Mahşerde insanlar çıplak mı olacaklar?
1- Mahşerde insanlar çıplak mı olacaklar?
2- Cehennem şu an mevcut mudur? Yoksa sonradan, dünya sekenesi ile birlikte içindeki Cehennem-i sugrayı dökünce mi yaratılacaktır?”
Mahşerde Kıyafetimiz
Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurdu: “Sizler kıyamet günü ayakkabısız, çıplak ve sünnetsiz olarak haşir meydanında toplanacaksınız.”
Bunun üzerine Hazret-i Âişe (ra) sordu:
“Birbirimize bakmaz mıyız?”
Peygamber Efendimiz (asm) Abese Sûresi’nde geçen bir âyeti okudu:
“O gün herkesin işi başından aşkındır.”1 buyurdu.2
Bu hadiste geçen çıplaklık terimini Bediüzzaman sun’î elbiselerden çıplak olmak, yani dünyada giydiği kumaş veya deri elbiseden üryan olmak olarak yorumluyor. Bediüzzaman kıyamet günü için fıtrî elbise mefhumu üzerinde duruyor. Nasıl ki ağaçların kabuk gibi kendi cinsinden, hayvanların da deri, kuyruk, kıl ve yün gibi kendi cinsinden fıtrî elbiseleri vardır. Ağaçlar ve hayvanlar sun’î elbiselerden üryandırlar; ama fıtrî elbiseleriyle yaratılırlar. İnsanların da kıyamet günü sun’î elbiselerden üryan olacağı, ama fıtrî elbiselerle yaratılacağı anlaşılıyor.
Bu durumu, hikmetiyle beraber Bediüzzaman şöyle izah ediyor: “Cenâb-ı Hak, insandan başka zîruh mahlûkatına fıtrî birer libas giydirdiği gibi, meydan-ı haşirde sun’î libaslardan üryan olarak, fakat fıtrî bir libas giydirmesi, ism-i Hakîm muktezasıdır. Dünyada sun’î libasın hikmeti, yalnız soğuk ve sıcaktan muhafaza ve ziynet ve setr-i avrete münhasır değildir. Belki mühim bir hikmeti, insanın sair nevilerdeki tasarruf ve münasebetine ve kumandanlığına işaret eden bir fihriste ve bir liste hükmündedir. Yoksa kolay ve ucuz, fıtrî bir libas giydirebilirdi. Çünkü bu hikmet olmazsa, muhtelif paçavraları vücuduna sarıp giyen insan, şuurlu hayvanatın nazarında ve onlara nispeten bir maskara olur, manen onları güldürür. Meydan-ı haşirde o hikmet ve münasebet yok; o liste de olmaması lâzım gelir.”3
Cehennem Şu An Mevcut mudur?
Cennet de, Cehennem de yaratılmışlardır ve şu an mevcutturlar. Kur’ân şu an var olan bir Cennet’ten ve Cehennem’den bahsediyor. “Kâfirler için hazırlanmış olan ateşten sakının.”4 Âyetinde geçen “üıddet” (=hazırlandı) fiilinin mazi sığasında gelmesi İmam-ı Gazali’ye ve birçok Ehl-i Sünnet ulemasına göre bunun bir delilidir.5
Ehl-i Sünnetin görüşü böyledir. Mutezile gibi bazı batıl fırkalar ise Cehennem’in sonradan yaratılacağı görüşündedirler. Mutezilenin yanlış kanaatte olduğunu söyleyen Bediüzzaman, bu alanda net bir keşif de ortaya koyar: Gökyüzündeki yıldızlar nur’u Cennet’ten, nar’ı da Cehennem’den alıyorlar.6 Yani yıldızlar hem Cennet’e, hem Cehennem’e bakıyorlar.7 Dolayısıyla şu an bize ulaşan aydınlık Cennet’ten, ateş de Cehennem’den geliyor denilebilir.
Ancak Bedîüzzaman (ra), Cehennem’in şu an son şeklini almadığını; 8 kâinatın, zıtlıkları sebebiyle kıyamet kopmasıyla tasfiye ve arındırma ameliyatına uğrayacağını; kötülük, karanlık ve şerlerin bir tarafa çekilmesiyle Cehennem’in; iyilik, nur ve hayırların diğer tarafa çekilmesiyle de Cennet’in tamamlanacağını ifade ediyor.9
Cehennem-i Suğra Gerçeği
Dünyanın çekirdeğinde Cehennem-i Suğra bulunmaktadır. Cehennem-i suğranın gazabı bazen yeryüzünde bize kadar ulaşılabilmektedir. Yani yeryüzü halkının ateşle, yangınla, sıcakla, hararetle, volkanik lavlarla, yazın şiddetli sıcağıyla cezalandırılması ve kimi ehl-i kabrin uğradığı azap Cehennem-i suğra’nın eliyle olmaktadır. Tarihte Hazret-i Salih (as) kavmi olan Semudluların ateş cezasına uğraması, Pompei’nin ve Hazret-i Lut (as) kavminin volkanik lavlarla ceza görmesi Cehennemin dünyaya ulaşan nefesi olmuştur. Hadiste yazın şiddetli sıcağı bile Cehennemden bir nefes10 olarak ifade edilmiştir.
Bediüzzaman diyor ki: “Cehennem-i Suğrâ, Cehennem-i Kübrâya ait çok vezâifi, dünyada ve âlem-i berzahta görmüş ve ehâdislerle işaret edilmiştir.”11
Âhiret âleminde ise dünya küresi, üzerinde yaşayan insanları haşir meydanına; içinde kaynayan Cehennem-i suğrayı ise Cehennem-i kübraya teslim edecek; kendisi de âhiretten bir menzil olacaktır.
DUÂ
Allah’ım! Beni, annemi, babamı, sevdiklerimi, kardeşlerimi, şu an bu duâyı okuyup âmin diyenleri ve bütün mü’minleri Cehennem’in suğrasından da, kübrasından da muhafaza eyle! Günahlarımızı bağışla! Bizi kulluğundan ırak eyleme! Âmin.
Dipnotlar:
1- Abese Sûresi, 37.
2- Tirmizî, Tefsir, Abese, (3329.
3- Mektubat, s. 373.
4- Âl-i İmrân Sûresi, 131.
5- İhyâ, 1/296.
6- Mektûbât, s. 15.
7- a.g.e. s. 25.
8- Mektûbât, s. 15.
9- İşârâtü’l-İ’câz, s. 194.
10- Buharî, 1:142,162.
11- Mektubat, s. 15.
1- Mahşerde insanlar çıplak mı olacaklar?
2- Cehennem şu an mevcut mudur? Yoksa sonradan, dünya sekenesi ile birlikte içindeki Cehennem-i sugrayı dökünce mi yaratılacaktır?”
Mahşerde Kıyafetimiz
Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurdu: “Sizler kıyamet günü ayakkabısız, çıplak ve sünnetsiz olarak haşir meydanında toplanacaksınız.”
Bunun üzerine Hazret-i Âişe (ra) sordu:
“Birbirimize bakmaz mıyız?”
Peygamber Efendimiz (asm) Abese Sûresi’nde geçen bir âyeti okudu:
“O gün herkesin işi başından aşkındır.”1 buyurdu.2
Bu hadiste geçen çıplaklık terimini Bediüzzaman sun’î elbiselerden çıplak olmak, yani dünyada giydiği kumaş veya deri elbiseden üryan olmak olarak yorumluyor. Bediüzzaman kıyamet günü için fıtrî elbise mefhumu üzerinde duruyor. Nasıl ki ağaçların kabuk gibi kendi cinsinden, hayvanların da deri, kuyruk, kıl ve yün gibi kendi cinsinden fıtrî elbiseleri vardır. Ağaçlar ve hayvanlar sun’î elbiselerden üryandırlar; ama fıtrî elbiseleriyle yaratılırlar. İnsanların da kıyamet günü sun’î elbiselerden üryan olacağı, ama fıtrî elbiselerle yaratılacağı anlaşılıyor.
Bu durumu, hikmetiyle beraber Bediüzzaman şöyle izah ediyor: “Cenâb-ı Hak, insandan başka zîruh mahlûkatına fıtrî birer libas giydirdiği gibi, meydan-ı haşirde sun’î libaslardan üryan olarak, fakat fıtrî bir libas giydirmesi, ism-i Hakîm muktezasıdır. Dünyada sun’î libasın hikmeti, yalnız soğuk ve sıcaktan muhafaza ve ziynet ve setr-i avrete münhasır değildir. Belki mühim bir hikmeti, insanın sair nevilerdeki tasarruf ve münasebetine ve kumandanlığına işaret eden bir fihriste ve bir liste hükmündedir. Yoksa kolay ve ucuz, fıtrî bir libas giydirebilirdi. Çünkü bu hikmet olmazsa, muhtelif paçavraları vücuduna sarıp giyen insan, şuurlu hayvanatın nazarında ve onlara nispeten bir maskara olur, manen onları güldürür. Meydan-ı haşirde o hikmet ve münasebet yok; o liste de olmaması lâzım gelir.”3
Cehennem Şu An Mevcut mudur?
Cennet de, Cehennem de yaratılmışlardır ve şu an mevcutturlar. Kur’ân şu an var olan bir Cennet’ten ve Cehennem’den bahsediyor. “Kâfirler için hazırlanmış olan ateşten sakının.”4 Âyetinde geçen “üıddet” (=hazırlandı) fiilinin mazi sığasında gelmesi İmam-ı Gazali’ye ve birçok Ehl-i Sünnet ulemasına göre bunun bir delilidir.5
Ehl-i Sünnetin görüşü böyledir. Mutezile gibi bazı batıl fırkalar ise Cehennem’in sonradan yaratılacağı görüşündedirler. Mutezilenin yanlış kanaatte olduğunu söyleyen Bediüzzaman, bu alanda net bir keşif de ortaya koyar: Gökyüzündeki yıldızlar nur’u Cennet’ten, nar’ı da Cehennem’den alıyorlar.6 Yani yıldızlar hem Cennet’e, hem Cehennem’e bakıyorlar.7 Dolayısıyla şu an bize ulaşan aydınlık Cennet’ten, ateş de Cehennem’den geliyor denilebilir.
Ancak Bedîüzzaman (ra), Cehennem’in şu an son şeklini almadığını; 8 kâinatın, zıtlıkları sebebiyle kıyamet kopmasıyla tasfiye ve arındırma ameliyatına uğrayacağını; kötülük, karanlık ve şerlerin bir tarafa çekilmesiyle Cehennem’in; iyilik, nur ve hayırların diğer tarafa çekilmesiyle de Cennet’in tamamlanacağını ifade ediyor.9
Cehennem-i Suğra Gerçeği
Dünyanın çekirdeğinde Cehennem-i Suğra bulunmaktadır. Cehennem-i suğranın gazabı bazen yeryüzünde bize kadar ulaşılabilmektedir. Yani yeryüzü halkının ateşle, yangınla, sıcakla, hararetle, volkanik lavlarla, yazın şiddetli sıcağıyla cezalandırılması ve kimi ehl-i kabrin uğradığı azap Cehennem-i suğra’nın eliyle olmaktadır. Tarihte Hazret-i Salih (as) kavmi olan Semudluların ateş cezasına uğraması, Pompei’nin ve Hazret-i Lut (as) kavminin volkanik lavlarla ceza görmesi Cehennemin dünyaya ulaşan nefesi olmuştur. Hadiste yazın şiddetli sıcağı bile Cehennemden bir nefes10 olarak ifade edilmiştir.
Bediüzzaman diyor ki: “Cehennem-i Suğrâ, Cehennem-i Kübrâya ait çok vezâifi, dünyada ve âlem-i berzahta görmüş ve ehâdislerle işaret edilmiştir.”11
Âhiret âleminde ise dünya küresi, üzerinde yaşayan insanları haşir meydanına; içinde kaynayan Cehennem-i suğrayı ise Cehennem-i kübraya teslim edecek; kendisi de âhiretten bir menzil olacaktır.
DUÂ
Allah’ım! Beni, annemi, babamı, sevdiklerimi, kardeşlerimi, şu an bu duâyı okuyup âmin diyenleri ve bütün mü’minleri Cehennem’in suğrasından da, kübrasından da muhafaza eyle! Günahlarımızı bağışla! Bizi kulluğundan ırak eyleme! Âmin.
Dipnotlar:
1- Abese Sûresi, 37.
2- Tirmizî, Tefsir, Abese, (3329.
3- Mektubat, s. 373.
4- Âl-i İmrân Sûresi, 131.
5- İhyâ, 1/296.
6- Mektûbât, s. 15.
7- a.g.e. s. 25.
8- Mektûbât, s. 15.
9- İşârâtü’l-İ’câz, s. 194.
10- Buharî, 1:142,162.
11- Mektubat, s. 15.