Eski zamanlarda insanlar ilim (bilgi) edinmek için çok çalışırlardır ve her türlü zorluğa göğüs germişlerdir. Çocukken bazı köylerde ve ailelerin bazı fertleri ilim tahsil etmek için uzaklara giderlermiş ve yıllarca zor durumlarda onlardan uzak yaşamışlar.
Ebubekir adında küçük bir çocuk küçük yaşlardan itibaren öğrenme isteği yüreğine saplandı ve çare aramaya başladı. Sonunda daha fazla kabul edemedi ve soluğu annesinin yanında almıştır.
Ebubekir: “Anne, ilim edinmek için Şam’a gidebilir miyim sen ne düşünüyorsun, anne?” dedi.
Anne: “Kalbim seni terk etmeye hazır değil. Ama ben seni Allah yolundaki gidişine engel olmak istemiyorum.”
Annesi Ebubekir’in yol hazırlıklarına başladı. Sonunda oğlunun ihtiyacı olabilir diye, 50 altını kaybetmemek için yeleğin koltuk altındaki keseye dikti. Sonra oğlunun gözlerinin içine baktı ve dedi ki:
“Sana son öğüdüm, eğer beni ve Allah’ı hoşnut etmek istersen yalan başvurma ve haktan sapma. Allah her zaman, her alanda haktan yana olanın yardımcısıdır.”
Ebubekir, ağlayarak ve annesinin elini öperek söz verdi. Şam’a giden bir kervana katılarak başladı. Şehir yakınlarındaki bir yola girdiklerinde kavga, gürültü yaşandı. Haydutlar kervana saldırdı. Tüm sandıkları talan ettiler ve insanların eşyalarını yağmaladılar.
Haydutlar, kervanın sahip olduğu her şeyi masum insanlardan aldılar. Hırsızlardan biri Ebubekir’in yanına geldi. Şaka olarak, kötü durumu göz önüne alınarak ve dalga geçerek;
“Yoksul çocuk neler var sende?”
Ebubekir: “Sadece 50 altınım var” diye yanıtladı. Haydutlar önce şaşırdı, kahkaha atmaya başladılar. İnanmak istemediler ardından aynı soruyu Ebubekir’e yine yönelttiler.
“Bu gerçek mi yoksul çocuk?”
Ebubekir:
“Gerçek, yalan söylemiyorum, 50 altın yanımda var.”
Haydutlar büyülendi. Ebubekir’i alıp liderlerin yanına götürdü. Bu durumu liderlerine aktardılar.
“Yanında 50 altın bulunuyormuş, gerçek mi?”
Ebubekir: “50 altınım var. Size yalan söylemiyorum.”
Haydut Lideri: “Altınlarını nerede sakladın?”
Ebubekir: “Hırkamın kolunun altına gizlemiştim.”
Haydutlar daha sonra hırkasında kolunun altına gizlenmiş 50 altın buldular ve liderlerine verdiler. Herkes şaşırmıştı. Şaşırtıcı bir şekilde lider sordu;
“Peki oğlum, neden üzerinde altın olduğunu söyledin? Bize söylemeseydin, biz bulamazdık.”
Ebubekir: “Annemle vedalaşaınca yalan konuşmayacağım dedim. Önümüze korumalarınızdan biri, “Bir şey var mı?” diye sorduğunda “Altın var” dedim. Ebubekir’in sözlerinden sonra haydut lideri ağzı açık kaldı ve düşündü. Sonra korumalarına bakarak şöyle dedi;
“Yazık bize. Biz bu çocuk kadar iyi değiliz. Bu çocuk annesine verdiği sözü tutmak için her şeyi yapar. Allah’a söz verdik ama tutmadık. Biz onun yasak ettiklerinin her şeyi yaptık, yarın Allah’ın karşısına çıktığımızda bize ne olacak?
Hepiniz şahitsiniz. Şimdi bu çocuk beni kötü yoldan uzaklaştırdı. Şimdiye kadar işlediğim tüm günahlardan pişmanım. Bundan sonra Allah’a iyi bir kul olacağım ve tövbe edeceğim. Allah’ı rahatsız edecek ve sevmediği kötülükleri yapmayacağım.”
Liderin korumaları hep birlikte şöyle dediler;
“Liderimiz, senden ayrı değiliz. Sen ne yoldan giderse git ve hangi yolu seçersen seçersen seç bizlerde, bu yolda yürüyeceğimize and içeriz. Kervanda bulunan kişilerden aldıkları eşyaları geri verdiler ve bir daha hırsızlık yapmayacaklarına söz verdiler.
Ebubekir yola devam ederek Şam’a vardı. Böylece eğitimine devam etti. Kısa sürede çok tanınan bir alim oldu. Böylece Ebubekir, binlerce insanın kötülükten uzaklaşmasına vesile olmuştur.
Moderatör tarafında düzenlendi: