Esmâ (r.anhâ), Hz. Ebûbekr'in büyük kızı ve Hz. Âişe'nin (r.anhâ) ablasıdır. İlk Müslüman olanların on sekizincisidir. Zâtu'n-nitâkayn lakabı ile meşhurdur.
Esmâ (r.anhâ) kendisine Zâtu'n-nitâkayn denilmesini şöyle anlatır: “Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) (babam) Ebûbekir ile Medine-i Münevvere'ye hicret için yola çıkacakları zaman evimizde alelacele kendilerine yiyecek ve içecek bir şeyler hazırladım. Ağızlarını bağlamak için bir şey bulamayınca, babama 'Bunların ağzını bağlamak için kuşağımdan başka bir şey bulamadım' dedim. Babam, “Kuşağını ikiye böl. Biriyle sofranın ağzını, biriyle de kırbanın ağzını bağla” dedi. Ben de öyle yaptım.”
İşte bundan dolayı Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) tarafından iki kuşaklı manasında “Zâtu'n-nitâkayn” denilmiştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yola çıktıktan sonra müşrikler aralarındaki muhabbeti bildiklerinden Peygamber Efendimizi (s.a.v.) bulmak için hemen Ebûbekir'in (r.a.) evine geldiler. Gelenler içinde Ebû Cehil de vardı. Kapıya Esmâ (r.anhâ) çıktı. Baban nerede? diye sordular. Hz. Esmâ ‘Bilmiyorum' deyince yanağına şiddetli bir tokat attı. Öyle ki kulağındaki küpesi yere düştü.
Esmâ (r.anhâ), Aşere-i Mübeşşere'den Hz. Zübeyr'in zevcesi, Abdullah ibn-i Zübeyr'in (r.a.) de annesidir. Medine'ye hicret ederken oğlu Abdullâh'a hamile idi. Müslümanlardan Medine'de ilk doğum yapan Esmâ (r.anhâ) idi. Oğlu Abdullah, Abâdile-i Erbaa'dan yani ismi Abdullah olan büyük ilim sahibi dört zattan biridir.
Abdullah ibn-i Zübeyr (r.a.) dedi ki, “Teyzem Âişe (r.anhâ) ve annem Esmâ'dan (r.anhâ) daha cömert kadın görmedim. Ancak ikisinin cömertlikleri farklı idi. Âişe (r.anhâ) gelen şeyleri biriktirir, ondan sonra ihtiyaç sahiplerine verirdi. Annem ise geleni hemen verir, ertesi güne hiçbir şey bırakmazdı. Hastalığında bütün kölelerini âzâd etmişti.”
Hz. Esmâ'dan (r. anhâ) elli altı hadîs-i şerîf rivayet edilmiştir. On dördünün rivayetinde Buhârî ve Müslim ittifak etmişlerdir. Hz. Esmâ (r.anhâ) hicrî 93 tarihinde vefat etti. Muhâcir hanımlardan en son vefat edendir. Yüz yaşına girdiği halde ağzından bir dişi bile düşmemiş, akıl ve idrakine bir noksanlık gelmemişti.
*
Esmâ (r.anhâ) kendisine Zâtu'n-nitâkayn denilmesini şöyle anlatır: “Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) (babam) Ebûbekir ile Medine-i Münevvere'ye hicret için yola çıkacakları zaman evimizde alelacele kendilerine yiyecek ve içecek bir şeyler hazırladım. Ağızlarını bağlamak için bir şey bulamayınca, babama 'Bunların ağzını bağlamak için kuşağımdan başka bir şey bulamadım' dedim. Babam, “Kuşağını ikiye böl. Biriyle sofranın ağzını, biriyle de kırbanın ağzını bağla” dedi. Ben de öyle yaptım.”
İşte bundan dolayı Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) tarafından iki kuşaklı manasında “Zâtu'n-nitâkayn” denilmiştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yola çıktıktan sonra müşrikler aralarındaki muhabbeti bildiklerinden Peygamber Efendimizi (s.a.v.) bulmak için hemen Ebûbekir'in (r.a.) evine geldiler. Gelenler içinde Ebû Cehil de vardı. Kapıya Esmâ (r.anhâ) çıktı. Baban nerede? diye sordular. Hz. Esmâ ‘Bilmiyorum' deyince yanağına şiddetli bir tokat attı. Öyle ki kulağındaki küpesi yere düştü.
Esmâ (r.anhâ), Aşere-i Mübeşşere'den Hz. Zübeyr'in zevcesi, Abdullah ibn-i Zübeyr'in (r.a.) de annesidir. Medine'ye hicret ederken oğlu Abdullâh'a hamile idi. Müslümanlardan Medine'de ilk doğum yapan Esmâ (r.anhâ) idi. Oğlu Abdullah, Abâdile-i Erbaa'dan yani ismi Abdullah olan büyük ilim sahibi dört zattan biridir.
Abdullah ibn-i Zübeyr (r.a.) dedi ki, “Teyzem Âişe (r.anhâ) ve annem Esmâ'dan (r.anhâ) daha cömert kadın görmedim. Ancak ikisinin cömertlikleri farklı idi. Âişe (r.anhâ) gelen şeyleri biriktirir, ondan sonra ihtiyaç sahiplerine verirdi. Annem ise geleni hemen verir, ertesi güne hiçbir şey bırakmazdı. Hastalığında bütün kölelerini âzâd etmişti.”
Hz. Esmâ'dan (r. anhâ) elli altı hadîs-i şerîf rivayet edilmiştir. On dördünün rivayetinde Buhârî ve Müslim ittifak etmişlerdir. Hz. Esmâ (r.anhâ) hicrî 93 tarihinde vefat etti. Muhâcir hanımlardan en son vefat edendir. Yüz yaşına girdiği halde ağzından bir dişi bile düşmemiş, akıl ve idrakine bir noksanlık gelmemişti.
*