Hz isa ve 4 Halifesi ve Dört incil Markus Matta Juhanna ve Luka
Tek İsa’ya Dört Tanık
Yeni Antlaşma (İncil) Hristiyan aleminde, “İncil’ler” olarak bilinen dört bölümle başlar. Bunların her biri İsa Mesih’in yaşamını anlatır. “İncil”in kelime anlamı, “iyi haber” veya “müjde”dir. Dolayısıyla, “İncil”, beklenen Mesih ile ilgili müjdedir. Kitap, kapsadığı bölümler açısından İsa Mesih’le ilgili müjdenin kaydıdır. Bu açıdan, “Dört İncil” dediğimiz zaman, Yeni Antlaşma kitabının dört bölümünden söz ediyoruz.
Başlangıçtan beri Hristiyan alemi hiçbir zaman dört İncil’den fazlasını kabul etmemiştir ve bugün elimizdeki İncil’ler de bunlardır. Dört İncil ikinci yüzyıldan da önce Roma İmparatorluğun dört bir bucağına yayılmış ve olduğu gibi okunup öğrenilmişti. Elimizdeki, “Dört İncil” ilk yüzyılda isimleriyle anıldıkları kişiler tarafından kaleme alındılar. Bu dört İncil İsa Mesih’in yaşamının gerçek kayıtlarıdır ve Tanrı’nın Ruhu’nun esiniyle, Matta, Markos, Luka ve Yuhanna tarafından kaleme alınmışlardır. İsa Mesih’in hayatını anlatan dört İncil’den her biri, İsa Mesih’in insanlığa getirdiği müjdeye değişik bir açıdan bakar. Her İncil tek başına, Tanrı’nın Oğlu İsa Mesih’in güçlü bir bildirisi olarak ayakta durmaktadır.
Neden birden fazla İncil vardır?
Bu noktada iki neden bulunmaktadır:
1) İncil’lerdeki tanıklıklar birbirini destekler ve aynı şeyler dört kez tekrar edilerek Mesih’in yaşamının büyük tarihsel gerçeklerini bilmemizi sağlar. Bir mahkemede birçok tanığın tanıklığı sadece bir tanığınkinden daha güvenilir sayılır. Buna karşın tanıklıkları kelimesi kelimesine birbirlerininkine uyuyorsa, birbirleriyle işbirliği yaptıkları şüphesi uyanır. Birbirlerini destekleyen tanıklıklarda aktarılan bilgi aynı olup kullanılan sözlerin birbirlerinden farklı olması, tanıkların dürüstlüğünü gösterir. Aynı şekilde, Dört İncil’deki benzerlikler ve farklılıklar da onların gerçekliğinin ve güvenilirliğinin kanıtıdır.
2) Her İncil, Mesih’i ayrı ve bilerek belli bir bakış açısından gösterir. Sıradan bir insanın yaşamının kaydını yaparken, bir biyografi yazarı onun sosyal yaşamını, bir diğeri kişisel ya da özel yaşamını ve bir başkası da psikolojik biyografisini yazabilir. Her biri amaçlarına göre, bazı gerçekleri seçip bazı gerçekleri yazılarına katmayabilir. Aynı olayları anlatırken bile, her biri farklı ayrıntıları vurgular.
Örneğin, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü ele alalım. Onun bir komutan olarak yeteneklerinden söz etmek isteseydim, Çanakkale Savaşı’ndan bazı olayları seçerdim. Ona büyük bir sosyal reformcu olarak ilgi duyuyorsam, Türkiye Cumhuriyetine ve toplumuna tanıttığı bazı devrimci değişiklikleri seçerdim. Yine, eğer sözcükleri kullanma yeteneğiyle ilgileniyor olsaydım, bazı ünlü sözlerini ve konuşmalarını seçerdim. Biyografide yer alan olayların seçilip düzenlenmesi amacıma bağlı olurdu. Sonunda ortaya çıkan biyografiler birçok bakımdan birbirlerinden farklı olsa da yine de her biri Atatürk’ün tamamen geçerli bir biyografisi olurdu. İncil’ler için de durum aynıdır. Her birinin kendi amacı vardır: Bu yüzden her biri kaydedilmiş olan gerçekleri kendisine göre seçmiş ve düzenlemiştir.
Mesih’ini sadece bir değil, dört ayrı mercekten görmemize izin veren Tanrı’nın bu planından ölçüsüz bir biçimde yararlanırız. Birçok iplikten yapılmış bir ip, ipliklerin teker teker kendi kuvvetlerinden daha kuvvetli olduğu gibi, İncil’in yazarlar tarafından bildirilişi, ayrılığındaki birlik ve birliğindeki ayrılıkla bir bütün olarak, teker teker kendi tanıklıklarından daha kuvvetlidir.
Dört İncil bir kişi üzerine dört tanıklıktır. Bunun için bazen bu dört bölüm, “Matta’ya göre İncil”, “Markos’a göre İncil” v.b. şeklinde tanımlanmıştır. Her portre Mesih’i belirli bir ışığın altında ya da ilişkide açıklamak için dikkatle çizilmiştir. Peki bu dört bakış nedir? İlk yüzyıldan beri, aşağıdaki perspektifler Hıristiyanlar arasında genel olarak kabul edilmiştir:
Matta – İbrahim’in ve Davut’un Oğlu Kral Mesih
Matta İncil’inin amacı bize İsa’nın, Kutsal Yazılar’da vaat edilen Mesih, İbrahim ve Davut’un oğlu, Göklerin Egemenliğinin mirasçısı ve özellikle de Yasa’yı veren Kral olduğunu göstermektir.
Markos – Büyük İşler Yapan Tanrı’nın Kulu Mesih
Markos bölümü bize İsa’yı, Tanrı’nın yetkili Kulu, sabırlı İşçisi olarak göstermektedir. Bu nedenle de Mesih’i kanun yapmaktan çok çalışırken, konuşmaktan çok hizmet ederken görüyoruz.
Luka – İnsanların dostu olan Adem Oğlu Mesih
Luka’da İnsanoğlu olan İsa’nın kayıp insanlara sevecenliğini, merhametini ve ilgisini gösteriyor. Burada O’nu sadece İbrahim’in soyu için değil, bütün insanlık için gelmiş olan ikinci Adem olarak görüyoruz.
Yuhanna – Göklerden gelen Tanrı’nın Oğlu Mesih:
İlk üç İncil İsa’nın yaşamını genellikle aynı yönden alır, onların birçok ortak yanı vardır. Ama Yuhanna’nın tanıklığı bize Mesih’i, diğerlerinden çok farklı bir biçimde gösterir. Burada Mesih öncelikle yukardan gelen Kişi, Tanrı’nın Oğlu ve Sözü olarak görünür. İsa Kendisinin Baba’yla bir, dünyanın Işığı, Yol, Gerçek, Diriliş ve Yaşam olduğunu bildirir.
Diğer özel vurgulamaları görmek de mümkündür. Örneğin, Matta açık bir şekilde Yahudi okurlara seslenip İsa’yı Musa’nın Yasa’sının yerine gelmesi ve tamamlanması olarak gösteriyor. Markos, Romalı bakış açısına sahip olan okurlara daha uygundur, İsa’nın öğretileri yerine; hizmeti ve gücü daha çok vurgulanmıştır.
Luka İncil’ine giriş hakkındaki en çarpıcı şey, kendisinin de gösterdiği gibi, Tanrı’nın lütfunun bütün insanlık için olduğudur. Grek yani Yahudi olmayan dünyaya hitap edilmiştir. Kutsal Ruh’un diğer üçünden epey bir süre sonra Yuhanna’ya yazdırdığı İncil, yukarıdaki üç grubun hepsine hitap edip onları imana çağırmanın yanı sıra, Mesih İnanlıları Topluluğu’nda Mesih’in Kimliği konusunda gelişen ince yanlışları yanıtlamak için çok uygundur.
Dört İncil – Ortak Tanıklık
Buna karşın, İncil’in önemli bir yönü vardır ki bu her dört anlatımda da bulunur. Bu, O’nun doğumu, vaftiz olması, oruç tutması, mucizeleri ya da dağda görünüşünün değişmesi değil; çarmıhı ve dirilişidir.
İsa’nın sayısız etkinlikleri ve sözleri arasında, ölümü ve dirilişi ortak tanıklık için harika bir konu olarak seçilmiştir. İbrahim’in Oğlu acı çeker ve ölür. Tanrı’nın Kulu acı çeker ve ölür. Adem’in Oğlu acı çeker ve ölür. Tanrı’nın Oğlu acı çeker ve ölür. İbrahim’in Oğlu ölümden dirilir. Tanrı’nın Kulu ölümden dirilir. Adem’in Oğlu ölümden dirilir. Tanrı’nın Oğlu ölümden dirilir.
SONUÇ
“İncil” sadece bir kitabın ismi değildir. Dünyanın tek Kurtarıcısı olan İsa Mesih’in mesajıdır. İncil İsa Mesih’in Kendisidir. Müjde İsa Mesih’in Kendisidir. “Bunlar, İsa’nın O'nun (Hz. Mehdi nin Kutsal Ruuuuuhun) Oğlu Mesih olduğuna iman edesiniz ve iman ederek O’nun adıyla yaşama kavuşasınız diye yazılmıştır.” (Yuhanna 20:31).
Eski Antlaşma’da peygamberler gelecek olan Mesih’i ve O’nun yapacağı işleri önceden bildirdiler. Şimdi O geldiği için, Tanrı bu haberi bütün insanlığa bir değil, dört yetkili tanıklık aracılığıyla duyurdu. Tanrı’nın Kendisinin seçtiği tanıkların sözleri aracılığıyla tek Müjde’nin dört yanını gören bir perspektifle kusursuz anlatımına sahibiz. Yeryüzünde bu Müjde’nin gücünü değiştirebilecek ve azaltabilecek hiçbir güç yoktur.
Neden Dört İncil Var? Dört İncil dediğimizde ne anlıyoruz? Gerçekten de toplumda inanıldığı gibi dört tane İncil mi var?
Dört İncil dediğimiz, esasen İncil’in 27 kitapçığından ilk dördüdür.
Bu yukardaki bir dostun yorumudur.
Müslüman Alimlerin bu husustaki Yorumu da şöyledir biz ise bu konudaki Yorumumuzu en son yayınlaycağımız vaazımızda konu edineceğiz inşallahu rahman dua edesinizde rabbim muvafak kılsın inşallah
Bugün dağıtılan İnciller Kitab-ı Mukaddes olarak dört İncili de içerisine almaktadır.
Geçmiş peygamberlerde olduğu gibi, Hz. İsa'nın (a.s.) sağlığında da İncil, yazılı kitap hâline getirilmemiştir. Çünkü İsa (a.s)'ın tebliğ süresinin kısa oluşu ve yaşadığı devrin şartları buna elvermiyordu. En erken yazıları İncil, İsa'dan sonra yetmişli yıllarda kaleme alınmıştır. Dolayısıyla Hz. İsa'nın tebliğ ettiği hakikatler anında kaydedilememiş, sonradan yazılan İncillere insan sözü karışmış ve böylece kitabın aslı tahrife uğramıştır.
Bugün kilisece kabul edilmiş dört resmi İncil vardır: Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncilleri. Bunların Havarilerden geldiği ve sahih olduğu kabul edilir. Bunlardan ilk üçü -birtakım ayrılıklara rağmen- ana mesele ve bölümlerinde birbirlerine yakındırlar. Bunlara, "aynı bakış açısıyla yazılmış anlamında, Sinoptik" İnciller adı verilir. Bu üç İncil, zaman bakımından dördüncü incilden öncedirler. (1)
Bu dört İncil'den Markos'un İncilinin en eskisi olduğu, Matta ve Luka İncillerinin, hem bunun eski şeklinden, hem de kaybolan ve "O" denilen bir kaynaktan metinlerini aldıkları söylenmektedir. Bu İncillerin dördüncüsü olan Yuhanna İncili ise, oldukça geç yazılmış mistik yönü ağır basan bir İncildir. (2)
Dört İncil ve yazarları şunlardır:
Matta İncili: Yirmi sekiz babtır. Matta, Havarilerden biri olup, M. 70 yılında Hristiyanlığı yaymak için yerleşmiş olduğu Habeşistan'da ölmüştür. İncilde Hz. İsa (as)'ın Mesihliği üzerinde durur.
Markos İncili: Markos, Havarilerin reisi olan Petrus'un talebesidir. Hristiyanlığı yaymak için yerleşmiş olduğu Mısır'da M. 62 yılında ölmüştür. İncili on altı bab olup Hz. İsa (as)'ın hayatından bahsetmektedir.
Luka İncili: Doktor veya ressam olduğu söylenen Luka, Pavlos'un talebesidir, Havari değildir. İncili M. 60 yıllarında yazmıştır. Yirmi dört babtır. İsa'nın hayatı ve tebliğ ettiği şeylerden bahsetmektedir.
Yuhanna İncili: Yirmi dört bab olan bu İncil'i yazanın Yuhanna'nın talebesi olduğu sanılmaktadır. Bu İncil'de Hz. İsa (as)'ın, Allah'ın oğlu olduğu tezi üzerinde ısrarla durulmaktadır. Aslında bugün elimizde bulunan İncil'de bu dört İncilin dışında yirmi üç İncil daha olup toplam yirmi yedi incilden meydana gelmiştir. Halbuki Allah'ın Hz. İsa (as)'a indirmiş olduğu İncil birdir. (Ahmet Kahraman, Dinler tarihi, İst. 1968, s. 189).
Bir ilim adamının tespitlerine göre bugünkü İncillerin gayesi; Hz. İsa'nın sözlerini ve işlerini aktarmakla, onun yeryüzündeki risaletinin tamamlandığı sırada, insanlara bırakmak istediği talimatları onlara tanıtmak olmuştur. Talihsizlik, İncil yazarlarının bildirdikleri olayların görgü tanığı olmamalarından ileri gelir. Onlar, Hz. İsa'nın hayatı hakkında muhtelif Yahudi-Hristiyan cemaatlerinin, bugün kaybolmuş bulunan ve sözlü rivayetle nihai metinler arasında vasıta rolü oynamış olan, sözlü veya yazılı durumda korunan bilgilerin, o toplulukların sözcüleri tarafından anlatılmalarından başka bir şey değildir. (Maurıce Bucaılle, a.g.e., s. 369).
Dört İncil’de bulunan bazı tahrif belirtileri ve çelişkileri şöyle sıralayabiliriz:
1. Matta, Markos ve Luka İncillerine göre Hz. İsa(as)’ın risaleti bir yıl, Yuhanna’ya göre ise iki yıldan fazla sürmüştür.
2. Hz. Davud’dan (a.s.) Hz. İsa (as)’a kadar geçen kuşakların sayısı Matta’ya göre yirmi altı iken Lukaya göre kırk'tır.
3. İncillerin bazı yerlerinde Hz. İsa (as)’a uluhiyet isnad edilirken, bazı yerlerde de ona insanoğlu denmektedir. Bu ikisi arasında gözden kaçmayacak açık bir çelişki görülmektedir.
4. Hristiyanlığa göre Hz. İsa (as) çarmıha gerileceği sırada “Allah’ım! Allah’ım! Beni neden terk ettin!” diye Allah’a yalvarmıştır. Bu söz Tanrı İsa’nın ise, onun Tanrı olduğu halde kendini koruyamadığı anlaşılıyor. Peygamber İsa’nın sözü ise, onun Tanrı’yı hakkıyla tanımadığı anlaşılıyor. Çünkü bir peygamber “Allah’ım! Beni neden terk ettin?” demez. Bizim inancımıza göre ne Hz. İsa çarmıha gerilmiş, ne de böyle bir yakarışta bulunmuştur.
5. Matta, Hz. İsa (as)’ın soy kütüğünü Hz. İbrahim (as)’e kadar kırk kişi olarak verirken, Luka bunun elli beş olduğunu söyler.
6. İncillerde Hz. İsa için sık sık “Allah’ın oğlu”, “Yusuf’un oğlu”, “Davudoğlu”, "Ademoğlu” gibi ifadeler kullanılır. Bunların arasında açık bir çelişki vardır.
7. Markos İncil'inde, İncil Allah’a, Romalılara Mektub kitabında ise, Hz. İsa (as)’a nispet edilir.
8. Luka İncilinde bir yerde kurtarıcı Hz. Allah, diğer bir yerde de Hz. İsa (as) olarak verilmektedir.
9. İncillerde Tanrı'nın görülüp görülemeyeceği hususunda çelişkili bilgiler bulunmaktadır.
10. Bu İnciller, Allah Teala’ya nispet edilemeyeceği gibi Hz. İsa (as)’a da nispet edilemez. Allah’a nispet edilemeyeceğini, aslının korunamadığından, yazıya geçirilemediğinden, ortada, üzerinde ittifak edilen ortak bir metin olmadığından vb. durumlardan anlamaktayız. Hz. İsa (as)’a nispet edilemeyişini ise bu İncilleri onun yazdırmayışından, onu dinleyen ve dinleyenleri dinleyenlerin yazdıkları İnciller içinde bulunan tutarsızlık, yanlışlık ve çelişkilerden anlamaktayız. Bu İncillerin Hz. İsa (as)’a ait olmayışının diğer bir sebebi de çarmıh olayının İncil metinlerinde geçmesidir. Çarmıhın İncillerde zikredilişi, bu İncillerin sonrakiler tarafından kaleme alındığını gösterir.
Bu gibi çelişki ve tutarsızlıkların Allah’a nispet edilen bir kitapta bulunamayacağına, diğer taraftan bir peygamberin kendini tanrılaştırıp tanrıyı da insanlaştıramayacağına göre, Hristiyan kutsal kitabının sonradan insan eliyle yazıldığı ve tahrif edildiği ortaya çıkmaktadır.
Netice olarak;
Bugün Hristiyanların elinde bulunan farklı İncil metinleri yüce Allah tarafından gönderilen asıl vahiy ürünleri değildir. Çünkü Hz. İsa (as) peygamberliği döneminde ne yazmış, ne de yazdırmıştır. O semaya yükseltildikten sonra, bazı öğrencileri Hz. İsa (as)’dan dinlediklerini, Hz. İsa’nın öğrencilerinin öğrencileri ise hocalarından duyduklarını kendi metotlarına göre yazmaya başladılar. Böylece mübalağa etmeden söyleyecek olursak yüzlerce İncil metni ortaya çıktı. İşin içinden çıkmak maksadıyla oluşturulan komisyondan -İznik Konsili de- üç yüz yirmi beş İncil incelendi ve bu İncillerden dört tanesi sahih, diğerleri sahte sayıldı. Ancak tartışmalar bununla bitmedi. Örneğin Barnaba ve Ebionitler İncili sahte sayılan İnciller arasına dahil edildi. Halbuki bu İncillerde Hz. İsa (as)’ın tanrı olmadığı, çarmıha gerilenin de o olmadığı, onun ancak Allah’ın kulu ve resûlü olduğu, ondan sonra bir peygamber geleceği ve Allah’ın bir olduğu bildirilmektedir.
Bugün elde bulunan İnciller, Hristiyan müntesiplerine yol göstermekten uzak bulunuyor. Geçmişte ve günümüzde en çok Müslüman olanların Hristiyanlardan olması dikkat çeken bir husustur. Hristiyanlar, özellikle teslis akidesini -Tanrı'nın Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’tan meydana geldiğini- kabul etmekte zorlanıyorlar. Bunu akıllarıyla izah edemiyorlar. Çünkü Allah’ın birliği akidesi Hz. Adem (as)’dan beri tüm peygamberlerde tartışma konusu bile yapılmamışken, Hristiyanlıkta korkunç bir sapmayla üçlü tanrı anlayışının ortaya çıkması, insanları ikna edememektedir.
Bugün dünya gündeminde insanlığın tüm dinî, akidevî ihtiyaçlarının yanında dünyevî, uhrevî ve ruhî gereksinimlerini tatmin edecek yegane kaynak Kur’an-ı Kerim’dir. Çünkü Yüce Allah İslam dinini tüm dinlere üstün kılmak ve nurunu cihana yaymak için göndermiştir. Bu dinin yeni tabirle yol haritasını Kur’an-ı Kerim belirlemektedir.
EDitörden SONUC
islamın Dört Halifesi olduğu gibi isa nın da 4 Halifesi bu Dört Havarisidir dört yakın arkadaşı nasıl müslümanlık bu dört koldan yayıldığı gibi isavilikde bu dört koldan yayılmıştır. Yeni Vaazimızı dört gözle bekleyin inşallah
21.05.2020 isavi takvimine göre isa nın cennete yükseldiği gün
The Day off chrıstıl himmelfahrt 2020