Aslen bir Sami kolonisi olan kasaba, Perinthos (Yunanca:Πέρινθος) olarak kuruldu ve genellikle İngilizce Latin harfleriyle Perinthus olarak bilinir. MS 300 civarında Heraclea (Ἡράκλεια) adı verildi. Modern şehrin bulunduğu yere yakın, Marmara Denizi'ne uzanan bir burnun yamacında amfi tiyatro şeklinde inşa edilmiştir. Limanı ve birçok deniz yolunun kesiştiği noktada olması onu ticari açıdan önemli bir şehir haline getirdi. MÖ 340'ta Makedon Kralı II. Filip'e karşı direnişiyle ünlendi. O zamanın madeni paralarının çoğu hâlâ vardır ve orada düzenlenen festivalleri belirtir.
Apostolik Çağ geleneğine göre, eskiden Heraklea Hristiyan piskoposluk idi. Roma eyaleti Europa'nın başkenti olarak 330'da Konstantinopolis olan Bizans da dahil olmak üzere eyaletteki tüm piskoposlukların büyükşehir başpiskoposluğu idi. Daha sonra Bizans İmparatoru I. Justinianus su kemerlerini ve sarayını restore ettirecekti. Konstantinopolis başpiskoposluğu kısa sürede Herakleia'ya karşı üstünlük elde etti. Bununla birlikte, Heraclea'nın Pseudo-Epiphanius'un Notitiae Episcopatuumunda beş süfragan (yardımcı piskopos) piskoposluğa sahip olduğu kabul edilmiştir: Panium, Callipolis, Avrupa'da Chersonesus, Coela ve Rhaedestus. VI. Leon'ya atfedilen 10. yüzyılın başlarından kalma bir Notitia Episcopatuum süfraganları 15 olarak listeler ve 1022-1025'ten kalma bir diğeri onları 17 olarak verir. Osmanlı fetihlerinin ilerlemesiyle süfraganların sayısı çok azaldı. 20. yüzyılın başlarında, hâlâ iki süfragan vardı. Bugün sadece İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi'nin unvanlı "İhtiyar Metropolü ve Trakya Eksarhlığı"dır. 13. yüzyılda, Heraklea'nın Latin piskoposluk piskoposları vardı. Bugün, Katolik Kilisesi onu "Avrupa'daki Heraclea" adı altında itibari piskoposluk olarak listeler. Fatih, Ereğli'nin gelirini İstanbul'daki imaretine vakfetmiştir. Cedid Ali Paşa fırtınadan kurtularak geldiği Ereğli'ye bir cami yaptırmış ve çok beğendiği bu yere gelip yerleşecek olanlara kolaylıklar sağlanacağını duyurdu. Böylece ilk Ereğli halkı oluşmaya başladı. Osmanlı döneminde 1876'ya kadar barış içinde geçirmiştir. Deniz taşıtlarının uğrağı ve önemli bir liman olmaya devam etmiştir. Edirne Vilayet Matbaası Müdürü Şevket Dağdeviren'in yazdığı 1892 tarihli salnameye göre;
Edirne Vilayeti Tekfurdağı Sancağının merkez kazasına bağlı olan bu nahiyede önemli bir liman ve deniz feneri vardır. 330 evdeki nüfusu Ermeni, Rum ve İslamlardan oluşur. Yunanların 20 Ekim 1920'de İzmir tümenini Ereğli kıyılarına çıkarmalarının 30 Ekim 1922'ye kadar Yunan işgali altında kaldı. 1987'ye kadar bucak olarak bağlı olduğu Çorlu ilçesinden ayrılarak ilçe oldu ama Seymen köyü Çorlu'da kaldı.
tr.wikipedia.org'dan alıntıdır.
Apostolik Çağ geleneğine göre, eskiden Heraklea Hristiyan piskoposluk idi. Roma eyaleti Europa'nın başkenti olarak 330'da Konstantinopolis olan Bizans da dahil olmak üzere eyaletteki tüm piskoposlukların büyükşehir başpiskoposluğu idi. Daha sonra Bizans İmparatoru I. Justinianus su kemerlerini ve sarayını restore ettirecekti. Konstantinopolis başpiskoposluğu kısa sürede Herakleia'ya karşı üstünlük elde etti. Bununla birlikte, Heraclea'nın Pseudo-Epiphanius'un Notitiae Episcopatuumunda beş süfragan (yardımcı piskopos) piskoposluğa sahip olduğu kabul edilmiştir: Panium, Callipolis, Avrupa'da Chersonesus, Coela ve Rhaedestus. VI. Leon'ya atfedilen 10. yüzyılın başlarından kalma bir Notitia Episcopatuum süfraganları 15 olarak listeler ve 1022-1025'ten kalma bir diğeri onları 17 olarak verir. Osmanlı fetihlerinin ilerlemesiyle süfraganların sayısı çok azaldı. 20. yüzyılın başlarında, hâlâ iki süfragan vardı. Bugün sadece İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi'nin unvanlı "İhtiyar Metropolü ve Trakya Eksarhlığı"dır. 13. yüzyılda, Heraklea'nın Latin piskoposluk piskoposları vardı. Bugün, Katolik Kilisesi onu "Avrupa'daki Heraclea" adı altında itibari piskoposluk olarak listeler. Fatih, Ereğli'nin gelirini İstanbul'daki imaretine vakfetmiştir. Cedid Ali Paşa fırtınadan kurtularak geldiği Ereğli'ye bir cami yaptırmış ve çok beğendiği bu yere gelip yerleşecek olanlara kolaylıklar sağlanacağını duyurdu. Böylece ilk Ereğli halkı oluşmaya başladı. Osmanlı döneminde 1876'ya kadar barış içinde geçirmiştir. Deniz taşıtlarının uğrağı ve önemli bir liman olmaya devam etmiştir. Edirne Vilayet Matbaası Müdürü Şevket Dağdeviren'in yazdığı 1892 tarihli salnameye göre;
Edirne Vilayeti Tekfurdağı Sancağının merkez kazasına bağlı olan bu nahiyede önemli bir liman ve deniz feneri vardır. 330 evdeki nüfusu Ermeni, Rum ve İslamlardan oluşur. Yunanların 20 Ekim 1920'de İzmir tümenini Ereğli kıyılarına çıkarmalarının 30 Ekim 1922'ye kadar Yunan işgali altında kaldı. 1987'ye kadar bucak olarak bağlı olduğu Çorlu ilçesinden ayrılarak ilçe oldu ama Seymen köyü Çorlu'da kaldı.
tr.wikipedia.org'dan alıntıdır.