Barcelona’nın eski, Athletic Bilbao’nun şu anki hocası Ernesto Valverde yaklaşık iki ay önce Real Madrid için bir betimleme yaptı: “Onları yenmeye en yakın olduğunuzu düşündüğünüz an, onların sizi yenmeye en yakın olduğu andır.” Real Madrid futbolu bir milli takım olsa, sanırım en benzediği kadrolardan biri Hırvatistan olurdu. Maç önü dersimize çalışmıştık. Onların istediği oyunu oynarsak üstünlük kurmamız zordu. Zlatko Dalic’in 11’ini görünce açıkçası sevindim. Bu seviyede birbiriyle oynamaya alışık olmayan stoper ikilisinin yanında Galler maçına göre iki bek değişmişti. Geri dörtlü, en kırılgan noktaları gibi gözüküyordu. Baskı yaptık, merkezi iyi kapattık ve çabuk çıktık. Onları hataya zorladık. 5, 7, 10. dakikalarda pozisyon bolduk, kaleci Livakovic’e takıldık. 11’de Kerem Aktürkoğlu’nun golü VAR nedeniyle -doğru karar- sayılmadı. Kazanacağımıza inanmaya başladık. KEREM-FERDi iKiLiSi OLMADI İşte bu noktadan sonra, kırılma anlarında hep hata yaptık. 16’da Ferdi, Stanisic’i kaçırdı. 20’de yine sağ beki uzun pasla kaçırdılar ve kalemizde golü gördük. 32’de bir kez daha Stanisic pozisyona giren isimdi. Şunu net bir şekilde gördük; savunma yardımı düşük Kerem ve arkasında Ferdi’li yapı, savunmada ciddi açık verdi. Aslında tek yapmamız gereken merkez koşularını doğru takip etmekti. Kovacic iki pozisyonda da yanında kimse olmadan golleri buldu. İlkinde topa odaklandık, ikincisinde pozisyon takibini bıraktık. Karşınızda dünya üçüncüsü olunca, böyle hatalara rağmen maçı kazanmanız zor. PLANLAMA MÜKEMMELDi AMA... Kuntz’a eleştiriler olacaktır belki ama skoru belirleyen teknik adam performansı değil, oyuncu hataları oldu. Maç önü planımız mükemmele yakındı, maç içi hamlelerde farklı tercihler olabilirdi. Engin KEHALE / Hürriyet