Emre ESMER
Moderatör
Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı canlı yayında, ”Bir buçuk yıldır seçim güvenliği” için çalıştıklarını söyleyerek; Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ve seçim günü sandık sonuçlarını yayınlayan Anadolu Ajansı’na güvenmediğini açıkladı. Kılıçdaroğlu, ”YSK’ya güvenmiyoruz. Aynı zarfın içine konulan 4 pusulanın 3’ü doğru 1’i yanlış diyen YSK topluma güven vermez. Anadolu Ajansı’na da güvenmiyoruz.” dedi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Sözcü TV’de Liderler Özel programına katıldı. 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerin ikinci tura kalmayacağını, ilk turda biteceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, seçimde ilk defa oy kullanacak genç seçmenlere seslendi. ”Türkiye’nin kaderini değişecekler” diyen Kılıçdaroğlu, ”Ben bu ülkenin gençlerine güveniyorum. Seçimin kaderini belirleyecek olanlar gençler. Yaklaşık 5 milyon 300 bin genç ilk kez sandığa gidip oy kullanacak” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun söyleşisinden öne çıkanlar şöyle:
”Alanda geniş kitlelerle birlikte oluyoruz. Geçmişteki vaatlerimizin bir kısmı yerine geldi. Emekliye 2 maaş ikramiye gibi. Düşük de olsa geldi. Taşeron vaadi gibi önce olmaz dendi ama yerine getirildi. Yapamazsın dediler, Denizli’de çiftçilere ücretsiz veriliyor, yaptı. Antalya’da yapıldı.
Ayrıştırıcı dil kullanılması, topluma keskin yayılması... Medyada, sendikada ayrışmayı görüyorsun. Kutuplaştırıcı anlayışın olması beni en üzen olay. Benim de hatamı söyleyebilirler. Halkın hakemliğinden korktular.
Ne yapsa haklıdır diye yanlışlar da alkışlandı. Ekonominin buraya gelmesi de o alkışlar sayesinde oldu. Oysa bir politikacının en çok tutarlı eleştiriye ihtiyacı var. Siyasi liderlerin kavga etmemesi lazım. Birlikte yarışmalıyız. Bu çerçevede kavga, kullanılan diller, toplumun kutuplaşması, yanlış politikaların takip edilmesi... Bu yanlışlığı sadece topluma yansıtmakla kalmadılar, devletin kadrolarına da yansıttılar. Vali devleti temsil eder. KKTC’ye atanan büyükelçi, açık açık iktidar propagandası yapıyor. Parti ayrı devlet ayrıdır. Parti ile devleti ayırmayan toplum haline geldik. Siyasi partiler geçicidir. Devleti yönetirler, devlet bakidir. Devletleşen, tüm organlarını kendisine tabi kılan, yanlışları görmeyen, temel kolonlarını sarsan bazılarını yıkan, yasama, medya gibi anlayış çıktı ortaya. Bu kolonları yeniden sağlamlaştıracağız.
Komutanların genel başkanı alkışlamaları doğru değil. Orduyu ayrı bir yerde konumlandırmak zorundayız. Güvenliği temsil eder. Sıcak siyasetin tümüyle dışındadır.
Tam bir buçuk yıldır seçim güvenliği için çalışıyoruz. YSK’ya güvenmiyoruz. Aynı zarfın içine konulan 4 pusulanın 3’ü doğru 1’i yanlış diyen YSK topluma güven vermez. Kaç sandık var, YSK’dan veriler geldi, hangi sandıkta görevlimiz olacak. Gönüllü ekibimiz her sandık görevlisini aradı. Ayrıca eğitime alındılar. Anadolu Ajansı’na da güvenmiyoruz.
Bu ülkede soğan bile alınamayacak noktaya geliyorsa ve ürünler taneyle satılmaya başlandıysa, zengin toprakları olan bir ülke nasıl bu konuma geliyor. Hayvan, et, buğday dışarıdan... Neden böyle oldu, kim yaptı bunları? Ülkeyi bu hale getiren kim? Siyasi iktidar, kendi çiftçisiyle rekabet ediyor. Fiyatlar yükseliyor, vatandaşın alım gücü yok. Soğana muhtaç hale geldi vatandaş. Geçmişte vatandaşı 2 kilo bilmem neye oy veriyorsun, sana şunu verdiler oy veriyorsun diye eleştirirdik, sormazdık neden 1 kilo makarnaya muhtaç hale geldi diye. Bunu eleştirdim. Biz gerçekten halkın partisi olma konusunda mesafe alıyoruz.
Bir ülkede 20 milyon kişi devletten gelecek yardımı bekliyorsa ciddi bir sorun var demektir. Normalde bu sayının düşmesi lazım. Sayıyı artırdılar bununla da övünüyorlar. Asıl temel sorun budur. Beka sorunu budur. Kendi halkını açlığa ve yoksulluğa mahkum eden düzen. Bunun düzelmesi lazım. Vatandaşlar yoksulu bilmeyecek, sosyal devlet bilecek, afişe etmeyecek yoksulu. Devlet vatandaşın soyulmasına hizmet etmez, güzel bir gelecek vaat eder.
5 yıl içinde 300 milyar dolar temiz para gelecek. Kirli parayı bunlar getirdiler, kaç sefer, 11 kez yasa çıkardılar. Parayı getiren adam hakkında kirliyse soruşturma açılamayacak dediler. Uyuşturucu parası geldi ardından baronlar geldi. Türkiye’de hesaplaşmaya başladılar, birbirlerini öldürdüler. Londra’da fonlarla görüştüm. Adalet, hukuk olursa, hakkımızı alabilirsek Türkiye’de yatırım yaparız dediler. Yatırım alanlarını da belirledik.
Anadolu’nun içi boşaldı biz yeniden hareketlendireceğiz. Anadolu gelişecek, istihdam yaratacak. 5 yıl içinde projemiz yürürlüğe girecek, İstanbul’un nüfusu 2 buçuk milyon azalacak. Bizim düşündüklerimizi hayal edemezler, bunun neresi tefecilik. Adam gelecek, yatırım yapacak. 21 yılda AK Parti hükümetleri bütçeden 537 milyar 574 milyon dolar faiz ödediler. Bu tefecilik değil midir? 85 milyon kime çalıştı? Bu faizi milletin cebinden ödediniz. Çıksın Erdoğan bu rakam doğru değil desin.
Tüm bunlara rağmen Türkiye ayakta, soyulmasına rağmen ayakta. Söylediğim miktar az değil. 537 milyar doları kimlere ve nasıl ödediniz? Adalet, hukuk olmadığı için gelemiyorlar. Müthiş bir rüşvet çarkı var, nasıl yatırım yapacaksınız? Rüşvetsiz şu an iş yapılmıyor. Ben 300 milyar dedim ama çok daha büyük rakamlar gelecek, yeter ki dürüst ve adaletli bir yönetim olsun.
Zincir mağazalar değil AVM’ler için de haftada 1 gün tatil zorunluluğu getirmek lazım. Bu Fransa’da da başka ülkelerde de var. 1 gün kapalı kalırlar, o gün insanlar tatil yapar, esnaftan alışveriş yaparlar, bu batılı ülkelerde uygulanan kural. Esnafın özel olarak korunması lazım. Deprem bölgesinde de esnafın hızlıca dükkanını açması konusu üstünde durdum. Esnafın sosyal güvenliği 9 bin üzerinden, diğerleri daha düşük günden hesaplanıyor. Esnaf dükkanında, işçi işinden olabiliyor. Dolayısıyla devamlı çalışma şansı yok. Emekli olmak için belli bir yaşı doldurmak zorunda. Bağkurlu düşük aylık alıyor, bu büyük haksızlık benzer haksızlığı işçiler için görmek mümkün. Milli gelir artışından pay vermemekle ilişkin bir yasal düzenleme yaptılar. Emeklilik sisteminin tümüyle yeniden ele alınıp değerlendirilmesi gerekiyor...
Kentsel dönüşüm yapılacak İstanbul’da. 99 depremin üzerinden kaç yıl geçti. Ben AFAD’a gittiğimde TOKİ şunu bunu yaptı diye anlattılar. Bağcılar yerinde duruyor, burada kentsel dönüşüm olmadı. Lüks konutlar yapıldı. Kentsel dönüşüm yok. Mansur Bey burada, Ekrem Bey İstanbul’da... Buraların yeniden yapılması lazım. Bu konuda irade ortaya koyuyorlar. Saray’dan bekledikleri kararlar bir türlü çıkmıyor. Kendisine müsaade verilmeyen bir çok kararı kendisi imzalayacak. Onlar da çıkıyorlar, konuşuyorlar. Seviliyorlar. Kendi yaşadıkları sorunları, nasıl aştıklarını anlatıyorlar, değişime ihtiyaç olduğunu vurguluyorlar. Memnunuz.
İkinci tura kalmaz, birinci turda bu iş biter. Ben bu ülkenin gençlerine güveniyorum. Seçimin kaderini belirleyecek olanlar gençler. Biz değiliz. Yaklaşık 5 milyon 300 bin genç ilk kez sandığa gidip oy kullanacak. Bu gençler var olan düzenden zaten memnun değiller. Onları sandığı götürmemiz lazım. Türkiye’nin kaderini değişecekler.
Parlamentoda çoğunluğu alacağız. Öyle bir tablo var. AK Partililer de zaten güçlendirilmiş parlamenter sistemi isteyecekler. Siyaset yapma haklarını ellerinden aldılar. Zaten istiyorlar. Onlar belki çıkıp net ifade etmiyorlar da arkadaşlar görüşüyorlar, parlamentoda konuşuyorlar.
İlk 3 ay içinde Avrupa Birliği ile olan vize sorununu aşmak istiyoruz. Düzenlemeleri yapacağız. İlla dayatma kültürü ile iş mi yapılır, bizim aklımız yok mu? Kendi irademizle ülkemize getirebiliriz. Birinci sınıf demokrasiyle. Vizesiz Avrupa’ya gidilsin, neden olmasın?
SSK’nın hazineye bağlanması lazım. Bu bir para meselesidir. Bunu ben kurumun genel müdürlüğünü yaparken de söylemiştim. Pek çok bakan da istemişti ama olmadı. Sistemin yeniden ele alınması lazım. Bu sorunun temel sorun olduğunu biliyoruz. Bunun çözülmesi lazım. İntibaklar yapılmadı. Devlet adaletli olmalıdır. Herkesi eşitlerseniz benden neden fazla pirim aldınız. Düşük pirim öderdim aynı maaşı alırdım. Devlet adaletsizliği gidermek zorundadır. Öğretmenlere de öğretmenler gününde bir maaş ikramiye vererek ödüllendirilmesi gerekiyor. Özel bir yasa, meslek kanunu çıkarmak lazım, çıkardılar da bir işe yaramadı. Devlet taşeron işçi çalıştırmaz, ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen çalıştırmaz, kadrolu işçi, kadrolu öğretmen çalıştırır.
Büyük ölçüde köyle boşaldı. Kırsalda tutmak için gençlerin ve kadınların sosyal güvenlik pirimlerini biz ödeyeceğiz, yeri zamanı gelince de emekli olacaklar. Tüm köy okullarını açacağız. Köylerde sadece imam olmayacak. Öğretmen, veteriner hekim, teknik eleman olacak.
Bunu kuran CHP, neden kapatalım? Tam tersine, güçlendirilmesi lazım, topluma hizmet edilmesi lazım, sevgiyi saygıyı öğretmek lazım. Cumhurbaşkanı ortaya söz söylemez. İsim verir yer verir zaman verir. İbadethaneler ne zamandan beri siyasetin aracı olmaya başladı. Kim söylemiş Allah aşkına, aklı olan söylemez.
Savunma sanayii milli bir meseledir, bunun partisi olmaz. Ülkenin çıkarı neyse o olur. Ben Nebati’nin bilmediği kadar bu devletin bilgilerine sahip olan birisiyim. Nebati daha dünkü insan. Devletin ne olduğunu Nebati bilmez.
Savunma sanayii devletin tekelinde olmak zorundadır. Devlet savunma sanayiye hükmetmek zorundadır. Özel sektöre verdiniz, ben çıktım yabancıya satıyorum dedim, ne olacak? Savunma sanayii günlük sıcak politikanın meselesi değildir. Ulusal meseledir, parti meselesi de değildir. Nebati bunları bilir mi, vallahi bilmez; devletin ne olduğunu bilmiyor.
15 Mayıs sabahı nasıl bir yük alacağımızın farkındayız... Ekonominin de nasıl bir çıkmaz içinde olduğunu biliyoruz. Merkez Bankası’nın altınlarında da azalma oldu. Böyle devlet yönetimi olmaz. Bunlarda akıl yok, aklı kaybettiler. İktidarda kalmak için Türkiye’yi, insanımızı, geleceğimizi feda ediyorlar. Böyle bir devlet yönetimi olur mu? 128 milyar doları sorduk, kime sattın bunu? Merkez Bankası, Merkez Bankası olmaktan çıktı, Saray’ın kasası orası.
Bir grup ihracatçıyla görüştüm, yakında batacağız dedi. Allah sonumuzu hayır eylesin. Bir numaraları kararnamemiz israfı önleme konusunda. Bunun hazırlıkları yapılıyor. Hangi kararları nerelerde hangi tasarrufları yapabiliriz diye. Hangi gerekçeyle aldığımızı açık açık anlatacağız. Halka yalan söylemenin bir alemi yok. Devleti ahlaklı yöneteceksiniz.
Altı ay içinde toplum rahat nefes alır diyorduk ama bir yıllık zamana ihtiyacımız var. Demokratik yollarla biz bunları göndereceğiz. Ondan sonra her kuruşun hesabını topluma veren anlayışı egemen kılacağız.
Cumhuriyet Halk Partisi adına gidiyorlar, sahte broşür bastırıyorlar. İnsan biraz utanır ya. İnsanda biraz ahlak, erdem olur ya. Bizim adımıza sahte broşür bastırıyorlar, sanki biz bunu istiyormuşuz gibi, Allah bunlara akıl fikir versin. Gidecekler ya, her türlü rezilliği yapıyorlar. Üstelik bunu genç çocuklara yaptırıyorlar. Sen bu gence ahlaklı olmayı öğreteceksin, ahlaksız olmayı öğretiyorsun ve bunu yapan AK Parti. Adına bari yakışanı yap. Bunları savcılığa vereceğiz. Bu seçimde demokrasi oylanacak. Bu ülkede demokrasi olsun mu olmasın mı? Mutlaka sandığa gitsinler, oy kullansınlar. Vicdanlarının sesini, Türkiye’yi evlatlarını dinlesinler.”
Kaynak: T24
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Sözcü TV’de Liderler Özel programına katıldı. 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerin ikinci tura kalmayacağını, ilk turda biteceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, seçimde ilk defa oy kullanacak genç seçmenlere seslendi. ”Türkiye’nin kaderini değişecekler” diyen Kılıçdaroğlu, ”Ben bu ülkenin gençlerine güveniyorum. Seçimin kaderini belirleyecek olanlar gençler. Yaklaşık 5 milyon 300 bin genç ilk kez sandığa gidip oy kullanacak” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun söyleşisinden öne çıkanlar şöyle:
”Halkın hakemliğinden korktular”
”Alanda geniş kitlelerle birlikte oluyoruz. Geçmişteki vaatlerimizin bir kısmı yerine geldi. Emekliye 2 maaş ikramiye gibi. Düşük de olsa geldi. Taşeron vaadi gibi önce olmaz dendi ama yerine getirildi. Yapamazsın dediler, Denizli’de çiftçilere ücretsiz veriliyor, yaptı. Antalya’da yapıldı.
Ayrıştırıcı dil kullanılması, topluma keskin yayılması... Medyada, sendikada ayrışmayı görüyorsun. Kutuplaştırıcı anlayışın olması beni en üzen olay. Benim de hatamı söyleyebilirler. Halkın hakemliğinden korktular.
”Parti ayrı devlet ayrıdır; kolonları yeniden sağlamlaştıracağız”
Ne yapsa haklıdır diye yanlışlar da alkışlandı. Ekonominin buraya gelmesi de o alkışlar sayesinde oldu. Oysa bir politikacının en çok tutarlı eleştiriye ihtiyacı var. Siyasi liderlerin kavga etmemesi lazım. Birlikte yarışmalıyız. Bu çerçevede kavga, kullanılan diller, toplumun kutuplaşması, yanlış politikaların takip edilmesi... Bu yanlışlığı sadece topluma yansıtmakla kalmadılar, devletin kadrolarına da yansıttılar. Vali devleti temsil eder. KKTC’ye atanan büyükelçi, açık açık iktidar propagandası yapıyor. Parti ayrı devlet ayrıdır. Parti ile devleti ayırmayan toplum haline geldik. Siyasi partiler geçicidir. Devleti yönetirler, devlet bakidir. Devletleşen, tüm organlarını kendisine tabi kılan, yanlışları görmeyen, temel kolonlarını sarsan bazılarını yıkan, yasama, medya gibi anlayış çıktı ortaya. Bu kolonları yeniden sağlamlaştıracağız.
”YSK’ya güvenmiyoruz”
Komutanların genel başkanı alkışlamaları doğru değil. Orduyu ayrı bir yerde konumlandırmak zorundayız. Güvenliği temsil eder. Sıcak siyasetin tümüyle dışındadır.
Tam bir buçuk yıldır seçim güvenliği için çalışıyoruz. YSK’ya güvenmiyoruz. Aynı zarfın içine konulan 4 pusulanın 3’ü doğru 1’i yanlış diyen YSK topluma güven vermez. Kaç sandık var, YSK’dan veriler geldi, hangi sandıkta görevlimiz olacak. Gönüllü ekibimiz her sandık görevlisini aradı. Ayrıca eğitime alındılar. Anadolu Ajansı’na da güvenmiyoruz.
”Gerçekten halkın partisi olma konusunda mesafe alıyoruz”
Bu ülkede soğan bile alınamayacak noktaya geliyorsa ve ürünler taneyle satılmaya başlandıysa, zengin toprakları olan bir ülke nasıl bu konuma geliyor. Hayvan, et, buğday dışarıdan... Neden böyle oldu, kim yaptı bunları? Ülkeyi bu hale getiren kim? Siyasi iktidar, kendi çiftçisiyle rekabet ediyor. Fiyatlar yükseliyor, vatandaşın alım gücü yok. Soğana muhtaç hale geldi vatandaş. Geçmişte vatandaşı 2 kilo bilmem neye oy veriyorsun, sana şunu verdiler oy veriyorsun diye eleştirirdik, sormazdık neden 1 kilo makarnaya muhtaç hale geldi diye. Bunu eleştirdim. Biz gerçekten halkın partisi olma konusunda mesafe alıyoruz.
”Vatandaşlar yoksulu bilmeyecek, sosyal devlet bilecek”
Bir ülkede 20 milyon kişi devletten gelecek yardımı bekliyorsa ciddi bir sorun var demektir. Normalde bu sayının düşmesi lazım. Sayıyı artırdılar bununla da övünüyorlar. Asıl temel sorun budur. Beka sorunu budur. Kendi halkını açlığa ve yoksulluğa mahkum eden düzen. Bunun düzelmesi lazım. Vatandaşlar yoksulu bilmeyecek, sosyal devlet bilecek, afişe etmeyecek yoksulu. Devlet vatandaşın soyulmasına hizmet etmez, güzel bir gelecek vaat eder.
”Adalet, hukuk olursa, hakkımızı alabilirsek Türkiye’de yatırım yaparız dediler”
5 yıl içinde 300 milyar dolar temiz para gelecek. Kirli parayı bunlar getirdiler, kaç sefer, 11 kez yasa çıkardılar. Parayı getiren adam hakkında kirliyse soruşturma açılamayacak dediler. Uyuşturucu parası geldi ardından baronlar geldi. Türkiye’de hesaplaşmaya başladılar, birbirlerini öldürdüler. Londra’da fonlarla görüştüm. Adalet, hukuk olursa, hakkımızı alabilirsek Türkiye’de yatırım yaparız dediler. Yatırım alanlarını da belirledik.
”İstanbul’un nüfusu 2 buçuk milyon azalacak”
Anadolu’nun içi boşaldı biz yeniden hareketlendireceğiz. Anadolu gelişecek, istihdam yaratacak. 5 yıl içinde projemiz yürürlüğe girecek, İstanbul’un nüfusu 2 buçuk milyon azalacak. Bizim düşündüklerimizi hayal edemezler, bunun neresi tefecilik. Adam gelecek, yatırım yapacak. 21 yılda AK Parti hükümetleri bütçeden 537 milyar 574 milyon dolar faiz ödediler. Bu tefecilik değil midir? 85 milyon kime çalıştı? Bu faizi milletin cebinden ödediniz. Çıksın Erdoğan bu rakam doğru değil desin.
”Rüşvetsiz şu an iş yapılmıyor”
Tüm bunlara rağmen Türkiye ayakta, soyulmasına rağmen ayakta. Söylediğim miktar az değil. 537 milyar doları kimlere ve nasıl ödediniz? Adalet, hukuk olmadığı için gelemiyorlar. Müthiş bir rüşvet çarkı var, nasıl yatırım yapacaksınız? Rüşvetsiz şu an iş yapılmıyor. Ben 300 milyar dedim ama çok daha büyük rakamlar gelecek, yeter ki dürüst ve adaletli bir yönetim olsun.
”Emeklilik sisteminin tümüyle yeniden ele alınıp değerlendirilmesi gerekiyor”
Zincir mağazalar değil AVM’ler için de haftada 1 gün tatil zorunluluğu getirmek lazım. Bu Fransa’da da başka ülkelerde de var. 1 gün kapalı kalırlar, o gün insanlar tatil yapar, esnaftan alışveriş yaparlar, bu batılı ülkelerde uygulanan kural. Esnafın özel olarak korunması lazım. Deprem bölgesinde de esnafın hızlıca dükkanını açması konusu üstünde durdum. Esnafın sosyal güvenliği 9 bin üzerinden, diğerleri daha düşük günden hesaplanıyor. Esnaf dükkanında, işçi işinden olabiliyor. Dolayısıyla devamlı çalışma şansı yok. Emekli olmak için belli bir yaşı doldurmak zorunda. Bağkurlu düşük aylık alıyor, bu büyük haksızlık benzer haksızlığı işçiler için görmek mümkün. Milli gelir artışından pay vermemekle ilişkin bir yasal düzenleme yaptılar. Emeklilik sisteminin tümüyle yeniden ele alınıp değerlendirilmesi gerekiyor...
”Kendisine müsaade verilmeyen bir çok kararı kendisi imzalayacak”
Kentsel dönüşüm yapılacak İstanbul’da. 99 depremin üzerinden kaç yıl geçti. Ben AFAD’a gittiğimde TOKİ şunu bunu yaptı diye anlattılar. Bağcılar yerinde duruyor, burada kentsel dönüşüm olmadı. Lüks konutlar yapıldı. Kentsel dönüşüm yok. Mansur Bey burada, Ekrem Bey İstanbul’da... Buraların yeniden yapılması lazım. Bu konuda irade ortaya koyuyorlar. Saray’dan bekledikleri kararlar bir türlü çıkmıyor. Kendisine müsaade verilmeyen bir çok kararı kendisi imzalayacak. Onlar da çıkıyorlar, konuşuyorlar. Seviliyorlar. Kendi yaşadıkları sorunları, nasıl aştıklarını anlatıyorlar, değişime ihtiyaç olduğunu vurguluyorlar. Memnunuz.
”Gençler Türkiye’nin kaderini değişecekler”
İkinci tura kalmaz, birinci turda bu iş biter. Ben bu ülkenin gençlerine güveniyorum. Seçimin kaderini belirleyecek olanlar gençler. Biz değiliz. Yaklaşık 5 milyon 300 bin genç ilk kez sandığa gidip oy kullanacak. Bu gençler var olan düzenden zaten memnun değiller. Onları sandığı götürmemiz lazım. Türkiye’nin kaderini değişecekler.
”AK Partililer de zaten güçlendirilmiş parlamenter sistemi isteyecekler”
Parlamentoda çoğunluğu alacağız. Öyle bir tablo var. AK Partililer de zaten güçlendirilmiş parlamenter sistemi isteyecekler. Siyaset yapma haklarını ellerinden aldılar. Zaten istiyorlar. Onlar belki çıkıp net ifade etmiyorlar da arkadaşlar görüşüyorlar, parlamentoda konuşuyorlar.
”Vizesiz Avrupa neden olmasın?”
İlk 3 ay içinde Avrupa Birliği ile olan vize sorununu aşmak istiyoruz. Düzenlemeleri yapacağız. İlla dayatma kültürü ile iş mi yapılır, bizim aklımız yok mu? Kendi irademizle ülkemize getirebiliriz. Birinci sınıf demokrasiyle. Vizesiz Avrupa’ya gidilsin, neden olmasın?
”Devlet adaletsizliği gidermek zorundadır”
SSK’nın hazineye bağlanması lazım. Bu bir para meselesidir. Bunu ben kurumun genel müdürlüğünü yaparken de söylemiştim. Pek çok bakan da istemişti ama olmadı. Sistemin yeniden ele alınması lazım. Bu sorunun temel sorun olduğunu biliyoruz. Bunun çözülmesi lazım. İntibaklar yapılmadı. Devlet adaletli olmalıdır. Herkesi eşitlerseniz benden neden fazla pirim aldınız. Düşük pirim öderdim aynı maaşı alırdım. Devlet adaletsizliği gidermek zorundadır. Öğretmenlere de öğretmenler gününde bir maaş ikramiye vererek ödüllendirilmesi gerekiyor. Özel bir yasa, meslek kanunu çıkarmak lazım, çıkardılar da bir işe yaramadı. Devlet taşeron işçi çalıştırmaz, ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen çalıştırmaz, kadrolu işçi, kadrolu öğretmen çalıştırır.
”Tüm köy okullarını açacağız”
Büyük ölçüde köyle boşaldı. Kırsalda tutmak için gençlerin ve kadınların sosyal güvenlik pirimlerini biz ödeyeceğiz, yeri zamanı gelince de emekli olacaklar. Tüm köy okullarını açacağız. Köylerde sadece imam olmayacak. Öğretmen, veteriner hekim, teknik eleman olacak.
”İbadethaneler ne zamandan beri siyasetin aracı olmaya başladı”
Bunu kuran CHP, neden kapatalım? Tam tersine, güçlendirilmesi lazım, topluma hizmet edilmesi lazım, sevgiyi saygıyı öğretmek lazım. Cumhurbaşkanı ortaya söz söylemez. İsim verir yer verir zaman verir. İbadethaneler ne zamandan beri siyasetin aracı olmaya başladı. Kim söylemiş Allah aşkına, aklı olan söylemez.
”Nebati daha dünkü insan”
Savunma sanayii milli bir meseledir, bunun partisi olmaz. Ülkenin çıkarı neyse o olur. Ben Nebati’nin bilmediği kadar bu devletin bilgilerine sahip olan birisiyim. Nebati daha dünkü insan. Devletin ne olduğunu Nebati bilmez.
”Devlet savunma sanayiye hükmetmek zorundadır”
Savunma sanayii devletin tekelinde olmak zorundadır. Devlet savunma sanayiye hükmetmek zorundadır. Özel sektöre verdiniz, ben çıktım yabancıya satıyorum dedim, ne olacak? Savunma sanayii günlük sıcak politikanın meselesi değildir. Ulusal meseledir, parti meselesi de değildir. Nebati bunları bilir mi, vallahi bilmez; devletin ne olduğunu bilmiyor.
”Böyle bir devlet yönetimi olur mu?”
15 Mayıs sabahı nasıl bir yük alacağımızın farkındayız... Ekonominin de nasıl bir çıkmaz içinde olduğunu biliyoruz. Merkez Bankası’nın altınlarında da azalma oldu. Böyle devlet yönetimi olmaz. Bunlarda akıl yok, aklı kaybettiler. İktidarda kalmak için Türkiye’yi, insanımızı, geleceğimizi feda ediyorlar. Böyle bir devlet yönetimi olur mu? 128 milyar doları sorduk, kime sattın bunu? Merkez Bankası, Merkez Bankası olmaktan çıktı, Saray’ın kasası orası.
”Devleti ahlaklı yöneteceksiniz”
Bir grup ihracatçıyla görüştüm, yakında batacağız dedi. Allah sonumuzu hayır eylesin. Bir numaraları kararnamemiz israfı önleme konusunda. Bunun hazırlıkları yapılıyor. Hangi kararları nerelerde hangi tasarrufları yapabiliriz diye. Hangi gerekçeyle aldığımızı açık açık anlatacağız. Halka yalan söylemenin bir alemi yok. Devleti ahlaklı yöneteceksiniz.
”Her kuruşun hesabını topluma veren anlayışı egemen kılacağız”
Altı ay içinde toplum rahat nefes alır diyorduk ama bir yıllık zamana ihtiyacımız var. Demokratik yollarla biz bunları göndereceğiz. Ondan sonra her kuruşun hesabını topluma veren anlayışı egemen kılacağız.
”Gidecekler ya, her türlü rezilliği yapıyorlar”
Cumhuriyet Halk Partisi adına gidiyorlar, sahte broşür bastırıyorlar. İnsan biraz utanır ya. İnsanda biraz ahlak, erdem olur ya. Bizim adımıza sahte broşür bastırıyorlar, sanki biz bunu istiyormuşuz gibi, Allah bunlara akıl fikir versin. Gidecekler ya, her türlü rezilliği yapıyorlar. Üstelik bunu genç çocuklara yaptırıyorlar. Sen bu gence ahlaklı olmayı öğreteceksin, ahlaksız olmayı öğretiyorsun ve bunu yapan AK Parti. Adına bari yakışanı yap. Bunları savcılığa vereceğiz. Bu seçimde demokrasi oylanacak. Bu ülkede demokrasi olsun mu olmasın mı? Mutlaka sandığa gitsinler, oy kullansınlar. Vicdanlarının sesini, Türkiye’yi evlatlarını dinlesinler.”
Kaynak: T24