Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.
(Dosya Boyutu: 2.91 MB / İndirme Sayısı: 1) "Götün Islanmadan Balık Tutulmaz"
(Atasözü)
Bugün Mehd'inin hatırına, götün ıslanmadan, marketten gidip, en büyük ton balığını bile, tutup geliyor insan. (yani satın alıyorsun) konserve balıklar, buzlu balıklar, balık halinde ki tutulmuş balıklar..
Hz Mehdinin ve O'nun Vaktinin ve nimetlerininin kiymetini bil insanoglu, kaybedersen bu yarışı, sıfıra düşeceksin, Götün Islanmadan, balık bile yiyemeyeceksin.....
Abdülhakîm Hüseynî Hz.lerinden:
"... İnsan hep iyilerle bulunmalı, iyilerle arkadaşlık yapmalıdır. İyilerle bulunmanın menfaati ebediyete kadar devam eder. İşte Ashâb-ı Kehf in köpeği. Köpek olması münasebetiyle haram, necisü'l-ayndır. Islakken dokunduğu yerin temizlenmesi için yedi defa yıkamak lâzım gelir.
Çünkü haramdır. Fakat iyilerle kaldığı için, Allahü Teâlâ onu beraber kaldığı iyilerin hürmetine cennetlik yaptı.
Haram ve necisü'l-ayn olduğu halde cennetlik oldu ve cennette de iyilerle beraber bulunacak.”
Enfal suresinden
33. âyet, müşriklerin ve diğer günahkar toplumların toplu helakten, ilâhî azap ve intikam tecellilerinden uzak kalabilmelerinin iki mühim sebebi üzerinde durur:
› Âlemlere rahmet olarak gönderilen Allah Resûlü (s.a.s.)’in Mekke’de aralarında bulunuyor olması. Habibi hürmetine Allah onlara mühlet vermekte ve azap taleplerini hemen yerine getirmemektedir. İbn Abbas (r.a.): “Allah Teâlâ’nın, hiçbir bölge halkını, peygamberleri oradan çıkıp, emrolundukları yere ulaşmadıkça azaba uğratmadığını” söyler. (Kurtubî, el-Câmi‘, VII, 399)
Âyette Peygamber (s.a.s.)’e tâzim ve hürmet göstermeye teşvik vardır. Zira Allah onu âlemlere rahmet olarak göndermiştir. Rahmet ile azab birbirine zıttır; iki zıt ise bir arada bulunmaz. Allah Resûlü (s.a.s.) yaşadığı müddetçe en büyük emân olduğu gibi, sünneti yaşandığı müddetçe de yine en büyük emân olarak devam edecektir. Bu âyet, Efendimiz’in Allah yanındaki şeref ve kıymetini haber veren açık bir delildir. Çünkü onu kullarının güvende olmasına ve azabın inmemesine vesile kılmıştır. Burada, aynı zamanda, salah ve takvâ sahibi kimselere yakın olan toplumlardan Allah Teâlâ’nın azabı kaldıracağına dair bir işaret görmek mümkündür.
› Hepsi tevbekâr olup istiğfar etmeleri veya aralarında Allah’a istiğfar eden ve edecek olan kimselerin bulunması. İyiler içinden kötüler ortaya çıkıp zulümde aşırı gitmeye başladıkları ve buna engel olunmadığı zaman, bu sebeple meydana gelecek fitnenin zararı iyilere de dokunduğu gibi, kötüler içinde fevkalade iyiler zuhur etmeye başladığı zamanlarda az da olsa o iyilerin hürmetine, kötülerin hak ettikleri ceza tamamen affa veya en azından tehire uğrayabilir. Çünkü kötüler azabı celbettiği gibi iyiler de rahmeti celbeder.
Hz. Ali: “Yeryüzünde iki emân vardı. Biri gitti, diğeri kaldı. Giden Resûlullah (s.a.v.), kalan ise istiğfardır” buyurduktan sonra bu âyeti okumuştur.
Sonsuz merhamet sahibi olan Rabbimiz, kullarını azaptan korumak için bir takım vesileler var eder. Ama insanlar bu vesileleri değerlendirmezlerse, kendi elleriyle kendilerini azaba müstahak hâle getirirler:
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ ٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَكُونُوا۟ مَعَ ٱلصَّٰدِقِينَ
Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe ve kûnû meas sâdikîn.
Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.
Tevbe suresi 119. ayet
سُوۡرَةُ العَصر
بِسۡمِ ٱللهِ ٱلرَّحۡمَـٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَٱلۡعَصۡرِ إِنَّ ٱلۡإِنسَـٰنَ لَفِى خُسۡرٍ إِلَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّـٰلِحَـٰتِ وَتَوَاصَوۡاْ بِٱلۡحَقِّ وَتَوَاصَوۡاْ بِٱلصَّبۡرِ
Asr Suresi
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Vel asr
İnnel insane le fi husr
İllellezıne amenu ve amilus salihati ve tevasav bil hakkı ve tevasav bis sabr
"iyiler ve iyiliği doğruluğu tavsiye edenler ve ve birde kötülere sabredenler hariç insanlar helak oldu. (veya "vah ki vah helak olacaklar)"
Asr Suresi
(Ne Zaman oldu bu acaba yada ne zaman olacak bu)
husr: yani "hasar" yada "hasara uğradılar, bozuldular, helak oldular, yok oldular, hasar gördüler "manası
Allah'ın yarattığı bu iyilere "Birler, Üçler, yediler, kırklar, üçyüzler" denilir, bunlar her asırda yeryüzünde bulunurlar.
Bunlar vahdeti vücut olan bedendeki organları temsil ederler, ve onlardan herhangi birisi ölünce, yerine, mesela birlerden biri ölürse, Üçlerden birisi O'nun yerine geçer, Üçlerden o eksilenin yerine de, yedilerden birisi geçer,.....
insan her gün binlerce hücre döker, binler hücresi ölür, yerine yenileri geçer, bu sistemin vahdeti vücutta ki hali, hücre değildir, her birisi birer insan halindedir yani, ondan üstte de, gezegenler, yıldızlar güneşler ve galaksiler halindedir yani......
Vahdeti vücuda delil olan ayet budur :
مَّا خَلْقُكُمْ وَلَا بَعْثُكُمْ إِلَّا كَنَفْسٍ وَٰحِدَةٍ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ سَمِيعٌۢ بَصِيرٌ
Mâ halkukum ve lâ ba’sukum illâ ke nefsin vâhıdeh(vâhıdetin), innallâhe semîun basîr.
(Ey insanlar!) Sizin yaratılmanız ve öldükten sonra tekrar diriltilmeniz, ancak bir tek insanı yaratmak ve diriltmek gibidir. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.
(Lokmân Suresi 28. Ayet)
"40 kişi olan ebdallerin bereketiyle düşmana galip gelir, beladan kurtulursunuz."
(İ. Asakir)
"Her asırda salihler bulunur. Bunlar beş yüz kişi olup kırkı ebdaldir."
(Ebu Nuaym)
"Yeryüzünde her zaman kırk kişi bulunur ki. Bunlar'dan Her biri İbrahim aleyhisselam gibi bereketlidir (Yada Peygamberler gibidirler) Bunların bereketiyle yağmur yağar, güneş açar.
(Taberani)
"Ümmetimin alimleri, İsrâiloğullarının peygamberleri gibidir."
(Razi, Tefsir, VIII/302; Neysaburi, Tefsir: I/264; Keşfu’l-Hafa: II/64)
Her asırda salihler bulunur. Bunlar beş yüz kişi olup On tanesi Hz isa tabiatinda On tanesi Hz ibrahim tabiatinda, On tanesi Hz Nuh tabiatinda.... kırkı ebdallerdir bunlarda falan falan yerlerde....
(Bu minvalde bir hadis vardı fakat, Hadisi Bulamadım, internette aradım, bulamadım, hadis kayıp)
"Her yüz yılda bir müceddid gelir, dini kuvvetlendirir."
(Buharî)
"Dünya ebdaller sayesinde ayakta durur. Allahü teâlânın yardımı onların bereketiyle gelir."
(Taberani)
Hadis rivayetlerinde konuyla ilgili bilgiler vardır: Hz.Ali(r.a)ın rivayet ettiği hadiste de:
”Abdallar Şamda’dır. Nuceba Mısırda’dır.Asaib’de Irakta’dır.”buyurulur.
(Hatib, Tarihu Bağdad,3/75-76)
Bu zatlar, Salih, zahid, veli kullardır. Bunlar hayırlılar cemaatidir. Bu ümmetin Ebdalleri otuzdur. Hepsi de Halilu’r-Rahman gibidir (yani Allah’a olan sevgi ve dostluğunda çok samimidirler). Her ne zaman onlardan biri ölse, Allah onun yerine bir başkasını getirir.”
(Mecmau’z-zevaid, X/62)
Diğer bir rivayet de şöyledir.
Hz. Ali (r.a) Irak’ta iken, bir gün yanında Şam halkından bahsedildi. Bazıları, onları lanetlemesini istediler. Bunun üzerine Hz. Ali (r.a) Resulüllah (s.a.v)’tan şunları işittiğini söyledi:
“Ebdaller kırk kişi olup Şam’da ikamet ederler. Onlar sayesinde yağmur yağar, onlar sayesinde düşmana karşı zafer kazanılır ve onlar sayesinde Şam halkından azap uzaklaştırılır.”
(Ahmed b. Hanbel, I/112)
"Salihlerle Beraber Olun" Ayeti Kayıp Yerine Sadece "Sadıklarla Beraber Olun" Ayeti Var
Benim bildiğim Kadar Kuran'da
"Salihlerle Beraber Olun"
diye bir ayet vardı, internet aramamda bulamadım, yok artık öyle bir ayet, kim çaldı peki
'Salihlerle Beraber Olun' yaz google ye, sana birkaç link verir, amma ayet yok.
Yerine Sadece "Sadıklarla Beraber Olun" Ayeti Var
"Salih kimse" müslüman, yada, islah olmuş, Terbiye olmuş kimse demektir, yani iyi kimseler demektir, çünkü
Peygamberimiz Buyurdular
"Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların zarar görmediği kimsedir. Allah’ın yasakladığı şeylerden uzak duran kimsedir.”
(Buhârî, Îmân 4-5, Rikâk 26; Müslim, Îmân 64-65)
Hadisin bazı rivayetlerinde sadece Müslümanların değil,
“Müslüman, Elinden ve dilinden bütün insanların salim kaldığı kimsedir” şeklinde de gelmiştir
(Müsned, II, 224; Mecmaü’z-zevâid, III, 268)
"Salihlerle Beraber Olun" Ayeti Kayıp Yerine Sadece
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ ٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَكُونُوا۟ مَعَ ٱلصَّٰدِقِينَ
Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe ve kûnû meas sâdikîn.
Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.
Tevbe suresi 119. ayet
Bir kimse, Peygamber efendimize, (Kıyamet ne zaman kopacaktır?) diye sordu. Ona cevaben, (Kıyamet için ne hazırladın?) buyurdu. O kimse, (Fazla ibadetim yok. Fakat Allah ve Resulünü seviyorum) dedi. O kimseye, (Herkes sevdiği ile beraber olacaktır. Sen de, ahirette sevdiğinle beraber olacaksın) buyurdu.
(Buhari)
Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
"İyi arkadaş, güzel koku satan gibidir. Sana koku sürmese de, yanında bulunduğun müddetçe güzel kokusundan faydalanırsın."
(Müslim)
"Allahü teâlâ, rıza-i ilahi için bir din kardeşi edinenin Cennetteki derecesini yükseltir."
(İ. Ebiddünya)
Ninelerimizin dedelerimizin bir adeti vardı eskiden, nerden di bu adet, Tabiki peygamberimizden, hani bir arkadaşları olurdu da, ona ahretliğim derlerdi..
"Allah için ahiret kardeşliği yapan, ahirette öz kardeşinden daha faydalı yardımları, o ahiret kardeşinden görür. Allahü teâlâ, ahiret kardeşini çok seveni, o nispette çok sever."
(Ey oğul ilm)
وَإِن جَٰهَدَاكَ عَلَىٰٓ أَن تُشْرِكَ بِى مَا لَيْسَ لَكَ بِهِۦ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا ۖ وَصَاحِبْهُمَا فِى ٱلدُّنْيَا مَعْرُوفًا ۖ وَٱتَّبِعْ سَبِيلَ مَنْ أَنَابَ إِلَىَّ ۚ ثُمَّ إِلَىَّ مَرْجِعُكُمْ فَأُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Ve in câhedâke alâ en tuşrike bî mâ leyse leke bihî ilmun fe lâ tutı’humâ ve sâhibhumâ fîd dunyâ magrûfen vettebi’ sebîle men enâbe ileyy(ileyye), summe ileyye merciukum fe unebbiukum bi mâ kuntum ta’melûn.
“Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz ancak banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim.”
(Lokmân Suresi 15)
وَمَن يُسْلِمْ وَجْهَهُۥٓ إِلَى ٱللَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَقَدِ ٱسْتَمْسَكَ بِٱلْعُرْوَةِ ٱلْوُثْقَىٰ ۗ وَإِلَى ٱللَّهِ عَٰقِبَةُ ٱلْأُمُورِ
Ve men yuslim vechehu ilâllâhi ve huve muhsinun fe kadistemseke bil urvetil vuskâ, ve ilâllâhi âkibetul umûr.
Kim iyilik yaparak İyi davranışlar içinde Allah’a taraftar olursa, şüphesiz en sağlam kulpa tutunmuştur. Zaten bütün İşlerin sonu ancak Allah’a varır.
(Lokmân Suresi 22. Ayet)
يَٰبُنَىَّ أَقِمِ ٱلصَّلَوٰةَ وَأْمُرْ بِٱلْمَعْرُوفِ وَٱنْهَ عَنِ ٱلْمُنكَرِ وَٱصْبِرْ عَلَىٰ مَآ أَصَابَكَ ۖ إِنَّ ذَٰلِكَ مِنْ عَزْمِ ٱلْأُمُورِ
Yâ buneyye ekımıs salâte ve’mur bil ma’rûfi venhe anil munkeri vasbir alâ mâ esâbek(esâbeke), inne zâlike min azmil umûr.
“Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir.”
(Lokmân Suresi 17. Ayet)
<<<<<>>>>
Nureddin Yıldız'dan ALINTI
“Ebdaller kırk kişi olup Şam’da ikamet ederler. Onlar sayesinde yağmur yağar, onlar sayesinde düşmana karşı zafer kazanılır ve onlar sayesinde Şam halkından azap uzaklaştırılır.”(Müsned, 1/112). Böyle bir hadis var mı? Bu kırklar yediler üçler diye bir şey var mı? Varsa bunlar hakkında bilgi verir misiniz? Yağmur yağdırdıklarını savaşların onlarla kazanıldığını dahi iddia edenler var, doğru mudur? Kapsamlı bir bilgi verirseniz sevinirim çünkü kafam çok karıştı..
Evet, hadis kitaplarımızda böyle bir hadis grubu vardır. Birden fazla lafızla rivayet edilmiştir. Size bu hususta şunları özetleyebiliriz:
a- Bu konudaki hadisler, hadis âlimlerinin olduğu gibi kabullendiği hadislerden değildir. Bu hadislerin bir kısmı için ‘olabilir’ diye bakanlar bulunduğu gibi bunları kökten yok kabul edenler de vardır.
b- Bu tür kulların varlığını bu hadislere binaen kabul ettiğimizde hiç tereddüt etmeden şunu söylememiz gerekir: Bunlar yüzde yüz kuran ve Sünnet üzere yaşayan mü'minlerden oluşmuştur. Zira bizim VELİ olarak bildiklerimiz şu mü'mindir:
Takva üzere yaşayan, Allah’ı seven ve kendini onun dinine hizmete adayan, Şeriat’ı yaşama mücadelesi yapan mü'mindir. Farklılığı ve kabiliyeti ne olursa olsan neticede o da Allah’ın bir kuludur. Kulluk sınırlarını zorlama gibi bir meyli yoktur.
Veli olma yolu da farzları hakkıyla yerine getirmek ve nafile ibadetlerde yorulmadan koşuşturmaktır.
c- Filan şehirde filanlar o kullardır şeklinde bir özelleştirme yapmamız da mümkün değildir. Bu anlama gelecek şekilde filancaların hastaları iyi ettiği veya yapılamaz işleri isteğinde yapabildiği şeklinde bir itikat açısından aşırılığı da kimseye mal edemeyiz.
d- Bu konuları, ümmetimizin mevcut haline bakıp dururken gündem yapmayı da en azından uygunsuz bir iş olarak görmek zorundayız.
Nureddin Yıldız'dan ALINTI Buraya kadar
<<<<oOo>>>>
Karoglan Raşit Tunca Makalesi
Raşit Tunca
Schrems, 17.03.2023