Bu kentin karanligi
Sensizligin bagimliliklarinda
Hicran yarasi Nena….
Bir bir gelip gidiyor cümle alem
Her enstantane tren oluyor ben istasyon
Sen…
Zerre kadar çikmiyorsun aklimdan
Bana yoklugun kaliyor yok olmayan…
Gece çöküyor safaklarima
Mikelanj tablosu gibi
Bulutlara asili kaliyorsun karsimda
Ve ben bulutlaniyorum,telleniyorum
Yagmur oluyorum
Çisil çisil yagiyorum saçlarina…
Her defasinda
Patika yollara çikiyor ayaklarim
Nedendir bilmiyorum
Kismi ölümler yasiyorum
Her uyanisim kallavi bir efkar oluyor
Yüzümden ölümler düsüyor
Ve ben kendimi
Yine o gözlerimin sana ilk daldigi yerde buluyorum.
Bu kentin aksamlari
Sensizligin sessizliginde
Hicran yarasi Nena…..
Ah Nena….
Sen bu limana hiç gelmedin
Bilmem kaç kez oldu kadehimde lal oldugun
Kaçtir bu gecelerimin erismemesi sabaha
Yildizlari biriktirdim sana kuyruklarindan yakalayarak
Yakamozlar çaldim ayisiginda
Bak binbir hayale daldi gözlerim yine
Vuruluyor düslerim gökkusaginda.
Ah Nena….
Sen bu limana hiç gelmedin
Sir Thomas More’ un Ütopya’sinda kaldi
denizlerimize serdigimiz ipek kilim
Oysa nede yakismisti yarinimiza yazilan o sakin ada.
Yelkenlerini ufuklarimiza açmis gemiler geçiyordu nadiren
Güle Güle diyorduk kadehlerimizi tokusturarak
El salliyorduk halimizden memnun olarak..
Ah Nena….
Sen bu limana hiç gelmedin
Bu kaçinci Kafka olusum satiraralarinda
Bu kaçinci gözyasi dökmesi Monalisa’ nin duvarimda
Oysa ne kadar yakisiyordun kollarima
Bir ömre bedeldi içmek seni sedef çesmelerinden
Rengarenk sözler firliyordu dudaklarimizdan
Ne kadar da çoktu yasamadiklarimiz yasadiklarimizdan.
Ah Nena….
Sen bu limana hiç gelmedin
Sen bu limana hiç gelmedin…..
Her yagmur damlasinda bana çarpiyorsun
Islaniyorum seninle Nena.
Tüm likitlerim efkar kokuyor
Bugulu bir gökyüzü oluyorsun
Tüm hacminle üstüme çöküyorsun…
Ellerini tutamadigimdan beri
Cografyalarima adin geçti
Firar etti tüm paradigmalarim
Sen geçtin bütün sehirlerden
Ben geçtim
Birde kahrolasi yoklugun geçti….
Sen öldün mü simdi Nena
Ates ellerinle yakamayacakmiyim ellerimi
Dokunamayacakmi relaks fikirlerim fikirlerine
Yani artik simarip ta “Ya sussss” demeyecekmisin bana
O parmagindaki garip çikinti degmeyecekmi yanagima
Dicle gibi akmayacakmisin artik gözlerimden
Toplamayacakmiyim seni Evsel bahçelerinde
Gerçekten sen öldün mü simdi Nena
Tüm dinlerin sevgilisi
Doyamadigim sevda perisi
Zifir karanliklarimin ay parçasi
Yürek sizisi
Biçak yarasi
Küp kareler seklinde kiydin yüregimi
Biçak gibi,hançer gibi
Kursun gibi deldin
Keskin materyallere gebe ettin beni
Yine eflatuni kederlerim gibi kaldin bana
Kemani hüzünlerimsin aglamalarimda Nena
Haciyatmaz gibi hareketlisin yatagimin ucunda
Hercai bir umutsun içimde kalan
Pinarimsin gözlerimde çaglayan
Yoklugunda da yaniyorum ama
Aylardan Haziran
Sen Nena
Sen ölmedin bende
Ben öldüm ben, sen öldügünde.. .Yıldırım Uzun
Sensizligin bagimliliklarinda
Hicran yarasi Nena….
Bir bir gelip gidiyor cümle alem
Her enstantane tren oluyor ben istasyon
Sen…
Zerre kadar çikmiyorsun aklimdan
Bana yoklugun kaliyor yok olmayan…
Gece çöküyor safaklarima
Mikelanj tablosu gibi
Bulutlara asili kaliyorsun karsimda
Ve ben bulutlaniyorum,telleniyorum
Yagmur oluyorum
Çisil çisil yagiyorum saçlarina…
Her defasinda
Patika yollara çikiyor ayaklarim
Nedendir bilmiyorum
Kismi ölümler yasiyorum
Her uyanisim kallavi bir efkar oluyor
Yüzümden ölümler düsüyor
Ve ben kendimi
Yine o gözlerimin sana ilk daldigi yerde buluyorum.
Bu kentin aksamlari
Sensizligin sessizliginde
Hicran yarasi Nena…..
Ah Nena….
Sen bu limana hiç gelmedin
Bilmem kaç kez oldu kadehimde lal oldugun
Kaçtir bu gecelerimin erismemesi sabaha
Yildizlari biriktirdim sana kuyruklarindan yakalayarak
Yakamozlar çaldim ayisiginda
Bak binbir hayale daldi gözlerim yine
Vuruluyor düslerim gökkusaginda.
Ah Nena….
Sen bu limana hiç gelmedin
Sir Thomas More’ un Ütopya’sinda kaldi
denizlerimize serdigimiz ipek kilim
Oysa nede yakismisti yarinimiza yazilan o sakin ada.
Yelkenlerini ufuklarimiza açmis gemiler geçiyordu nadiren
Güle Güle diyorduk kadehlerimizi tokusturarak
El salliyorduk halimizden memnun olarak..
Ah Nena….
Sen bu limana hiç gelmedin
Bu kaçinci Kafka olusum satiraralarinda
Bu kaçinci gözyasi dökmesi Monalisa’ nin duvarimda
Oysa ne kadar yakisiyordun kollarima
Bir ömre bedeldi içmek seni sedef çesmelerinden
Rengarenk sözler firliyordu dudaklarimizdan
Ne kadar da çoktu yasamadiklarimiz yasadiklarimizdan.
Ah Nena….
Sen bu limana hiç gelmedin
Sen bu limana hiç gelmedin…..
Her yagmur damlasinda bana çarpiyorsun
Islaniyorum seninle Nena.
Tüm likitlerim efkar kokuyor
Bugulu bir gökyüzü oluyorsun
Tüm hacminle üstüme çöküyorsun…
Ellerini tutamadigimdan beri
Cografyalarima adin geçti
Firar etti tüm paradigmalarim
Sen geçtin bütün sehirlerden
Ben geçtim
Birde kahrolasi yoklugun geçti….
Sen öldün mü simdi Nena
Ates ellerinle yakamayacakmiyim ellerimi
Dokunamayacakmi relaks fikirlerim fikirlerine
Yani artik simarip ta “Ya sussss” demeyecekmisin bana
O parmagindaki garip çikinti degmeyecekmi yanagima
Dicle gibi akmayacakmisin artik gözlerimden
Toplamayacakmiyim seni Evsel bahçelerinde
Gerçekten sen öldün mü simdi Nena
Tüm dinlerin sevgilisi
Doyamadigim sevda perisi
Zifir karanliklarimin ay parçasi
Yürek sizisi
Biçak yarasi
Küp kareler seklinde kiydin yüregimi
Biçak gibi,hançer gibi
Kursun gibi deldin
Keskin materyallere gebe ettin beni
Yine eflatuni kederlerim gibi kaldin bana
Kemani hüzünlerimsin aglamalarimda Nena
Haciyatmaz gibi hareketlisin yatagimin ucunda
Hercai bir umutsun içimde kalan
Pinarimsin gözlerimde çaglayan
Yoklugunda da yaniyorum ama
Aylardan Haziran
Sen Nena
Sen ölmedin bende
Ben öldüm ben, sen öldügünde.. .Yıldırım Uzun