Bir kişinin gerek seçimle, gerekse darbe ile işbaşına gelip kamu kaynaklarını ve bulunduğu makamın yetki ve etkilerini, gerek yasal gerekse, etik olmayan yollar ve uygulamalarla, veya kitabına uydurarak kendisi ve yakınlarına çıkar sağlamak ve onları zengin etmek için kullanmasına bilimsel dilde: "Siyasi Sermayeyi Kişisel Sermaye dönüştürmek" denir. Bir siyasi liderin aldığı oyları kendi ve yakınları için kullanması da aynı tanıma giriyor.
Mısır’ın devrik diktatörü Mübarek'in küçük oğlu Cemal 1990'li yılların başlarında Bank of America'nın Londra şubesindeki işinden ayrılıp Mısır'ın en büyük yatırım bankasında çalışmaya başladı. Şu anda kendisi petrolden tarım sektörüne oradan da turizm sektörüne kadar Mısır'ın ekonomik hayatına yön veren bir çok şirkette hisseleri olan bir özel yatırım kuruluşunun en önemli hissedarı durumunda.
Orta Doğudaki eski ve köklü zengin diktatörler ile sonradan görme bazı diktatörlerin tam aksine, Mübarek ailesi gerek yaşam tarzı gerekse zenginlikleri ile göze batmasalar da el altından Mısır ekonomisinin derinliklerine kök saldığı ortaya çıktı. Dışarıdan herşey yasalara uygun görünmesine rağmen kısa sürede bu kadar büyük bir zenginliğin nasıl oluştuğunu araştırmak gerekiyor. Kitabına uydurarak, serbest ticaret helaldir diyerek, nüfuz, yetki ve konumlarını kendi leyhlerine kullanarak mali kazanımlar sağlamanın ne derece etik olabildiği de akla gelen sorulardan birisi. Daha Mübarek iktidarda iken halk arasında başlayan söylentiler, giderek yüksek sesle dile getirilmeye ve Mübarek ailesinin hesaplarının açığa çıkarılması istenilmeye başlamıştı.
Mübarek'in istifasının hemen arkasından İsviçre bankacılık yetkilileri ülkedeki tüm banka hesaplarının incelenelerek Mübarek ailesi ve onların yakınlarının ve yakın arkadaşlarının ne kadar varlıklarının olduğunu saptanıp bunların dondurulmasını istediler. Uzmanlar paranın izinin bulunmasının başlangıçta güç olabileceğini ve Mübarek ailesinin çok yakını ve Hüsnü Mübarek'in arkadaşları olan küçük bir grubun parasal işleri yürüttüğünü belirtseler de eninde sonunda bu işin açığa çıkacağını ileri sürüyorlar.
Mısır Muhalefetini bir araya toplayan Değişim İçin Ulusal Kurum'un başkanı George İshak "herşeyi, herkesi, her aileyi, her bakanı, her yöneticiyi inceleyeceğiz, her taşın altına bakacağız" şeklinde bir açıklama yaptı. İddialara göre Mübarek ailesinin mal varlığı 70 milyar doları buluyor. Mübareki 30 yıldır destekleyen Amerikan kaynakları ise 2-3 milyar dolar iddiasındalar.
Mübarek ailesinin hazineden para çalmamış olduğu fakat "siyasi sermayeyi özel sermaye haline getirdikleri" ve bu uygulamanın da haksız irtikap, iltimas, zimmet, rüşvet gibi bir çürümüşlük örneği (Corruption) olduğu belirtiliyor.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLERDE YENİ BİR ÇALIŞMA
Öte yandan Birleşmiş Milletlerde henüz yeni başlayan bir çalışma var. O da kendi ülkelerinde haksız iktisap, rüşvet, haraç, tehdit, iltimas yoluyla, gerek kendileri gerekse yakınları ve arkadaşları eliyle haksız gelir elde edip ülkelerini terketmek zorunda kalarak bir başka ülkeye yerleşen diktatör ve siyasilerin hesaplarına el koyulması, bunların yerleştikleri ülkelerde de gelirlerine el konulması gibi alternatifleri araştırıyor. Bu çalışmalar tamamlanınca artık hiç bir diktatör, hiç bir siyasetçi, haksız yoldan, etik dışı yollardan, rüşvet, irtikap, iltimas, zimmet gibi yollardan elde ettikleri varlıklarını kullanamayacakları gibi, kaçtıkları veya yerleştikleri ülkelerde de huzur bulamayacaklar gibi. Sözün kısası artık siyasi sermayeyi kişisel sermaye haline dönüştürmek uluslararası suç haline gelecek. Bekliyoruz uzun bir süreç.
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Mısır’ın devrik diktatörü Mübarek'in küçük oğlu Cemal 1990'li yılların başlarında Bank of America'nın Londra şubesindeki işinden ayrılıp Mısır'ın en büyük yatırım bankasında çalışmaya başladı. Şu anda kendisi petrolden tarım sektörüne oradan da turizm sektörüne kadar Mısır'ın ekonomik hayatına yön veren bir çok şirkette hisseleri olan bir özel yatırım kuruluşunun en önemli hissedarı durumunda.
Orta Doğudaki eski ve köklü zengin diktatörler ile sonradan görme bazı diktatörlerin tam aksine, Mübarek ailesi gerek yaşam tarzı gerekse zenginlikleri ile göze batmasalar da el altından Mısır ekonomisinin derinliklerine kök saldığı ortaya çıktı. Dışarıdan herşey yasalara uygun görünmesine rağmen kısa sürede bu kadar büyük bir zenginliğin nasıl oluştuğunu araştırmak gerekiyor. Kitabına uydurarak, serbest ticaret helaldir diyerek, nüfuz, yetki ve konumlarını kendi leyhlerine kullanarak mali kazanımlar sağlamanın ne derece etik olabildiği de akla gelen sorulardan birisi. Daha Mübarek iktidarda iken halk arasında başlayan söylentiler, giderek yüksek sesle dile getirilmeye ve Mübarek ailesinin hesaplarının açığa çıkarılması istenilmeye başlamıştı.
Mübarek'in istifasının hemen arkasından İsviçre bankacılık yetkilileri ülkedeki tüm banka hesaplarının incelenelerek Mübarek ailesi ve onların yakınlarının ve yakın arkadaşlarının ne kadar varlıklarının olduğunu saptanıp bunların dondurulmasını istediler. Uzmanlar paranın izinin bulunmasının başlangıçta güç olabileceğini ve Mübarek ailesinin çok yakını ve Hüsnü Mübarek'in arkadaşları olan küçük bir grubun parasal işleri yürüttüğünü belirtseler de eninde sonunda bu işin açığa çıkacağını ileri sürüyorlar.
Mısır Muhalefetini bir araya toplayan Değişim İçin Ulusal Kurum'un başkanı George İshak "herşeyi, herkesi, her aileyi, her bakanı, her yöneticiyi inceleyeceğiz, her taşın altına bakacağız" şeklinde bir açıklama yaptı. İddialara göre Mübarek ailesinin mal varlığı 70 milyar doları buluyor. Mübareki 30 yıldır destekleyen Amerikan kaynakları ise 2-3 milyar dolar iddiasındalar.
Mübarek ailesinin hazineden para çalmamış olduğu fakat "siyasi sermayeyi özel sermaye haline getirdikleri" ve bu uygulamanın da haksız irtikap, iltimas, zimmet, rüşvet gibi bir çürümüşlük örneği (Corruption) olduğu belirtiliyor.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLERDE YENİ BİR ÇALIŞMA
Öte yandan Birleşmiş Milletlerde henüz yeni başlayan bir çalışma var. O da kendi ülkelerinde haksız iktisap, rüşvet, haraç, tehdit, iltimas yoluyla, gerek kendileri gerekse yakınları ve arkadaşları eliyle haksız gelir elde edip ülkelerini terketmek zorunda kalarak bir başka ülkeye yerleşen diktatör ve siyasilerin hesaplarına el koyulması, bunların yerleştikleri ülkelerde de gelirlerine el konulması gibi alternatifleri araştırıyor. Bu çalışmalar tamamlanınca artık hiç bir diktatör, hiç bir siyasetçi, haksız yoldan, etik dışı yollardan, rüşvet, irtikap, iltimas, zimmet gibi yollardan elde ettikleri varlıklarını kullanamayacakları gibi, kaçtıkları veya yerleştikleri ülkelerde de huzur bulamayacaklar gibi. Sözün kısası artık siyasi sermayeyi kişisel sermaye haline dönüştürmek uluslararası suç haline gelecek. Bekliyoruz uzun bir süreç.
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.