Şu mobbing sözcüğünün karşılığını bir türlü bulamadık, oysa aslında en önce Türklerin bulması gereken bir sözcüktü bu. Yok işte, tam karşılığı bizim dilde yok…
Karşılığı olmasa da anlamı şu:
“Bireyi pasifleştirmek, yıpratmak ve yıldırmak gibi amaçlar için huzursuz etme, aşağılama, dışlama, önemsememe gibi bilerek ve belirli bir şekilde yapılan baskıcı yönetim ve psikolojik şiddet”
Hepimiz bu durumun mağduruyuz öyle değil mi? Yoksa siz bunun farkında değil misiniz?
Ayol yıllardır uğradığınız mobbing alışkanlık yarattı, deriniz kalınlaştı da artık hissetmez mi oldunuz üstünüzdeki baskıyı? Söylesenize, ne zaman uyandınız da -ohh ne güzel bir gün- diyebildiniz?
Bir kere kış aylarında hep zifiri karanlıkta kalktınız, çoluk çocuğu o karanlıkta okuluna gönderdiniz, kendiniz de göz gözü görmeyen karanlıklarda yollara düştünüz, neden? Damat Beyin kaprisi veya kim bilir kimlere ne için verdiği sözler nedeniyle yaz saati uygulaması kaldırıldı da ondan.
E, işe gideceksiniz, -dur yolda haber dinleyeyim- dediniz radyoyu açtınız ne duyuyorsunuz?
Hep O ses, öyle değil mi? Bilmem kaç desibel üzerinden bağıran, azarlayan, küfür bile eden, tehditler savuran aynı ses, O ses… Ne anlatıyor peki? Ne çok iç ve dış düşmanımız olduğundan, herkesin ya hainlik ya hinlik peşinde olduğundan dem vurmuyor mu? Meğer bu ülkede bir tek kendisi her şeyi bilir, ancak kendisi yapabilirmiş.
A, yoksa geç mi kaldınız yola çıkmaya?- Aman bir taksi çağırayım- dediniz de bulabildiniz mi? I-ıh, yok… Zaten halkı düşünen mi var? Küçük hesaplar peşindeki siyasetçilerin yönlendirdiği kavgalar ve rant oburluğuna tutulmuş işletmeciler yüzünden kentte taksi de bulunmaz oldu öyle değil mi? Hoş, bulunsa da istediğiniz yere sizi götürecek mi bakalım?
Zaten işiniz varsa şansınıza şükredin, binlerce, milyonlarca vasıflı insan hak ettiği işlerde değil, tepedekinin yakınları, onların yakınları filan, ahbap çavuş ilişkileriyle hep birlikte ahtapot gibi yayılarak heryeri geçirmiş, onlardan olmayana asla yer yok.
-Kahvaltı yaptınız mı?- diye sormuyorum, pul olan paramız sayesinde geldiğimiz noktaya bakın, simit-çay neyimize yetmiyor?
Niye yüzünüz asık? Yoksa bugün kira günü mü? Yandınız desenize! Biliyorum maaş ayın ilk haftasında eridi, aman, sağdan soldan bulup buluşturun kirayı verin gitsin yoksa bu zamanda ev sahibi çıkarırsa mümkün değil aynı rakamlara ev bulamazsınız.
Peki her yerde mantar gibi biten onca bina ne işe mi yaradı? Ekonomistler bu durumu “parayı betona gömmek” diye özetlemedi mi? İş yaratmak şurada dursun, yap-satçıları zengin etmekten, ev uğruna milleti boğazına kadar borca sokmaktan bir de üstüne üstlük kiraları füze gibi fırlatmaktan başka ne işe yaradı?
-Bari yürüyeyim metro durağına kadar- dediyseniz, nelerle karşılaştınız kim bilir yolda… Elinde “karnım aç-yardım edin” yazılı kağıt tutan göçmenler, bir kenarda çocuk yüzündeki ağır makyajla “beni bu duruma düşüren utansın” der gibi duran genç kadın yüreğinizi sızlattı değil mi?
Oysa önünden geçtiğiniz büfenin standına dizili gazeteler size neler neler müjdeliyordu:
-EYT’de sorun çözüldü, Batman’da petrol fışkırıyor, gelecek yıl doğalgazımız hazır. Uçağımız semalarda, TOGG’umuz yollarda… Mısırla barıştık, Suriyeyle masaya oturuyoruz, şehidimiz görkemli törenle toprağa verildi, babası,-öbür oğlum da feda olsun- dedi, Arap ülkeleri kesenin ağzını açtı Türkiye’ye milyarlar yağıyor, enflasyon düşecek, tarikatçı tecavüzcüler tutuklandı, başörtüsü anayasa garantisine alınıyor… Daha neler neler…
E, bütün bunları yıllardır yaşasak da da hala mobbing sözcüğünün karşılığını bulamadık mı? Ben size söyleyeyim:
-TAR…
-O ne ya?
-Tek Adam Rejimi
“TAR’la Nasıl mücadele ederiz?” Sorusunu ben de kendime sordum ve bu kavramı ilk ortaya atan isim, Heinz Leymann’ın pek çok önerisi arasında dikkatimi çeken şu oldu:
-Kendinizi kurban gibi görmekten vazgeçin…” (*)
Bilmem anlatabildim mi?
Pardon, bir de Türk Dil Kurumuna (TDK) çağrımdır, TDK sözlüğünde mobbing sözcüğünün karşısına TAR’ı koysunlar…
(*) aes.org.tr
bennursunerel.blogspot.com
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Karşılığı olmasa da anlamı şu:
“Bireyi pasifleştirmek, yıpratmak ve yıldırmak gibi amaçlar için huzursuz etme, aşağılama, dışlama, önemsememe gibi bilerek ve belirli bir şekilde yapılan baskıcı yönetim ve psikolojik şiddet”
Hepimiz bu durumun mağduruyuz öyle değil mi? Yoksa siz bunun farkında değil misiniz?
Ayol yıllardır uğradığınız mobbing alışkanlık yarattı, deriniz kalınlaştı da artık hissetmez mi oldunuz üstünüzdeki baskıyı? Söylesenize, ne zaman uyandınız da -ohh ne güzel bir gün- diyebildiniz?
Bir kere kış aylarında hep zifiri karanlıkta kalktınız, çoluk çocuğu o karanlıkta okuluna gönderdiniz, kendiniz de göz gözü görmeyen karanlıklarda yollara düştünüz, neden? Damat Beyin kaprisi veya kim bilir kimlere ne için verdiği sözler nedeniyle yaz saati uygulaması kaldırıldı da ondan.
E, işe gideceksiniz, -dur yolda haber dinleyeyim- dediniz radyoyu açtınız ne duyuyorsunuz?
Hep O ses, öyle değil mi? Bilmem kaç desibel üzerinden bağıran, azarlayan, küfür bile eden, tehditler savuran aynı ses, O ses… Ne anlatıyor peki? Ne çok iç ve dış düşmanımız olduğundan, herkesin ya hainlik ya hinlik peşinde olduğundan dem vurmuyor mu? Meğer bu ülkede bir tek kendisi her şeyi bilir, ancak kendisi yapabilirmiş.
A, yoksa geç mi kaldınız yola çıkmaya?- Aman bir taksi çağırayım- dediniz de bulabildiniz mi? I-ıh, yok… Zaten halkı düşünen mi var? Küçük hesaplar peşindeki siyasetçilerin yönlendirdiği kavgalar ve rant oburluğuna tutulmuş işletmeciler yüzünden kentte taksi de bulunmaz oldu öyle değil mi? Hoş, bulunsa da istediğiniz yere sizi götürecek mi bakalım?
Zaten işiniz varsa şansınıza şükredin, binlerce, milyonlarca vasıflı insan hak ettiği işlerde değil, tepedekinin yakınları, onların yakınları filan, ahbap çavuş ilişkileriyle hep birlikte ahtapot gibi yayılarak heryeri geçirmiş, onlardan olmayana asla yer yok.
-Kahvaltı yaptınız mı?- diye sormuyorum, pul olan paramız sayesinde geldiğimiz noktaya bakın, simit-çay neyimize yetmiyor?
Niye yüzünüz asık? Yoksa bugün kira günü mü? Yandınız desenize! Biliyorum maaş ayın ilk haftasında eridi, aman, sağdan soldan bulup buluşturun kirayı verin gitsin yoksa bu zamanda ev sahibi çıkarırsa mümkün değil aynı rakamlara ev bulamazsınız.
Peki her yerde mantar gibi biten onca bina ne işe mi yaradı? Ekonomistler bu durumu “parayı betona gömmek” diye özetlemedi mi? İş yaratmak şurada dursun, yap-satçıları zengin etmekten, ev uğruna milleti boğazına kadar borca sokmaktan bir de üstüne üstlük kiraları füze gibi fırlatmaktan başka ne işe yaradı?
-Bari yürüyeyim metro durağına kadar- dediyseniz, nelerle karşılaştınız kim bilir yolda… Elinde “karnım aç-yardım edin” yazılı kağıt tutan göçmenler, bir kenarda çocuk yüzündeki ağır makyajla “beni bu duruma düşüren utansın” der gibi duran genç kadın yüreğinizi sızlattı değil mi?
Oysa önünden geçtiğiniz büfenin standına dizili gazeteler size neler neler müjdeliyordu:
-EYT’de sorun çözüldü, Batman’da petrol fışkırıyor, gelecek yıl doğalgazımız hazır. Uçağımız semalarda, TOGG’umuz yollarda… Mısırla barıştık, Suriyeyle masaya oturuyoruz, şehidimiz görkemli törenle toprağa verildi, babası,-öbür oğlum da feda olsun- dedi, Arap ülkeleri kesenin ağzını açtı Türkiye’ye milyarlar yağıyor, enflasyon düşecek, tarikatçı tecavüzcüler tutuklandı, başörtüsü anayasa garantisine alınıyor… Daha neler neler…
E, bütün bunları yıllardır yaşasak da da hala mobbing sözcüğünün karşılığını bulamadık mı? Ben size söyleyeyim:
-TAR…
-O ne ya?
-Tek Adam Rejimi
“TAR’la Nasıl mücadele ederiz?” Sorusunu ben de kendime sordum ve bu kavramı ilk ortaya atan isim, Heinz Leymann’ın pek çok önerisi arasında dikkatimi çeken şu oldu:
-Kendinizi kurban gibi görmekten vazgeçin…” (*)
Bilmem anlatabildim mi?
Pardon, bir de Türk Dil Kurumuna (TDK) çağrımdır, TDK sözlüğünde mobbing sözcüğünün karşısına TAR’ı koysunlar…
(*) aes.org.tr
bennursunerel.blogspot.com
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.