ay şahitti,bir de börtü böcek
geceyi dilimlere bölüyordu gözlerin
dudaklarından su içiyordu ateş böcekleri
içime sokasım geliyordu seni de
terettüdlerin kırıyordu hevesimi
hevesim teninde kızıl kıyamet
hevesim teninde mahşer yeri
ve ellerinin soğukluğunda kalıyordu hevesim
yarım yamalak ama hızla geçiyordu zaman
gençliğimden pasajlar açılıyordu hayat makalemde
hikayem okunuyordu
hikayem ki yarın anlatılacak bir masala gebe
diriliyordum
yükseliyordum
dağ oluyordum senin küçük tepeciklerinde
hissedemiyordun! ..
ay şahitti,birde börtü böcek
ankara'da antlaşmalar
mudanya'da mütarekeler yapılıyordu
dört tekerlekli
alçak tavanlı mekanlara sığıyordu da aşk
küs yüreğine sığmıyordu..antlaşamıyorduk
üstümü örtüyordun teninle aşkım
üstümü teninle örtüyordun da
üşüyordum
üşüyordum; elleri elimdeydi ölümün
üşüyordum; gelip gidiyordu hayat
ben aslında ölüyordum aşkım
ben ölüyordum aslında
göremiyordun! ..
ay şahitti,birde börtü böcek
çok şeyler geçiyordu aklımdan
içimdeki sesle saç baş kavga ediyorduk
'sahiplen' diyordu sa-hip-len! !
uğrunda kavgalar edeceğin
can vereceğin biri var
sende işte senin yanında; sa..hip..leen! ..
ah işte sen görmedin aşkım
saçlarını öperken sivil ihtilaller oluyordu
tanklar geçiyordu paletli paletsiz
sen duymadın çalan borozanları
marşları duyamadın aşkım
duyamıyordun! ..
ay şahitti, birde börtü böcek
kaf dağının zümrüt-ü ankaları
yeni palazlanmış ebabiller ordaydı.
bilirim ki sen
ferhatı şirini keremi de görmedin
bütün her şey
ve hatta yaşlı zeytin ağaçları sığıyordu da içime
sen sığmam sanıyordun
inadına gururlanıyordun
inadına nurlanıyordun
anlayamıyordun! ..
ay şahitti,bir de börtü böcek
atlılar rahvan adım geliyordu orta asya steplerinden
malazgirtten bir kez daha giriyordu ordular anadoluya
imparatorluklar yıkılıyor
çağlar açılıp kapanıyor
mermiler havada çarpışıyordu
çanakkale gözü kapalı geçiliyordu da
sen geçilemiyordun
gelincik oluyordu gülücüklerin
yaban güllerinin asil duruşlarına,
yaban oluşlarına benziyordu tebessümün
yaban lalesi oluyordun kentin orta yerinde
kimbilir;
belki ondandı 'yaban' duruşun...
deniz kenarlarının yelkensiz
boyası dökük tekneleri gibiydi gözlerin
umuda 'vira bismillah..rastgele' diyordu bakışların
dalgaların dövüyordu sığ yanlarımı da
acımıyordu canım
fark edememiyordun ayakta tükendiğimi
sadece üşüyordum aşkım
çok üşüyordum
fark edemiyordun! ..
ay şahitti,bir de börtü böcek
adını bilmediğim bir rıhtım aş evinde
şalgamın rakıya yoldaş olduğu nemli bir köhnede
bir yaban gülünün
balıkları çatal çatal tükettiğini gördüm
balıklar bitiyordu
balıklar tükeniyordu
balıklar can çekişiyordu
sen görmedin aşkım
görseydin ah balam
fark etseydin ne gemiler batıyor
ne mülteciler can havliyle karaya yüzüyordu
kaç milyon göz düşüyordu elalarına
kaç milyon kez bakılıyordu yüzündeki iksirli edaya
ne gemiler yakılıyordu
bilemiyordun! ..
gidişine kurulu saatler
martılar
ay
börtü
böcek
ve sen
ve aşk vardı
inanmıyordun! ..
geceyi dilimlere bölüyordu gözlerin
dudaklarından su içiyordu ateş böcekleri
içime sokasım geliyordu seni de
terettüdlerin kırıyordu hevesimi
hevesim teninde kızıl kıyamet
hevesim teninde mahşer yeri
ve ellerinin soğukluğunda kalıyordu hevesim
yarım yamalak ama hızla geçiyordu zaman
gençliğimden pasajlar açılıyordu hayat makalemde
hikayem okunuyordu
hikayem ki yarın anlatılacak bir masala gebe
diriliyordum
yükseliyordum
dağ oluyordum senin küçük tepeciklerinde
hissedemiyordun! ..
ay şahitti,birde börtü böcek
ankara'da antlaşmalar
mudanya'da mütarekeler yapılıyordu
dört tekerlekli
alçak tavanlı mekanlara sığıyordu da aşk
küs yüreğine sığmıyordu..antlaşamıyorduk
üstümü örtüyordun teninle aşkım
üstümü teninle örtüyordun da
üşüyordum
üşüyordum; elleri elimdeydi ölümün
üşüyordum; gelip gidiyordu hayat
ben aslında ölüyordum aşkım
ben ölüyordum aslında
göremiyordun! ..
ay şahitti,birde börtü böcek
çok şeyler geçiyordu aklımdan
içimdeki sesle saç baş kavga ediyorduk
'sahiplen' diyordu sa-hip-len! !
uğrunda kavgalar edeceğin
can vereceğin biri var
sende işte senin yanında; sa..hip..leen! ..
ah işte sen görmedin aşkım
saçlarını öperken sivil ihtilaller oluyordu
tanklar geçiyordu paletli paletsiz
sen duymadın çalan borozanları
marşları duyamadın aşkım
duyamıyordun! ..
ay şahitti, birde börtü böcek
kaf dağının zümrüt-ü ankaları
yeni palazlanmış ebabiller ordaydı.
bilirim ki sen
ferhatı şirini keremi de görmedin
bütün her şey
ve hatta yaşlı zeytin ağaçları sığıyordu da içime
sen sığmam sanıyordun
inadına gururlanıyordun
inadına nurlanıyordun
anlayamıyordun! ..
ay şahitti,bir de börtü böcek
atlılar rahvan adım geliyordu orta asya steplerinden
malazgirtten bir kez daha giriyordu ordular anadoluya
imparatorluklar yıkılıyor
çağlar açılıp kapanıyor
mermiler havada çarpışıyordu
çanakkale gözü kapalı geçiliyordu da
sen geçilemiyordun
gelincik oluyordu gülücüklerin
yaban güllerinin asil duruşlarına,
yaban oluşlarına benziyordu tebessümün
yaban lalesi oluyordun kentin orta yerinde
kimbilir;
belki ondandı 'yaban' duruşun...
deniz kenarlarının yelkensiz
boyası dökük tekneleri gibiydi gözlerin
umuda 'vira bismillah..rastgele' diyordu bakışların
dalgaların dövüyordu sığ yanlarımı da
acımıyordu canım
fark edememiyordun ayakta tükendiğimi
sadece üşüyordum aşkım
çok üşüyordum
fark edemiyordun! ..
ay şahitti,bir de börtü böcek
adını bilmediğim bir rıhtım aş evinde
şalgamın rakıya yoldaş olduğu nemli bir köhnede
bir yaban gülünün
balıkları çatal çatal tükettiğini gördüm
balıklar bitiyordu
balıklar tükeniyordu
balıklar can çekişiyordu
sen görmedin aşkım
görseydin ah balam
fark etseydin ne gemiler batıyor
ne mülteciler can havliyle karaya yüzüyordu
kaç milyon göz düşüyordu elalarına
kaç milyon kez bakılıyordu yüzündeki iksirli edaya
ne gemiler yakılıyordu
bilemiyordun! ..
gidişine kurulu saatler
martılar
ay
börtü
böcek
ve sen
ve aşk vardı
inanmıyordun! ..