Ülke futbol ortalamasının düşüklüğü nedeniyle problemi fazla da olsa ön alana doğru oynayan takımların maçlarını izlenir kılıyor. Dün akşam ki maç misali. İzleyenler açısından zevkli ve heyecanlı bir ilk devre... Hücum çeşitliliği fazla, bitiricilik uygulamaları ağırlıklı olarak şuta dayalı girişimler. Goller ise bariz savunma hatalarından kaynaklı. Haydi diyelim Beşiktaş’ın yediği gol, taç atışında pozisyon alamayan Colley’den kaynaklı! Demirspor’un yediği gollere gelirsek... Bilinir, ülke de çok kabul gören bir anlatı vardır; 'Direkt (dikine) oyun’. Bu tanım çok beğenilir ve bu nedenle yerli yersiz kullanılır. Demirspor bu anlayışın temsilcilerinden biri ve ben şahsen tarzlarını beğeniyorum, futbolun ülkedeki vasatını yükseltmeye gayret ediyorlar. Ancak sorunları da aşikar. Örneğin, gol öncesi Aboubakar’ın auta giden kafa vuruşunda sol beki yerinde olmayan Demirspor, devre biterken yediği golde iki bekinden de mahrumdu! Seri çıkan Beşiktaş, iki savunmacıya karşı üç hücumcuyla buldu golü. Keza ikinci devre başında Gedson Fernandes yine sağ kanadı antrenman rahatlığında kullanıp golü attı. Montella'dan gereksiz hamle Karşı tarafta neyi, nasıl yapması gerektiğini bilen Beşiktaş ‘Doğru kapan/doğru açıl’ ile alanları da zamanı da doğru kullanarak maçı 72’de kopardı. Yani sade, basit ve işleveldiler. İkinci yarısı ilkine göre hızla ‘Ülke futbol vasatı’na yönelen maçta Demirspor daha çok Yusuf Sarı örneğinde olduğu gibi topu taşıyarak çıkamaya çalışınca Beşiktaş duvarına çarptı. Sahadaki Beşiktaş oyun gücü bu denli net iken Vincenzo Montella’nın bir hakem kararı sonrası kendini attıracak kadar kendini kaybetmesi fazlasıyla gereksizdi. Beşiktaş bence iyi başladığı ancak bazı sonuçlara bağlı acele bir kararla makas değiştirdiği sezonu Şenol Güneş’le kabul edilebilir bir yerde bitirecek. Gerisi gelecek sezonu planlamaya kaldı. Cem DİZDAR / Fanatik