Hazret-i Ömer (radıyallâhü anh) halîfe iken, bir bayram günü, bütün Ashâb (rıdvânullâhi teâlâ aleyhim ecmaîn) evlâdlarına hâllerine uygun olarak bayramlık elbiseler almışlardı. O bayramda, onların elbiseleri yeni, Hazret-i Ömer'in (radıyallâhü anh) çocuğunun elbisesi eski idi. Diğer çocuklar onunla alay ettiler. Hazret-i Ömer'in (radıyallâhü anh) oğlu ağlaya ağlaya babasının huzuruna geldi, hâdiseyi anlattı.
Hazret-i Ömer (radıyallâhü anh) oğlunu böyle mahzun ve gamlı görünce, şefkat ve merhametinden, beytülmâl emînine dedi ki:
“Herkes çocuklarına yeni elbise aldılar. Oğlumun elbisesi eski olduğundan, diğer çocuklar alay etmişler. Ağlaya ağlaya bana geldi. Ben de hâlini gördüm. Beytülmâldan bana tayin olunan gelecek aya âid alacağımdan bir kaç akçe ver ki, buna bir elbise alayım.”
Beytülmâl emîni dedi ki: “Benden henüz hak etmediğiniz parayı istiyorsunuz. Ey Emîru'l-müminîn, gelecek aya kadar yaşayacağınızı biliyor musunuz?” Hazret-i Ömer (radıyallâhü anh):
“O güne kadar yaşayıp yaşamayacağımızı Hak Sübhânehü ve Teâlâ Hazretlerinden başka kim bilebilir?” dedi.
Beytülmâl emîni dedi ki: “Ey Resûlullâh'ın halîfesi, öyleyse size almak lâyık değildir. Benim de vermem doğru olmaz.”
Hazret-i Ömer söylediğine pişman olup, istiğfâr etti. Beytülmâl emînine de hayır duâda bulundu. Allâhü Teâlâ Hazretleri kemâl-i lütfundan Hazret-i Ömer'in oğluna da bir yol ile teselli verip, her biri gönülleri hoş olarak gittiler.
Ey mü'minler: Şimdi gelin, Hazret-i Ömer'in (radıyallâhü anh) adâletine ve hilmine bakın ve insaf edin. Yeryüzünün halîfesi iken, oğluna elbise alamayıp, beytülmâldan birkaç akçe istediğinde, beytülmâl emîni vermeyince bundan huzursuz olmamış, ayrıca duâ etmiştir.
[Menâkıb-ı Çâryâr-ı Güzîn]
*
Hazret-i Ömer (radıyallâhü anh) oğlunu böyle mahzun ve gamlı görünce, şefkat ve merhametinden, beytülmâl emînine dedi ki:
“Herkes çocuklarına yeni elbise aldılar. Oğlumun elbisesi eski olduğundan, diğer çocuklar alay etmişler. Ağlaya ağlaya bana geldi. Ben de hâlini gördüm. Beytülmâldan bana tayin olunan gelecek aya âid alacağımdan bir kaç akçe ver ki, buna bir elbise alayım.”
Beytülmâl emîni dedi ki: “Benden henüz hak etmediğiniz parayı istiyorsunuz. Ey Emîru'l-müminîn, gelecek aya kadar yaşayacağınızı biliyor musunuz?” Hazret-i Ömer (radıyallâhü anh):
“O güne kadar yaşayıp yaşamayacağımızı Hak Sübhânehü ve Teâlâ Hazretlerinden başka kim bilebilir?” dedi.
Beytülmâl emîni dedi ki: “Ey Resûlullâh'ın halîfesi, öyleyse size almak lâyık değildir. Benim de vermem doğru olmaz.”
Hazret-i Ömer söylediğine pişman olup, istiğfâr etti. Beytülmâl emînine de hayır duâda bulundu. Allâhü Teâlâ Hazretleri kemâl-i lütfundan Hazret-i Ömer'in oğluna da bir yol ile teselli verip, her biri gönülleri hoş olarak gittiler.
Ey mü'minler: Şimdi gelin, Hazret-i Ömer'in (radıyallâhü anh) adâletine ve hilmine bakın ve insaf edin. Yeryüzünün halîfesi iken, oğluna elbise alamayıp, beytülmâldan birkaç akçe istediğinde, beytülmâl emîni vermeyince bundan huzursuz olmamış, ayrıca duâ etmiştir.
[Menâkıb-ı Çâryâr-ı Güzîn]
*