Emre ESMER
Moderatör
Muhalif.com.tr yazarı İnanç Uysal, Halk TV’de Can Coşkun’un Haber Masası programına konuk oldu. Sunucu Coşkun kendisine “Alaattin Çakıcı’nın MHP Genel Merkezi'nde Devlet Bahçeli ile baş başa görüşmesi nasıl bir mesaj verir?” sorusunu yöneltti:
İnanç Uysal’un cevabı şöyle oldu:
“Aslında bu iki olay birbirinden bağımsız değil, öyle düşünmek gerekiyor olayları. Sedat Peker’in bugün yaptığı ifşalar, daha öncesinde Sedat Peker’in hükümet ilişkileri, şimdi Alaattin Çakıcı’nın Devlet Bahçeli’ye ziyareti. Bundan 5-6 yıl önce hem Sayın Cumhurbaşkanı hem Sayın Devlet Bahçeli hakkında yazdığı mektuplar. Bunlar dönemsel olarak çok ilginç hal alıyorlar. Aslında bu Türkiye’deki işleyişin ne kadar sıkıntılı olduğunu gösteriyor. İki ismin dışarıdan bakıldığında şu cümleyle anılması gerekiyor ve öyle de anılıyor: ‘Suç örgütü lideri’ ve ‘çete lideri’. Bu isimlerden birinin cezaevinde olduğu dönemde Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Bahçeli’ye yazdığı mektupları hatırlatalım. Aynı dönemde Sedat Peker dışarıdaydı ve muhaliflere “kanınızla yıkanacağız” diyordu. Sonra Sedat Peker’le ara bozuldu ve Peker dışarıya kaçtı. Oradan hükümete muhalif bir hal aldı. Kendisinin anlattığı göre bunun birçok nedeni var.
Kahramansa kahraman, suç örgütü lideriyse suç örgütü lideri
Şimdi de Alaattin Çakıcı, Kemal Kılıçdaroğlu hakkında tehditkâr bir mektup yazdıktan sonra cezaevinden çıktı. Bu konulara bu açıdan baktığımızda anlamlı hale geliyor. Şimdi, ne zaman kimin işine yarıyor açısından bakıp; ondan sonra da tutup dönüp işinize gelmediğinde birine suç örgütü lideri, birine dava arkadaşım – kahraman diyemezsiniz. Kaybediyorsunuz o hakkı. Bu insanların yaptıkları neyse ona göre muamele görmeleri gerekiyor. Bir kahramansa kahraman gibi, suç örgütü lideriyse suç örgütü lideri gibi muamele görmelidir. Bahsi geçen kişilerin nasıl muamele görmesi gerektiğine karar verecek olan kurum da yargıdır. Ancak siz yargıya karar verdirmiyorsunuz kararı; siyaset veriyor.
Görüşmenin bir anlamı olduğunu düşünmüyorum
İşin sıkıntılı tarafı şu; biz ideolojiler yüzyılından çıkamamış bir ülkeyiz. Aslında dünya oradan çoktan çıktı. Fakat biz hala oradayız çıkamıyoruz oradan bir türlü. Görüşme ne ifade ediyor düşünürsek; ben çok da bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Bu tip durumlar farklı şeylere işaret edecek olsa görüşmenin aleni aşikar olacağını sanmam. Görüşme şuna işaret ediyor: Ben beraberim, ben destek veriyorum, bundan haberiniz olsun görüşmesidir bu. Şunu da söylemek lazım. Önümüzdeki seçimin çok kuralsız olacağı son dönemde yaşanılanlardan belli oluyor.”
İnanç Uysal’un cevabı şöyle oldu:
“Aslında bu iki olay birbirinden bağımsız değil, öyle düşünmek gerekiyor olayları. Sedat Peker’in bugün yaptığı ifşalar, daha öncesinde Sedat Peker’in hükümet ilişkileri, şimdi Alaattin Çakıcı’nın Devlet Bahçeli’ye ziyareti. Bundan 5-6 yıl önce hem Sayın Cumhurbaşkanı hem Sayın Devlet Bahçeli hakkında yazdığı mektuplar. Bunlar dönemsel olarak çok ilginç hal alıyorlar. Aslında bu Türkiye’deki işleyişin ne kadar sıkıntılı olduğunu gösteriyor. İki ismin dışarıdan bakıldığında şu cümleyle anılması gerekiyor ve öyle de anılıyor: ‘Suç örgütü lideri’ ve ‘çete lideri’. Bu isimlerden birinin cezaevinde olduğu dönemde Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Bahçeli’ye yazdığı mektupları hatırlatalım. Aynı dönemde Sedat Peker dışarıdaydı ve muhaliflere “kanınızla yıkanacağız” diyordu. Sonra Sedat Peker’le ara bozuldu ve Peker dışarıya kaçtı. Oradan hükümete muhalif bir hal aldı. Kendisinin anlattığı göre bunun birçok nedeni var.
Kahramansa kahraman, suç örgütü lideriyse suç örgütü lideri
Şimdi de Alaattin Çakıcı, Kemal Kılıçdaroğlu hakkında tehditkâr bir mektup yazdıktan sonra cezaevinden çıktı. Bu konulara bu açıdan baktığımızda anlamlı hale geliyor. Şimdi, ne zaman kimin işine yarıyor açısından bakıp; ondan sonra da tutup dönüp işinize gelmediğinde birine suç örgütü lideri, birine dava arkadaşım – kahraman diyemezsiniz. Kaybediyorsunuz o hakkı. Bu insanların yaptıkları neyse ona göre muamele görmeleri gerekiyor. Bir kahramansa kahraman gibi, suç örgütü lideriyse suç örgütü lideri gibi muamele görmelidir. Bahsi geçen kişilerin nasıl muamele görmesi gerektiğine karar verecek olan kurum da yargıdır. Ancak siz yargıya karar verdirmiyorsunuz kararı; siyaset veriyor.
Görüşmenin bir anlamı olduğunu düşünmüyorum
İşin sıkıntılı tarafı şu; biz ideolojiler yüzyılından çıkamamış bir ülkeyiz. Aslında dünya oradan çoktan çıktı. Fakat biz hala oradayız çıkamıyoruz oradan bir türlü. Görüşme ne ifade ediyor düşünürsek; ben çok da bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Bu tip durumlar farklı şeylere işaret edecek olsa görüşmenin aleni aşikar olacağını sanmam. Görüşme şuna işaret ediyor: Ben beraberim, ben destek veriyorum, bundan haberiniz olsun görüşmesidir bu. Şunu da söylemek lazım. Önümüzdeki seçimin çok kuralsız olacağı son dönemde yaşanılanlardan belli oluyor.”
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.