• Forumzar.COM Türkçe içerikli genel forum sitesi ve paylaşım platformu olarak eğlenceli ve interaktif bir forum deneyim sunar.

    Foruma üye olmak için BURAYA TIKLAYINIZ

ŞİİRBAZ SULTANLAR(22)-SULTAN I. MAHMUD (Sebkatî)

Forumcu

Forum Üyesi
Katılım
23 Eyl 2022
Mesajlar
1,217
Puanları
36


ŞİİRBAZ SULTANLAR(22)-SULTAN I. MAHMUD (Sebkatî)


Mustafa CEYLAN
*************
Demiştir Ki:

"Varalum kûy-ı dil-ârâya gönül hû diyerek
Kokalum güllerini gonca-i hoş-bû diyerek
Şerbet-i lâ'li hayâli bizi öldürdi meded
Gidelüm kûyuna yârün bir içim su diyerek"


*
Edirme'de doğdu(2 Ağustos 1696), Annesi Saliha Sultan, babası II. Sultan Mustafa'dır. Edebiyat, özellikle de şiir ve tarihle meşgul olmuş, keman çalmasını çok iyi bilen, hat sanatında harikalar ortaya koyan bir Padişahtı. Sülüs ve talik eserleri Millet Kütüphanesi'nde bulunmaktadır.

Türkçe ve Arapça şiirler yazmış, din, aşk ve tabiat konuları üzerinde kalem oynatmış, Sebkatî mahlasını kullanmıştır. İyi bir eğitim görmüş, hocaları Şeyhülislâm Feyzullah Efendi ve onun oğlu İbrahim Efendi'dir.Âlim, şâir ve bestekârdır. Akıllı, dikkatli, ihtiyâtlı, meşverete ehemmiyet veren ve kültürü yüksek olan bir padişahtır.

*

“2 Ağustos 1696 tarihinde Edirne’de doğan Şehzade Mahmud, II. Mustafa’nın büyük oğlu olup annesi Saliha Sultan’dır. 1703 Edirne Vak’ası ile babası tahttan indirilince kardeşleriyle birlikte İstanbul’a getirilmiştir. Sarayda kafes hayatı 27 yıl sürmüş ve bu süre zarfında genellikle kuyumculuk mesleğiyle uğraşmıştır. Patrona Halil isyanı neticesinde tahttan feragat etmek mecburiyetinde kalan III. Ahmed’in bizzat bulunduğu hususi bir merasimle 2 Ekim 1730 tarihinde, 35 yaşında padişah olmuştur.

Padişah olduğu ilk günlerde isyancıların taleplerini yerine getirmeye dikkat etmiştir. Hatta o devrin simgesi haline gelen Kâğıthane ve Sadabad’da bulunan köşkler asilerin arzusu üzerine Padişahın emriyle yıktırılmıştır.

Bu sebeple öncelikli olarak asilerin ortadan kaldırılması işini ele almış, ileri gelen askerleri yanına çekmeyi başarmış, Patrona’nın nüfuzunu kırmış ve tertip edilen bir toplantı esnasında asi elebaşını ortadan kaldırarak duruma hâkim olmuştur.

Devlet idaresine tam anlamıyla hâkim olmaya başladıktan sonra, asayişe dair tedbirler almış, İstanbul’da sıkı bir disiplin uygulanmasını istemiş, esnafın denetlenmesi, narh uygulamaları, kadınların kıyafetleri ve ahlaki meselelerle yakından ilgilenmiştir.
(Uzun, Efkan; Sultan I. Mahmud’a Ait Bir Ruznâme, 691)
*
Babasının ve amcasının akıbetlerinden ve özellikle de III. Ahmed’in kendisine olan vasiyetinden ders alarak, Şeyhülislâmlık ve sadrazamlık makamında uzun süre kimseyi durdurmamıştır.
*
“Dönemin günlük programlarını kapsayan ruznamelerden birisinde,
“Sultan I Mahmud’un; harem dairesinden çıkış saati, gün içerisinde nerelerde oturacağı, kimlerle görüşme yapacağı, hangi vakitte yemek yiyeceği, yemeklerin nereden ve nasıl getirileceği vb birçok mesele bu günlük programlarda belirlenmiştir. Ruznâmeye genel bir bakış yapıldığında; Sultan I. Mahmud’un bu devre ait günlük
faaliyetlerinin oldukça rutin olduğunu söylemek mümkündür. Defterin yaz aylarında tutulmuş olması sebebiyle Padişahın genellikle hava müsait olduğu müddetçe sandal vasıtasıyla saraydan çıkış yaptığını görmekteyiz. Bu çıkışlarda İstanbul ve yakın çevresinde bulunan sarayları, kasırları, bahçeleri, köyleri ziyaret etmekte, Cuma namazlarını mümkün mertebe farklı camilerde kılmakta, Divan-ı Hümayun toplantı günlerinde genelde orada bulunmakta, halkın işleriyle meşgul olmakta ve çıkışta mutlaka Hırka-i Şerif Dairesi’nde dua ve niyazda bulunmaktadır. Padişahın namaz vakitlerine ve bu dini vazifeyi ifa hususunda son derece titiz olduğunu görmek mümkündür. Öyle ki günlüğün tanzimi, bir yere varış veya oradan hareket saatleri bile namaz vakitlerine göre ayarlanmış görünmektedir.


Günlük program içerisinde en çok dikkati çeken faaliyetlerden birisi de Padişahın atış talimine olan merakıdır. Neredeyse her gün ve çoğunlukla hususi tüfenkleri ile padişahın testiler üzerine atış yaptığı hususunu ruznâmenin her varağında görmek mümkündür. Aynı meyanda cirit oyunları, mehterhânede fasıl dinlemek, ilahi dinlemek, çeşitli gösteriler izlemek de en çok yapılan işlerdendir. Pek tabii ki Padişahın neleri yiyip-içtiği, hangi yemeklerden (meyvelerden, içeceklerden) hoşlandığına dair ipuçlarına da ulaşabilmek mümkündür.


Sultan I. Mahmud, çok hassas bir dönemde tahta oturmuştur. Bu sebeple icraatları arasında bu devre ait hususi durumları da görmek mümkündür. Özellikle teftiş işine önem verdiği, Divan toplantılarında halkın meseleleriyle bizzat ilgilendiği dikkati çekmektedir. Kendinden önce İstanbul’da başlatılan imar faaliyetlerine çok kıymet verdiği ve bu hususta yeni kamu inşaatları vasıtasıyla çok gayret gösterdiği de izlenebilmektedir.”

*
İlginç bir örnek de Padişahın emriyle O’nun zatına mahsus tüfenk imali ile uğraşan Hazerfen Kârî ve Molla Hasan’ın bir defada 20 adet tüfenk yaparak Padişaha sunmalarıdır. Hatta bu iki usta yaptıkları tüfenkler ile Padişah huzurunda 250 gez mesafeden atış yapıyorlar ve Molla Hasan testileri vuramıyor. Bunun üzerine Padişah üzülmemesi için ona da yüklü miktarda ihsanda bulunuyor. Anlaşılan o ki, Padişah atış yapmakta ve yapılan atışları izlemekten çok hoşlanmaktadır. Bir defasında da kaplumbağalar üzerine yerleştirilen testilere atış yaptırarak hareketli hedefler üzerinde “silahşorların ve tüfenk-endazların” becerisini izlemiştir. Önce 100 adım sonra da 200 adım mesafeden bu atışlar tekrar edilmiş ve sadece bir atıcı isabet ettirebilmiştir.

Silahlar ile ilgili enteresan bir örnek de; yine Padişaha hediye edilen ve çok fonksiyonlu olan bir tüfenk ile ilgilidir. Bu silah, ucunda kılıç, yanında şiş olan bir tüfenk olup kâtibin oldukça ilgisini çekmiş görünmektedir.


Padişahın silah merakı ve Osmanlı savaş sanayisine olan ilgisi sadece tüfenk atışı ve tüfenkler ile sınırlı değildir. Aynı zamanda top ve top teknolojisi ile de yakından ilgili olduğunu görmek mümkündür. Zaman zaman tophanenin amiri olan topçu başı neferat ile beraber gelip, Padişah huzurunda atış yapıyor ve eğer varsa yeni silah ve teknikleri ile bazı hendese aletlerinin tanıtımını yapıyordu. Padişah sıklıkla Tophaneyi, Şişhaneyi ve Tersane-i Amireyi teftiş ve ziyaret ile de bu alandaki ciddiyetini ilgililere gösteriyor ve merakını da gidermiş oluyordu. Tersanede inşaa edilen bir kalyonun Padişah huzurunda nasıl güçlükle denize indirildiği sahnesi anlatılırken de Padişahın bu konudaki merak ve ciddiyetini görmek mümkündür. Anlaşılan o ki, Padişahın silahlara ve savaş sanatına olan tutkusu sadece atış yapmaktan ibaret değildir. İşin ilmi tarafı ve teorisiyle de yakından ilgili olduğunu düşündüren bazı ipuçlarına da metinden ulaşmak mümkündür. Humbaracılarla görüştüğü bir esnada,
humbaracı başına, lağımcı başına ve neferâta hediyeler verdikten sonra, mukabilinde humbaracı başı Padişaha harp sanatına (ahval-i cenge) dair bir sandık basma kitap hediye ediyor. Bu durum Padişahın bu alana ne kadar meraklı olduğunu ve ilgisini göstermesi açısından önemlidir.”
*
“Ruznameden anladığımıza göre, hem atlı cirit, hem yaya ciridi, hem binicilik hem de koşu yarışları izlemek Padişahın hoşuna gitmekteydi. Bir defasında cirit oynanırken Harem-i Hümayun Kasrı’ndan oyunları Valide Sultan’ın da seyretmesi ve bitiminde askerlere bin kuruş ihsanda bulunması da kayda değer bir bilgi olarak geçmektedir. Metinde geçen bir diğer spor veya oyun ise Tomak’tır. Defterden çıkarıldığı kadarıyla, Sultan I. Mahmud’un çok fazla ilgilenmediği anlaşılan avcılık ile ilgili bir yerde bilgi geçmektedir. Orada da şahin ve çakır kuşlarının av için salınması ve Padişahın bunları izlemesinden bahsedilmektedir.”
*
“Seherlerde zikir ve dua ettiğinin belirtilmesi hem de zaman zaman Mevlevi tarikatının dergâhına geldiği ve buradaki sema yapan dervişleri izleyip, ney dinlediğinin belirtilmesi bu duruma delil olarak gösterilebilir.”
*
“Sultanın müsait vakitlerinde kendisini eğlendirecek kişilere, oyunlara ve musikiye ilgili bir yapısı olduğu da anlaşılmaktadır. Bu sebeple, Ruznâmede; musahiban-ı muzhıke, cüce, bi-zebânân ve çavuşan gibi padişahlara hoş vakit geçirtmekle vazifeli kadro içerisinde bulunan görevlilerden çokça bahsedilmektedir. Musiki faslına dair bilgiler sadece müzik ve eğlence değil aynı zamanda ilahi fasılları, kasideler gibi dini, tasavvufi musiki alanına ve mehterhâne fasıllarına da girmektedir. Padişahın daha çok bunları dinlemekten hoşlandığı anlaşılmaktadır. Padişahın eğlencelerine dair bir başka husus da halvettir. Halvet haremde bulunan kadınların bahçelerde ve mesire yerlerinde yaptıkları eğlencelere denirdi. Padişahın ailesinin tümü veya bir kısmı ile yaptığı görüşmelere ise muhtasar halvet denirdi. Ayrıca Has Bahçe halvetleri de yapılırdı. Bu gibi durumlar hem edebe riayet hem de hususi hayatın gizliliği sebebiyle önceden Hatt-ı Hümayu’nla ilgililere bildirilir ve gereken yerler boşaltılırdı.”

*

“Muhtemelen Sultan I. Mahmud da mutat uygulamalarla donatılan padişah sofrasında ve mutfak kültüründe değişiklik yapmamıştır. Ruznâmede sultanın neredeyse her durakta ve istirahat mekânlarında veya talim ve eğlence yerlerinde öğün vaktine göre yemek yediği ve kahve içtiğinden (nûş etmek) bahsedilmektedir. Bir kayıtta; Padişahın Taş Köşk’te bulunduğu bir esnada Matbah-ı Hassa Bölükbaşısı Gül Muhammed’in yaptığı baklavaların methedilmesi üzerine padişaha has baklava yapılıyor ve yine zatına has yemeklerden sonra bu baklavaları yediği anlatılıyor. Birkaç yerde bahar ve yaz mevsimlerine has olan ve Padişaha ikram edilen kirazlardan bahsedilmektedir. Hatta bir yerde musahibân ve çavuşân kullardan olan Said Çavuş’un Padişah huzurunda iddiaya girerek bir oturuşta 5 okka kiraz yediğinden bahsedilmektedir.68 Bir başka yerde ise, Şam helvası çekilip padişaha ikram edildiğinden bahsedilmektedir.”
*
“Hava şartlarına ve yoğun iş yüküne bağlı olarak Padişahın nezleye yakalandığını bu sebeple bazı dönemlerde keyifsiz olduğunu ve hastalıktan nasıl iyileştiğine dair bilgileri de metinden öğrenmekteyiz. Bir başka önemli başlık tüm Türk tarihinin en önemli konularından olan atlar hususudur. Padişaha çeşitli vesilelerle hediye edilen atların cinsi, rengi, miktarı, kimin hediye ettiği gibi başlıklara dair örnekler de metin içerisinde geçmektedir. Yine Maraş’ta yeni bulunan bir altın madeninden alınan cevherin Padişah tarafından incelenip, verimliliğinin araştırılması için ilgililere emir verilmesi gibi birçok husus bu kısa metin içerisinde bahse konu edilmektedir. Elbette bütün bu bilgiler farklı farklı bilim dallarının ilgilendiği konular olarak ruznamelerde incelenmeyi beklemektedir. (Uzun, Efkan; Sultan I. Mahmud’a Ait Bir Ruznâme, 692)

*
Döneminin en büyük eseri Hekimoğlu Ali Paşa Camii ve Külliyesi oldu. Tophane'de inşa edilen Birinci Mahmud Çeşmesi, Halep'te yapılan Osman Paşa Külliyesi, Kahire'deki Habbaniye Sultan Birinci Mahmud Tekkesi ve Sebili, Erzurum'daki Vezir İbrahim Paşa Camii, Cağaloğlu'ndaki Hacı Beşir Ağa Külliyesi ve Şumnu'da inşa edilen Şerif Halil Paşa Camii dönemin diğer önemli mimari eserleridir.
*
Mide kanamasından muzdarip olan I. Mahmûd, 13 Aralık 1754 tarihinde Hekimbaşı'nın bütün ısrarlarına rağmen Ağa Camii'ne namaza gitmiş, namazı kılıp geri dönerken, Demirkapı arasında, at sırtında iken, 58 yaşında Hakk'a yürümüştür. Babası II.Mustafa'nın türbesine defnedilmiştir.

*
"I. Mahmut, Lale Devri'nde (1718-1730) büyük bir hız kazanan Osmanlı reform hareketinin Patrona Halil İsyanı ile kesintiye uğradığı bir siyasi ortamda tahta geçmişti. Amcası III. Ahmed'in başlattığı reform politikasını daha çekingen bir üslupla da olsa sürdürmeye gayret etti. İsyandan sonra duraksayan matbaacılık hamlesinin yeniden canlandırılmasına izin verdi. Başta Ayasofya kütüphanesi olmak üzere kütüphaneler kurdu. Daha sonra Nuruosmaniye Camii adını alan camiin Avrupa mimarisi tarzında inşa edilmesi için Simon Kalfa adlı Ermeni mimarı görevlendirdi ise de, daha sonra gelen tepkiler üzerine bu projeden vazgeçti."

*

Devrinde pek çok sadrazam değismeleri olmustur. 1750 senesinde Istanbul'da hem büyük bir yangin ve hem de zelzele oldu. Istanbul'un büyük camileri hasar gördü ve derhal tamir ettirdi. Yanginda dükkân ve evleri yananlarin zararlarini kendisi karsiladi. Ev ve dükkânlari yeniden yaptirip sahiplerine teslim etti.1737'de Almanya ile savasa baslandi.1739'da Belgrad Anlasmasi yapıldı ve Belgrad alındı. İran kesin bir yenilgiye ugratıldı. 1736 senesinde Iran'la İstanbul Anlasması yapıldı. Anlaşmadan sonra Iran'lılar bir çok yerleri geri aldılar. Nihayet savaş 1746 senesinde sulh yapılarak neticelendi. Iran'lılar aldıkları yerleri geri verdiler. Birinci Mahmud devrinde Osmanlı Imparatorlugu'nun topraklarının genişliği 15.538.000 km. kare idi.
*
Devrinin vakanüvislerince zeki, anlayışlı, hamiyetli, lütufkâr ve merhametli bir zat olarak tanıtılan I. Mahmud, hadiseleri sonuna kadar takip eder, devlet işlerinde istişarede bulunur, acele etmez ve telaş göstermezdi.

Yeniliği sever ve memleketi bu yoldan yükseltmeye gayret ederdi. İlim, sanat, edebiyat meclislerindeki sohbetlere katılır ve Sebkatî mahlası ile şiirler yazardı. Devrinde ilim, kültür ve sanat sahalarında kıymetli eserler yazıldı. Beşiktaş'ta Arap İskelesi Camii, Rumeli Hisarı'nda İskele Camii ve Yıldıztepe mescitleri yaptırdığı bazı eserlerdir.


Aynı zamanda büyük kıymete haiz besteleri vardı.


Büyük alim ve Mektubat-i Şerife'nin mütercimi Müstakiymzade Süleyman Saadeddin Efendi, Tokatli Emin Efendi ve Ressam Levni bu devirde yasamis büyüklerdir. Birinci Mahmud 58 yaşını geçtiği bir sırada vefat etti ve Yeni Camii yanındaki babasının türbesine defnedildi. Şeyh Abdül Gani Nablusi, Hattat Seyyid Abdullah Efendi, Reisü'I - Kurra ve Imam Fil Hadis Yusuf Efendi Zâde bu devirde vefat etmiş zatlardir. Çocuğu yoktu.
*
Demiştir Ki:


"Kerem bahş olmaz ey dil hâlüni cânâne söylersün
Vefâ me'mûl idersün ger aceb yabâne söylersün

Sebekhân-ı cefâdur şimdi ol şûh-ı sitem-güster
Hemân bîhûde derdün ol cefâ-cûyâne söylersün

Tutar ol gamze-i kâfir-küş bedest hançer-i ser-tîz
Yine ey tıfl-ı dil şükrîn hezâr insâna söylersün

Meşâm-ı câna bûy-ı bahş-ı lutf ümmîd idüp andan
Hevâsın oldugın ol gonca-i handâna söylersün

Ne dâniş itdi tahsîl Sebkatî tab-ı seher-pîşen
Ki her nazm-ı neşât-efz3ayı sen şâhâne söylersün"


*

Sultan I. Mahmud’un ailesinin tüm fertleriyle, hanımlarıyla ama bilhassa diğer birçok padişah gibi validesi ile hususi bir münasebeti olduğu görülmektedir. Birçok saray, kasr, çiftlik, köşk ziyaretinde Valide Saliha Sultan’ın da bulunması, hatta bazı oyunları onun da izlemesi Padişahın annesine verdiği kıymeti göstermesi açısından önemlidir. Anlaşılan o ki, Padişah hanedanın diğer üyelerine ve şehzadelere de vakit ayırabilmektedir. Bir defasında Şehzade Osman da padişahın bulunduğu Beylerbeyine getirilmişti. Bir başka zaman büyük kız kardeşi Emine Sultan’ın rahatsızlığı sebebiyle Eyüp Sultan’da bulunan yalısına bizzat giderek ona geçmiş olsun ziyaretinde bulunmuş, bir gün de diğer kız kardeşi Safiye Sultan’ın yalısına giderek akşam namazına değin onunla vakit geçirmiştir. Padişah bir gün yemek yediği esnada kız kardeşinin kızı küçük Habibe ile karşılaşmış, onun eteğini öpmesinden memnun olmuş ve ona bin akçe ihsanda bulunmaktan başka, başına Maşaallah yazılı bir altın diktirmiştir.

I.Mahmud’un gayet dindar, aile efradına karşı merhametli, sevecen, belki kendi çocuğu olmadığı için diğer hanedan üyelerinin çocukları ve şehzadeler ile çok ilgili, gayet cömert ve hoşgörülü bir padişah olarak karşımıza çıkmaktadır. Hatta sadece hanedan üyeleri ve ailesi ile değil yakınında bulunan tüm insanlara karşı son derece merhametli ve onların dertleriyle de samimi olarak ilgilenmektedir. Baş cüce olan Ahmed’in hastalığı sebebiyle huzura çıkamaması durumunda ona bolca ihsanda bulunup, hatırını sormaya da vakit ayırabilecek kadar ‘ali gönüllü olduğu görülmektedir.” (Uzun, Efkan; Sultan I. Mahmud’a Ait Bir Ruznâme))


KADIN EFENDİLERİ:

1- Hâce Âlî-cenâb Baş Kadın.
2- Hâce Ayşe Kadın.
3- Hâce Verd-i Nâz Dördüncü Kadın.
4- Hatice Râmi Altıncı Haseki.
5- Hâtem İkinci Kadın.
6- Râziye Kadın.

İKBALLERİ:

7- Meyyâse Hanım; Baş İkbal.
8- Fehmî Hanım; İkinci İkbaldir.
9- Habbâbe Hanım.
10- Sırrî Hanım.

ERKEK VEYA KIZ ÇOCUKLARI:
Hiç çocuğu olmamıştır .
 

Genel Forum Sitesi

Forum Sitesi - Forumzar.COM

Forumzar.COM olarak, Türkçe forum sitesi denildiğinde akla gelen ilk adres olarak, geniş kapsamlı genel forum platformumuzda buluşuyoruz. Türkiye'nin en büyük Türkçe forum siteleri arasında yer almanın gururunu yaşıyoruz. Çeşitli konu başlıklarında aktif bir şekilde paylaşımların yapıldığı, her konuda interaktif ve bilgilendirici tartışmalara katılmak için bizi takip edin! ve bir dakikanızı ayırarak forum sitemize üye olun!

Forum Siteleri

Bilgi paylaştıkça çoğalır sloganı ile ilerleyen forum sitesi platformumuza, siz de üye olarak forum sitemizde açılan konulara katılabilir ve ilgi alanınıza uygun konular açarak siz de paylaşımda bulunabilirsiniz.