SANATKÂR PADİŞAHLAR

Forumcu

Forum Üyesi
Katılım
23 Eyl 2022
Mesajlar
1,217
Tepkime puanı
0
Puanları
36
SANATKÂR PADİŞAHLAR

Hadsiz ve hudutsuz servetlerine, asırlarca muhafaza ettikleri kuvvetli mevkilerine rağmen Osmanlı hanedanındaki şehzadelere birer işle oyalıyarak onları saray dedikodularından ve taht etrafında çevrilen entrikalardan uzak tutmak ve hem de günün birinde herhangi bir sebeple ihtiyaç içinde kalması mukadder olan bir şehzadenin, kimseye muhtaç olmadan yaşamasını teminden ibaretti.

Eski saray adamlarının rivayetlerine nazaran bu usül ve an’ane, Kanuni Süleyman devrinden itibaren başlamış ve gene bu rivayetlere göre on üç, on dört yaşını tecavüz eden şehzadelerin muallimleri yanında, o şehzadenin sanat temayüllerine göre, birer hizmet ustaları da bulunurmuş. Bunlar, şehzadelerin boş zamanlarında, onlara sanat öğretmekle meşgul olurlarmış.

Bu rivayetlerin ne dereceye kadar doğru olduğunu bilmiyoruz. Ancak, tarihi kayıtlar arasında, bazı sanatkâr padişahlara rastgeliyoruz. Ve bu kayıtlara nazaran da, yukarıdaki rivayetlerin pek de asılsız olmadığına kanaat getirmek istiyoruz.

Osmanlı saraylarında, asırdan asıra ve kulaktan kulağa intikal etmiş olan rivayetlere nazaran şehzadelere, kulak ve diş karıştırmaya mahsus hilâl denilen küçük aletlerden, ağır silâh yapmaya kadar muhtelif sanatlar öğretirlerdi Hattâ bunların arasında, dikiş ve nakış gibi kadın hizmetlerine heves etmiş olanlar bile eksik değildi.

Meselâ, İkinci Sultan Selim, kitap okunuren satırları takıbetmek için kullanılan altın hilâl imal ederdi. Hattâ bunların kuyruk taraflarına kıymetli taşları yerleştirmek hususunda, adetâ bir kuyumcu kadar maharet gösterirdi.

Üçüncü Sultan Mehmet, çok güzel kaşık yapardı. Bunların arasında, sapları inci, yakut, zümrüt ve hattâ mercan işlemelileri de vardı.

On dört yaşında tahta geçmiş olan Birinci Sultan Ahmet, Çerkes kamçıları işlemekte pek mahirdi. Ve bu kırbaçları, teveccühüne mazhar olan zevata hediye ederdi.

İkinci Sultan Osman, saraçlığa heves etmişti. Bindiği atların eğerlerini ekseriya kendisi imâl ederdi.

Üçüncü Sultan Ahmet, daha küçük yaşından itibaren kadın işlerine merak etmişti. Hattâ padişah olduktan sonra bile sık sık Üsküdar’daki Fatma Sultan sarayna gider; Marmara’nın engin ufuklarına nâzır bir divanhanede, kadınların ortasına oturarak gergef işlerdi.

Üçüncü Sultan Selim, mâhir bir silâhçı idi. Çok mükemmel kaval tüfekleri yapardı. Bunların gez ve arpacıkları o kadar ince hesaplarla yapılmıştı ki, atılan kurşunlar hedefini şaşmazdı.

İkinci Sultan Mahmut, sedef işlemeciliğine merak etmişti. Hattâ bunu lâyıkıyle öğrenmek için Şam’dan Ham’dan “usta” isminde bir sanatkâr getirmişti. Boş zamanlarında sedef işlemekle vakit geçirirdi.

Üçüncü Selim devrinden itibaren Osmanlı saraylarında musiki büyük bir ehemmiyet kesbetmişti. “Türk musikisinin altın devri” ni yaratan ve yaşatan bu cidden sanatkâr padişahın pek mükemmel tambur çalmasına mukabil İkinci Sultan Mahmut da o nisbette yüksek bir hanende idi. Davudî sesiyle okuduğu besteler, büyük bir zevk ve lezzetle dinlenirdi. Bilhassa gazel okuduğu zaman, etrafındaki kadın hanende ve sazendeleri, dizlerine kapandıracak derecede vecde getirirdi.

Oğullarından Şehzade Mecit Efendi, kadına ve içkiye son derece düşkün olduğu için hiçbir sanata heves etmemişti. Ve padişah olduktan sonra da bu uğurda, hayatını feda ederek genç yaşında sefahate kurban gitmişti.

Lâkin Şehzade Aziz Efendi, büyük biraderinden büsbütün ayrı bir yaradılışta idi. Vakıa o da oldukça zevk ve sefahati severdi. Lâkin daha küçük yaştan itibren pehlivanlığa heves etmiş olduğu için gayet az içki içer; şehevî eğlenceler hususunda da daima imsâk ve itidâl gösterirdi.

Sultan Aziz, Türk pehlivanları tarihinde oldukça nam salmış bir pehlivandı. Zamanının başpehlivanları arasında, güreşmediği hiçbir pehlivan kalmamıştı. Böyle olmakla beraber yüksek bir musikişinastı. Pürüzsüz bir surette ney çalardı.

Abdülmecit’in oğlu Beşinci Sultan Murat da musikiye heves etmişti. Evvelâ babasının gözdelerinden Feleksu isminde bir kadından piyano öğrenmişti ve sonra İtalyan hocalardan aldığı derslerle, piyanosunu bir hayli ilerletmişti.

İkinci Sultan Hamit
dahi, üzerinde durulacak derecede bir musikişinastı. O da büyük biraderi Sultan Murat gibi işlek surette piyano çalardı. Padişah olduğu zaman, meşhur İtalyan musiki üstadlarından Donizetti’ye kendi marşını yaptırmıştı. Bizzat kendi rivayetine nazaran bu emsalsiz marş, ancak kendisinin tahihinden geçtikten sonra, o tantanalı ve azametli şeklini almıştı. Fakat Sultan Hamid’in asıl büyük mahareti doğramacılık ve marangozluğunda idi. O bu sanata, bir iş için saraya celbedilen Avusturyalı bir sanatkârın teşvikiyle heves etmişti.

Tahta geçmesinden bir buçuk sene kadar sonra vukua gelen Çırağan hâdisesi üzerine Dolmabahçe sarayını terk ederek Yıldız sarayına geçtiği zaman, yatıp kalktığı hususi dairesinin yanı başında bir de atelye vücuda getirmişti. Bu marangoz atelyesi için Avrupa’dan bir takım âletler celbetmişti. Boş zamanlarını bu atelyede, Tophane fabrikası ustalarından Yüzbaşı Mehmet Efendi isminde bir sanatkâr ile yazıhane, konsol, sehpâ, masa vesaire gibi muhtelif şeyler yapmakla geçirirdi.

1313 Türk – Yunan harbi zaferle neticelenmişti. Sultan Hamit, kazanılan bu zaferden dolayı büyük bir sevinç içindeydi. Harb yaralılarının hepsini istanbul’a getirtmiş; bunları Gümüşsuyu hastanesi ile Şişli’ de yaptırdığı çocuk hastanesine ve bir de, Yıldız sarayı yanı başındaki sergi binasına yerleştirtmişti. Her gün hastanelere adamlar gönderiyor, yaralıların vaziyetlerini öğreniyordu.

Bir sabah atelyeye inmişti. Kapıdan girer girmez, Mehmet Efendi ile aralarında şu konuşma geçti :
-“Hadi bakalım, Mehmet usta… Yüz elli tane baston ağacı kes…
-“Ferman, efendimizin. Lâkin, bu kadar bastın ağacı ne olacak?
-“tahkik ettim. Mecrûhlarımızın birçoklarının ayaklarından yaralandıklarını öğrendim. Bunlar, iyi olsalar da, yürümek için bastona muhtaç kalacaklar. Hastaneden çıkıp memleketlerine giderlerken, kendilerine birer baston hediye edeceğim.
Sultan Hamid’in bu düşüncesi samimi idi; o, sanatını iyi bir işde kullanmak zekâsını göstermişti.


Ziya ŞAKİR
Resimli Tarih Mecmuası; Şubat 1953
 

BertaN

Forum Üyesi
Katılım
23 Eyl 2022
Mesajlar
3,520
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
mersin
Cinsiyet
Erkek
Bilgi paylaşımı için teşekkürler.
 

Genel Forum Sitesi

Forum Sitesi - Forumzar.COM

Forumzar.COM olarak, Türkçe forum sitesi denildiğinde akla gelen ilk adres olarak, geniş kapsamlı genel forum platformumuzda buluşuyoruz. Türkiye'nin en büyük Türkçe forum siteleri arasında yer almanın gururunu yaşıyoruz. Çeşitli konu başlıklarında aktif bir şekilde paylaşımların yapıldığı, her konuda interaktif ve bilgilendirici tartışmalara katılmak için bizi takip edin! ve bir dakikanızı ayırarak forum sitemize üye olun!
Bilgi paylaştıkça çoğalır sloganı ile ilerleyen forum sitesi platformumuza, siz de üye olarak forum sitemizde açılan konulara katılabilir ve ilgi alanınıza uygun konular açarak siz de paylaşımda bulunabilirsiniz.
Üst Alt