AKP’nin Bayram nedeniyle yayınladığı bir video var görmüşsünüzdür. Türkiye’deki bazı isimler seçilmiş ve o isimlerden kaç tane olduğu tek tek sıralanmış. Sonunda da biz hepimiz biriz denmiş. İsimler İsa, Musa, Muhammed olarak başlıyor, ardından 4 halifenin ve diğer İslam sahabelerinin isimleri olarak sıralanmış. Burada hepimiz diye bahsedilen de muhtemelen buradaki ‘hep birlikteyiz’ den kastı ifade eden isimler de Ali, Fatma ve Zeynep isimleri.
Eş zamanlı sayılabilecek olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun alevi olduğunu söylediği videoyu da düşününce bu ihtimal daha kuvvetli hale geliyor. Zaten başka da bir ihtimal yok. Çünkü isimlerin neredeyse tamamı Arapça kökenli. Sadece ramazan Farsça, İsa da İbranice kökenli. Yani verilmeye çalışılan birlik ve beraberli mesajı için, Ali, Fatma ve Zeynep isimleri haricinde bir ihtimal yok. Videodaki asıl tema isimleri söyleyip o isimlerden Türkiye’de kaç tane olduğu şeklinde, şöyle başlıyor: “"Bu ülkede 127.490 Musa, 98.326 İsa, 182.497 Muhammed var. Bu ülkede 949.786 Ayşe, 27.933 Ebubekir, 414.103 Ömer, 328.076 Osman, 765.442 Ali var." Devamında Ayşe, Fatma, Zeynep, Hamza, Hatice, Ramazan ve Bayram isimlerinin sayıları veriliyor.
Ama böyle bir mesaj amaçlanıyorsa aslında biraz da çeşitlendirmek mümkün olurmuş isimleri, mesela 2018 itibarıyla Türkiye’de 611. 344 Hüseyin varmış. Ama listede yok ki bu ismin Aleviler için ne anlama geldiğini herkes bilir. Dahası Türkiye’de videodaki isimlerin çoğunluğundan daha fazla Hüseyin var. Hasan ismi de mesela 500bin den fazla ama video da o da yok. Yani mesaj Alevi sünni kardeşliği ise eksik kalmış gibi görünüyor.
Mesela Türkiye de 1.110 bin den fazla Mustafa var Türkiye’de en çok var olan 3. isim Mustafa. Kemal de 161 bin civarı. O da çok gerilerde değil sıralamada ama AKP’nin listesinde o da yok.
Mesela en çok kullanılan isimler listesinde kendisine yer bulan Türkçe isimler de var Hakan gibi, Emre gibi, Sevim gibi. Her ne kadar bu isimler çok enteresan bir şekilde kendilerine ilk 10 da falan yer bulamamışlar ama, hep birlikteyiz derken onlar da kendilerini bir yerlerde görmek isteyebilirler. Elbette bu bambaşka bir tartışmanın da konusu yani Türk yurdunda Türkçe isimlerin ilk 10 da hatta 20 de kendisine yer bulamaması durumu. Ama konumuz bu değil.
AKP’nin bayram vesilesiyle hazırladığı reklam videosu aslında bir strateji beyanı olarak da görülebilir pekala. Türkiye’de ki hakim ideolojik kimlik üzerinden yürütülen siyasetin devam ettirileceği stratejisinin. Hep birlikteyiz derken bile mesajı verildiği hedef kitleye seslenme stratejisinin. Hasan ve Hüseyin isimlerinin bile bu listede olmaması Arapçanın ve İslam tarihinin de tek ölçü olmadığını bize göstermektedir.
Yukarıda da belirttiğim gibi bu video Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alevi olduğunu ifade ettiği video ile eş zamanlı olarak gündeme geldi. Kılıçdaroğlu’nun o videosu sosyal medyada çok ciddi seviyede rekorlar kırdı. Tarihi bir ilgi gördü. Ancak nedense birçokları tarafından bir devrim şeklinde lanse edildi. Aslında nedense değil elbette nedeni AKP’nin videosunda gizli.
Kimlik siyasetine devam etmek isteyenler açısından bu video biraz kırıcı oldu elbette, ancak ülkemizde bir siyasetçinin mezhebini dillendirmesini devrim olarak nitelendirmek o kırılan kimlik siyasetçilerini haklı çıkarır. Kılıçdaroğlu herkesin bildiğini dillendirdi sadece, kahramanca bir şey yapmadı. Alttan alta ya da bu bahsettiğimiz videodaki gibi subliminal mesajlarla bu konu üzerinden siyaset üretmeye çalışanların bu gayretlerini boşa çıkarmaya yönelik bir hamle yaptı.
Siyaseti başka şeyler üzerinden yapmamız gerektiği konusunda aslında yeterince tecrübe yaşamış bir toplum olarak bizim bu konuların konuşulmasını devrim değil gereksiz olarak nitelememiz lazım ama olmuyor işte. Dediğim gibi kimlik siyasetine bel bağlayanlar için gerçekten kırıcı bir hamleydi. Hatta birkaç tanesi o derece kırılmışlar ki Kılıçdaroğlu’nu mezhepçilikle ve hatta iç savaş çıkarmaya çalışmakla suçladılar. Bir tanesi Türkiye’yi Suriye gibi yapmaya çalışmakla da suçladı. Yani Sünni nüfusun aleviler tarafından idare edilmesi örneğini vermeye çalıştı ama mezhepçi olan Kılıçdaroğlu oldu.
Bir insanın bir mezhebin mensubu olduğunu söylemesi onu mezhepçi yapmaz oysaki. Henüz Kemal KIlıçdaroğlu’nun mezhepçilik yapıp yapmadığı konusunda da elimizde hiçbir veri yok. Eğer ülke yönetimine geldiğinde kendi mezhebinden olanları korur ülkenin yönetimindeki kıstası bu mezhep aidiyeti olarak belirler. Diğer mezhep üyelerini ayrıştırıp layık oldukları halde gereken yerlere getirmezse o zaman ona da sen mezhepçilik yapıyorsun deriz.
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Eş zamanlı sayılabilecek olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun alevi olduğunu söylediği videoyu da düşününce bu ihtimal daha kuvvetli hale geliyor. Zaten başka da bir ihtimal yok. Çünkü isimlerin neredeyse tamamı Arapça kökenli. Sadece ramazan Farsça, İsa da İbranice kökenli. Yani verilmeye çalışılan birlik ve beraberli mesajı için, Ali, Fatma ve Zeynep isimleri haricinde bir ihtimal yok. Videodaki asıl tema isimleri söyleyip o isimlerden Türkiye’de kaç tane olduğu şeklinde, şöyle başlıyor: “"Bu ülkede 127.490 Musa, 98.326 İsa, 182.497 Muhammed var. Bu ülkede 949.786 Ayşe, 27.933 Ebubekir, 414.103 Ömer, 328.076 Osman, 765.442 Ali var." Devamında Ayşe, Fatma, Zeynep, Hamza, Hatice, Ramazan ve Bayram isimlerinin sayıları veriliyor.
Ama böyle bir mesaj amaçlanıyorsa aslında biraz da çeşitlendirmek mümkün olurmuş isimleri, mesela 2018 itibarıyla Türkiye’de 611. 344 Hüseyin varmış. Ama listede yok ki bu ismin Aleviler için ne anlama geldiğini herkes bilir. Dahası Türkiye’de videodaki isimlerin çoğunluğundan daha fazla Hüseyin var. Hasan ismi de mesela 500bin den fazla ama video da o da yok. Yani mesaj Alevi sünni kardeşliği ise eksik kalmış gibi görünüyor.
Mesela Türkiye de 1.110 bin den fazla Mustafa var Türkiye’de en çok var olan 3. isim Mustafa. Kemal de 161 bin civarı. O da çok gerilerde değil sıralamada ama AKP’nin listesinde o da yok.
Mesela en çok kullanılan isimler listesinde kendisine yer bulan Türkçe isimler de var Hakan gibi, Emre gibi, Sevim gibi. Her ne kadar bu isimler çok enteresan bir şekilde kendilerine ilk 10 da falan yer bulamamışlar ama, hep birlikteyiz derken onlar da kendilerini bir yerlerde görmek isteyebilirler. Elbette bu bambaşka bir tartışmanın da konusu yani Türk yurdunda Türkçe isimlerin ilk 10 da hatta 20 de kendisine yer bulamaması durumu. Ama konumuz bu değil.
AKP’nin bayram vesilesiyle hazırladığı reklam videosu aslında bir strateji beyanı olarak da görülebilir pekala. Türkiye’de ki hakim ideolojik kimlik üzerinden yürütülen siyasetin devam ettirileceği stratejisinin. Hep birlikteyiz derken bile mesajı verildiği hedef kitleye seslenme stratejisinin. Hasan ve Hüseyin isimlerinin bile bu listede olmaması Arapçanın ve İslam tarihinin de tek ölçü olmadığını bize göstermektedir.
Yukarıda da belirttiğim gibi bu video Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alevi olduğunu ifade ettiği video ile eş zamanlı olarak gündeme geldi. Kılıçdaroğlu’nun o videosu sosyal medyada çok ciddi seviyede rekorlar kırdı. Tarihi bir ilgi gördü. Ancak nedense birçokları tarafından bir devrim şeklinde lanse edildi. Aslında nedense değil elbette nedeni AKP’nin videosunda gizli.
Kimlik siyasetine devam etmek isteyenler açısından bu video biraz kırıcı oldu elbette, ancak ülkemizde bir siyasetçinin mezhebini dillendirmesini devrim olarak nitelendirmek o kırılan kimlik siyasetçilerini haklı çıkarır. Kılıçdaroğlu herkesin bildiğini dillendirdi sadece, kahramanca bir şey yapmadı. Alttan alta ya da bu bahsettiğimiz videodaki gibi subliminal mesajlarla bu konu üzerinden siyaset üretmeye çalışanların bu gayretlerini boşa çıkarmaya yönelik bir hamle yaptı.
Siyaseti başka şeyler üzerinden yapmamız gerektiği konusunda aslında yeterince tecrübe yaşamış bir toplum olarak bizim bu konuların konuşulmasını devrim değil gereksiz olarak nitelememiz lazım ama olmuyor işte. Dediğim gibi kimlik siyasetine bel bağlayanlar için gerçekten kırıcı bir hamleydi. Hatta birkaç tanesi o derece kırılmışlar ki Kılıçdaroğlu’nu mezhepçilikle ve hatta iç savaş çıkarmaya çalışmakla suçladılar. Bir tanesi Türkiye’yi Suriye gibi yapmaya çalışmakla da suçladı. Yani Sünni nüfusun aleviler tarafından idare edilmesi örneğini vermeye çalıştı ama mezhepçi olan Kılıçdaroğlu oldu.
Bir insanın bir mezhebin mensubu olduğunu söylemesi onu mezhepçi yapmaz oysaki. Henüz Kemal KIlıçdaroğlu’nun mezhepçilik yapıp yapmadığı konusunda da elimizde hiçbir veri yok. Eğer ülke yönetimine geldiğinde kendi mezhebinden olanları korur ülkenin yönetimindeki kıstası bu mezhep aidiyeti olarak belirler. Diğer mezhep üyelerini ayrıştırıp layık oldukları halde gereken yerlere getirmezse o zaman ona da sen mezhepçilik yapıyorsun deriz.
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.