Yaşasın rekabet!... Adı ister ezeli ister ebedi olsun, kaliteli bir rakibiniz yoksa, sıkı bir rekabete ortak olamıyorsanız kusur kalırsınız… Eksikli ve sıradan olursunuz. Dolmabahçe’deki dünkü maç işte bu anlamda tam da iyi bir rekabet örneği oldu. Şampiyonluğun favori takımı Galatasaray ev sahibi Beşiktaş önünde golü bulana kadar üstün ve etkili olan taraftı. İki taraf da birbirlerine topu kullanacak alan ve zaman bırakmıyorlardı ama, hem Beşiktaş’ın, hem de Galatasaray’ın usta oyuncuları hücumda pozisyon yaratmak için olağanüstü çaba harcıyorlardı. Bu maçta Şenol Güneş’in şapkadan tavşan çıkarması gerektiğini yazmıştım… Bir değil, üç tavşan çıkardı Hoca. Saiss, Hadziahmetoviç, Aboubakar. O tavşanların arasına Gedson Fernandes’i de katmalıyız. Galatasaray beklediği golü çabuk buldu. İlk yarı yarılanmadan, 20. dakikada Rasicha’nın sağdan yaptğı akıllı orta asist oldu ve İcardi beklenen golünü attı. O golle maçın akışı terse döndü. Bazı maçlarda rakibin yaptığı bir hamle, elde ettiği bir avantaj, aslında size yazılabilir. Dün yediği gol, Beşiktaş’ı uyandırmaya ve hareketlendirmeye yetti. Rosier de Masuaku da kanatları iyi kullanmaya başladılar. Redmond ve Cenk o kanat etkinliklerinde beklenen rollerini oynayarak gol için yaratıcı katkılara soyundular. Redmond’un harika çalımlardan sonra topu kaldırarak yaptığı ortaya, Cenk çok yakışıklı bir kafa attı ama, dışarı. Golü yiyene kadar rakibinden daha az top kullanan, topa sahip olamayan ve pozisyona giremeyen Beşiktaş golü yedikten sonra topa daha çok sahip oldu peş peşe kornerler kazanmaya başladı. Salih ve Gedson’un da hücuma yaratıcı katkılarıyla maçın etkin tarafına dönüştü. Tek aksaklık, stoperlerin baskısı altında kalan Aboubakar’ın beklediği kadar topla buluşamamasıydı. Yine de peş peşe gelen kornerler, Beşiktaş’a golü getirdi… Hadziahmetoviç’in kullandığı köşe atışıyla Galatasaray savunmasının unuttuğu Saiss’in kafasından beraberlik geldi. Golün asistini yapan Hadziahmetoviç, ikinci yarı başladığında üçüncü bölgede daha çok top kullanmaya başladı. Arayan bulur derler ya, oyun kurarken Muslera’dan aldığı pasta Oliveira’nın ağır davranması, Hadziahmetoviç’in topu kapıp ikinci golü atmasına vesile oldu. Galatasaray’ın maçı çevirme konusundaki inadına ve ısrarına saygı duymak gerekiyor. Son on beş dakika ve uzatmada adeta tek kale oynayarak büyük baskı kuran Galatasaray karşısında yüksek bir duvar ören Beşiktaş savunması da alkışı hak etti. Kaleci Mert’i de baskıdan uzak tuttular. O yoğun baskı altında Beşiktaş çevirdiği toplarla ancak tek oyuncuyu buluşturabiliyor o da fırsatı kolayca kaybediyordu. O tutuk oyunda nihayet Rosier’in pasıyla Muslera’nın üzerine yürüyen Aboubakar kendinden bekleneni yaparak maçı garantiye alan üçüncü golü çaprazdan atıverdi… Bu çaprazlara fena halde alıştı Kamerunlu… Genç forvetlere örnek olan bir beceri! MHK’nın atamasıyla polemik malzemesine dönüşen hakem Ali Şansalan çok başarılıydı. Övgüyü hak etti. Obrigado!.. Teşekkürün Portekizcesi…. Sanırım Jorge Jesus’un meslektaşı Şenol Güneş’i arayıp “Obrigado” demesi gerekir. Beşiktaş, Süper Lig’in meşalesini yeniden yaktı dün. O meşale çıkış yolunu aydınlatacak. Bakalım bu kaostan kim çıkacak? Attila GÖKÇE / Milliyet