Mülk Suresi 3 : O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân'ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun?
Mülk Suresi 4 : Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) âciz ve bitkin halde sana dönecektir.
İnsan en hassas mikroskopları ile bakabildiği en yakına baksada, veya en büyük teleskopları ile bakabildiği en uzağa baksada, bir sona ulaşamaz, bir eksiklik ve düzensizliğe rastlamaz, Allah Teala'nın sanatı karşısında hayretinden bitkin düşer, Allah Teala'nın kudreti karşısında acziyetini kabule mecbur kalır.
İnsan kâinat kitabını hakkıyla okuyunca, bize muhabbetini teklif eden Allah Teala'nın yüceliği karşısında ezilir, kendi yaratılışındaki manayı anlar, böyle bir teklifi ziyan etmenin, kayıpların en büyüğü olduğuna, böyle bir zatın muhabbetini geri çevirmenin, yanlışlar içindeki en büyük yanlış olduğuna, aklı, ruhu ve tüm varlığı ile şahitlik eder.
Allah Teala için, bir toz zerresini yaratıp idare etmek ile, sonsuz galaksileri yaratıp idare etmek arasında bir fark yoktur. Eğer böyle bir fark olsaydı, bu onun kudretinin sınırına işaret eder ve böyle bir sınırın olması, onun yaratıcı olmasına muhal bir durum olurdu. İşte bu neden ile Allah Teala, mana olarak yüksek bir anlam ifade eden, kendi tercihlerini yapabilen ve sonsuz kudret sahibi olan Allah Teala'nın sanatını anlayabilecek kabiliyette insanı yaratmaya hükmetmiştir.
Furkan Suresi 77 : (Ey Muhammed!) De ki: "Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak."
İnsanın, sınırsız zengin olan Allah Teala'yı, kendi iradesi ile tercih etmesi, çok zorlu olan imtihan meydanında onun için mücadele etmesi, minnet ile ona şükürde bulunması ve dua ile ondan talepte bulunması, mana olarak onu çok yüksek bir kıymete çıkarmaktadır. Her teklifte birde ters yüzün bulunması, bu teklifte de mana olarak en yükseğe çıkma ihtimalinin olmasının yanında, tam tersinin de, yani mana olarak en düşüğe inme ihtimalinin de olması anlamına gelmektedir.
Tin Suresi 4 : Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.
Tin Suresi 5 : Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik.
İşte tüm bu sebeplerden, LA İLAHE İLLALLAH'ı tasdik, insanın en temel vazifesi ve imtihanın ilk sorusudur. Bir insan bunu anlamadan ve tasdik etmeden imtihanı tamamlar ise, imtihanı kesin olarak kaybetmiş olur. Peki iş bunun ile bitiyor mu? Tabiki hayır. Her insanın kendi peygamberine ve onun şeriat ine kayıtsız tabi olup, bunun gereklerini elinden geldiğince yerine getirmesi elzemdir.
Yanıtlamamız gereken soru net. Teklifi kabul edip gereğini mi yapacağız, yoksa her halükarda yokuş yapıp kendimizimi aldatacağız. İnsan unutuyor, Allah Teâlâ bize muhtaç değil, biz ona muhtacız. Samimi bir şekilde düşünüp karar verme vaktidir. Her nefes bir davete namzet. Yaşamına bir dön ve bak, daha sonra kendini sonsuz kudret sahibinin önünde hesap veriyor gibi düşün, sen kendin hakkında ne hüküm verirdin?
Mülk Suresi 4 : Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) âciz ve bitkin halde sana dönecektir.
İnsan en hassas mikroskopları ile bakabildiği en yakına baksada, veya en büyük teleskopları ile bakabildiği en uzağa baksada, bir sona ulaşamaz, bir eksiklik ve düzensizliğe rastlamaz, Allah Teala'nın sanatı karşısında hayretinden bitkin düşer, Allah Teala'nın kudreti karşısında acziyetini kabule mecbur kalır.
İnsan kâinat kitabını hakkıyla okuyunca, bize muhabbetini teklif eden Allah Teala'nın yüceliği karşısında ezilir, kendi yaratılışındaki manayı anlar, böyle bir teklifi ziyan etmenin, kayıpların en büyüğü olduğuna, böyle bir zatın muhabbetini geri çevirmenin, yanlışlar içindeki en büyük yanlış olduğuna, aklı, ruhu ve tüm varlığı ile şahitlik eder.
Allah Teala için, bir toz zerresini yaratıp idare etmek ile, sonsuz galaksileri yaratıp idare etmek arasında bir fark yoktur. Eğer böyle bir fark olsaydı, bu onun kudretinin sınırına işaret eder ve böyle bir sınırın olması, onun yaratıcı olmasına muhal bir durum olurdu. İşte bu neden ile Allah Teala, mana olarak yüksek bir anlam ifade eden, kendi tercihlerini yapabilen ve sonsuz kudret sahibi olan Allah Teala'nın sanatını anlayabilecek kabiliyette insanı yaratmaya hükmetmiştir.
Furkan Suresi 77 : (Ey Muhammed!) De ki: "Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak."
İnsanın, sınırsız zengin olan Allah Teala'yı, kendi iradesi ile tercih etmesi, çok zorlu olan imtihan meydanında onun için mücadele etmesi, minnet ile ona şükürde bulunması ve dua ile ondan talepte bulunması, mana olarak onu çok yüksek bir kıymete çıkarmaktadır. Her teklifte birde ters yüzün bulunması, bu teklifte de mana olarak en yükseğe çıkma ihtimalinin olmasının yanında, tam tersinin de, yani mana olarak en düşüğe inme ihtimalinin de olması anlamına gelmektedir.
Tin Suresi 4 : Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.
Tin Suresi 5 : Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik.
İşte tüm bu sebeplerden, LA İLAHE İLLALLAH'ı tasdik, insanın en temel vazifesi ve imtihanın ilk sorusudur. Bir insan bunu anlamadan ve tasdik etmeden imtihanı tamamlar ise, imtihanı kesin olarak kaybetmiş olur. Peki iş bunun ile bitiyor mu? Tabiki hayır. Her insanın kendi peygamberine ve onun şeriat ine kayıtsız tabi olup, bunun gereklerini elinden geldiğince yerine getirmesi elzemdir.
Yanıtlamamız gereken soru net. Teklifi kabul edip gereğini mi yapacağız, yoksa her halükarda yokuş yapıp kendimizimi aldatacağız. İnsan unutuyor, Allah Teâlâ bize muhtaç değil, biz ona muhtacız. Samimi bir şekilde düşünüp karar verme vaktidir. Her nefes bir davete namzet. Yaşamına bir dön ve bak, daha sonra kendini sonsuz kudret sahibinin önünde hesap veriyor gibi düşün, sen kendin hakkında ne hüküm verirdin?