Brezilya ile Türkiye birbirine ne çok benziyor. Şu son “asbestli gemi” olayı bunu kanıtlamadı mı?
Önce Brezilya’da tartışılan konulara bakalım:
-Bu 12 milyon dolarlık gemi, nasıl oldu da 2 milyon dolara Türk firmasına satılabildi?
-Yerel mahkeme geminin satışının uygunsuz olduğuna karar verdi ve Brezilya’dan çıkışına engel getirdi.
-Bu kararlar ortadayken apar topar bağlı bulunduğu limandan hareket eden gemi, yıldırım hızıyla nasıl oldu da Brezilya karasularının dışına çıkabildi?
-Haydi gemi dışarı çıktı ama resmi makamlar tarafından tekrar tekrar yapılan -geri dön- çağrılarına nasıl oldu da kulak asmadan yoluna devam edebildi? (*)
Brezilyalı dostlarımız korkarım bizim “asbestli geminin söküm işi”nden zarar görmemize üzüldükleri için filan değil de başka nedenlerle geminin ellerinden çıkmasına karşı duruyorlar. Peki bunca engelleme kararına karşın, geminin sökülmek üzere Aliağa’ya doğru yola çıkması nasıl mümkün olabildi?
Bu sorulara yanıt vermek çok kolay, çünkü pek çok konuda Brezilya ile Türkiye birbirine çok benziyor. Neden mi? Şöyle birlikte düşünelim mi?
-Türkiye insan sağlığına önem veriyor mu? Ben bilmem, siz söyleyin Türk Tabipler Birliğinin asbestli gemi konusundaki ciddi uyarılarılarına kulak asan oldu mu?
-Cık…
-Peki Türkiye’de mahkeme kararlarına uyuluyor mu?
-I-ıh… Mahkemeyi bırakalım bir kenara, “başımızdakiler bile!” Anayasa Mahkemesine (AYM) saygı duymadıklarını defalarca haykırmadılar mı? “Hatta AYM kapatılsın” bile demedi mi küçük ortak?
-Anımsamıyorum, o haberler galiba silinmiş internet ortamından.
-Peki, son dönemde özelleştirme operasyonları hakkaniyetli cereyan etti mi? Gerçek bedeller ödendi mi?
-Yok yahu… Görüyoruz hepsini işte…
-Peki bu lanetli gemide 600 ton asbest bulunduğu biliniyor mu?
-Hayır. Çünkü 600 ton bilgisi Brezilya kaynaklarından alınma bilgi, bizimkiler, örneğin Çevre Bakanı filan, -gemide sadece 9 ton asbest var- diyor. (**)
-Peki gazeteciler bunu araştırmadı mı?
-Nerdeeeee… Onlar aldıkları demeçleri noktası virgülüne dokunmadan yayınlamakla görevli sanıyorlar kendilerini…
-Son soru: Brezilya makamlarının itirazlarına, mahkeme kararlarına rağmen nasıl oldu da bu gemi apar topar Brezilya karasularının dışına çıkarılabildi? Acaba bu işlerde bir takım menfaatler, hatta parasal işler filan dönmüş olabilir mi?
-Hmmmm, işte bu soruya yanıt olarak ne desem acaba? Önce Engin Civan’a mahkemede söylenen ve artık literatüre girmiş sözü anımsatayım, -rüşvetin belgesi mi olur?- Sonra da size bir dedikoduyu aktarmakla yetineyim, Ankara’da diplomatik çevrelerde bugünlerde en çok konuşulan konuların başında geliyor bu asbestli gemi olayı, üstelik bu konuşmalar sadece bizimkiler arasında değil, Brezilyalıların da dahil olduğu kimi sohbetlerde filan yapılıyor…
-Peki bundan sonra ne olacak? Biz kanserojen asbest tozunu yutmakla kalıp, bir de üstüne soğuk su mu içeceğiz?
-Valla o sorunun cevabı artık size kalmış, 20 yıldır nasıl davrandıysanız, öyle davranmaya devam edin…
(*)
(**)
(***)
Önce Brezilya’da tartışılan konulara bakalım:
-Bu 12 milyon dolarlık gemi, nasıl oldu da 2 milyon dolara Türk firmasına satılabildi?
-Yerel mahkeme geminin satışının uygunsuz olduğuna karar verdi ve Brezilya’dan çıkışına engel getirdi.
-Bu kararlar ortadayken apar topar bağlı bulunduğu limandan hareket eden gemi, yıldırım hızıyla nasıl oldu da Brezilya karasularının dışına çıkabildi?
-Haydi gemi dışarı çıktı ama resmi makamlar tarafından tekrar tekrar yapılan -geri dön- çağrılarına nasıl oldu da kulak asmadan yoluna devam edebildi? (*)
Brezilyalı dostlarımız korkarım bizim “asbestli geminin söküm işi”nden zarar görmemize üzüldükleri için filan değil de başka nedenlerle geminin ellerinden çıkmasına karşı duruyorlar. Peki bunca engelleme kararına karşın, geminin sökülmek üzere Aliağa’ya doğru yola çıkması nasıl mümkün olabildi?
Bu sorulara yanıt vermek çok kolay, çünkü pek çok konuda Brezilya ile Türkiye birbirine çok benziyor. Neden mi? Şöyle birlikte düşünelim mi?
-Türkiye insan sağlığına önem veriyor mu? Ben bilmem, siz söyleyin Türk Tabipler Birliğinin asbestli gemi konusundaki ciddi uyarılarılarına kulak asan oldu mu?
-Cık…
-Peki Türkiye’de mahkeme kararlarına uyuluyor mu?
-I-ıh… Mahkemeyi bırakalım bir kenara, “başımızdakiler bile!” Anayasa Mahkemesine (AYM) saygı duymadıklarını defalarca haykırmadılar mı? “Hatta AYM kapatılsın” bile demedi mi küçük ortak?
-Anımsamıyorum, o haberler galiba silinmiş internet ortamından.
-Peki, son dönemde özelleştirme operasyonları hakkaniyetli cereyan etti mi? Gerçek bedeller ödendi mi?
-Yok yahu… Görüyoruz hepsini işte…
-Peki bu lanetli gemide 600 ton asbest bulunduğu biliniyor mu?
-Hayır. Çünkü 600 ton bilgisi Brezilya kaynaklarından alınma bilgi, bizimkiler, örneğin Çevre Bakanı filan, -gemide sadece 9 ton asbest var- diyor. (**)
-Peki gazeteciler bunu araştırmadı mı?
-Nerdeeeee… Onlar aldıkları demeçleri noktası virgülüne dokunmadan yayınlamakla görevli sanıyorlar kendilerini…
-Son soru: Brezilya makamlarının itirazlarına, mahkeme kararlarına rağmen nasıl oldu da bu gemi apar topar Brezilya karasularının dışına çıkarılabildi? Acaba bu işlerde bir takım menfaatler, hatta parasal işler filan dönmüş olabilir mi?
-Hmmmm, işte bu soruya yanıt olarak ne desem acaba? Önce Engin Civan’a mahkemede söylenen ve artık literatüre girmiş sözü anımsatayım, -rüşvetin belgesi mi olur?- Sonra da size bir dedikoduyu aktarmakla yetineyim, Ankara’da diplomatik çevrelerde bugünlerde en çok konuşulan konuların başında geliyor bu asbestli gemi olayı, üstelik bu konuşmalar sadece bizimkiler arasında değil, Brezilyalıların da dahil olduğu kimi sohbetlerde filan yapılıyor…
-Peki bundan sonra ne olacak? Biz kanserojen asbest tozunu yutmakla kalıp, bir de üstüne soğuk su mu içeceğiz?
-Valla o sorunun cevabı artık size kalmış, 20 yıldır nasıl davrandıysanız, öyle davranmaya devam edin…
(*)
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.
(**)
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.
(***)
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.