Emre ESMER
Moderatör
Sözbilir, Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi'nce düzenlenen "6-20 Şubat Maraş ve Antakya Depremleri Bize Ne Diyor?" konulu çevrim içi eğitime katıldı.
6 Şubat'ta 7,7 büyüklüğündeki Pazarcık ile 9 saat sonra 7,6 büyüklüğündeki Elbistan merkezli depremlerin ardından 20 Şubat'ta Defne merkezli 6,4 büyüklüğünde bir ana deprem yaşandığını hatırlatan Sözbilir, depremlerin ardından bölgede farklı dallardan birçok bilim insanıyla çalışmalar yaptıklarını ifade etti.
Depremleri değerlendiren Sözbilir, şunları kaydetti:
“Birinci depremde Pazarcık, Amanos, Erkenek ve Narlı segmenti birbirini tetikleyecek şekilde çok kısa sürede kırılarak 7,7 büyüklüğündeki depremi oluşturdu. Bundan 9 saat sonra da Sürgü Fayı bir transfer niteliğinde çalışarak oradaki stresi yan taraftaki faylara iletti ve Doğanşehir ve Çardak fayı birlikte kırılarak 7,6 büyüklüğündeki depremi meydana getirdi. Özellikle ilk depremde ciddi anlamda yıkım olmuştu ama ikinci depremde, ilk depremde yıkılmayan binalar da yıkıldı. 20 Şubat'ta ana depremler sınıfında değerlendirilen üçüncüsü Defne'de 6,4 büyüklüğünde bir deprem daha oldu. Bu tür büyük ölçekli, çok segmentli kırılma dediğimiz mekanizma dünyada birkaç yerde gözlenmiş ama bu ölçekte son 100 yılda ender depremlerden biri olarak kayıtlara geçmiş oldu. Bölgede, bu sistemin içerisinde henüz kırılmamış çok sayıda fay parçası da var.”
Sözbilir, bölgede yaptıkları zemin ölçümlerinde 7,7 büyüklüğündeki depremin 7,3 metre, 7,6 büyüklüğündeki ikinci depremin de 6,6 metre uzunluğunda yer değiştirmelere neden olduğunu saptadıklarını söyledi.
Sözbilir, depremden sonra çeşitli üniversitelerden farklı dallardaki bilim insanlarının çalışmaları sonucu ortaya konan görüşlerin hemen hemen ortak olduğunu dile getirdi.
Diri fay üzerinde yapılaşma, zemin sıvılaşması ve yapı denetimi yetersizliğinin can ve mal kaybını arttıran nedenler olarak dikkat çektiğini kaydeden Sözbilir, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yapı denetimi yetersizliği çok önemli bir parametre olarak karşımıza çıktı. Jeolojik zemin etütlerindeki denetim yetersizliği, yapının yapılma sırasındaki ve bittikten sonraki denetim yetersizliği günümüzde en çok konuşulan konulardan bir tanesi oldu. Bana göre Türkiye'de yapı denetimi ciddi anlamda çökmüş durumda. Mutlaka bunun düzeltilmesi gerekiyor diye düşünüyorum."
6 Şubat'ta 7,7 büyüklüğündeki Pazarcık ile 9 saat sonra 7,6 büyüklüğündeki Elbistan merkezli depremlerin ardından 20 Şubat'ta Defne merkezli 6,4 büyüklüğünde bir ana deprem yaşandığını hatırlatan Sözbilir, depremlerin ardından bölgede farklı dallardan birçok bilim insanıyla çalışmalar yaptıklarını ifade etti.
Depremleri değerlendiren Sözbilir, şunları kaydetti:
“Birinci depremde Pazarcık, Amanos, Erkenek ve Narlı segmenti birbirini tetikleyecek şekilde çok kısa sürede kırılarak 7,7 büyüklüğündeki depremi oluşturdu. Bundan 9 saat sonra da Sürgü Fayı bir transfer niteliğinde çalışarak oradaki stresi yan taraftaki faylara iletti ve Doğanşehir ve Çardak fayı birlikte kırılarak 7,6 büyüklüğündeki depremi meydana getirdi. Özellikle ilk depremde ciddi anlamda yıkım olmuştu ama ikinci depremde, ilk depremde yıkılmayan binalar da yıkıldı. 20 Şubat'ta ana depremler sınıfında değerlendirilen üçüncüsü Defne'de 6,4 büyüklüğünde bir deprem daha oldu. Bu tür büyük ölçekli, çok segmentli kırılma dediğimiz mekanizma dünyada birkaç yerde gözlenmiş ama bu ölçekte son 100 yılda ender depremlerden biri olarak kayıtlara geçmiş oldu. Bölgede, bu sistemin içerisinde henüz kırılmamış çok sayıda fay parçası da var.”
Sözbilir, bölgede yaptıkları zemin ölçümlerinde 7,7 büyüklüğündeki depremin 7,3 metre, 7,6 büyüklüğündeki ikinci depremin de 6,6 metre uzunluğunda yer değiştirmelere neden olduğunu saptadıklarını söyledi.
Can ve mal kaybını arttıran nedenler
Sözbilir, depremden sonra çeşitli üniversitelerden farklı dallardaki bilim insanlarının çalışmaları sonucu ortaya konan görüşlerin hemen hemen ortak olduğunu dile getirdi.
Diri fay üzerinde yapılaşma, zemin sıvılaşması ve yapı denetimi yetersizliğinin can ve mal kaybını arttıran nedenler olarak dikkat çektiğini kaydeden Sözbilir, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yapı denetimi yetersizliği çok önemli bir parametre olarak karşımıza çıktı. Jeolojik zemin etütlerindeki denetim yetersizliği, yapının yapılma sırasındaki ve bittikten sonraki denetim yetersizliği günümüzde en çok konuşulan konulardan bir tanesi oldu. Bana göre Türkiye'de yapı denetimi ciddi anlamda çökmüş durumda. Mutlaka bunun düzeltilmesi gerekiyor diye düşünüyorum."