Her olay ve insan bir sebeple ortaya çıkar, rastlantı diye bir şey yoktur.
İnsan tanıdıkça ya yaklaşır ya da uzaklaşmaya başlar.
Bu ince çizgiyi çok iyi tanımlamak lazım.
"Kendini geç, suyu geçme, diyor zaman...
Suyu geç, kendinden geçme diyor şaman..."
Bazen insanlar kendilerini tanımlamakta gerçekten zorlanırlar. İfade ve tanımlama yoksunluğu yaşarlar. Bunun içinde, insanlarla ortak yaşam alanları olsun, paylaşılan mekanlar olsun, beraber çıkılan bir yolculuk olsun yada beraber bir olayın şahitliğini yapmak ve onun üzerinden beden dili ve sözel tanımlamalar olsun, algısı açık insana çok şey verir aslında.
Hataların insanlara mahsusu olduğunu, hata yapma hakkımız olduğunu bilip, yaşamın içinde karamsarlığa süreklilik vermeden, dip yaptığımız yerlerde fazla kalmadan; hayata bir eyvallah gülüşü vermeyi unutmadan, zamana gereksiz yükleri bindirmeden, yaşamın içine; içimizde ki çocukla karışmaya devam edeceğiz.
Yaşamın köhne alışkanlıklarına bağımlı olmak, sınırlara ve öğretilere boyun eğmek doğaya aykırıdır.
Dünyayı özgürleştirmek, hırstan, nefretten, kibirden, hoşgörüsüzlükten kendimizi arındırmak için, sağduyulu bir dünya için çalışalım.
Unutmayalım ”yalnızca dünyayı aşmış olanlar” iyi bir dünya yaratabilirler.
İyi bir dünya ”mutlu ve dingin insanlarla” süreklilik arz eder.
Yaşamın ruhsal derinliğinde hatalar yoktur, yalnızca dersler vardır ve büyümek bir deneyim sürecidir. Başarı kadar yenilgiler de bu sürecin bir parçasıdır ve kendimizi araştırıp keşif ettikçe, yaşamın bize sunduğu bilgelik payıdır, bu bilgelik, yaşama dokunmak ve dokumaktır.
İnsan tanıdıkça ya yaklaşır ya da uzaklaşmaya başlar.
Bu ince çizgiyi çok iyi tanımlamak lazım.
"Kendini geç, suyu geçme, diyor zaman...
Suyu geç, kendinden geçme diyor şaman..."
Bazen insanlar kendilerini tanımlamakta gerçekten zorlanırlar. İfade ve tanımlama yoksunluğu yaşarlar. Bunun içinde, insanlarla ortak yaşam alanları olsun, paylaşılan mekanlar olsun, beraber çıkılan bir yolculuk olsun yada beraber bir olayın şahitliğini yapmak ve onun üzerinden beden dili ve sözel tanımlamalar olsun, algısı açık insana çok şey verir aslında.
Hataların insanlara mahsusu olduğunu, hata yapma hakkımız olduğunu bilip, yaşamın içinde karamsarlığa süreklilik vermeden, dip yaptığımız yerlerde fazla kalmadan; hayata bir eyvallah gülüşü vermeyi unutmadan, zamana gereksiz yükleri bindirmeden, yaşamın içine; içimizde ki çocukla karışmaya devam edeceğiz.
Yaşamın köhne alışkanlıklarına bağımlı olmak, sınırlara ve öğretilere boyun eğmek doğaya aykırıdır.
Dünyayı özgürleştirmek, hırstan, nefretten, kibirden, hoşgörüsüzlükten kendimizi arındırmak için, sağduyulu bir dünya için çalışalım.
Unutmayalım ”yalnızca dünyayı aşmış olanlar” iyi bir dünya yaratabilirler.
İyi bir dünya ”mutlu ve dingin insanlarla” süreklilik arz eder.
Yaşamın ruhsal derinliğinde hatalar yoktur, yalnızca dersler vardır ve büyümek bir deneyim sürecidir. Başarı kadar yenilgiler de bu sürecin bir parçasıdır ve kendimizi araştırıp keşif ettikçe, yaşamın bize sunduğu bilgelik payıdır, bu bilgelik, yaşama dokunmak ve dokumaktır.
Alıntıdır