 yılında yapılmıştır.
Seçim kanunu hazırlanıncaya kadar Muvakkat Talimatla seçimler olacaktı. Servet ilkesine göre, aday olabilmek için Türkiye'de az-çok bir emlak sahibi olmak gerekiyordu. İstanbul ve çevresi dışında kalan yerlerin milletvekillerini, o yerlerin idare meclisi üyeleri gizli oyla seçtiler. İstanbul ve çevresi ise 20 seçim çevresine ayrıldı. Eşraf ve erkandan birer seçim kurulu kuruldu. Seçim çevresi halkından 25 yaşını bitiren, emlak sahipleri iki vekil seçti. 40 kişi olan bu vekillerse İstanbul milletvekillerini seçtiler. Birinci Meşrutiyetin tek seçimi bu oldu.
1908'de İntihab-ı Mebusan seçim kanunu çıktı. Buna göre, iki dereceli, servet ve çoğunluk esası getirildi. İlk defa siyasi partiler bu seçimde mücadeleye girdi. İstiklal Savaşı sırasında ilki, (23 Nisan 1920 toplantısı için) 19 Mart 1920'de; ikincisi ise 1923'te yapılan iki seçim vardır. Servet esası kalkmış ve seçmen yaşı 18'e inmişti. 1927, 1931, 1935, 1939, 1943, 1946, 1950, 1954 ve 1957 seçimleri yapıldı. İlk dördü İntihab-ı Mebusan Kanununa göredir. 5 Aralık 1934'te 2598 sayılı kanunla kadınlara da seçme ve seçilme hakkı verildi. Seçmen yaşı 22 oldu.
1942 tarihli Mebus Seçimi Kanunu da, iki dereceli sistemi kabul ediyordu. İlk defa 1946 tarihinde, Milletvekili Seçimi Kanunu ile tek dereceli sistem getirildi. Ancak, bu kanun da açık oy, gizli tasnife dayandığı için sağlıklı ve dürüst bir seçim olmadğı iddia edilmektedir.
Türkiye'de, gerçek milli iradeyi, dürüst bir şekilde yansıtabilecek ve çok partili hayata yol açabilecek ilk seçim kanunu, 16 Şubat 1950 tarihli ve 5545 sayılı Milletvekilleri Seçimi Kanunu'dur. Bu kanuna göre, 14 Mayıs 1950'deki seçimle tek parti iktidarından, çoğulcu demokrasiye geçildi. 1954 ve 1957 seçimleri de aynı şekilde ve çoğunluk sistemine göre yapıldı. Kuvvetli ve millet çoğunluğuna dayanan iktidarlar işbaşına geldi. 1961 Anayasası, seçme ve seçilme hakkı ve bunların teminat altına alınması için temel ilkeleri koydu. Türkiye tarihinde ilk defa seçimlerin, serbest, eşit, gizli, tek dereceli genel oy (gizli oy), açık tasnif ve döküm esasına göre yapılacağı belirlendi.
Çoğunluk sisteminden farklı bir sistem de seçim kanunlarıyla getirildi. 1961 seçiminde, Cumhuriyet Senatosu seçimi çoğunluk sistemine, milletvekilleri seçiminde nispi temsil usulüne yer verildi. 1965'te, her iki meclis seçimlerinde de, bir nispi temsil çeşidi olan Milli Bakiye sistemi getirildi.
Barajlı seçim sistemi [değiştir]1969 seçimlerinde, bir önceki dönemde Türkiye İşçi Partisi'nin parlementoya 16 kişi sokmasının ardından seçimlere bir baraj sistemi getirildi. Buna göre bir seçim çevresindeki geçerli oyların toplamı, o ilin milletvekili sayısına bölünüyor, böylece de çıkan seçim (baraj) sayısından az oy alan siyasi partilere veya bağımsız adaylara milletvekilliği verilmiyordu. Açıkta kalan milletvekili varsa, baraj altında oy alan parti ve adaylar düşünülmeden "D'hont" sistemine göre paylaştırılacaktı. Hiçbir parti ve aday seçim sayısına ulaşmazsa, çıkacak milletvekilleri "D'hont" sistemine göre tespit ediliyordu. Bu sisteme "Barajlı D'hont" adı verildi. Bu sistemi Anayasa mahkemesi iptal etti.
1982 Anayasası ve akabinde çıkarılan Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu ile ABD tipi "güçlü partiler" temsiline daha da yaklaşılmış oldu. Cumhuriyet Senatosu (tabii senatörü, kontenjan ve seçimle geleni de olmak üzere) kaldırıldı. Millet meclisi üye sayısı ise 400'e indirildi. Fakat 1987'de yapılan değişiklikle tekrar 450'ye çıkarıldı. Türkiye genelinde partilere yüzde on barajı ve ayrıca, seçim çevresi barajı konuldu. Buna göre, bir seçim çevresinde, kullanılan geçerli oyların toplamının, o çevreden çıkacak milletvekili sayısına bölünmesiyle elde edilecek sayıdan az oy alan siyasi partilere ve bağımsız adaylara milletvekili tahsis edilmez. Yani bu yüzdenin altındaki bir parti o bölgede veya ilde milletvekili çıkaramıyor.
1987 genel seçimleri öncesinde çıkarılan bir kanunla, bir çeşit Dar Bölge Sistemine geçildi. Buna göre, her ilin nüfusuna göre tespit edilen milletvekili sayısı 6'yı geçerse, o il birden fazla seçim çevresine ayrılıyor. 6 milletvekili çıkaracak olan bölgelerde partiler birer kontenjan adayı gösteriyor. Bu sayı, toplam milletvekili sayısının % 10'u olan 45'e ulaşmazsa diğer bölgelerden dolduruluyor. Bir seçim bölgesinde en çok oyu alan partinin kontenjan adayı kazanmış oluyor. Geri kalan milletvekilleri; 5 çıkaracak olan bölgelerde % 20'yi, 4 çıkaracak yerlerde % 25'i, 3 çıkaracak yerlerde % 33'ü, 2 çıkaracak yerlerde % 50'yi geçen partiler arasında paylaştırılıyor.
1991 seçimlerinden önce çıkarılan bir kanunla, 2 ve 3 milletvekili çıkaracak olan yerlerde % 25 barajı kabul edildi. Ayrıca, bir seçmen, oy verdiği partiden yalnız bir adaya tercih işareti koyabiliyordu. Bu tercih işaretleri toplamı, o partinin, o bölgeden aldığı oyların % 15'ini geçerse, o aday birinci sıraya geçmiş oluyordu.
Bu şekilde kuvvetli ve tek partili iktidarlar dönemi başlatılmak istendi.
Mahalli İdarelerde İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi seçimlerinde istikrarı sağlamak için 1984 tarihli 2972 sayılı kanunla seçimde Baraj Usulü kabul edilmiştir. Buna göre, bir seçim çevresinde kullanılan geçerli oy toplamının onda birine tekabül eden sayı bütün partilerin ve bağımsız adayların aldıkları oy sayısından çıkarılır. Bu çıkarmadan sonra geriye kalan oy, oyu kalmayan siyasi partiler ve bağımsız adaylar üye tahsisinde hesaba katılmaz.
Milletvekili seçiminin başlangıç tarihini ve oy verme gününü kanun tespit eder. Seçimlerle ilgili işlemlere, seçmen kütüklerinin yazılması ile başlanır. Her seçim bölgesi için bir seçmen kütüğü düzenlenir. Ancak, bu düzenlemeden sonraki altı ay içinde ikinci bir seçim olursa, yeni bir kütük düzenlenmez. Seçmen kütüklerine yazılı olmayan oy kullanamaz. Oturduğu yere en yakın seçim bölgesi ve sandığında oy kullanma hakkı vardır. Birden çok seçmen kütüğüne yazılmak ve birden çok oy vermek yasaktır.
Seçim kurulları
Türkiye'de seçim işleri, seçim kurulları tarafından yapılır. Bağımsız yargı denetimi seçimlerde esastır.
Yüksek Seçim Kurulu
Ankara'da bulunur. Seçimlerin başlangıcından sonuna kadar düzen içinde geçmesini sağlar.
Seçimlerin dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma seçim süresince ve seçimden sonra seçimlerle ilgili bütün şikayet, itiraz ve yolsuzlukları inceler, kesin karara bağlar ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin seçim tutanaklarını kabul eder. Yedi asil, dört yedek üyeden meydana gelen bir kuruldur. Bu üyelerin altısı Yargıtay, beşi Danıştay genel kurullarınca kendi üyeleri arasında gizli oyla seçilir. Bunlar aralarından gizli oyla ve salt çoğunlukla bir başkan ve bir başkan vekili seçerler. İki Yargıtay ve iki Danıştay üyesi kura ile yedek üyeliğe ayrılır. Başkan ve başkan vekili ad çekmeye dahil değildir.
İl seçim kurulu
İl seçim çevresinde kanunla tespit edilen vazifeleri görür. Seçimleri düzenle yürütür. İl merkezindeki derecesi en yüksek hakim, başkandır. Diğer iki yüksek dereceli hakim de üye olur. Yargı organında iki hakim de yedek üyedir.
İlçe seçim kurulu
Her ilçe çevresinde, kanunun verdiği görevleri yapar. Seçimi düzenle yaptırır. İlçenin en yüksek dereceli hakiminin başkanlığı ile diğer altı üyeden meydana gelir. Dördü siyasi partilerden ikisi de öğretmenlerdendir. İki öğretmen yedek üyesi de vardır.
Sandık kurulu
Sandık çevresinde seçimi yapan ve İlçe Seçim Kurulu tarafından kurulan bir başkan ve dört üyeden meydana gelir.
Seçim sonuçları hakkında şikayet ve itirazlar kanunla tespit edilmiş olup, kurullara aşağıdan yukarı doğru yapılır.
Seçim kanunu hazırlanıncaya kadar Muvakkat Talimatla seçimler olacaktı. Servet ilkesine göre, aday olabilmek için Türkiye'de az-çok bir emlak sahibi olmak gerekiyordu. İstanbul ve çevresi dışında kalan yerlerin milletvekillerini, o yerlerin idare meclisi üyeleri gizli oyla seçtiler. İstanbul ve çevresi ise 20 seçim çevresine ayrıldı. Eşraf ve erkandan birer seçim kurulu kuruldu. Seçim çevresi halkından 25 yaşını bitiren, emlak sahipleri iki vekil seçti. 40 kişi olan bu vekillerse İstanbul milletvekillerini seçtiler. Birinci Meşrutiyetin tek seçimi bu oldu.
1908'de İntihab-ı Mebusan seçim kanunu çıktı. Buna göre, iki dereceli, servet ve çoğunluk esası getirildi. İlk defa siyasi partiler bu seçimde mücadeleye girdi. İstiklal Savaşı sırasında ilki, (23 Nisan 1920 toplantısı için) 19 Mart 1920'de; ikincisi ise 1923'te yapılan iki seçim vardır. Servet esası kalkmış ve seçmen yaşı 18'e inmişti. 1927, 1931, 1935, 1939, 1943, 1946, 1950, 1954 ve 1957 seçimleri yapıldı. İlk dördü İntihab-ı Mebusan Kanununa göredir. 5 Aralık 1934'te 2598 sayılı kanunla kadınlara da seçme ve seçilme hakkı verildi. Seçmen yaşı 22 oldu.
1942 tarihli Mebus Seçimi Kanunu da, iki dereceli sistemi kabul ediyordu. İlk defa 1946 tarihinde, Milletvekili Seçimi Kanunu ile tek dereceli sistem getirildi. Ancak, bu kanun da açık oy, gizli tasnife dayandığı için sağlıklı ve dürüst bir seçim olmadğı iddia edilmektedir.
Türkiye'de, gerçek milli iradeyi, dürüst bir şekilde yansıtabilecek ve çok partili hayata yol açabilecek ilk seçim kanunu, 16 Şubat 1950 tarihli ve 5545 sayılı Milletvekilleri Seçimi Kanunu'dur. Bu kanuna göre, 14 Mayıs 1950'deki seçimle tek parti iktidarından, çoğulcu demokrasiye geçildi. 1954 ve 1957 seçimleri de aynı şekilde ve çoğunluk sistemine göre yapıldı. Kuvvetli ve millet çoğunluğuna dayanan iktidarlar işbaşına geldi. 1961 Anayasası, seçme ve seçilme hakkı ve bunların teminat altına alınması için temel ilkeleri koydu. Türkiye tarihinde ilk defa seçimlerin, serbest, eşit, gizli, tek dereceli genel oy (gizli oy), açık tasnif ve döküm esasına göre yapılacağı belirlendi.
Çoğunluk sisteminden farklı bir sistem de seçim kanunlarıyla getirildi. 1961 seçiminde, Cumhuriyet Senatosu seçimi çoğunluk sistemine, milletvekilleri seçiminde nispi temsil usulüne yer verildi. 1965'te, her iki meclis seçimlerinde de, bir nispi temsil çeşidi olan Milli Bakiye sistemi getirildi.
Barajlı seçim sistemi [değiştir]1969 seçimlerinde, bir önceki dönemde Türkiye İşçi Partisi'nin parlementoya 16 kişi sokmasının ardından seçimlere bir baraj sistemi getirildi. Buna göre bir seçim çevresindeki geçerli oyların toplamı, o ilin milletvekili sayısına bölünüyor, böylece de çıkan seçim (baraj) sayısından az oy alan siyasi partilere veya bağımsız adaylara milletvekilliği verilmiyordu. Açıkta kalan milletvekili varsa, baraj altında oy alan parti ve adaylar düşünülmeden "D'hont" sistemine göre paylaştırılacaktı. Hiçbir parti ve aday seçim sayısına ulaşmazsa, çıkacak milletvekilleri "D'hont" sistemine göre tespit ediliyordu. Bu sisteme "Barajlı D'hont" adı verildi. Bu sistemi Anayasa mahkemesi iptal etti.
1982 Anayasası ve akabinde çıkarılan Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu ile ABD tipi "güçlü partiler" temsiline daha da yaklaşılmış oldu. Cumhuriyet Senatosu (tabii senatörü, kontenjan ve seçimle geleni de olmak üzere) kaldırıldı. Millet meclisi üye sayısı ise 400'e indirildi. Fakat 1987'de yapılan değişiklikle tekrar 450'ye çıkarıldı. Türkiye genelinde partilere yüzde on barajı ve ayrıca, seçim çevresi barajı konuldu. Buna göre, bir seçim çevresinde, kullanılan geçerli oyların toplamının, o çevreden çıkacak milletvekili sayısına bölünmesiyle elde edilecek sayıdan az oy alan siyasi partilere ve bağımsız adaylara milletvekili tahsis edilmez. Yani bu yüzdenin altındaki bir parti o bölgede veya ilde milletvekili çıkaramıyor.
1987 genel seçimleri öncesinde çıkarılan bir kanunla, bir çeşit Dar Bölge Sistemine geçildi. Buna göre, her ilin nüfusuna göre tespit edilen milletvekili sayısı 6'yı geçerse, o il birden fazla seçim çevresine ayrılıyor. 6 milletvekili çıkaracak olan bölgelerde partiler birer kontenjan adayı gösteriyor. Bu sayı, toplam milletvekili sayısının % 10'u olan 45'e ulaşmazsa diğer bölgelerden dolduruluyor. Bir seçim bölgesinde en çok oyu alan partinin kontenjan adayı kazanmış oluyor. Geri kalan milletvekilleri; 5 çıkaracak olan bölgelerde % 20'yi, 4 çıkaracak yerlerde % 25'i, 3 çıkaracak yerlerde % 33'ü, 2 çıkaracak yerlerde % 50'yi geçen partiler arasında paylaştırılıyor.
1991 seçimlerinden önce çıkarılan bir kanunla, 2 ve 3 milletvekili çıkaracak olan yerlerde % 25 barajı kabul edildi. Ayrıca, bir seçmen, oy verdiği partiden yalnız bir adaya tercih işareti koyabiliyordu. Bu tercih işaretleri toplamı, o partinin, o bölgeden aldığı oyların % 15'ini geçerse, o aday birinci sıraya geçmiş oluyordu.
Bu şekilde kuvvetli ve tek partili iktidarlar dönemi başlatılmak istendi.
Mahalli İdarelerde İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi seçimlerinde istikrarı sağlamak için 1984 tarihli 2972 sayılı kanunla seçimde Baraj Usulü kabul edilmiştir. Buna göre, bir seçim çevresinde kullanılan geçerli oy toplamının onda birine tekabül eden sayı bütün partilerin ve bağımsız adayların aldıkları oy sayısından çıkarılır. Bu çıkarmadan sonra geriye kalan oy, oyu kalmayan siyasi partiler ve bağımsız adaylar üye tahsisinde hesaba katılmaz.
Milletvekili seçiminin başlangıç tarihini ve oy verme gününü kanun tespit eder. Seçimlerle ilgili işlemlere, seçmen kütüklerinin yazılması ile başlanır. Her seçim bölgesi için bir seçmen kütüğü düzenlenir. Ancak, bu düzenlemeden sonraki altı ay içinde ikinci bir seçim olursa, yeni bir kütük düzenlenmez. Seçmen kütüklerine yazılı olmayan oy kullanamaz. Oturduğu yere en yakın seçim bölgesi ve sandığında oy kullanma hakkı vardır. Birden çok seçmen kütüğüne yazılmak ve birden çok oy vermek yasaktır.
Seçim kurulları
Türkiye'de seçim işleri, seçim kurulları tarafından yapılır. Bağımsız yargı denetimi seçimlerde esastır.
Yüksek Seçim Kurulu
Ankara'da bulunur. Seçimlerin başlangıcından sonuna kadar düzen içinde geçmesini sağlar.
Seçimlerin dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma seçim süresince ve seçimden sonra seçimlerle ilgili bütün şikayet, itiraz ve yolsuzlukları inceler, kesin karara bağlar ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin seçim tutanaklarını kabul eder. Yedi asil, dört yedek üyeden meydana gelen bir kuruldur. Bu üyelerin altısı Yargıtay, beşi Danıştay genel kurullarınca kendi üyeleri arasında gizli oyla seçilir. Bunlar aralarından gizli oyla ve salt çoğunlukla bir başkan ve bir başkan vekili seçerler. İki Yargıtay ve iki Danıştay üyesi kura ile yedek üyeliğe ayrılır. Başkan ve başkan vekili ad çekmeye dahil değildir.
İl seçim kurulu
İl seçim çevresinde kanunla tespit edilen vazifeleri görür. Seçimleri düzenle yürütür. İl merkezindeki derecesi en yüksek hakim, başkandır. Diğer iki yüksek dereceli hakim de üye olur. Yargı organında iki hakim de yedek üyedir.
İlçe seçim kurulu
Her ilçe çevresinde, kanunun verdiği görevleri yapar. Seçimi düzenle yaptırır. İlçenin en yüksek dereceli hakiminin başkanlığı ile diğer altı üyeden meydana gelir. Dördü siyasi partilerden ikisi de öğretmenlerdendir. İki öğretmen yedek üyesi de vardır.
Sandık kurulu
Sandık çevresinde seçimi yapan ve İlçe Seçim Kurulu tarafından kurulan bir başkan ve dört üyeden meydana gelir.
Seçim sonuçları hakkında şikayet ve itirazlar kanunla tespit edilmiş olup, kurullara aşağıdan yukarı doğru yapılır.