Emre ESMER
Moderatör
Bazı Yaralılara
Nereye bakıyorsun
İşte yaralı insanların fotoğrafları
İşte yangından çıkarılan çocuk cesetleri
Bu, savaşmış bir atlının sakat kalan ayağı
Bu kesik kol, önemsiz bir iş kazası
Kime bakıyorsun
İşte bacağından alınan üç parça kemik
İşte bombardımandan sonraki yaralılar
Bu, sınırı geçemeyenin aldığı yara
Bu yarım adam, küçük bir işkence hatası
Neye bakıyorsun
Sayamazsın o ciğerdeki yaraları
Kime bakıyorsun
Bilemezsin geçmişindeki yaraları
Nereye bebeyken nazar boncuğu
Kime büyüyünce kurşun yarası
Ama sen
Yine de verirsin çiçeğini yaralı ağaç
Uçarsın yaralı keklik
Kan diner yol açılır
Gün döner gece kısalır
İsteyen denize isteyen kendine baksın
--------------------------------------------------------------------------------
Çoban Türküleri
3.
Dağdan indimse kurt sanma beni
Soğuk vurdu inceldi boynum
Yükseklere çıktım küçüldü yaşım
Ay karanlık gel beri
Dudağından emzir beni
Şu dağın başı da kar ile boran
Emmimin sözleri tümüyle yalan
Ölür mü dünyada dengini saran
Ay karanlık gel beri
Dudağından emzir beni
Ben ta ezelden yangınım sana
Tomurcuk memeler koktu burnuma
Gül döşenmiş şalvarının ağına
Ay karanlık gel beri
Dudağından emzir beni
Köyümü özledim görmeğe geldim
Ağzının içini öpmeğe geldim
Yorganı üstünden atmaya geldim
Ay karanlık gel beri
Dudağından emzir beni
Gün gelecek çıkacağım dağlara
Belki yem olacağım canavarlara
Kanım karışacak yayla toprağına
Dökmeli donlum gel beri
Dudağından emzir beni
--------------------------------------------------------------------------------
Gurbet
Ayışığı unuttu karları
Nerdeyse tipi çıkar
Yaralı bir keklik
Uçtu önümden
Bende kaldı kanadı
--------------------------------------------------------------------------------
Nedircik Yavrusu
Nedir aydınlığı yaratan, günü güne benzeten
hayatı yaşanır kılan, insanı insan eden?
Nedir yarına inanmalar, inanmamalar
geçmişteki gül bahçesi, gelecekti diken?
Nedir azgınları, kaçkınları yola getiren
iyileştiren, yaşama gücü veren?
Nedir sevecenlik aşılayan, sıcaklık saçan
destek, dayanak, merdiven?
--------------------------------------------------------------------------------
Sevgili Arkadaşım
1.
Gözlerinin rengi gibi
Yüreğinin rengi gibi
Saçların da kendi renginde
Ama ben, ellerini gördüm önce
Toplayan, düzelten, onaran ellerini
Dokunduğuna soluk aldıran
Telâşlı, usta, sevecen ellerini
Geç anladım ve inandım
Her gün daha çok inanıyorum
Ellerin, güzel işlerin karıncası
Ellerin, ellerden bıkmış ellerime sığınak
2.
Yüzünün rengi gibi
Dudaklarının rengi gibi
Saçların da kendi renginde
Ama ben, özverini gördüm önce
İçinden çavlan gibi dökülen özverini
Hep koşan, yürümeyi bilmeyen
Hesapsız, gücendirmeyen, saydam özverini
Neye uzansa dirilten
Susan, hüzünlenen, sıcak özverini
Geç anladım ve inandım
Gün gün daha çok inanıyorum
Özverin, güzel işlerin arısı
Özverin, sözcüklerden yılmış kafama barınak
3.
Derinin rengi gibi
Sesinin rengi gibi
Saçların da kendi renginde
Ama ben, seni gördüm önce
Gülen, yaşayan, bilen seni
Körpe bir söğüt dalı gibi çırpınan
Durduğu yere can veren
Gönüllü, duyan, seven seni
Geç anladım ve inandım
Şimdi daha çok inanıyorum
Sen, hayatın ablası
Saf olan her şeyin mayası
Sen, eşyalardan usanmış kalbime dayanak
4.
Sevgili arkadaşım benim
Sana "sevgili arkadaşım" diyorum
Budur, bizim anladığımız sevdanın tanımı
İşte sana bir aşk şiiri
İçinde "sevgilim" sözcüğü geçmiyorsa
Suçun yarısı senin
Çünkü, ben de bize yaraşanların sözcüğünü değil
Kendisini seviyorum senin gibi
--------------------------------------------------------------------------------
Şiir Çalışmaları
20.
Olduğum yerden başlasam yaşamağa;
olduğumu sandığım yerden.
22.
Her geçen yıl eşyasızlığa alıştırıyor
eşyasızlığı bana.
Soğuyoruz günümüzün gözdelerinden
ısınıyoruz yalına, yalınlığa.
23.
Sordum yeni doğmuş bir bebeğe:
-Boş zamanlarını nasıl değerlendiriyorsun?
-Annemin sütünü düşleyerek.
Bir mezarlıktan geçerken sordum ölülere:
-Affedersiniz. Boş zamanlarınızı nasıl
değerlendirirsiniz?
-"Gelecek"leri düşünerek.
--------------------------------------------------------------------------------
Tersine Müslüman
Bulanık bir sabah
Güneş çoktan doğmuş ama parlamıyor
Metropolümüzün dışına - varsa - yürüyorum
Yanımdan arabalı, çoluklu çocuklu aileler geçiyor
İmanına kadar dolu trenler, vapurlar, minibüsler geçiyor
Herkes o yana gidiyor
Ben eve dönüyorum
--------------------------------------------------------------------------------
SU, KIRLANGIÇ
Alnın bir uçurum
önce gözlerimin
sonra dudaklarımın düştüğü
ve her seferinde
saçlarına takılıp kaldığı bir uçurum
Serin bir su alnının kokusu
Bu çok sıcak şehirde
birdenbire önüne çıkan
yenileyen dirilten
serin bir su
Gözlerin
yükü ağır iki kırlangıç
Bana doğru kalbime doğru
uçan uçan iki kırlangıç
Kimi zaman değip geçen
kimi zaman çarpıp kalan
karanlık şeylerden aydınlıklar taşıyan
sevinçle kederi
aşkla çileyi
bugünle yarını yansıtan
iki kırlangıç
--------------------------------------------------------------------------------
Yangın Yılı
Öldürmüşler babamı
Yangın yılında
Dokunmadı kimseye
Yelim yağmurum
Yıllarca uyudum
Kara dağlarda
Ağaç mavzer yine
Ot kurşun bugün
Yeryüzü zulüm
Gökyüzü işkence
Yürüdüler mavzerler
Kan döktüler önümde
Yüreğime erik kurusu
Bastım uyudum
--------------------------------------------------------------------------------
Yeni Aşk
Yanında oturan ben değilim
Zamanla dirilen anılar
Sorular soran ben değilim
Pişman eden merak
Geçmişi kabartan ben değilim
Yeni biten maceralar
Seninle yaşayan ben değilim
Yere düşen yaprak
Duygularını şaşırtan ben değilim
Gelip geçen acımalar
Kolunda uyuyan ben değilim
Uzaktan gülen aşk
Karşında ağlayan ben değilim
Yürekte esen rüzgâr
--------------------------------------------------------------------------------
Yeni Güveyi
Davullar zurnalar arasındaki şaşkın güveyi
Yürümek isterim son yolunu
Uyumak son geceni
Görmek isterim düşünü
Erginliğinde tanıdığın hayvanlarla boğuşmanı
Ah toy güveyi
Gelin geliyor gelin
İç biraz daha
Bir kurşun daha sık
Gelin geliyor gelin
Tayını tanıdığın atla
Nereye bakıyorsun
İşte yaralı insanların fotoğrafları
İşte yangından çıkarılan çocuk cesetleri
Bu, savaşmış bir atlının sakat kalan ayağı
Bu kesik kol, önemsiz bir iş kazası
Kime bakıyorsun
İşte bacağından alınan üç parça kemik
İşte bombardımandan sonraki yaralılar
Bu, sınırı geçemeyenin aldığı yara
Bu yarım adam, küçük bir işkence hatası
Neye bakıyorsun
Sayamazsın o ciğerdeki yaraları
Kime bakıyorsun
Bilemezsin geçmişindeki yaraları
Nereye bebeyken nazar boncuğu
Kime büyüyünce kurşun yarası
Ama sen
Yine de verirsin çiçeğini yaralı ağaç
Uçarsın yaralı keklik
Kan diner yol açılır
Gün döner gece kısalır
İsteyen denize isteyen kendine baksın
--------------------------------------------------------------------------------
Çoban Türküleri
3.
Dağdan indimse kurt sanma beni
Soğuk vurdu inceldi boynum
Yükseklere çıktım küçüldü yaşım
Ay karanlık gel beri
Dudağından emzir beni
Şu dağın başı da kar ile boran
Emmimin sözleri tümüyle yalan
Ölür mü dünyada dengini saran
Ay karanlık gel beri
Dudağından emzir beni
Ben ta ezelden yangınım sana
Tomurcuk memeler koktu burnuma
Gül döşenmiş şalvarının ağına
Ay karanlık gel beri
Dudağından emzir beni
Köyümü özledim görmeğe geldim
Ağzının içini öpmeğe geldim
Yorganı üstünden atmaya geldim
Ay karanlık gel beri
Dudağından emzir beni
Gün gelecek çıkacağım dağlara
Belki yem olacağım canavarlara
Kanım karışacak yayla toprağına
Dökmeli donlum gel beri
Dudağından emzir beni
--------------------------------------------------------------------------------
Gurbet
Ayışığı unuttu karları
Nerdeyse tipi çıkar
Yaralı bir keklik
Uçtu önümden
Bende kaldı kanadı
--------------------------------------------------------------------------------
Nedircik Yavrusu
Nedir aydınlığı yaratan, günü güne benzeten
hayatı yaşanır kılan, insanı insan eden?
Nedir yarına inanmalar, inanmamalar
geçmişteki gül bahçesi, gelecekti diken?
Nedir azgınları, kaçkınları yola getiren
iyileştiren, yaşama gücü veren?
Nedir sevecenlik aşılayan, sıcaklık saçan
destek, dayanak, merdiven?
--------------------------------------------------------------------------------
Sevgili Arkadaşım
1.
Gözlerinin rengi gibi
Yüreğinin rengi gibi
Saçların da kendi renginde
Ama ben, ellerini gördüm önce
Toplayan, düzelten, onaran ellerini
Dokunduğuna soluk aldıran
Telâşlı, usta, sevecen ellerini
Geç anladım ve inandım
Her gün daha çok inanıyorum
Ellerin, güzel işlerin karıncası
Ellerin, ellerden bıkmış ellerime sığınak
2.
Yüzünün rengi gibi
Dudaklarının rengi gibi
Saçların da kendi renginde
Ama ben, özverini gördüm önce
İçinden çavlan gibi dökülen özverini
Hep koşan, yürümeyi bilmeyen
Hesapsız, gücendirmeyen, saydam özverini
Neye uzansa dirilten
Susan, hüzünlenen, sıcak özverini
Geç anladım ve inandım
Gün gün daha çok inanıyorum
Özverin, güzel işlerin arısı
Özverin, sözcüklerden yılmış kafama barınak
3.
Derinin rengi gibi
Sesinin rengi gibi
Saçların da kendi renginde
Ama ben, seni gördüm önce
Gülen, yaşayan, bilen seni
Körpe bir söğüt dalı gibi çırpınan
Durduğu yere can veren
Gönüllü, duyan, seven seni
Geç anladım ve inandım
Şimdi daha çok inanıyorum
Sen, hayatın ablası
Saf olan her şeyin mayası
Sen, eşyalardan usanmış kalbime dayanak
4.
Sevgili arkadaşım benim
Sana "sevgili arkadaşım" diyorum
Budur, bizim anladığımız sevdanın tanımı
İşte sana bir aşk şiiri
İçinde "sevgilim" sözcüğü geçmiyorsa
Suçun yarısı senin
Çünkü, ben de bize yaraşanların sözcüğünü değil
Kendisini seviyorum senin gibi
--------------------------------------------------------------------------------
Şiir Çalışmaları
20.
Olduğum yerden başlasam yaşamağa;
olduğumu sandığım yerden.
22.
Her geçen yıl eşyasızlığa alıştırıyor
eşyasızlığı bana.
Soğuyoruz günümüzün gözdelerinden
ısınıyoruz yalına, yalınlığa.
23.
Sordum yeni doğmuş bir bebeğe:
-Boş zamanlarını nasıl değerlendiriyorsun?
-Annemin sütünü düşleyerek.
Bir mezarlıktan geçerken sordum ölülere:
-Affedersiniz. Boş zamanlarınızı nasıl
değerlendirirsiniz?
-"Gelecek"leri düşünerek.
--------------------------------------------------------------------------------
Tersine Müslüman
Bulanık bir sabah
Güneş çoktan doğmuş ama parlamıyor
Metropolümüzün dışına - varsa - yürüyorum
Yanımdan arabalı, çoluklu çocuklu aileler geçiyor
İmanına kadar dolu trenler, vapurlar, minibüsler geçiyor
Herkes o yana gidiyor
Ben eve dönüyorum
--------------------------------------------------------------------------------
SU, KIRLANGIÇ
Alnın bir uçurum
önce gözlerimin
sonra dudaklarımın düştüğü
ve her seferinde
saçlarına takılıp kaldığı bir uçurum
Serin bir su alnının kokusu
Bu çok sıcak şehirde
birdenbire önüne çıkan
yenileyen dirilten
serin bir su
Gözlerin
yükü ağır iki kırlangıç
Bana doğru kalbime doğru
uçan uçan iki kırlangıç
Kimi zaman değip geçen
kimi zaman çarpıp kalan
karanlık şeylerden aydınlıklar taşıyan
sevinçle kederi
aşkla çileyi
bugünle yarını yansıtan
iki kırlangıç
--------------------------------------------------------------------------------
Yangın Yılı
Öldürmüşler babamı
Yangın yılında
Dokunmadı kimseye
Yelim yağmurum
Yıllarca uyudum
Kara dağlarda
Ağaç mavzer yine
Ot kurşun bugün
Yeryüzü zulüm
Gökyüzü işkence
Yürüdüler mavzerler
Kan döktüler önümde
Yüreğime erik kurusu
Bastım uyudum
--------------------------------------------------------------------------------
Yeni Aşk
Yanında oturan ben değilim
Zamanla dirilen anılar
Sorular soran ben değilim
Pişman eden merak
Geçmişi kabartan ben değilim
Yeni biten maceralar
Seninle yaşayan ben değilim
Yere düşen yaprak
Duygularını şaşırtan ben değilim
Gelip geçen acımalar
Kolunda uyuyan ben değilim
Uzaktan gülen aşk
Karşında ağlayan ben değilim
Yürekte esen rüzgâr
--------------------------------------------------------------------------------
Yeni Güveyi
Davullar zurnalar arasındaki şaşkın güveyi
Yürümek isterim son yolunu
Uyumak son geceni
Görmek isterim düşünü
Erginliğinde tanıdığın hayvanlarla boğuşmanı
Ah toy güveyi
Gelin geliyor gelin
İç biraz daha
Bir kurşun daha sık
Gelin geliyor gelin
Tayını tanıdığın atla