Uzun süredir pek çok açıdan bölünmüş bir toplumda yaşıyoruz. İçinde bulunulan koşullar, fikirler, beklentiler, alışkanlıklar farklı… Hatta kimileriyle “aynı dili” konuşamıyoruz bile! O halde nasıl anlaşacağız?
Ama bir yol bulmak zorundayız, durum öyle gösteriyor…
Bir kaç gözlem ve bir soru:
-Seçim sonuçları nasıl duyuruldu?
-“Erdoğan 3. Kez Cumhurbaşkanı” manşetlerini gördünüz değil mi?
-Ne düşündünüz?
Anayasanın 101. Maddesi canlanmadı mı gözünüzde? Hani şu meşhur, “Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır, bir kimse en fazla iki defa seçilebilir” maddesi… E, o zaman “3. Kez” diye yazılan o manşeti “2. Kez” diye mi okuyacağız?
Oooo, dahasını sayarsak, seçime ilişkin ne “olamazlar,” ne “aykırılıklar” var da, boş verelim şimdi, keyfiniz kaçmasın, “çiçeği burnunda!” Cumhurbaşkanımıza da ayıp etmeyelim.
Dün sandık başındaydık, sabahın köründen akşamın karanlığına çalıştık durduk, bizim görev yaptığımız sandıktan Recep Tayyip Erdoğan çıktı, bir de kareli kağıda yazılmış bir “Şampiyon Galatasaray” yazısı…
Birinci turda AKP’li olduğunu kendisi ifade eden bir seçmenin oyu ne yazık ki geçersiz sayılmıştı, çünkü imza yerinde “başkasının imzası” vardı, AKP’liler bizim sandığı tam 1 saat bağıra çağıra işgal edip çalışamaz (*) hale getirmişti… Aynı seçmen dün sabah tekrar geldi, oyunu bu kez gülerek kullandı:
-Yaaa, benim oyumu saymadınız, o yüzden cumhurbaşkanı 1. Turda seçilemedi, göreceksiniz şimdi benim oyumla cumhurbaşkanı olacak…
Seçmenlerimizden bir genç kız ise geçen oylamayı 2 günle yaşı tutmadığı için kaçırmış, oy kullanamamıştı, baktık dün yine geldi ve oyunu sevinçle kullandı.
Bir seçmen hastane yatağından ambulansla getirildi 2. Tur oylamasına…
Herkes için hayırlı olsun diyelim…
Eh, artık seçim heyecanı geride bırakıldı, şimdi gerçeklerle yüzleşme zamanı…
Bakalım hükümet şu tablo karşısında neler yapacak? Nasıl bir çıkış yolu bulacak? Benden hatırlatması:
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Ama bir yol bulmak zorundayız, durum öyle gösteriyor…
Bir kaç gözlem ve bir soru:
-Seçim sonuçları nasıl duyuruldu?
-“Erdoğan 3. Kez Cumhurbaşkanı” manşetlerini gördünüz değil mi?
-Ne düşündünüz?
Anayasanın 101. Maddesi canlanmadı mı gözünüzde? Hani şu meşhur, “Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır, bir kimse en fazla iki defa seçilebilir” maddesi… E, o zaman “3. Kez” diye yazılan o manşeti “2. Kez” diye mi okuyacağız?
Oooo, dahasını sayarsak, seçime ilişkin ne “olamazlar,” ne “aykırılıklar” var da, boş verelim şimdi, keyfiniz kaçmasın, “çiçeği burnunda!” Cumhurbaşkanımıza da ayıp etmeyelim.
Dün sandık başındaydık, sabahın köründen akşamın karanlığına çalıştık durduk, bizim görev yaptığımız sandıktan Recep Tayyip Erdoğan çıktı, bir de kareli kağıda yazılmış bir “Şampiyon Galatasaray” yazısı…
Birinci turda AKP’li olduğunu kendisi ifade eden bir seçmenin oyu ne yazık ki geçersiz sayılmıştı, çünkü imza yerinde “başkasının imzası” vardı, AKP’liler bizim sandığı tam 1 saat bağıra çağıra işgal edip çalışamaz (*) hale getirmişti… Aynı seçmen dün sabah tekrar geldi, oyunu bu kez gülerek kullandı:
-Yaaa, benim oyumu saymadınız, o yüzden cumhurbaşkanı 1. Turda seçilemedi, göreceksiniz şimdi benim oyumla cumhurbaşkanı olacak…
Seçmenlerimizden bir genç kız ise geçen oylamayı 2 günle yaşı tutmadığı için kaçırmış, oy kullanamamıştı, baktık dün yine geldi ve oyunu sevinçle kullandı.
Bir seçmen hastane yatağından ambulansla getirildi 2. Tur oylamasına…
Herkes için hayırlı olsun diyelim…
Eh, artık seçim heyecanı geride bırakıldı, şimdi gerçeklerle yüzleşme zamanı…
Bakalım hükümet şu tablo karşısında neler yapacak? Nasıl bir çıkış yolu bulacak? Benden hatırlatması:
-Afet faturası 120 milyar dolar, 6,5 milyon konut da, kentsel dönüşüme sokulacak.
-Devlet bütçesi yarıyılda harcandı bitti, gelsin ek bütçe.
-Seçim vaadleri, kur korumalı mevduatın getireceği olağanüstü yük, kamu borçlanması ve faiz ödemelerindeki artış da eklenirse kabaca 900 milyar lira ek harcama gelecek ve bütçe açığı 1,5 trilyon liraya çıkacak.
-Merkez Bankası’nın swaplar dışındaki rezervi eridi eridi, eksi 50 milyar dolara geriledi.
-Dış borç stoku 450 milyar dolar.
-Varlık Fonunun yükümlülükleri “gizli tutulduğu” için bilinmiyor, nasıl tasfiye edileceği de...
-Enflasyonda gerçek rakamlar asla açıklanmadığı için acı gerçeği bize sadece mutfaktaki boş tencerelerle delik cepler söylüyor.
-Deprem nedeniyle ortaya çıkan inşaat faaliyeti ve yüksek enflasyonun yarattığı paradan kaçış ile talep artışı dikkate alınırsa büyüme en fazla yüzde 3’ler düzeyinde olacak. İşsizlik çığ gibi büyüyecek.
-13 Milyon oldukları ileri sürülen sığınmacılarla ilgili sorunları saymıyorum bile. Süleyman Demirel’in deyimiyle “turbun büyüğü heybede…”
Peki ne yapacağız?
“Borç yiğidin kamçısıdır” mı diyeceğiz?
E, zaten torunlarımızın torunlarına bile kambur olacak dış borç yükümüz olmuş 450 milyar dolar, risk primimiz ise bir ara “alarm” verip 700 puana kadar yükselmedi mi? Bize bu haldeyken kim borç verir?
-“Nass” diyerek içerde faizi baskıda tutan Cumhurbaşkanımız, dolar bazında dış borç ararken, dolar bazında yüzde 10’lar seviyesinde faiz ödemek zorunda kalmayacak mı? Bu çelişki kamuoyundan nasıl saklanacak?
Yine de, 3. Pardon! 2. Cumhurbaşkanımıza “kolay gelsin diyelim,” yalnız aklımdan geçen şu:
-CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bu dağ gibi enkazı kaldırmak zorunda kalmadığı için seçimi kaybettiğine biraz da sevinmemiş midir?
Ne dersiniz?
-Devlet bütçesi yarıyılda harcandı bitti, gelsin ek bütçe.
-Seçim vaadleri, kur korumalı mevduatın getireceği olağanüstü yük, kamu borçlanması ve faiz ödemelerindeki artış da eklenirse kabaca 900 milyar lira ek harcama gelecek ve bütçe açığı 1,5 trilyon liraya çıkacak.
-Merkez Bankası’nın swaplar dışındaki rezervi eridi eridi, eksi 50 milyar dolara geriledi.
-Dış borç stoku 450 milyar dolar.
-Varlık Fonunun yükümlülükleri “gizli tutulduğu” için bilinmiyor, nasıl tasfiye edileceği de...
-Enflasyonda gerçek rakamlar asla açıklanmadığı için acı gerçeği bize sadece mutfaktaki boş tencerelerle delik cepler söylüyor.
-Deprem nedeniyle ortaya çıkan inşaat faaliyeti ve yüksek enflasyonun yarattığı paradan kaçış ile talep artışı dikkate alınırsa büyüme en fazla yüzde 3’ler düzeyinde olacak. İşsizlik çığ gibi büyüyecek.
-13 Milyon oldukları ileri sürülen sığınmacılarla ilgili sorunları saymıyorum bile. Süleyman Demirel’in deyimiyle “turbun büyüğü heybede…”
Peki ne yapacağız?
“Borç yiğidin kamçısıdır” mı diyeceğiz?
E, zaten torunlarımızın torunlarına bile kambur olacak dış borç yükümüz olmuş 450 milyar dolar, risk primimiz ise bir ara “alarm” verip 700 puana kadar yükselmedi mi? Bize bu haldeyken kim borç verir?
-“Nass” diyerek içerde faizi baskıda tutan Cumhurbaşkanımız, dolar bazında dış borç ararken, dolar bazında yüzde 10’lar seviyesinde faiz ödemek zorunda kalmayacak mı? Bu çelişki kamuoyundan nasıl saklanacak?
Yine de, 3. Pardon! 2. Cumhurbaşkanımıza “kolay gelsin diyelim,” yalnız aklımdan geçen şu:
-CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bu dağ gibi enkazı kaldırmak zorunda kalmadığı için seçimi kaybettiğine biraz da sevinmemiş midir?
Ne dersiniz?
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.