Hacc-ı Ekber Nedir? | Hangi Hacca Hacc-ı Ekber Denilir? | Hacc-ı Ekber Hangi Gündür?
"Hacc-ı Ekber" Kelime olaraktan "Büyük Hac" Demektir.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَأَذَٰنٌ مِّنَ ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦٓ إِلَى ٱلنَّاسِ يَوْمَ ٱلْحَجِّ ٱلْأَكْبَرِ أَنَّ ٱللَّهَ بَرِىٓءٌ مِّنَ ٱلْمُشْرِكِينَ ۙ وَرَسُولُهُۥ ۚ فَإِن تُبْتُمْ فَهُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ ۖ وَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَٱعْلَمُوٓا۟ أَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِى ٱللَّهِ ۗ وَبَشِّرِ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ بِعَذَابٍ أَلِيمٍ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve ezanun minallâhi ve resûlihî ilen nâsi yevmel haccıl ekberi ennallâhe berîun minel muşrikîne ve resûluh (resûluhu), fe in tubtum fe huve hayrun lekum, ve in tevelleytum fa´lemû ennekum gayru mu´cizîllâh (mu´cizîllâhi), ve beşşirillezîne keferû bi azâbin elîm(elîmin).
Hacc-ı ekber gününde , Allah ve Resûlünden bütün insanlara bir bildiridir: Allah ve Resûlü, Allah’a ortak koşanlardan uzaktır. Eğer tövbe ederseniz, bu sizin için hayırlıdır. Ama yüz çevirirseniz, şunu iyi bilin ki, siz Allah’ı âciz bırakabilecek değilsiniz. İnkârcılara, elem dolu bir azabı müjdele!
(Tevbe Suresi 3. Ayet)
ٱلْحَجِّ ٱلْأَكْبَرِ
Senenin Arefe günü Cuma’ya rastladığı dönemde yapılan hacca, “Hacc-ı Ekber” yani "Büyük Hac" denilir. Senenin Arefe günü Cuma günü olmayıpta başka bir güne rastladığı dönemde yapılan hacca'da "Hacc-ı Asğar" yani "Küçük Hac" denilir, Arefe gününden kasıt, Kurban bayramının arefesi, yani arafata çıkılan gerçek Arefe kastedilmektedir. “Hacc-ı Ekber” Hac Görevlerinin Yapıldığı Arafat günü ve ondan sonraki Dört Güne denilir, Yani Kurban bayramının arefesi, Kurban bayramının birinci günü,Kurban bayramının ikinci günü,Kurban bayramının üçüncü günü,Kurban bayramının dördüncü günü, Arafatta ve müzdeilfede vakfe günü tavaf günü ve cemerat yani Şeytan taşlama günleri buna dahildir. Çünkü Senenin Arefe günü Cuma’ya rastladığında yapılan O seneki hacca “Hacc-ı Ekber” yani "Büyük Hac" denilir.
Abdullah b. Ömer'den -Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَقَفَ يَوْمَ النَّحْرِ بَيْنَ الْجَمَرَاتِ فِي الْحَجَّةِ الَّتِي حَجَّ فَقَالَ: أَيُّ يَوْمٍ هَذَا؟ قَالُوا: يَوْمُ النَّحْرِ. قَالَ: هَذَا يَوْمُ الْحَجِّ الْأَكْبَرِ. [ رواه أبو داود وصححه الألباني في صحيح أبي داود ]
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- hac yaptığı yılın haccında cemrelerin arasında durdu ve şöyle buyurdu:
- Bugün hangi gündür?
(Sahâbe):
- Nahr (kurban bayramının birinci) günüdür, dediler.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
- Bugün, Hacc-ı Ekber (Büyük Hac) günü'dür." (Sünen-i Ebî Davud; hadis no: 1945. Elbânî, "Sahih-i Ebî Davud"; hadis no: 1700'de hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.)
Ebu Hureyre'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
بَعَثَنِي أَبُو بَكْرٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ فِيمَنْ يُؤَذِّنُ يَوْمَ النَّحْرِ بِمِنًى: لَا يَحُجُّ بَعْدَ الْعَامِ مُشْرِكٌ، وَلَا يَطُوفُ بِالْبَيْتِ عُرْيَانٌ، وَيَوْمُ الْحَجِّ الْأَكْبَرِ؛ يَوْمُ النَّحْرِ، وَإِنَّمَا قِيلَ الْأَكْبَرُ؛ مِنْ أَجْلِ قَوْلِ النَّاسِ الْحَجُّ الْأَصْغَرُ. فَنَبَذَ أَبُو بَكْرٍ إِلَى النَّاسِ فِي ذَلِكَ الْعَامِ، فَلَمْ يَحُجَّ عَامَ حَجَّةِ الْوَدَاعِ الَّذِي حَجَّ فِيهِ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مُشْرِكٌ. [ رواه البخاري ]
"Ebu Bekir -Allah ondan râzı olsun- Nahr (kurban bayramının birinci) günü Minâ'da ilân yapacak kimseler arasında beni de gönderdi: Artık bu yıldan sonra hiçbir müşrik hac yapamayacak ve hiç kimse de Beytullah'ı (Kâbe'yi) çırılçıplak tavaf edemeyecektir. Hacc-ı Ekber günü de, Nahr günü (kurban bayramının birinci günü)dür.Hacc-ı Ekber (büyük hac) denilmesinin sebebi; insanların Hacc-ı Asğar (küçük hac) demelerinden dolayıdır.Ebu Bekir o yıl, insanlara antlaşmalarının bozulduğunu ilân etti. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in hac yaptığı Vedâ haccı yılında hiçbir müşrik hac yapmadı." (Buhârî; hadis no: 369).
Arafat'ta durmak (vakfe), Müzdelife'de gecelemek, (bayramın birinci gününün) gündüzünde Akabe cemresine taşları atmak, kurban kesmek (nahr), saçları traş etmek, Farz (Ziyâret) tavafı yapmak ve Sa'y etmek gibi hac ile ilgili amellerin bu günde olması sebebiyle Nahr günü, Hacc-ı Ekber günüdür.Hac günü; zamandır.Hacc-ı Ekber ise, Hac gününde yapılan ameldir. Kur'an-ı Kerim'de de Hacc-ı Ekber günü zikredilmiştir.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
وَأَذَانٌ مِّنَ اللهِ وَرَسُولِهِ إِلَى النَّاسِ يَوْمَ الْحَجِّ الأَكْبَرِ أَنَّ اللهَ بَرِيءٌ مِنَ الْمُشْرِكِينَ وَرَسُولُهُ فَإِن تُبْتُمْ فَهُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ وَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُواْ أَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِي اللّهِ وَبَشِّرِ الَّذِينَ كَفَرُواْ بِعَذَابٍ أَلِيمٍ [ سورة التوبة الآية: 3 ]
"Büyük hac günü, insanlara Allah ve Rasûlünden bir ilân (ve uyarı)dır: Şüphesiz ki Allah ve Rasûlü, artık müşriklerden uzaktır. (Ey müşrikler!) Eğer tevbe eder (hakka döner ve şirkinizi terkeder)seniz; bu, sizin için daha hayırlıdır. Yok eğer (hakkı kabul etmekten) yüz çevirir(ve Allah'ın dînine girmez)seniz, bilin ki siz, Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz (O'nun azabından asla kurtulamazsınız).(Ey Rasûl!) İnkâr edenlere acıklı bir azabı müjdele." (Tevbe Sûresi: 3).
Hac kelimesi, Arapça’da ziyaret etmek, yönelmek anlamına gelmektedir. Sözlük olarak hacc-ı asğar, küçük hac, hacc-ı ekber, büyük hac anlamına gelir. Hacc-ı ekber ifadesi Kur’an-ı Kerim’de; Hacc-ı ekber gününde, Allah ve Resûlünden bütün insanlara bir bildiridir. (Tevbe, 9/3) şeklinde geçmektedir. Bu ayetteki haccı ekberin hangi anlamda olduğu konusunda farklı görüşler vardır (Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an Yolu Tefsiri, II, 724). Genel kabul gören görüşe göre, Hac mevsimi dışında Kâbe’ye yapılan ziyarete (Umre) hacc-ı asğar; hac mevsiminde yapılan ziyarete de hacc-ı ekber denir. Bayramın birinci gününe de hacc-ı ekber denilir (Zeylaî, Tebyînu’l-Hakâik, Kahire, 1313, II, 3). Hz. Ali (r.a.), Rasûlüllah’a (s.a.s.) el-Haccü’l-Ekber hangi gündür? Diye sordum; Bayramın ilk günüdür. (Tirmîzî, Tefsîru’l-Kur’an, 10) buyurdular.
Hacc-ı Ekber, Arapça "El-Haccü'l-Ekber" terkibinin Osmanlıca söylenişidir ve kelime olarak "En Büyük Hac" demektir, Kur'ân-ı Kerim Tevbe suresi 3. ayette söz konusu edilmektedir. Bu sûre, dolayısı ile bu ayet-i kerime Hicretin 9. senesi Medine'de nazil olmuştur. O yıl Rasulüllah (sav) Efendimiz kendileri hacca gidememiş, Hz. Ebubekir'i hac emiri olarak göndermişlerdir. Bu sûre, müşriklere karşı bir ültimatom olarak nazil olunca, bunu onlara duyurmak üzere Hz. Ali'yi görevlendirdi ve bizzat kendi devesine bindirerek Mekke'ye gönderdi. O da Kurban Bayramı'nın birinci günü, hala Müslümanlarla beraber hac yapmakta olan müşriklere surenin ilk kırk (ya da otuz) ayetini ültimatom olarak okudu. Üçüncü ayette -mealen- şöyle deniyordu: "Ve bu, Hacc-ı Ekber günü Allah'ın ve Rasulünün bir ilânıdır ki, Allah ve Rasulü müşriklerden beridir..." Burada görüldüğü gibi "hacc-ı ekber günü" bilinen (marife) birgün olarak zikredilmekte ve Rasûlüllah'ın bulunmadığı, Hz.Ebu Bekir'in Hac emiri olduğu o yılki Hacca "hacc-ı ekber" denilmektedir. Çünkü ültimatomun ilâmi o yıl yapılmıştır. "Hacc-ı ekber günü bir ilamdir" dendiğine göre "hacc-ı ekber" o yılki hacdır.
Ancak niçin o yıla "hacc-ı ekber" denmiştir? O yıldan sonra da "hacc-ı ekber" var mıdır? Bu konudaki rivayetler tarandıgında çok değişik değerlendirmeler ortaya çıkar. Peşinen bunlara biz de şu nokta-i nazarımızı ilave edelim: Rasûlüllah da Kâbe'yi ertesi sene Hicri onuncu yılda haccetmişler ve Ebu Davud'un rivayetine göre, Kurban günü cemreler arasında durmus, "Bugün ne gündür?" diye sormuş. Kurban günüdür, demişler, O'da bunun üzerine, "Bugün hacc-ı ekber günüdür." buyurmuşlardır (Ebu Davud, Menâsik, 66; Tirmizi'nin bir rivayeti de bu anlamdadır). Durum böyle olunca, Hz. Ebu Bekir'in haccı yaptığı bir önceki yıl haccına "hacc-ı ekber" dendiğini adı geçen ayetin işareti ile, Rasûlüllah'ın hac yaptığı yılın haccına "hacc-ı ekber" dendiğini de, mezkür hadisin ibaresiyle anladığımıza göre "hacc-ı ekber" hem Hz. Ebu Bekir'in haccına has değildir, hem de her yıl tekerür eden bir şeydir. Iki yıl peşpeşe kurbanın birinci günü cumaya rastlamayacağına göre hacc-ı ekberin cuma ile de ilgisi olmamalıdır. Gerçi Hâzin'in bir ifadesine göre: "Hacc-ı ekber Rasulüllah'ın veda haccıdır ve o gün bir cuma günü idi." denmişse de (bk. H.B. Çantay, I/271; Ibnü l-Kayyim'in aldığı bir rivayet de işaretiyle bunu destekler, bk. Zâd'ül-Me'âd, I/204. Aliyyu 1-Kâri nin bir ifadesi de bu anlamdadır) bu bir tarihi tevafuktan ibarettir (Faik Reşit Unat'in hesaplarına göre Hz. Ebubekir'in haccının arafesi Salı gününe, Rasulüllah (sav)'in veda haccının arafesi ise Cumartesi gününe denk gelmektedir ki, bu durumda tesbitlerinde bir yanılma olmalıdır bk. Hicrî Tarihleri Milâdî Tarihe Çevirme Kılavuzu, s. 2,3). Bu durumda "hacc-ı ekber", kurban bayramının birinci günüdür, şeklindeki değerlendirme ve rivayetlerin daha isabetli olması gerektiği ortaya çıkar. Zaten tefsircilerin çoğu da "hacc-ı ekber"in bayramın birinci günü olduğu görüşündedirler.
Bu konuda ayrıca şu görüşler rivayet edilmiş ve serdedilmiştir:
1. Umreye "hacc-ı asgar" (küçük hac) denirdi. Ona nispetle hacca da "hacc-ı ekber" (büyük hac) dendi. Bu izaha göre "hacc-ı ekber" her yıl mevcuttur.
2. Her bir haccın en önemli nüsûküne diğer menasıkıne nisbetle, haccın en önemli yönü anlamında "hacc-ı ekber" denmiştir ki, bu da ya "Hac Arafat demektir." hadis-i şerifine binaen arefe günüdür. Çünkü Arafat'ta o gün durulur. Ya da haccın şeytan taslama, kurban kesme, tavaf-ı ziyaret gibi en önemli işlerinin yapıldığı, bayramın birinci günüdür. Bu son izah da baştaki açıklamamızı desteklemektedir. Bu izaha göre de "hacc-ı ekber" her yıl vardır.
3. Müslümanlarla beraber Yahudiler, Nasraniler ve Müşriklerin bayramlarının hep aynı güne rastladığıve Hz. Ebu Bekir'in hac emirligi yaptığı hacdır. Çünkü geçmişte ve gelecekte ilk ve son olarak böyle bir hac yaşanmıştır [Begavî, NI/8; Ibnü'l-Cevzî, Zâdü'I-Mesîr; NI/396; Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur, IV/128; Zemasheri, Kessâf (Mustafa el-Bâbi l-Halebi,1392), N/173]. Ancak bu ismin verilme sebebi olarak böyle bir izahın yapılması bazı noktalardan ötürü isabetli olmasa gerektir. Çünkü hac, kâfirlerin ve müşriklerin katılması ile niçin "büyük" olmuş olsun? Ayrıca daha önce verdiğimiz Ebu Davûd rivayetinin de gösterdiği gibi, Rasulüllah'ın haccettiği ertesi yıl haccına da "hacc-ı ekber" denmiştir. Halbuki, önceki yıl verilen ültimatom gereğio yıl hac'da müşrikler ve diğer gayrı müslimler yoktur.
4. "Hacc-i ekber" İslam'ın izzetini ve şirkin zilletini ortaya koyan hacdır (Elmalıli, NI/2450-54). Bu izaha göre Hz. Ebu Bekir'in haccına da Rasulüllah'ın haccına da "hacc-ı ekber" denebilir. Daha sonra da böyle izzetli bir hac yapılabilir. Hatta her hac bir bakıma bu anlamı bir nebze taşır.
Pek güçlü görülmeyen diğer bazı izahlara göre de "haccı ekber"; Sa'bî'ye göre, Ramazan'da yapılan bir umredir (Suyutî, age, IV/129). Mücahid'e göre "hacc-ı ekber" "kıran" haccıdır, "hacc-ı asgar" ise "ifrad" haccıdır (Ibnül-Cevzî age, NI/396; Ibn Hacer, Fethu'l-Bâri, VNI/321). Ibn Sîizn'e göre Rasûlüllah'ın "Ehli Veber" ile beraber haccettiği hacdır [Ibn Kesîr, (Darül-kütübi'l-ilmiyye,1408), N/525]. Süfyân es-Sevri'ye göre hacc-ı ekber bütün Mina günleridir. Kur'ân-ı Kerim'de "hacc-ı ekber günü" diye müfred (tekil) zikredilmesi tıpkı "Siffin günü", "Cemel günü", "Bu'âs günü" ... tabirlerinde olduğu gibi bir ifade biçimidir. Bu isimlerle zikredilen olaylar da tek günlük olay olmadıkları halde "ün" onlar için de müfred olarak kullanılmıştır ki, "zaman" anlamındadır (Begavî, NI/8).
Sonuç olarak ağırlık kazanan görüş şudur: Her hac ve özellikle de bayramın birinci günü bir "hacc-ı ekber"dir. Yeter ki, şuuruna varılsın, Allah'ı ziyaret ediyormusçasına yapılsın, mebrur ve makbul kılınabilsin.
Arafesi cumaya rastlayan haccın faziletine dair rivayet edilen hadise gelince:
"En faziletli gün cuma gününe rastlayan Arafe günüdür ki, cumaya rastlamayan yetmiş hacdan daha üstündür." mealinde, halk dilinde meşhur bir söz vardır [bk. Ibn Abidîn, N/178 (Amira); ayrıca, N/254] Ancak bazı alimler bu rivayeti doğru bulmazlar. [Ibn Kayyim (Zâdü'l-Mead, I/25-26 (Daru'l-Ihya); el-Münavi (Feyzul-Kadîr, N/28) ve Elbanî (Elbanî, Silsiletü'1-Ehadis-ed-Daife, I/245 (H.207)]
Değerli Imam, Aliyyül-Kâri'nin bu konu hakkında müstakil bir risalesine muttali oldum. "el-Hazzûl-evfer filhaccı-ekber" (Risalenin tam metni için bk. Huseyn el-Mekkî, Irâdü s-Sâri, 316-322) adlı bu risalesinde, "Hûlâsa; Haccı-ı ekber hakkında dört görüş vardır:
a. Arefe günüdür.
b. Kurbanın birinci günüdür.
c. Ifâda Tavafının yapıldığı gündür.
d. Bütün hac günleridir.
Bu görüşleri birbiriyle çelişiyor da değildir. Çünkü küçüklük büyüklük nisbî (görevli) kavramlardır. Buna göre cumaya rastlayan hac, rastlamayandan, haccı kıran ifraddan, mutlak hac umreden daha büyüktür. Bu itibarla hepsine "hacc-ı ekber" denebilir... Ama Arafe günü cumaya rastlayan hacca hacc-ı ekber denmesi ise sonradan ortaya çıkmış örfi bir kavramdır" (agr. 218) dedikten sonra bunu da bütün bütün reddetmeyip diyor ki:
"Fakat halkın dili Hak'kın kalemidir; Müslümanların güzel gördüğü şey Allah katında da güzeldir... Arafesi cumaya rastlayan haccın hacc-ı ekber olduğunu ve yetmiş hacca denk bulunduğunu bildiren hadise "mevzu" denmesi yersizdir. Zayıf olabilir. Ancak sahih olması halinde zarar vermeyecek böyle bir konuda zayıf hadisle de amel edilir. Bunu destekler mahiyette, arafenin ve cumanın ayrı ayrı faziletlerine dair çok rivayetler vardır. Ezcümle cuma haftanın, Arâfe ise senenin en faziletli günleridirler. Bu iki günün birleşmesi halinde "nur üstüne nur" olacağı açıktır..." (age. 219-20).
İşte Aliyyül-Kâri'nin risalesinin özeti budur. Özellikle son açıklaması çok güzeldir. Cumaya rastlayan Arafede faziletlerin cuma, artı, Arafe diye katlanacağı muhakkaktır. [Konu hakkında ayrıca iki risale ismine daha rastladık. Ancak henüz görmediğimizden mahiyetlerini bilemiyoruz. 1. el-meslekü'l-ezfer fi beyâni'l-haccı'l-ekber. Ibn Azûz (Kesfu'z-Zanûn Zeyli N/479). 2. el-haccul-ekber, kaside. Ibn Arabî. agk. N/632]
Alıntıdır.
"Hacc-ı Ekber" Kelime olaraktan "Büyük Hac" Demektir.
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَأَذَٰنٌ مِّنَ ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦٓ إِلَى ٱلنَّاسِ يَوْمَ ٱلْحَجِّ ٱلْأَكْبَرِ أَنَّ ٱللَّهَ بَرِىٓءٌ مِّنَ ٱلْمُشْرِكِينَ ۙ وَرَسُولُهُۥ ۚ فَإِن تُبْتُمْ فَهُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ ۖ وَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَٱعْلَمُوٓا۟ أَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِى ٱللَّهِ ۗ وَبَشِّرِ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ بِعَذَابٍ أَلِيمٍ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve ezanun minallâhi ve resûlihî ilen nâsi yevmel haccıl ekberi ennallâhe berîun minel muşrikîne ve resûluh (resûluhu), fe in tubtum fe huve hayrun lekum, ve in tevelleytum fa´lemû ennekum gayru mu´cizîllâh (mu´cizîllâhi), ve beşşirillezîne keferû bi azâbin elîm(elîmin).
Hacc-ı ekber gününde , Allah ve Resûlünden bütün insanlara bir bildiridir: Allah ve Resûlü, Allah’a ortak koşanlardan uzaktır. Eğer tövbe ederseniz, bu sizin için hayırlıdır. Ama yüz çevirirseniz, şunu iyi bilin ki, siz Allah’ı âciz bırakabilecek değilsiniz. İnkârcılara, elem dolu bir azabı müjdele!
(Tevbe Suresi 3. Ayet)
ٱلْحَجِّ ٱلْأَكْبَرِ
Senenin Arefe günü Cuma’ya rastladığı dönemde yapılan hacca, “Hacc-ı Ekber” yani "Büyük Hac" denilir. Senenin Arefe günü Cuma günü olmayıpta başka bir güne rastladığı dönemde yapılan hacca'da "Hacc-ı Asğar" yani "Küçük Hac" denilir, Arefe gününden kasıt, Kurban bayramının arefesi, yani arafata çıkılan gerçek Arefe kastedilmektedir. “Hacc-ı Ekber” Hac Görevlerinin Yapıldığı Arafat günü ve ondan sonraki Dört Güne denilir, Yani Kurban bayramının arefesi, Kurban bayramının birinci günü,Kurban bayramının ikinci günü,Kurban bayramının üçüncü günü,Kurban bayramının dördüncü günü, Arafatta ve müzdeilfede vakfe günü tavaf günü ve cemerat yani Şeytan taşlama günleri buna dahildir. Çünkü Senenin Arefe günü Cuma’ya rastladığında yapılan O seneki hacca “Hacc-ı Ekber” yani "Büyük Hac" denilir.
Abdullah b. Ömer'den -Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَقَفَ يَوْمَ النَّحْرِ بَيْنَ الْجَمَرَاتِ فِي الْحَجَّةِ الَّتِي حَجَّ فَقَالَ: أَيُّ يَوْمٍ هَذَا؟ قَالُوا: يَوْمُ النَّحْرِ. قَالَ: هَذَا يَوْمُ الْحَجِّ الْأَكْبَرِ. [ رواه أبو داود وصححه الألباني في صحيح أبي داود ]
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- hac yaptığı yılın haccında cemrelerin arasında durdu ve şöyle buyurdu:
- Bugün hangi gündür?
(Sahâbe):
- Nahr (kurban bayramının birinci) günüdür, dediler.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
- Bugün, Hacc-ı Ekber (Büyük Hac) günü'dür." (Sünen-i Ebî Davud; hadis no: 1945. Elbânî, "Sahih-i Ebî Davud"; hadis no: 1700'de hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.)
Ebu Hureyre'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
بَعَثَنِي أَبُو بَكْرٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ فِيمَنْ يُؤَذِّنُ يَوْمَ النَّحْرِ بِمِنًى: لَا يَحُجُّ بَعْدَ الْعَامِ مُشْرِكٌ، وَلَا يَطُوفُ بِالْبَيْتِ عُرْيَانٌ، وَيَوْمُ الْحَجِّ الْأَكْبَرِ؛ يَوْمُ النَّحْرِ، وَإِنَّمَا قِيلَ الْأَكْبَرُ؛ مِنْ أَجْلِ قَوْلِ النَّاسِ الْحَجُّ الْأَصْغَرُ. فَنَبَذَ أَبُو بَكْرٍ إِلَى النَّاسِ فِي ذَلِكَ الْعَامِ، فَلَمْ يَحُجَّ عَامَ حَجَّةِ الْوَدَاعِ الَّذِي حَجَّ فِيهِ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مُشْرِكٌ. [ رواه البخاري ]
"Ebu Bekir -Allah ondan râzı olsun- Nahr (kurban bayramının birinci) günü Minâ'da ilân yapacak kimseler arasında beni de gönderdi: Artık bu yıldan sonra hiçbir müşrik hac yapamayacak ve hiç kimse de Beytullah'ı (Kâbe'yi) çırılçıplak tavaf edemeyecektir. Hacc-ı Ekber günü de, Nahr günü (kurban bayramının birinci günü)dür.Hacc-ı Ekber (büyük hac) denilmesinin sebebi; insanların Hacc-ı Asğar (küçük hac) demelerinden dolayıdır.Ebu Bekir o yıl, insanlara antlaşmalarının bozulduğunu ilân etti. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in hac yaptığı Vedâ haccı yılında hiçbir müşrik hac yapmadı." (Buhârî; hadis no: 369).
Arafat'ta durmak (vakfe), Müzdelife'de gecelemek, (bayramın birinci gününün) gündüzünde Akabe cemresine taşları atmak, kurban kesmek (nahr), saçları traş etmek, Farz (Ziyâret) tavafı yapmak ve Sa'y etmek gibi hac ile ilgili amellerin bu günde olması sebebiyle Nahr günü, Hacc-ı Ekber günüdür.Hac günü; zamandır.Hacc-ı Ekber ise, Hac gününde yapılan ameldir. Kur'an-ı Kerim'de de Hacc-ı Ekber günü zikredilmiştir.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
وَأَذَانٌ مِّنَ اللهِ وَرَسُولِهِ إِلَى النَّاسِ يَوْمَ الْحَجِّ الأَكْبَرِ أَنَّ اللهَ بَرِيءٌ مِنَ الْمُشْرِكِينَ وَرَسُولُهُ فَإِن تُبْتُمْ فَهُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ وَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُواْ أَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِي اللّهِ وَبَشِّرِ الَّذِينَ كَفَرُواْ بِعَذَابٍ أَلِيمٍ [ سورة التوبة الآية: 3 ]
"Büyük hac günü, insanlara Allah ve Rasûlünden bir ilân (ve uyarı)dır: Şüphesiz ki Allah ve Rasûlü, artık müşriklerden uzaktır. (Ey müşrikler!) Eğer tevbe eder (hakka döner ve şirkinizi terkeder)seniz; bu, sizin için daha hayırlıdır. Yok eğer (hakkı kabul etmekten) yüz çevirir(ve Allah'ın dînine girmez)seniz, bilin ki siz, Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz (O'nun azabından asla kurtulamazsınız).(Ey Rasûl!) İnkâr edenlere acıklı bir azabı müjdele." (Tevbe Sûresi: 3).
Hac kelimesi, Arapça’da ziyaret etmek, yönelmek anlamına gelmektedir. Sözlük olarak hacc-ı asğar, küçük hac, hacc-ı ekber, büyük hac anlamına gelir. Hacc-ı ekber ifadesi Kur’an-ı Kerim’de; Hacc-ı ekber gününde, Allah ve Resûlünden bütün insanlara bir bildiridir. (Tevbe, 9/3) şeklinde geçmektedir. Bu ayetteki haccı ekberin hangi anlamda olduğu konusunda farklı görüşler vardır (Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an Yolu Tefsiri, II, 724). Genel kabul gören görüşe göre, Hac mevsimi dışında Kâbe’ye yapılan ziyarete (Umre) hacc-ı asğar; hac mevsiminde yapılan ziyarete de hacc-ı ekber denir. Bayramın birinci gününe de hacc-ı ekber denilir (Zeylaî, Tebyînu’l-Hakâik, Kahire, 1313, II, 3). Hz. Ali (r.a.), Rasûlüllah’a (s.a.s.) el-Haccü’l-Ekber hangi gündür? Diye sordum; Bayramın ilk günüdür. (Tirmîzî, Tefsîru’l-Kur’an, 10) buyurdular.
Hacc-ı Ekber, Arapça "El-Haccü'l-Ekber" terkibinin Osmanlıca söylenişidir ve kelime olarak "En Büyük Hac" demektir, Kur'ân-ı Kerim Tevbe suresi 3. ayette söz konusu edilmektedir. Bu sûre, dolayısı ile bu ayet-i kerime Hicretin 9. senesi Medine'de nazil olmuştur. O yıl Rasulüllah (sav) Efendimiz kendileri hacca gidememiş, Hz. Ebubekir'i hac emiri olarak göndermişlerdir. Bu sûre, müşriklere karşı bir ültimatom olarak nazil olunca, bunu onlara duyurmak üzere Hz. Ali'yi görevlendirdi ve bizzat kendi devesine bindirerek Mekke'ye gönderdi. O da Kurban Bayramı'nın birinci günü, hala Müslümanlarla beraber hac yapmakta olan müşriklere surenin ilk kırk (ya da otuz) ayetini ültimatom olarak okudu. Üçüncü ayette -mealen- şöyle deniyordu: "Ve bu, Hacc-ı Ekber günü Allah'ın ve Rasulünün bir ilânıdır ki, Allah ve Rasulü müşriklerden beridir..." Burada görüldüğü gibi "hacc-ı ekber günü" bilinen (marife) birgün olarak zikredilmekte ve Rasûlüllah'ın bulunmadığı, Hz.Ebu Bekir'in Hac emiri olduğu o yılki Hacca "hacc-ı ekber" denilmektedir. Çünkü ültimatomun ilâmi o yıl yapılmıştır. "Hacc-ı ekber günü bir ilamdir" dendiğine göre "hacc-ı ekber" o yılki hacdır.
Ancak niçin o yıla "hacc-ı ekber" denmiştir? O yıldan sonra da "hacc-ı ekber" var mıdır? Bu konudaki rivayetler tarandıgında çok değişik değerlendirmeler ortaya çıkar. Peşinen bunlara biz de şu nokta-i nazarımızı ilave edelim: Rasûlüllah da Kâbe'yi ertesi sene Hicri onuncu yılda haccetmişler ve Ebu Davud'un rivayetine göre, Kurban günü cemreler arasında durmus, "Bugün ne gündür?" diye sormuş. Kurban günüdür, demişler, O'da bunun üzerine, "Bugün hacc-ı ekber günüdür." buyurmuşlardır (Ebu Davud, Menâsik, 66; Tirmizi'nin bir rivayeti de bu anlamdadır). Durum böyle olunca, Hz. Ebu Bekir'in haccı yaptığı bir önceki yıl haccına "hacc-ı ekber" dendiğini adı geçen ayetin işareti ile, Rasûlüllah'ın hac yaptığı yılın haccına "hacc-ı ekber" dendiğini de, mezkür hadisin ibaresiyle anladığımıza göre "hacc-ı ekber" hem Hz. Ebu Bekir'in haccına has değildir, hem de her yıl tekerür eden bir şeydir. Iki yıl peşpeşe kurbanın birinci günü cumaya rastlamayacağına göre hacc-ı ekberin cuma ile de ilgisi olmamalıdır. Gerçi Hâzin'in bir ifadesine göre: "Hacc-ı ekber Rasulüllah'ın veda haccıdır ve o gün bir cuma günü idi." denmişse de (bk. H.B. Çantay, I/271; Ibnü l-Kayyim'in aldığı bir rivayet de işaretiyle bunu destekler, bk. Zâd'ül-Me'âd, I/204. Aliyyu 1-Kâri nin bir ifadesi de bu anlamdadır) bu bir tarihi tevafuktan ibarettir (Faik Reşit Unat'in hesaplarına göre Hz. Ebubekir'in haccının arafesi Salı gününe, Rasulüllah (sav)'in veda haccının arafesi ise Cumartesi gününe denk gelmektedir ki, bu durumda tesbitlerinde bir yanılma olmalıdır bk. Hicrî Tarihleri Milâdî Tarihe Çevirme Kılavuzu, s. 2,3). Bu durumda "hacc-ı ekber", kurban bayramının birinci günüdür, şeklindeki değerlendirme ve rivayetlerin daha isabetli olması gerektiği ortaya çıkar. Zaten tefsircilerin çoğu da "hacc-ı ekber"in bayramın birinci günü olduğu görüşündedirler.
Bu konuda ayrıca şu görüşler rivayet edilmiş ve serdedilmiştir:
1. Umreye "hacc-ı asgar" (küçük hac) denirdi. Ona nispetle hacca da "hacc-ı ekber" (büyük hac) dendi. Bu izaha göre "hacc-ı ekber" her yıl mevcuttur.
2. Her bir haccın en önemli nüsûküne diğer menasıkıne nisbetle, haccın en önemli yönü anlamında "hacc-ı ekber" denmiştir ki, bu da ya "Hac Arafat demektir." hadis-i şerifine binaen arefe günüdür. Çünkü Arafat'ta o gün durulur. Ya da haccın şeytan taslama, kurban kesme, tavaf-ı ziyaret gibi en önemli işlerinin yapıldığı, bayramın birinci günüdür. Bu son izah da baştaki açıklamamızı desteklemektedir. Bu izaha göre de "hacc-ı ekber" her yıl vardır.
3. Müslümanlarla beraber Yahudiler, Nasraniler ve Müşriklerin bayramlarının hep aynı güne rastladığıve Hz. Ebu Bekir'in hac emirligi yaptığı hacdır. Çünkü geçmişte ve gelecekte ilk ve son olarak böyle bir hac yaşanmıştır [Begavî, NI/8; Ibnü'l-Cevzî, Zâdü'I-Mesîr; NI/396; Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur, IV/128; Zemasheri, Kessâf (Mustafa el-Bâbi l-Halebi,1392), N/173]. Ancak bu ismin verilme sebebi olarak böyle bir izahın yapılması bazı noktalardan ötürü isabetli olmasa gerektir. Çünkü hac, kâfirlerin ve müşriklerin katılması ile niçin "büyük" olmuş olsun? Ayrıca daha önce verdiğimiz Ebu Davûd rivayetinin de gösterdiği gibi, Rasulüllah'ın haccettiği ertesi yıl haccına da "hacc-ı ekber" denmiştir. Halbuki, önceki yıl verilen ültimatom gereğio yıl hac'da müşrikler ve diğer gayrı müslimler yoktur.
4. "Hacc-i ekber" İslam'ın izzetini ve şirkin zilletini ortaya koyan hacdır (Elmalıli, NI/2450-54). Bu izaha göre Hz. Ebu Bekir'in haccına da Rasulüllah'ın haccına da "hacc-ı ekber" denebilir. Daha sonra da böyle izzetli bir hac yapılabilir. Hatta her hac bir bakıma bu anlamı bir nebze taşır.
Pek güçlü görülmeyen diğer bazı izahlara göre de "haccı ekber"; Sa'bî'ye göre, Ramazan'da yapılan bir umredir (Suyutî, age, IV/129). Mücahid'e göre "hacc-ı ekber" "kıran" haccıdır, "hacc-ı asgar" ise "ifrad" haccıdır (Ibnül-Cevzî age, NI/396; Ibn Hacer, Fethu'l-Bâri, VNI/321). Ibn Sîizn'e göre Rasûlüllah'ın "Ehli Veber" ile beraber haccettiği hacdır [Ibn Kesîr, (Darül-kütübi'l-ilmiyye,1408), N/525]. Süfyân es-Sevri'ye göre hacc-ı ekber bütün Mina günleridir. Kur'ân-ı Kerim'de "hacc-ı ekber günü" diye müfred (tekil) zikredilmesi tıpkı "Siffin günü", "Cemel günü", "Bu'âs günü" ... tabirlerinde olduğu gibi bir ifade biçimidir. Bu isimlerle zikredilen olaylar da tek günlük olay olmadıkları halde "ün" onlar için de müfred olarak kullanılmıştır ki, "zaman" anlamındadır (Begavî, NI/8).
Sonuç olarak ağırlık kazanan görüş şudur: Her hac ve özellikle de bayramın birinci günü bir "hacc-ı ekber"dir. Yeter ki, şuuruna varılsın, Allah'ı ziyaret ediyormusçasına yapılsın, mebrur ve makbul kılınabilsin.
Arafesi cumaya rastlayan haccın faziletine dair rivayet edilen hadise gelince:
"En faziletli gün cuma gününe rastlayan Arafe günüdür ki, cumaya rastlamayan yetmiş hacdan daha üstündür." mealinde, halk dilinde meşhur bir söz vardır [bk. Ibn Abidîn, N/178 (Amira); ayrıca, N/254] Ancak bazı alimler bu rivayeti doğru bulmazlar. [Ibn Kayyim (Zâdü'l-Mead, I/25-26 (Daru'l-Ihya); el-Münavi (Feyzul-Kadîr, N/28) ve Elbanî (Elbanî, Silsiletü'1-Ehadis-ed-Daife, I/245 (H.207)]
Değerli Imam, Aliyyül-Kâri'nin bu konu hakkında müstakil bir risalesine muttali oldum. "el-Hazzûl-evfer filhaccı-ekber" (Risalenin tam metni için bk. Huseyn el-Mekkî, Irâdü s-Sâri, 316-322) adlı bu risalesinde, "Hûlâsa; Haccı-ı ekber hakkında dört görüş vardır:
a. Arefe günüdür.
b. Kurbanın birinci günüdür.
c. Ifâda Tavafının yapıldığı gündür.
d. Bütün hac günleridir.
Bu görüşleri birbiriyle çelişiyor da değildir. Çünkü küçüklük büyüklük nisbî (görevli) kavramlardır. Buna göre cumaya rastlayan hac, rastlamayandan, haccı kıran ifraddan, mutlak hac umreden daha büyüktür. Bu itibarla hepsine "hacc-ı ekber" denebilir... Ama Arafe günü cumaya rastlayan hacca hacc-ı ekber denmesi ise sonradan ortaya çıkmış örfi bir kavramdır" (agr. 218) dedikten sonra bunu da bütün bütün reddetmeyip diyor ki:
"Fakat halkın dili Hak'kın kalemidir; Müslümanların güzel gördüğü şey Allah katında da güzeldir... Arafesi cumaya rastlayan haccın hacc-ı ekber olduğunu ve yetmiş hacca denk bulunduğunu bildiren hadise "mevzu" denmesi yersizdir. Zayıf olabilir. Ancak sahih olması halinde zarar vermeyecek böyle bir konuda zayıf hadisle de amel edilir. Bunu destekler mahiyette, arafenin ve cumanın ayrı ayrı faziletlerine dair çok rivayetler vardır. Ezcümle cuma haftanın, Arâfe ise senenin en faziletli günleridirler. Bu iki günün birleşmesi halinde "nur üstüne nur" olacağı açıktır..." (age. 219-20).
İşte Aliyyül-Kâri'nin risalesinin özeti budur. Özellikle son açıklaması çok güzeldir. Cumaya rastlayan Arafede faziletlerin cuma, artı, Arafe diye katlanacağı muhakkaktır. [Konu hakkında ayrıca iki risale ismine daha rastladık. Ancak henüz görmediğimizden mahiyetlerini bilemiyoruz. 1. el-meslekü'l-ezfer fi beyâni'l-haccı'l-ekber. Ibn Azûz (Kesfu'z-Zanûn Zeyli N/479). 2. el-haccul-ekber, kaside. Ibn Arabî. agk. N/632]
Alıntıdır.
Moderatör tarafında düzenlendi: