Ankebût 2 : İnsanlar, "İnandık" demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler.
Evet öyle zannediyoruz, geldiğimiz yada getirildiğimiz durum malesef bu. Bir insan hasta olduğunu düşünmüyorsa, ona önce hasta olduğunu anlatmak, sonrada tedavi edilmesi gerektiğine inandırmak gerekli. İşte mevcut durumun en zorlayıcı kısmı da bu. İnsanlar kendilerine yapılan uyarılara kulak vermiyor, çünkü kendisini doğru yolda zannediyor. Bu durum sanki yanlışlarla dolu bir sayfayı önce silip temizlemek, sonra da ona doğru bilgileri yazmaya başlamak demek.
Moğol istilası, yani müslümanların bir önceki manevi kış mevsiminin islam'a zararı sadece maddi cihette olmuş, itikadın ve ilmim tahribatına kısmen sebep olmuştu. Son manevi kış mevsiminin tahribatı ise çok daha şiddetli olmuş, insanlar Kur'an-ı Kerim'den uzaklaştırılmış, onu anlayamaz hale getirilmiş, hem mana olarak hemde bereket olarak Kur'an-ı Kerim'den istifade edemeyen müslümanlar, karanlıklar üstüne karanlıklara mahkûm olmuş, zulüm zirve yapmıştır. Tahribatın etkileri bununla da kalmayıp, müslümanların itikadını sarsmış, manadan uzaklaştırmış ve başsız bırakmıştır. Sonuç olarak ortada içi boşaltılmış bir İslam ve gaflete boğulmuş müslümanlar kalmıştır. Öyle ki ben müslümanım diyen biri Allah Teala'nın açık emirlerine karşı çıkmaktan korkmuyor, peygamberlere dil uzatıyor, Allah Teala'nın açık emrine uyup tesettüre giren müslümanlara düşmanlık besliyor, dinin direği ve ibadetlerin tacı olan namazı önemsemiyor ve daha hesabını veremeyeceği nice manevi suçları korkmadan işleyebiliyor.
İçinde bulunduğumuz manevi kış mevsiminin müslümanlar üzerinde bırakmış olduğu şiddetli tahribat, her gün pek çok insanımızın müslüman yaşadığına inanarak, esasen meçhul bir karne ile imtihanı bitirip, ahirete gitmesine sebep oluyor. Üzerimize düşen vazife büyük, hepimizin çevresinde uyandırılmayı bekleyen, bazen çok yakınlarımız olan insanlar var. Hepimizin ilk olarak kendi eksiklerimizi tamamlayarak Allah Teala'nın razı olduğu bir kul olmaya çalışması, daha sonra da gaflet uykusunda olan kişilerin uyanmasına vesile olması lazım. Hiç şüphesiz günümüzün cihadı, ilmin hakettiği kıymete ulaştırılması ve gaflete boğulmuş insanlara, hakikatlerin anlatılmasıdır. Allah Celle Celalühu, hidayete ulaştıracağı kullarına bizleri de memur etsin ve İslam'ın tekrar yükselişinde çalışma bahtiyarlığına, bizleri de muvaffak etsin inşallah. (Amin)
Evet öyle zannediyoruz, geldiğimiz yada getirildiğimiz durum malesef bu. Bir insan hasta olduğunu düşünmüyorsa, ona önce hasta olduğunu anlatmak, sonrada tedavi edilmesi gerektiğine inandırmak gerekli. İşte mevcut durumun en zorlayıcı kısmı da bu. İnsanlar kendilerine yapılan uyarılara kulak vermiyor, çünkü kendisini doğru yolda zannediyor. Bu durum sanki yanlışlarla dolu bir sayfayı önce silip temizlemek, sonra da ona doğru bilgileri yazmaya başlamak demek.
Moğol istilası, yani müslümanların bir önceki manevi kış mevsiminin islam'a zararı sadece maddi cihette olmuş, itikadın ve ilmim tahribatına kısmen sebep olmuştu. Son manevi kış mevsiminin tahribatı ise çok daha şiddetli olmuş, insanlar Kur'an-ı Kerim'den uzaklaştırılmış, onu anlayamaz hale getirilmiş, hem mana olarak hemde bereket olarak Kur'an-ı Kerim'den istifade edemeyen müslümanlar, karanlıklar üstüne karanlıklara mahkûm olmuş, zulüm zirve yapmıştır. Tahribatın etkileri bununla da kalmayıp, müslümanların itikadını sarsmış, manadan uzaklaştırmış ve başsız bırakmıştır. Sonuç olarak ortada içi boşaltılmış bir İslam ve gaflete boğulmuş müslümanlar kalmıştır. Öyle ki ben müslümanım diyen biri Allah Teala'nın açık emirlerine karşı çıkmaktan korkmuyor, peygamberlere dil uzatıyor, Allah Teala'nın açık emrine uyup tesettüre giren müslümanlara düşmanlık besliyor, dinin direği ve ibadetlerin tacı olan namazı önemsemiyor ve daha hesabını veremeyeceği nice manevi suçları korkmadan işleyebiliyor.
İçinde bulunduğumuz manevi kış mevsiminin müslümanlar üzerinde bırakmış olduğu şiddetli tahribat, her gün pek çok insanımızın müslüman yaşadığına inanarak, esasen meçhul bir karne ile imtihanı bitirip, ahirete gitmesine sebep oluyor. Üzerimize düşen vazife büyük, hepimizin çevresinde uyandırılmayı bekleyen, bazen çok yakınlarımız olan insanlar var. Hepimizin ilk olarak kendi eksiklerimizi tamamlayarak Allah Teala'nın razı olduğu bir kul olmaya çalışması, daha sonra da gaflet uykusunda olan kişilerin uyanmasına vesile olması lazım. Hiç şüphesiz günümüzün cihadı, ilmin hakettiği kıymete ulaştırılması ve gaflete boğulmuş insanlara, hakikatlerin anlatılmasıdır. Allah Celle Celalühu, hidayete ulaştıracağı kullarına bizleri de memur etsin ve İslam'ın tekrar yükselişinde çalışma bahtiyarlığına, bizleri de muvaffak etsin inşallah. (Amin)
