Michelin yıldızlı restoranları, masal diyarlarını andıran Tivoli Bahçeleri, tasarım dükkanları, antikacıların istilası altında salına salına gezinmekten zevk alacağınız sokakları ve bağımsız mahallesiyle Kopenhag, insanda orada yaşama isteği uyandıran özel şehirlerden…
Danimarka'nın başkenti Kopenhag, daha sokaklarına adım atar atmaz ‘’İşte medeniyet budur!’’ dediğiniz, tam bir Avrupa şehri. Dümdüz, geniş ve tertemiz sokaklarda dolaşmanın, ezilme tehlikesi yaşamadan bisikletle şehri gezmenin keyfi gerçekten de paha biçilemez. Dahası İskandinav dokunuşunun her yerde hissedildiği Kopenhag, birbirini andıran soğuk görünümlü binalar yerine özgün mimarisiyle dikkat çeken, pastel renkli sokaklarıyla sizi bir anda masallar alemine ışınlayan, diğer Avrupa şehirlerinden farklı bir başkent.
Mimariden mobilya tasarımına, modadan gurme restoranlara kadar her bakımdan iddialı Kopenhag’ın özellikle son yıllarda öne çıktığı alanlardan biri de eğlence. Gerçekten de şehir, sayısı her geçen gün artan bar ve kafeleri, tasarım dükkanları, artan şubeleriyle dört bir yana yayılan Michelin yıldızlı restoranlarıyla da damak tadına güvenen turistlerin ilgi odağı.
Bu eğlenceli atmosfere, kraliyet kaleleri, sevimli kanallar, zengin bir kültürel miras ve karakteristik tuğla binalarıyla şehrin şaşırtıcı mimari güzelliği eklendiğinde, bir anda Kopenhag’a bir defadan fazla gelmek için çok sayıda sebebiniz oluyor. Meatpacking bölgesinde ya da yaz aylarında özellikle liman çevresinde eğlenirken görebileceğiniz Kopenhaglılar ise şehrin yeni yüzünden gurur duydukları her hallerinden belli, şehrin keyfini çıkarmakla meşguller.
Kopenhag’ı ilk gördüğünüzde dikkatinizi çekecek şeylerden bazıları büyük ihtimalle Arnavut kaldırımı sokaklara ve kanallara sağlı sollu düzenli bir şekilde sıralanmış, görür görmez hepsinin içinde yaşamak isteyeceğiniz sevimli binalar ve şehrin tam merkezinde masallardan fırlamış gibi duran Tivoli Bahçeleri olacak. İçinde restoranlar, kafeler, konser alanları, suni bir göl ve Disneyland’e ilham kaynağı olduğu söylenen kocaman bir lunapark bulunan, çocuklar gibi eğleneceğiniz garantili Tivoli Bahçeleri, kuşkusuz Kopenhag’de en çok vakit geçireceğiniz yerlerden biri.
Gelelim kısa bir Kopenhag turuna… Kaç gün kalırsınız bilemiyoruz, ancak bu ara Kopenhag’ın en popüler mahallesi Norrebro’ya mutlaka uğrayın. Son zamanlarda açılan şarap evleri, kolektif usül kurulmuş tasarım dükkanları, konsept bar ve restoranları, içerisinde etnik farklılıkları birleştirmek amacıyla 50 ülkeden toplanmış çeşitli şeylerin (Irak’tan salıncaklar, Brezilya’dan banklar, Fas’tan çeşme,vs.) bulunduğu Superkilen parkı, sanat galerileri, vintage dükkanları, seramik mağazaları ve Michelin yıldızlı restoranları ile Norrebro kesinlikle tüm gününüzü ayırmanız gereken yerlerden. Norrebro’da özellikle ISTID’in nitrojen dondurmasını tatmayı; Tayland haricinde dünyanın Michelin yıldızı almış tek Asya mutfağı olan Kiin Kiin’e uğramayı; Biracı Mikkeller and Friends’in kendi üretimi biralarını denemeyi ihmal etmeyin.
Eğer seyahat ettiğiniz yerlerde alışveriş için ayrıca zaman ayırmayı seviyorsanız, o zaman duraklarınızdan biri de İstiklal Caddesi’nin Kopenhag şubesi Strøget olmalı. COS ve Nørgaard gibi şık mağazaları, dükkanları, restoran ve kafeleriyle beş caddeden oluşan Strøget, alışveriş tutkunları için kesinlikle çok sayıda seçenek barındırıyor. Kopenhag’ın en ilginç yerlerinden biri de hiç kuşkusuz 70 lerde hippilerce isgal edilmis, kendine ait bir futbol takımı ve bayrağı olan, hükümet tarafından yasal bir sosyal deney alanı olarak belirlenmiş özerk bölge Christiania. Fotoğraf çekmenin belli noktalar dışında yasak olduğu, insanların merkezi ısıtma yerine sobayla ısındığı, giyilmeyen kıyafetlerin ihtiyacı olanlar için belli bir yerde toplandığı Christiana, kesinlikle dünyanın başka hiçbir yerinde göremeyeceğiniz yerlerinden…
Eskiden Viking’lerin balıkçı kasabası olan ve sonradan bir liman şehri olaran gelişen Kopenhag’a yolunuz düşerse, vakit geçirmenizi tavsiye edebileceğim yerler arasında tabii ki limanlar da geliyor. İşte bu limanların en meşhurlarından ve yanyana dizilmiş renkli kafe ve restoranlarıyla turistlerin durak noktalarından biri olan Nyhavn’da, ayrıca Danimarkalı masalcı Hans Christian Andersen’in evleri de bulunuyor. Kopenhag’ın simgesi olan ve 1913 yılında Edvard Eriksen’in yaptığı ‘’Küçük Deniz Kızı’’ heykeli ise ziyaret etmek isteyenler için Langelinie Limanı kıyısında bir kayanın üzerinde.
Sonuç olarak her köşesinden zevk ve düzen fışkıran Danimarka’nın başkenti Kopenhag, gerçekten de seyahat tutkunlarının beklentilerini fazlasıyla karşılamayı başaracak şehirlerden. Gitmeyi düşünenlere ise son bir kaç not: Eğer Noma gibi Kopenhag’ın ünlü Michelin yıldızlı restoranlarından birinde yemek yemek istiyorsanız, aylar öncesinden rezervasyon yaptırmayı; birçok yerde karşınıza çıkacak LEGO mağazalarına uğramayı, hatta vaktiniz varsa üç saat uzaklıktaki Legoland’e gitmeyi; özellikle tasarım ve gastronomi deyince akla gelen şehrin yükselen semti Jaegersborggade’de alışveriş yapmayı; Kopenhag’ın her yerinde simit gibi satılan Flødeboller’ın tadına bakmayı ve Ordrupgaard müzesini görmeyi ihmal etmeyin. Kaynak: Brandlifemag
Bu içeriğin kaynağı Ntv haber sitesidir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.