daha konuşulursun çamlık sokağında
daha konuşulursun acı, bonoların kirlerine yenik
ankası gökyüzünde vurulmuş dağdın
aklıma yıkılan minarelerin sessiz gölgesini düşürüp
yaslanırdın usulca ve yalnızca kendi yamacına
sen dağdın dolanıp sana gelirdim
devlet pastan bir kılıç gibi düşerken üstümüze
yel değirmeni, kekik, çocukların nefesi ve lavanta
bir kıl hurcun, biraz kar ve ayva kokusu
ürperir söylenir ağlar, sana gelirdim
kalbimin tutuşan yanı, bırakılmış çocuğu
nasıl sevinirdin bir kar çiçeğine dokununca
dokununca nasıl erguvan açardı ateşten gözlerinde
şimdi yalnız bir mezar taşı
susuyorsun, anlamaz kimse artık haylazlığımı
bir şiirin orta yerindeyim
bir kaş atının bebeğinde, bodrum yollarında
yürüsem, bir çakıl taşına takılır düşerim
düşerim düşer, kan revan içinde kalırım
öksüz kalırım, sensiz kalırım, dostsuz kalırım
bir tek konuğu var uzaklardan gelmiş
yoğun, sabahları çalınmış iğde dallarından
yıllar öncesinde unutulmuş emeği
size ait bir şeyler gizli soluksuz gölgesinde
çün,
bir Taner bakardı emeğe böyle içten, aralıksız
bir de sen. böyle yurtsuz böyle gözsüz böyle…
daha konuşulursun acı, bonoların kirlerine yenik
ankası gökyüzünde vurulmuş dağdın
aklıma yıkılan minarelerin sessiz gölgesini düşürüp
yaslanırdın usulca ve yalnızca kendi yamacına
sen dağdın dolanıp sana gelirdim
devlet pastan bir kılıç gibi düşerken üstümüze
yel değirmeni, kekik, çocukların nefesi ve lavanta
bir kıl hurcun, biraz kar ve ayva kokusu
ürperir söylenir ağlar, sana gelirdim
kalbimin tutuşan yanı, bırakılmış çocuğu
nasıl sevinirdin bir kar çiçeğine dokununca
dokununca nasıl erguvan açardı ateşten gözlerinde
şimdi yalnız bir mezar taşı
susuyorsun, anlamaz kimse artık haylazlığımı
bir şiirin orta yerindeyim
bir kaş atının bebeğinde, bodrum yollarında
yürüsem, bir çakıl taşına takılır düşerim
düşerim düşer, kan revan içinde kalırım
öksüz kalırım, sensiz kalırım, dostsuz kalırım
bir tek konuğu var uzaklardan gelmiş
yoğun, sabahları çalınmış iğde dallarından
yıllar öncesinde unutulmuş emeği
size ait bir şeyler gizli soluksuz gölgesinde
çün,
bir Taner bakardı emeğe böyle içten, aralıksız
bir de sen. böyle yurtsuz böyle gözsüz böyle…