Türkler, özellikle Türklerin Oğuz Boyuna mensup Çepniler 11. ve 12. yüzyıldan itibaren Karadeniz'in doğusunda, bölgenin güney kesimlerine ulaşmışlardır. 14. yüzyılda ise bu bölgelerden daha kuzeye doğru hareket etmişler ve Trabzon'un güneybatısında Orta Harşit (Philobonitis) Vadisi ve çevresine yerleşmeye başlamışlardır. Bu bölgede yarı bağımsız halde yaşayan Çepniler zamanla buradan kuzey, kuzeydoğu ve kuzeybatı istikametinde dağılmaya devam etmiş, özellikle Giresun'un doğusu ve Trabzon'un batısı olmak üzere geniş bir coğrafyayı kendilerine yurt edinmişlerdir. Kürtün ismi de Çepnilerin yurt edindiği bu yöreye verdiği bir isimdir. Başlangıçta yalnız Harşit Vadisi ve çevresi için kullanılan Kürtün ismi bölgede yaşayan Çepnilerin dağılım alanlarıyla birlikte daha geniş bir coğrafyayı temsil eder hale gelmiştir.
Bu haliyle 15. yüzyılın ikinci yarısında Kürtün coğrafyasının sınırları kaba şekliyle; batıda Giresun ile birlikte doğuda Beşikdüzü ilçesine, güneyde ise bugünkü Kürtün ilçesinin güney sınırlarına ulaşmıştır.
1301 ile 1427 yılları arasında Hacıemiroğulları Beyliği'ne bağlı bulunan Kürtün, 1479'da Osmanlı Devletine dahil edilmesinden sonra Trabzon Sancağı'na bağlı kaza konumuna gelmiş, özellikle 1486 tarihli Osmanlı tahrir defterinde Trabzon sancağına bağlı Zeamet-i Kürtün adlı bir idarî bölge oluşturulmuş, Giresun Kalesi ve çevresi de nahiye statüsünde Kürtün'e bağlı bir yerleşim yeri olarak gösterilmiştir. Beylik dönemlerinden kalma bir isim olan Zeamet-i Kürtün'ün sınırları yine, bugün batıda Giresun'dan doğuda Trabzon'un Beşikdüzü ilçesine, güneyde Giresun'un Dereli, Yağlıdere, Espiye ilçeleri ile Gümüşhane'nin Kürtün ve Trabzon'un Şalpazarı ilçelerinin güney sınırlarına ve kuzeyde Karadeniz sahiline kadar uzanmaktaydı. Bu dönemde Kürtün kaza merkezinin Cezre (veya Cezere) adı verilen bir kale olduğu, "Kürtün Fatihi" olarak bilinen Rakkas Sinan Beyin Trabzondaki Kulaklı Çeşme (M. 1483) kitabesinden anlaşılmaktadır. Bu kalenin günümüzde nerede olduğu bilinmemekle birlikte bugün Kürtün ilçesine bağlı Araköy köyü ile Demirciler köyü arasından Kürtün Barajına dolayısıyla Harşit Çayına dökülen, geçmiş tarihlerde "Cezere (Cizire-Jizire) Deresi" diye bilinen derenin çevresinde olabileceği düşünülmektedir. 1515-1520 tarihlerinde Osmanlı belgelerinde Kürtün coğrafyası içinde "Vilayet-i Çepni" (bugünkü Giresun-Keşap-Dereli) tabirine rastlanmakta, Giresun bu vilâyetin merkezi olarak gösterilmekte iken Kürtün'ün yine kaza statüsünde olduğu ve Vilayet-i Çepni'nin Kürtün Kazası içinde yer aldığı görülmektedir.
1538-1539 tarihlerine ait tımar tevcihlerinde Kürtün kaza olarak yine Trabzon sancağına ve Trabzon sancağı da Rum Vilayetine bağlı durumdaydı. Bu tarihleri de kapsayan 1530-1556 yılları arasındaki vesikalarda, Vilayet-i Çepni yine Kürtün Kazası içinde gösterilmiş, Vilayet-i Çepni'ye bağlı köylerden bahsedilmiştir. Bu dönemde Kürtün kazasında Vilayet-i Çepni'den ayrı 7 nahiye (Kürtün, Alahnas, Çepni, Elkerimlühas, Karaburun, Üreğir, Yağlıdere nahiyeleri) ile birlikte nahiye olarak kaydedilmeyen ancak kendine bağlı köyler olduğu anlaşılan "tabi-i Bayram/Bayramoğlu" adıyla bir idari birimden bahsedilmiştir. Bu dönemde Kürtün kazasının sınırları yine kuzeyde Giresun'dan Beşikdüzü'ne, güneyde ise bugünkü Kürtün ilçesinin güney sınırlarına uzanmaktaydı. Vesikalardan anlaşıldığına göre bu dönemlerden sonra Kürtün kazasının merkezi Tirebolu Kasabası olmuştur. Nitekim daha sonraki yıllarda Tirebolu Kasabasından "Kürtün namıdiğer Tirebolu" olarak bahsedilmekte ve vesikalarda kaydedilen Kürtün kaza merkezine bağlı köylerin bugünkü Tirebolu ilçesinin sınırları içinde ya da yakın çevresinde olduğu görülmektedir. 1583-1600 yılları arasında Kürtün, "Kürtün namıdiğer Tirebolu" ve "Yavabolu namıdiğer Görele" adlarıyla Trabzon Sancağına bağlı iki kaza şeklinde idari birime ayrılmıştı. Daha önce Kürtün kazası içinde yer alan Harşit Vadisi ve çevresinde yer alan köyler de idari yönden "Kürtün namıdiğer Tirebolu" ve "Yavabolu namıdiğer Görele" kazalarına taksim edilerek bu kazalara bağlı hale getirilmiştir. Nitekim XVII. yüzyılda Harşit Vadisindeki köyler Avârız Defterinde yer alan bilgilere göre; Uluköy, Araköy, Arpacık, Beşir, Beytarlası, Çarçur, Gelevera, Gönderi, Harid, Kargakayası, Karadere maa Karmaköy, Kızılcadam ve Kozluca gibi köylerdir ve bu köyler Yavabolu namıdiğer Görele kazasına bağlı olduğu görülmektedir. Kürtün namıdiğer Tirebolu kazasına bağlı Harşit Vadisindeki köyler ise; Akçakilise maa Umutbükü, Avcılu, Haşrit, Karakaya, Kızılelma ve Törnük (Törnik)'tür. 1682de de yine Harşit Vadisinde 26 köyün kaydedildiği tespit edilmekte ve bu 26 köyden Uluköy, Akçalı (Akçal), Araköy, Arpacık, Beytarlası, Beşir, Tilkicek (Tilkicik), Elmacık, Gelevera, Gönderi, Harid, Karaçukur, Karadere maa Karmaköy, Kargakayası, Kılan, Kızılcadam, Kozluca, Sarıbaba, Söğüdöni köylerinin Yavabolu namıdiğer Görele kazasına bağlı olduğu anlaşılmaktadır. Kürtün namıdiğer Tirebolu kazasına tabi köyler ise şunlardır: Akçakilise maa Kireç ve Kanlıca, Avcılu, Harşit, Karakaya, Kızılelma ve Törnük (Törnik) 1742-1759 tarihli 1 Numaralı Trabzon Ahkâm Defteri ve 1759-1796 tarihli 2 Numaralı Trabzon Ahkâm Defterine göre de Kürtün (Kürtün namıdiğer Tirebolu kasabası) yine Trabzon sancağının bir kazası statüsündedir. Ancak 1761 tarihli bir hükümlerde Kürtünün Trabzon Sancağı'nda yer alan Gümüşhane kazasına bağlı olduğunu görülmektedir. Bu dönemlerde Kürtün (namıdiğer Tirebolu) ekonomik şartlar gereği Gümüşhanenin denizle irtibatının sağlanması amacıyla idarî yönden Gümüşhane sancağına bağlandığı tahmin edilmektedir.
1796-1797 yılına ait sicil kayıtlarında Trabzon kazaları olarak; Nefs-i Trabzon, Kürtün (Kürtün-i Zir ve Kürtün-i Bala), Sürmene, Of, Keşâb, Giresun, Tirebolu, Rize, Mavri (Mapavri), Maçuka (Maçka), Yivebolu (Görele), Gümüşhane, Arhavi, Batum, Ünye, Soğucak, Faş, Sohum gösterilmiştir. Bu tarihlerde Kürtün ve Tirebolu hatta Yavabolu (Görele) kazalarının ayrı birer kaza olduğu, Kürtün'ün Kürtün-i Zir ve Kürtün-i Bala isimleriyle birleştirilmiş bir kaza olduğu ve Tirebolu'dan ayrıldığı görülmüştür. Bu süreçte Kürtün isminin temsiliyeti de değişmiş, Kürtün ismi daha dar bir alanı ifade eder duruma gelmiştir. Bu bağlamda Kürtün'ün sınırları başlangıçta olduğu gibi Orta Harşit Havzasındaki ve çevresindeki köylerden meydana gelmiştir. Kürtün yerleşim merkezinin bu dönemlerde Cayra (şimdiki Özkürtün) olabileceği değerlendirilmektedir. 19. yüzyılın ilk yarısında 1837 yılına ait vesikalara göre Orta Harşit Havzasında yer alan Kürtün-i Zîr (17 köy) ve Kürtün-i Bâlâ (18 köy), Gümüşhane Sancağı'na bağlı birer kaza olarak varlığını devam ettirmiştir. 1849 yılı defterlerinde yer alan bilgilere göre ise, nüfus yetersizliği ve derebeylerin mücadeleleri nedeniyle hızlanan göç hareketleri sonucu Kürtün'ün kaza statüsü kaldırılmış, "Aşağı Kürtün (Kürtün-i Zir)", "Yukarı Kürtün (Kürtün-i Bala)" ve "Harşit" nahiyeleri ile üç idari birime ayrılarak Gümüşhane Sancağı'na bağlanmıştır. Bu idari taksimatta yer alan köyler dikkate alındığında Kürtün'ün kapsadığı alan da daralmış, sınırları günümüzdeki Kürtün ilçe sınırlarına benzer bir duruma gelmiştir. Sonuç olarak, genel anlamda "Kürtün" ismi zaman zaman kaza zaman zaman da nahiye ismi olarak kullanılmış, bazı dönemlerde de hem kaza hem de nahiye ismi olarak aynı zaman dilimi içinde idari taksimatta yerini almıştır. İdari sınıflandırmada kaza ve nahiye ismi olarak kullanılmasının dışında "Kürtün" ismi, Çepnilerin yoğun olarak yaşadığı, doğuda Giresun'dan batıda Beşikdüzü'ne, güneyde ise Kürtün ilçesinin güney sınırlarına kadar uzanan bir coğrafyanın ismi olarak kullanılagelmiştir. Bu coğrafyanın içinde "Kürtün" ismi dışında farklı isimlerle kazalar ve nahiyeler de yer almıştır. Kürtün kaza merkezleri tarihsel süreç içinde değişkenlik göstermiş, kaza merkezinin başlangıçta Orta Harşit Havzasında Cezre (Cezere) adı verilen bir kale olduğu düşünülürken, daha sonraları nüfus hareketlerine bağlı olarak Kürtün merkezinin Tirebolu kasabasına taşınmış olabileceği değerlendirilmiş, sonrasında da yine Orta Harşit Havzası'nda yer alan Cayra (Özkürtün) ve Uluköy köyleri/kasabaları Kürtün'e merkezlik yapmıştır. Kürtün bugün Gümüşhane iline bağlı bir ilçe statüsünde, Harşit Çayı kenarında, kuzeyde Giresun ili Çanakçı ilçesi, kuzeydoğuda Trabzon ili Şalpazarı ilçesi, Tonya ve Maçka ilçeleri, doğuda Gümüşhane ili Torul ilçesi, güneyde Giresun ili Alucra ilçesi ve batıda Doğankent ilçesi ile çevrilidir.
tr.wikipedia.org'dan alıntıdır.
Bu haliyle 15. yüzyılın ikinci yarısında Kürtün coğrafyasının sınırları kaba şekliyle; batıda Giresun ile birlikte doğuda Beşikdüzü ilçesine, güneyde ise bugünkü Kürtün ilçesinin güney sınırlarına ulaşmıştır.
1301 ile 1427 yılları arasında Hacıemiroğulları Beyliği'ne bağlı bulunan Kürtün, 1479'da Osmanlı Devletine dahil edilmesinden sonra Trabzon Sancağı'na bağlı kaza konumuna gelmiş, özellikle 1486 tarihli Osmanlı tahrir defterinde Trabzon sancağına bağlı Zeamet-i Kürtün adlı bir idarî bölge oluşturulmuş, Giresun Kalesi ve çevresi de nahiye statüsünde Kürtün'e bağlı bir yerleşim yeri olarak gösterilmiştir. Beylik dönemlerinden kalma bir isim olan Zeamet-i Kürtün'ün sınırları yine, bugün batıda Giresun'dan doğuda Trabzon'un Beşikdüzü ilçesine, güneyde Giresun'un Dereli, Yağlıdere, Espiye ilçeleri ile Gümüşhane'nin Kürtün ve Trabzon'un Şalpazarı ilçelerinin güney sınırlarına ve kuzeyde Karadeniz sahiline kadar uzanmaktaydı. Bu dönemde Kürtün kaza merkezinin Cezre (veya Cezere) adı verilen bir kale olduğu, "Kürtün Fatihi" olarak bilinen Rakkas Sinan Beyin Trabzondaki Kulaklı Çeşme (M. 1483) kitabesinden anlaşılmaktadır. Bu kalenin günümüzde nerede olduğu bilinmemekle birlikte bugün Kürtün ilçesine bağlı Araköy köyü ile Demirciler köyü arasından Kürtün Barajına dolayısıyla Harşit Çayına dökülen, geçmiş tarihlerde "Cezere (Cizire-Jizire) Deresi" diye bilinen derenin çevresinde olabileceği düşünülmektedir. 1515-1520 tarihlerinde Osmanlı belgelerinde Kürtün coğrafyası içinde "Vilayet-i Çepni" (bugünkü Giresun-Keşap-Dereli) tabirine rastlanmakta, Giresun bu vilâyetin merkezi olarak gösterilmekte iken Kürtün'ün yine kaza statüsünde olduğu ve Vilayet-i Çepni'nin Kürtün Kazası içinde yer aldığı görülmektedir.
1538-1539 tarihlerine ait tımar tevcihlerinde Kürtün kaza olarak yine Trabzon sancağına ve Trabzon sancağı da Rum Vilayetine bağlı durumdaydı. Bu tarihleri de kapsayan 1530-1556 yılları arasındaki vesikalarda, Vilayet-i Çepni yine Kürtün Kazası içinde gösterilmiş, Vilayet-i Çepni'ye bağlı köylerden bahsedilmiştir. Bu dönemde Kürtün kazasında Vilayet-i Çepni'den ayrı 7 nahiye (Kürtün, Alahnas, Çepni, Elkerimlühas, Karaburun, Üreğir, Yağlıdere nahiyeleri) ile birlikte nahiye olarak kaydedilmeyen ancak kendine bağlı köyler olduğu anlaşılan "tabi-i Bayram/Bayramoğlu" adıyla bir idari birimden bahsedilmiştir. Bu dönemde Kürtün kazasının sınırları yine kuzeyde Giresun'dan Beşikdüzü'ne, güneyde ise bugünkü Kürtün ilçesinin güney sınırlarına uzanmaktaydı. Vesikalardan anlaşıldığına göre bu dönemlerden sonra Kürtün kazasının merkezi Tirebolu Kasabası olmuştur. Nitekim daha sonraki yıllarda Tirebolu Kasabasından "Kürtün namıdiğer Tirebolu" olarak bahsedilmekte ve vesikalarda kaydedilen Kürtün kaza merkezine bağlı köylerin bugünkü Tirebolu ilçesinin sınırları içinde ya da yakın çevresinde olduğu görülmektedir. 1583-1600 yılları arasında Kürtün, "Kürtün namıdiğer Tirebolu" ve "Yavabolu namıdiğer Görele" adlarıyla Trabzon Sancağına bağlı iki kaza şeklinde idari birime ayrılmıştı. Daha önce Kürtün kazası içinde yer alan Harşit Vadisi ve çevresinde yer alan köyler de idari yönden "Kürtün namıdiğer Tirebolu" ve "Yavabolu namıdiğer Görele" kazalarına taksim edilerek bu kazalara bağlı hale getirilmiştir. Nitekim XVII. yüzyılda Harşit Vadisindeki köyler Avârız Defterinde yer alan bilgilere göre; Uluköy, Araköy, Arpacık, Beşir, Beytarlası, Çarçur, Gelevera, Gönderi, Harid, Kargakayası, Karadere maa Karmaköy, Kızılcadam ve Kozluca gibi köylerdir ve bu köyler Yavabolu namıdiğer Görele kazasına bağlı olduğu görülmektedir. Kürtün namıdiğer Tirebolu kazasına bağlı Harşit Vadisindeki köyler ise; Akçakilise maa Umutbükü, Avcılu, Haşrit, Karakaya, Kızılelma ve Törnük (Törnik)'tür. 1682de de yine Harşit Vadisinde 26 köyün kaydedildiği tespit edilmekte ve bu 26 köyden Uluköy, Akçalı (Akçal), Araköy, Arpacık, Beytarlası, Beşir, Tilkicek (Tilkicik), Elmacık, Gelevera, Gönderi, Harid, Karaçukur, Karadere maa Karmaköy, Kargakayası, Kılan, Kızılcadam, Kozluca, Sarıbaba, Söğüdöni köylerinin Yavabolu namıdiğer Görele kazasına bağlı olduğu anlaşılmaktadır. Kürtün namıdiğer Tirebolu kazasına tabi köyler ise şunlardır: Akçakilise maa Kireç ve Kanlıca, Avcılu, Harşit, Karakaya, Kızılelma ve Törnük (Törnik) 1742-1759 tarihli 1 Numaralı Trabzon Ahkâm Defteri ve 1759-1796 tarihli 2 Numaralı Trabzon Ahkâm Defterine göre de Kürtün (Kürtün namıdiğer Tirebolu kasabası) yine Trabzon sancağının bir kazası statüsündedir. Ancak 1761 tarihli bir hükümlerde Kürtünün Trabzon Sancağı'nda yer alan Gümüşhane kazasına bağlı olduğunu görülmektedir. Bu dönemlerde Kürtün (namıdiğer Tirebolu) ekonomik şartlar gereği Gümüşhanenin denizle irtibatının sağlanması amacıyla idarî yönden Gümüşhane sancağına bağlandığı tahmin edilmektedir.
1796-1797 yılına ait sicil kayıtlarında Trabzon kazaları olarak; Nefs-i Trabzon, Kürtün (Kürtün-i Zir ve Kürtün-i Bala), Sürmene, Of, Keşâb, Giresun, Tirebolu, Rize, Mavri (Mapavri), Maçuka (Maçka), Yivebolu (Görele), Gümüşhane, Arhavi, Batum, Ünye, Soğucak, Faş, Sohum gösterilmiştir. Bu tarihlerde Kürtün ve Tirebolu hatta Yavabolu (Görele) kazalarının ayrı birer kaza olduğu, Kürtün'ün Kürtün-i Zir ve Kürtün-i Bala isimleriyle birleştirilmiş bir kaza olduğu ve Tirebolu'dan ayrıldığı görülmüştür. Bu süreçte Kürtün isminin temsiliyeti de değişmiş, Kürtün ismi daha dar bir alanı ifade eder duruma gelmiştir. Bu bağlamda Kürtün'ün sınırları başlangıçta olduğu gibi Orta Harşit Havzasındaki ve çevresindeki köylerden meydana gelmiştir. Kürtün yerleşim merkezinin bu dönemlerde Cayra (şimdiki Özkürtün) olabileceği değerlendirilmektedir. 19. yüzyılın ilk yarısında 1837 yılına ait vesikalara göre Orta Harşit Havzasında yer alan Kürtün-i Zîr (17 köy) ve Kürtün-i Bâlâ (18 köy), Gümüşhane Sancağı'na bağlı birer kaza olarak varlığını devam ettirmiştir. 1849 yılı defterlerinde yer alan bilgilere göre ise, nüfus yetersizliği ve derebeylerin mücadeleleri nedeniyle hızlanan göç hareketleri sonucu Kürtün'ün kaza statüsü kaldırılmış, "Aşağı Kürtün (Kürtün-i Zir)", "Yukarı Kürtün (Kürtün-i Bala)" ve "Harşit" nahiyeleri ile üç idari birime ayrılarak Gümüşhane Sancağı'na bağlanmıştır. Bu idari taksimatta yer alan köyler dikkate alındığında Kürtün'ün kapsadığı alan da daralmış, sınırları günümüzdeki Kürtün ilçe sınırlarına benzer bir duruma gelmiştir. Sonuç olarak, genel anlamda "Kürtün" ismi zaman zaman kaza zaman zaman da nahiye ismi olarak kullanılmış, bazı dönemlerde de hem kaza hem de nahiye ismi olarak aynı zaman dilimi içinde idari taksimatta yerini almıştır. İdari sınıflandırmada kaza ve nahiye ismi olarak kullanılmasının dışında "Kürtün" ismi, Çepnilerin yoğun olarak yaşadığı, doğuda Giresun'dan batıda Beşikdüzü'ne, güneyde ise Kürtün ilçesinin güney sınırlarına kadar uzanan bir coğrafyanın ismi olarak kullanılagelmiştir. Bu coğrafyanın içinde "Kürtün" ismi dışında farklı isimlerle kazalar ve nahiyeler de yer almıştır. Kürtün kaza merkezleri tarihsel süreç içinde değişkenlik göstermiş, kaza merkezinin başlangıçta Orta Harşit Havzasında Cezre (Cezere) adı verilen bir kale olduğu düşünülürken, daha sonraları nüfus hareketlerine bağlı olarak Kürtün merkezinin Tirebolu kasabasına taşınmış olabileceği değerlendirilmiş, sonrasında da yine Orta Harşit Havzası'nda yer alan Cayra (Özkürtün) ve Uluköy köyleri/kasabaları Kürtün'e merkezlik yapmıştır. Kürtün bugün Gümüşhane iline bağlı bir ilçe statüsünde, Harşit Çayı kenarında, kuzeyde Giresun ili Çanakçı ilçesi, kuzeydoğuda Trabzon ili Şalpazarı ilçesi, Tonya ve Maçka ilçeleri, doğuda Gümüşhane ili Torul ilçesi, güneyde Giresun ili Alucra ilçesi ve batıda Doğankent ilçesi ile çevrilidir.
tr.wikipedia.org'dan alıntıdır.