ünlü Türk denizcisi. Babası, Anadolu kıyılarından Kuzey Afrika’ya göç ederek yerleşen ve denizcilikle uğraşan Kurt Beg’dir. Küçüklüğünden itibaren diğer üç kardeşi ile birlikte babasının yanında denizciliğe başlamış, levendlikte pişmiş ve tecrübe kazanmıştır. İki kardeşi, hıristiyanlarla yapılan çarpışmalarda şehit oldu. Biri de Rodos şövalyelerine esir düşüp, zindana atıldı. Dinine olan bağlılığı, kardeşini esaretten kurtarma arzusu, cesareti, zekası, atılganlığı ve gemicilikteki kabiliyeti onu kısa zamanda Akdeniz’de şöhrete kavuşturdu. Her geçen gün kuvvetinin artması, devamlı bir deniz üssü ihtiyacını ortaya çıkardı. Bunun üzerine otuz gemi ve altı bin gemici ile Tunus Sultanı’na müracaat ederek ondan, Bizerte limanını üs olarak istedi. Bizerte limanının coğrafi durumu, İspanya ve İtalya kıyılarına yapılacak çıkartmalar için çok müsaitti. Bu limanın verilmesi ile üsse kavuşan Kurtoğlu, emrindeki gemilerle çıktığı deniz seferlerinde zaferden zafere koştu.
1516 yılında Hızır, Piri ve Kurtoğlu reislerin birleşmesi ile meydana gelen donanma Hızır Reis’in emrinde denize açıldı. Bütün bölgeyi tarayan donanma; buğday, çuha ve savaş malzemesi yüklü bulunan gemileri zaptetti. Bu zaferlerinden sonra aynı yıl Mısır’a sefer hazırlığı yapan Yavuz Sultan Selim Han (1512-1520) Kapucubaşısını Bizerte’ye göndererek Kurtoğlu’nu Osmanlı Devleti hizmetine davet etti. Yavuz Sultan Selim Han’ın davetine hemen uymak isteği, Fransa donanmasının Akdeniz’e açılmasıyla, gecikti. Bizerte Kalesi’ne çekilerek Fransızlarla karşı müdafaada bulunan Kurtoğlu onları perişan ederek, bozguna uğrattı. Elde ettiği altı Fransız gemisini donatarak Osmanlı emrine girmek için hemen hareket etti. Kurtoğlu Mısır Seferine (1516-1518) çıkan Osmanlı donanmasına ancak Eylül ayında katılabildi. Osmanlı donanması elde ettiği ganimetlerle İstanbul’a hareket edince Mısır sularının güvenliği ve koruması, Kurtoğlu’na bırakıldı. Nil Nehri ağzı ile limanların sıkı kontrolü, Mısır Hükümdarı Tomanbay’ın (1517) denizden kaçmasına imkan vermedi. Tomanbay’ın teslim olmasından sonra Mısır Fatihi Yavuz Sultan Selim Han, kendisini ordu karargahına çağırdı. Sultanla görüştükten sonra gemisi ile Nil’de beraberce seyahat yaptılar.
Osmanlı donanma birliklerinin Mısır Seferi’nden dönmesinden sonra Mısır kıyılarının korunması kendisine verilen Kurtoğlu, İskenderiye limanına yerleşti. Donanması ile sık sık denize açılarak emniyet görevini başarı ile yerine getirdi. Yavuz Sultan Selim Han’ın vefatından sonra İskenderiye’den ayrılarak tekrar Akdeniz’e açıldı ve İslam düşmanlarıyla mücadeleye başladı. Kanuni Sultan Süleyman Han, (1520-1566) 1521’de Belgrat’tan zaferle dönünce, Türk gemilerine rahat vermeyen Rodos şövalyelerinin işini kökten halletmeyi düşündü. Sefer hazırlıklarına başlayıp, Rodos’u almaya karar verdi. Sevdiği, üstün vasıflara sahip Kurtoğlu’nu da Osmanlı donanmasının başına getirdi. 1522 Rodos Seferinde başarılı hizmetlerde bulundu. Adanın zaptı ile, Ege Denizi ve Akdeniz tamamen Osmanlıların kontrolüne girdi. Kurtoğlu, fetihten sonra Rodos sancakbeyliğine tayin olundu. Akdeniz ve Hind Okyanusunda şerefle Türk bayrağını dalgalandırdı.
Kurtoğlu Muslihiddin Reis’in oğlu Kurtoğlu Hızır Reis de Hint, Süveyş ve Mısır kaptanlıkları ünvanıyla Osmanlı Devletinde önemli hizmetlerde bulundu. İkinci Selim Han’ın Açe Müslümanlarını Portekizlilere karşı korumak üzere gönderdiği asker ve malzemeyi bu ülkeye götürdü.
Hayat ve savaş hatıralarını yazdıramayan Kurtoğlu’nun gazaları ve hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Bununla beraber, hakkındaki yazılanlar hala zevkle ve heyecanla okunmaktadır. Ölüm tarihi bilinmemektedir.
1516 yılında Hızır, Piri ve Kurtoğlu reislerin birleşmesi ile meydana gelen donanma Hızır Reis’in emrinde denize açıldı. Bütün bölgeyi tarayan donanma; buğday, çuha ve savaş malzemesi yüklü bulunan gemileri zaptetti. Bu zaferlerinden sonra aynı yıl Mısır’a sefer hazırlığı yapan Yavuz Sultan Selim Han (1512-1520) Kapucubaşısını Bizerte’ye göndererek Kurtoğlu’nu Osmanlı Devleti hizmetine davet etti. Yavuz Sultan Selim Han’ın davetine hemen uymak isteği, Fransa donanmasının Akdeniz’e açılmasıyla, gecikti. Bizerte Kalesi’ne çekilerek Fransızlarla karşı müdafaada bulunan Kurtoğlu onları perişan ederek, bozguna uğrattı. Elde ettiği altı Fransız gemisini donatarak Osmanlı emrine girmek için hemen hareket etti. Kurtoğlu Mısır Seferine (1516-1518) çıkan Osmanlı donanmasına ancak Eylül ayında katılabildi. Osmanlı donanması elde ettiği ganimetlerle İstanbul’a hareket edince Mısır sularının güvenliği ve koruması, Kurtoğlu’na bırakıldı. Nil Nehri ağzı ile limanların sıkı kontrolü, Mısır Hükümdarı Tomanbay’ın (1517) denizden kaçmasına imkan vermedi. Tomanbay’ın teslim olmasından sonra Mısır Fatihi Yavuz Sultan Selim Han, kendisini ordu karargahına çağırdı. Sultanla görüştükten sonra gemisi ile Nil’de beraberce seyahat yaptılar.
Osmanlı donanma birliklerinin Mısır Seferi’nden dönmesinden sonra Mısır kıyılarının korunması kendisine verilen Kurtoğlu, İskenderiye limanına yerleşti. Donanması ile sık sık denize açılarak emniyet görevini başarı ile yerine getirdi. Yavuz Sultan Selim Han’ın vefatından sonra İskenderiye’den ayrılarak tekrar Akdeniz’e açıldı ve İslam düşmanlarıyla mücadeleye başladı. Kanuni Sultan Süleyman Han, (1520-1566) 1521’de Belgrat’tan zaferle dönünce, Türk gemilerine rahat vermeyen Rodos şövalyelerinin işini kökten halletmeyi düşündü. Sefer hazırlıklarına başlayıp, Rodos’u almaya karar verdi. Sevdiği, üstün vasıflara sahip Kurtoğlu’nu da Osmanlı donanmasının başına getirdi. 1522 Rodos Seferinde başarılı hizmetlerde bulundu. Adanın zaptı ile, Ege Denizi ve Akdeniz tamamen Osmanlıların kontrolüne girdi. Kurtoğlu, fetihten sonra Rodos sancakbeyliğine tayin olundu. Akdeniz ve Hind Okyanusunda şerefle Türk bayrağını dalgalandırdı.
Kurtoğlu Muslihiddin Reis’in oğlu Kurtoğlu Hızır Reis de Hint, Süveyş ve Mısır kaptanlıkları ünvanıyla Osmanlı Devletinde önemli hizmetlerde bulundu. İkinci Selim Han’ın Açe Müslümanlarını Portekizlilere karşı korumak üzere gönderdiği asker ve malzemeyi bu ülkeye götürdü.
Hayat ve savaş hatıralarını yazdıramayan Kurtoğlu’nun gazaları ve hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Bununla beraber, hakkındaki yazılanlar hala zevkle ve heyecanla okunmaktadır. Ölüm tarihi bilinmemektedir.