Aaryan
Forum Üyesii
- Katılım
- 25 Ara 2022
- Mesajlar
- 17,042
- Puanları
- 36
Maç başlamadan küçük çaplı bir ‘Taraftar kalkışması’ izledik. ‘Yangın çıkmış, birilerinin burnu kanamış’ türü kaygılardan azade küçük bir kitle kimlik gösterişi yapıp, ‘Buradayız’ demek için ortalığı durduk yere gerdi. Orada olmaları kimin umurundaysa artık! İlk devre boyunca dişe dokunur bir organizasyon izleyemedik. Beri yandan iki takım arasındaki ‘Mali ve fiziki büyüklük’ de malumdu. Hal böyleyken sanırım tıpkı benim gibi kendinize şu soruyu sormuş olmalısınız; ‘Bunca borç, bunca harcama bu oyun için miydi?’ İlk devre boyunca Beşiktaş açısından sadece Rosier/Onur kanadının çalışmasını nasıl açıklamalıydık? ‘İkinci devre için hazırlanmış bir tuzak’ diye mi düşünmeliydik? Neyse ki, bu arada rakip Tirana da ‘Türkiyeli davranışı’ gösterip Mert Günok’ta eriyen işe yaramaz bolca orta yapıp durdu! İkincisi de ilkinden farklı değildi ama Beşiktaş yavaş yavaş kendini hissettirmeye başlamıştı ve nihayet Daniel Amartey’i arka direkte unutturup golü de buldu. Derken defansif saçmalamayı yakalayan Aboubakar, Beşiktaş açısından zaten bitmiş maça noktayı koydu. Adım adım yükselebilir Bizim ülkede ‘İyi oynamadan da kazanmayı bileceksin’ gibi akıllara ziyan bir önerme kendini geniş kitlelere kabul ettirmiştir! Böylece ‘Bir takım neden iyi oynayamaz?’ sorusu daha en başından akıl evinden kovulur. Haliyle her şey kazanmaya indirgenir ve ‘Nasıl kazanıldığı’ üzerine düşünmek en hafif ifadeyle, ayıplanır. Çünkü rakibin gücü tartının diğer gözüne konmaz. Yine de her maçın bir sonraki maç için bir öğrenim eşiği olduğunu unutmamak gerekir. Kazanmış olsa da Beşiktaş henüz geçen seneki birikimi kullanıyor gibi görünmedi. Yine de adım adım yükseleceği yolunda bir takım ipuçları vermedi değil. Haliyle bu tip maçları daha zorlarını halletmek için iyi bir ev ödevi olarak görmek gerekir. Cem DİZDAR / Fanatik