• Forumzar.COM Türkçe içerikli genel forum sitesi ve paylaşım platformu olarak eğlenceli ve interaktif bir forum deneyim sunar.

    Foruma üye olmak için BURAYA TIKLAYINIZ

Esra Gezginci ile Esrarengiz Azerbaycan ikinci bölümünde Bakü’nün tarihi hazinelerini keşfediyor

abuzer

Forum Üyesii
Katılım
23 Eyl 2022
Mesajlar
683
Puanları
16
Konum
bolu
Cinsiyet
Erkek
Esra Gezginci ile Esrarengiz Azerbaycan ikinci bölümünde Bakü’nün tarihi hazinelerini keşfediyor

Esrarengiz Azerbaycan ikinci bölümünde Bakü’nün tarihi merkezi İçerişehir’de erken ve geç dönem islam mimarisi örneklerinin yanısıra, İçerişehir’in kalbi olarak nitelenen Şirvanşahlar Sarayı, Kukla Tiyatrosu ve Azerbaycan Halı Müzesi’nin keşfediyor.


Deniz seviyesinin 28 metre altında bulunan Bakü, bu anlamda yeryüzünün en alçakta kurulmuş başkenti. Rüzgârların şehri olarak tanınan Bakü’de, güneyden esen Glevar, kuzeyden esene Hazre deniyor. Bakü şehri surları 12. yüzyıl olarak tarihlense de, kent eşsiz mimarisini 1800’lerde petrol endüstrisinin patlamasına borçlu. İçerişehir olarak anılan Eski Şehir etrafına inşa edilen yapılar gotik, barok, neoklasik mimarileriyle harmanlanan bir doku oluşturdu. Çoğunlukla Avrupalı ve Polonyalı mimarlar tarafından yapılan bu binalar, İçerişehir olarak bilinen Eski Şehir ile bütünleşti ve Bakü Kafkasların Paris’i olarak anılmaya başlandı. Bu bölümde ilk durağımız, Cuma Mescidi olarak anılan Cuma Camii.

Hocam, Cuma Mescidi’ ne zamanında edilmiş? İçerişehir bölgesindeki en yeni cami olduğu söylenir. Çünkü buradaki camilerden biri 11. yüzyıla ait, 14 ve 15. yüzyılda yapılanlar da var. Bu en yenisi, 19. Yüzyılın sonlarında inşa edilmiş. O dönem Azerbaycan'da petrolün bulunmasıyla birlikte büyük bir zengin topluluk oluşmuş. O insanlar da özellikle hayırseverlik alanına yönelmişler. Ve 19. yüzyılın sonlarında soyadı Dadaş olan bir hayırsever bu camiyi inşa etmiş ve yerli halka hediye etmişti. Camii o dönemden beri kullanılıyor. Tabii ki restorasyon gördü. Yaklaşık 200 yıl oldu. Ama insanlar o zamandan beri toplanıp cuma namazını burada kılıyorlar. Ve Bakü'de şu anda en meşhur camilerden biri.

İçerişehir’in dar sokaklarından birinde yer alan kukla tiyatrosu, Bakü’nün büyülü köşelerinden biri. Küçücük sahnede Üzeyir Hacıbeyli’nin Arşın Mal Alan ve Leyla ile Mecnun operaları kuklalarıyla sergileniyor. Azerbaycan kültürü ve eski dönem kostümleriyle tanışmak için harika bir fırsat sunan tiyatro binası, klasik Rus mimari unsurları ve Avrupa dekoruyla inşa edilmiş. Bakü Kukla Tiyatrosu 1980’de yönetmen ve sanatçı Tarlan Gorcu tarafından kurulmuş. Prömiyeri 1990’da Fransa’da yapılan Arşın Mal Alan operasının kukla tiyatrosu çok sevilmiş ve defalarca sahnelenmiş. 1993 yılında belediye tiyatrosu statüsünü kazanıp, 2013’te İçerişehir idaresine katılmış. Azerbaycan Cumhuriyeti Birinci Cumhurbaşkanı Yardımcısı Mihriban Aliyeva’nın büyük desteğiyle yapılan restorasyonla birlikte elverişli koşullar oluşturulmuş. Bunun üzerine ekip, Üzeyir Hacıbeyli’nin Leyla ile Mecnun operasını sahnelemeye odaklanmış ve 2016’dan itibaren sürekli sahnelemeye başlamış.

11. yüzyılda inşa edilen Muhammed Cami, İçerişehir’in en eski yapılarından biri ve Azerbaycan’da İslam mimarisinin ilk örneklerinden sayılıyor. Ancak Muhammed Cami, hikâyesiyle de çok önemli. Cami, minaresi yıkık olduğu için, “yıkılmış kule” anlamına gelen Siniggala Cami olarak da biliniyor. 1723 yılında Bakü’yü kuşatan Rus donanması, şehrin teslim olmasını istiyor. Bu talep reddedilince de, 15 savaş gemisi kenti bombalamaya başlıyor. İşte o bombalardan biri Muhammed Cami’nin minaresine isabet ediyor ve kısmen yıkıyor. Daha sonra çıkan bir fırtına Rus donanmasını açık denize sürükleyince, halk bunu işgalcilere verilen ilahi bir ceza olarak yorumluyor. O zamandan 19. yüzyıl ortalarına kadar minare yeniden inşa edilmiyor ve şehrin cesaretinin bir sembolü olarak kalıyor. Tarih boyunca birçok işgale direnen Azerbaycan’a boşuna “kahramanlar yurdu” denmiyor. Muhammed Cami de bunun örneklerinden, sembollerinden biri.

Şirvanşahlar Sarayı, Nergis Hocamın deyişiyle İçerişehir’in kalbi. İçerişehir ve Kız Kalesi’yle birlikte UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan başka bir yapı da Şirvanşahlar Sarayı. 15. yüzyıldan kalma bu saray kompleksi, Yakın Doğu’nun en görkemli eserlerinden ve Azerbaycan’ın incilerinden biri olarak kabul ediliyor. Saray, 1964 yılından bu yana müze olarak faaliyet gösteriyor. “Kralların birleştirici kılıcı” anlamına gelen Latince bir kelimeden türeyen Şirvanşahlar, Farsça ve birçok dilde sultan ile eşanlamlı hale geldi. Şirvanşah, milletinin hem askeri hem de siyasi yönlerini temsil eden bir hükümdar veya padişahtı. Şirvanşahlar Sarayı, ana saray binası, divanhane, felsefeci Seyit Yahya Bakünin’in türbesi, bir cami, mezar tonozları, bir su deposu ve hamam kalıntıları da barındırıyor. Bu bölümlerin her birinin farklı zamanlarda yapıldığı düşünülüyor.

Sarayın sanatsal unsurları birçok farklı kültürü ve etkiyi yansıtıyor. Tasarım, oyma ve kaligrafi gibi, İran, Arap, Moğol ve Bizans kültür ve sanatlarından unsurlar içeriyor. Ayrıca, Hattat Niyavaş 1220 civarında, bugün hala sarayın bazı bölümlerinde mevcut olan güzel çiçekli hatlar üretmiş. Bu sanat eseri, mimari üslubu etkileyen medeniyetlerin her birinin hem sanatını hem de kültürünü tasviri niteliğinde. İki kattan oluşan sarayın ikinci katı, şah ve ailesinin evi ve günlerini geçirdikleri bölüm. Birinci kat ise, saray ihtiyaçlarının karşılanması için oluşturulmuş. Ve burası da sarayın divanhane bölümü. Devletle ilgili resmi kararlar burada yapılan toplantılarla alınırmış. Ayrıca resmi törenler de yapılırmı15. yüzyılda yaşayan Yahya Bakünin Türbesi de, Şirvanşahlar Saray kompleksinin önemli bir parçası. Türkçe kaynaklarda Yahya Şirvan olarak geçen Bakünin, ömrünün önemli kısmını Bakü’de geçirmesinden ve burada çok sevilmesinden dolayı böyle anılıyor. Halk arasında Derviş Türbesi olarak da bilinen bu türbede yatan Seyit Yahya Bakünin, döneminin büyük âlimlerinden biri olarak saray halkına da dersler vermiş. Felsefe, matematik ve astronomi konusunda çalışan Bakünin’in, tasavvufi nitelikteki eserlerinin çoğu Türkiye’de de, çeşitli kütüphanelerde bulunuyor.

Ana saray yapısının güney duvarlarının biraz ilerisinde Bayıl Köşkü vardı. Geriye sadece Bayıl Taşları denilen koç, koyun, at şeklindeki mezar taşları kaldı. Bu avluda Keykubat Mescidi de bulunuyordu. Ve şahın ailesi burada eğitim alıyordu. Burayı, Şah Halilullah, kendi boyu 2 metre 10 santim olduğu için, merdiven boylarını bilerek çok aralıklı, uzun yapmış. Merdiven basamaklarını çıkarken biraz zorlanıyorsunuz.

İçerişehir’de çok önemli bir yerdeyiz. Şirvanşahlar Sarayı’na geldik. Burası çok büyük bir yer. Ben merak ediyorum, Şirvanşahlar nasıl bir devletmiş? Azerbaycan topraklarında eski bir devletti. Tarihi bin yıllar öncesine dayanıyor. İlk Şirvanşahlar 7. yüzyıldayken Sasani İmparatorluğu kuruldu. Azerbaycan topraklarında kendi devletlerini kurdular. İslamiyet’ten sonra Arapların Kafkaslara gelişi başladıktan sonra Araplar Azerbaycan'a da gelmiş. Ve bizim topraklarımızı işgal etmişler. Şirvanşahlar Devleti o dönem Arap hilafetinin bir parçası olan bir toprak gibi bağımsızlığını kaybetti. Ama onlara ait topraklara Arap yetkililer tayin edilmişti. Onlar burada kendi hakimiyetlerini sürdürdüler. Bu durum yaklaşık 10. yüzyıla kadar devam etti. 10. yüzyılda ise hilafet siyasi ve iktisadi sebeplere göre zayıfladı ve dağılmaya başladı. Ve bu dönem topraklarında yarı bağımsız ve tamamen özgür devletler kurulmaya başladı. Onlardan biri de Şirvanşahlar Devleti'ydi. 10. yüzyılda Gürcistan sınırından sahillerine kadar topraklarını ele geçirmiş. Ve bir devlet oldu. 11. yüzyılda tam bağımsız ve tamamen güçlü bir memleket gibi kendini belli etmişti. Şirvanşahlar öncesinde Şamahı'yı başkent yaptı. Ama Şamahı'da coğrafi ve depremsel durum o kadar iyi değildi.

O zaman Şirvanşahlar ilk Şamaha’da başlayıp sonra mı buraya gelmişler? Fakat 12. Yüzyılda Şamahı topraklarında büyük deprem gerçekleşti. Büyük depremden sonra Şirvanşahlar Bakü'ye göçmeye karar vermiş. Ve bu gördüğümüz saray onlar varken yoktu ama bu topraklara onlar yapmaya başlamışlar ve 13. Yüzyıldan başlayıp 16. yüzyıla kadar şu anda bulunduğumuz saray bölgesi yapılmaya başladı.

O zaman Şirvanşahlar ilk Şamaha’da başlayıp sonra mı buraya gelmişler? Fakat 12. Yüzyılda Şamahı topraklarında büyük deprem gerçekleşti. Büyük depremden sonra Şirvanşahlar Bakü'ye göçmeye karar vermiş. Ve bu gördüğümüz saray onlar varken yoktu ama bu topraklara onlar yapmaya başlamışlar ve 13. Yüzyıldan başlayıp 16. yüzyıla kadar şu anda bulunduğumuz saray bölgesi yapılmaya başladı.

Divanhanede neler yapılıyor? Divanhanede genelde mahkeme işleri biraz tartışmalı ve problemli olan işler burada çözülürdü. Yabancı konuklar burada sık sık ağırlanırdı ve devlet işleri danışmanları bu alanda bazı toplantılar yaptılar. Şahın yakın adamları ve danışmanları burada toplanırdı ve fikir alışverişi yapılırdı. Aşağıda genelde şahın ailesinin yaşadığı odaları şu anda göremiyoruz çünkü onların çoğu dağıtıldı. Ama alt katta 20'ye yakın oda var. Ve aşağıda üçüncü bir kat daha var. Orada Şeyh Bakuvi'nin özel hemşiresi var. Şeyh Bakuvi uzun zaman Şirvanşah'ın destekçisi oldu. Şeyh Bakuvi Azerbaycan'da çok meşhur bir adamdı. Hem şair hem de filozoftu. Hem de yazardı, çok kalıcı eserleri vardı. Şirvanşahlar ve onların yakın ilişkileri hakkında da yazardı. O yüzden de onu bu sarayın ortasına gömdüler. Ve bu sarayın karşısında cami de var. Yanında da Şirvanşahlar'a ait türbeler var. Aileleri oraya defnedilmiş. Tabii Şirvanşahlar devleti deyince büyük bir devletten bahsediyoruz. 400 yıl diyorsunuz, şimdi baktığımız zaman. Ama bir de sarayı gezerken şeyi fark ettim, şahların boyları uzunmuş galiba, merdiven aralıkları çok yüksek. Öyle bir bilgi var. Fiziki açıdan çok güçlü oldukları söyleniyor. O yüzden boyları da uzun. O yüzden sarayı yapanlar da onların özelliklerini hesaba katarak yapmışlar.

Burada arkeolojik çalışmalar ne zaman başladı? 64’te. Ondan önce genelde Şirvanşahlar'ın tarihi zorlu bir dönemden geçmişti. Çünkü 11. yüzyılda düşmanları çoktu. 12. yüzyılda Kafkaslar'a Selçuklular geldi. Sonra Gürcü devletleriyle birçok savaş oldu. Ondan sonra Osmanlılar buraya geldi. Ama Şirvanşahlar Devleti'nin sonunu Safeviler getirdi. Safevi Devleti'nin saldırısından sonra528 yılında Safeviler Şirvanşahlar'ın egemenliğine son verdi. Ama Şirvanşahlarla büyük bir savaş oldu. Safevilerle olan bu savaşta mağlup oldular. Sonrasında tüm yetkileri ve Bakü şehri Safeviler'in eline geçti. Buraları ele geçirdikten sonra sarayı bir ambar ve eşya deposu gibi kullanıldı. Sonra Rus işgalinden sonra buralar yıkıldı ve bakımsız kaldı. Ama şimdi güzel bir restorasyon yapılmış… N.A: Tabii. 20. yüzyılda burayı tamamen yıkıp Hristiyan mabedi yapmak istediler. Ama neyse ki bu gerçekleşmedi ve bu saray kötü durumda olsa bile bu güne kadar geldi. ‘64 yılında burada arkeoloji ve kurtarma faaliyetleri başladı. Camiyi restore ettiler, hanları ve türbeleri de restore ettiler. Odaları da yenilediler. Sonra burada çok tarihi eser bulundu, kabirler bulundu. Ev eşyaları gibi şeyler bulundu. Onlar şu anda Azerbaycan Tarihi Müzesinde saklanıyor. 2009'da bu saray UNESCO'nun topluluğuna dâhil oldu.

Büyük bir devletten bahsediyoruz. Asırlar boyunca hüküm süren.. Tabii, yüzyıllar. 13. yüzyılda inşa edildiği düşünülüyor. Ve 16. yüzyıla kaldıysa 400 yıl Şirvanşahlar bu sarayda yaşadılar. Azerbaycan ve özellikle de doğu tarihine meraklı insanlar burayı kesinlikle görmeli. Gelip görmeli. Ve her şey o kadar mükemmel ki Azerbaycan’da. Hocam, siz de ne güzel anlattınız. Çok teşekkür ediyorum. Ben de bizim tarihimize ilgi gösterdiğiniz için teşekkür ederim.

İçerişehir’den ayrılıp, Bakü’nün modern yapılarına doğru yola çıkıyorum. İstikamet ünlü Halı Müzesi. Dünyanın ilk halı müzesine geldim. Bakü’deyim. Hadi gelin beraber gezelim. Halı dokumacılığı, Azerbaycan kültürünün çekirdeğini oluşturuyor. Çünkü farklı uygarlıkların hüküm sürdüğü binlerce yıl boyunca çeşitli tekniklerde, tiplerde, desenlerde ve sembollerle üretilmiş halılar. Bu karmaşık sanat formu, UNESCO’nun somut olmayan kültürel listesinde yer alıyor. Halı Müzesi’nde yer alan sergilerde, en nadide halılar kronolojik sırayla ve bölgelerine göre, halıların nasıl dokunduğuna ilişkin canlandırmalarla anlatılıyor. Müzede 14 ve 20. yüzyıllar arasında dokunmuş Karabağ ve Kasımuşağı yörelerine özgü desenler ve Azerbaycan’ın çeşitli dokuma merkezlerinden halılar yer alıyor. Halı Müzesi, Bakü’nün modern mimari harikalarından biri. Dışarıda gördüğünüz gibi, sarılmış bir halı şeklinde bu yapı. Dünyanın ilk ve en büyük halı müzesinde Ortaçağdan günümüze kadar üretilmiş yaklaşık 10 bin halı yer alıyor. Müze, ilk olarak 1967 yılında, halıcı ressam Letif Kerimov’un öncülüğünde kurulmuş. Nefçiler Caddesi’nde sinalist neoklasik bir tarzda bir binada açılan bu müze, 2014 yılında bu modern bu modern binaya taşınmış. Burada gördüklerinizin hepsi Karabağ halısı. Karabağ halılarını diğer halılardan ayırt eden en büyük özellik ise, böyle uzun oluşuymuş. Çok güzeller. Halı Müzesi o kadar güzel ve şahane ki, beni büyülüyor her seferinde.

Burası beni çok heyecanlandırıyor. Lütfen bana buranın ilk çıkış tarihini söyler misiniz? 1967'de açıldı. Büyük alim Latif Kerimov tarafından dediğiniz gibi dünyada ilk kez yapıldı. Ve 1972 yılında, Azerbaycan'da 19. yüzyıla ait bir binada, Cuma Camii'nde ilk sergisi gerçekleştirildi. Ve daha sonra Sovyet döneminde bu müze merkezinde korunup sergilenmeye başladı. Daha sonra Azerbaycan halkı için daha güzel bir binaya ihtiyacı olduğu düşünüldü. 2007'de Azerbaycan devlet başkanı tarafından böyle bir bina yapılması kararı verildi. Ve 2008'de bina yapılmaya başladı. Bina Avusturyalı mimar Fraz Janz'ın tasarımıyla yapıldı. Ve 2014'te halı şeklinde olan bu muhteşem halı müzesi açıldı. 2014'ten beri Azerbaycan'ın sanat eserleri olan halılarımız ve birtakım eserlerimiz burada sergileniyor. Halı dokumacılığı Azerbaycan’da o kadar önemli ki, renk renk desen desen. Her desenin farklı bir anlamı var, her rengin farklı bir anlamı var. Onu biliyorum. Bir de sizden dinlemek istiyorum. Sizin de dediğiniz gibi Azerbaycan'ın her bölgesinde kadınlar arasında halıcılık faaliyetleri yayılmıştı. Ve bu halılar insanların hayat tarzını, onların duygu ve düşüncelerini yansıtan eserlerdi. Ve dediğim gibi her bölgenin kendine özel anlamları ve nakışları var. Bu yüzden de Azerbaycan halıcılık sanatında renk zenginliği, anlam zenginliği çok kendine özgüdür.

Bildiğim bir Karabağ halıları çok meşhur. Başka neler var? Sizin de dediğiniz gibi Azerbaycan halıları çeşitli bölgelere ayrılır. Bunlar Gence-Kazak bölgesine özgü halılar. Tebriz, Kuba-Şirvan ve Karabağ halıları var. Elbette her biri anlamları bakımından, renk seçimine, kullanılan malzemeye ve dokuma tekniğine göre farklılık gösteriyor. Bu gibi özellikleri sayesinde birbirlerinden ayrılmaktadırlar. Dört çeşide ayrılırlar ve her biri kendi içinde gruplara ayrılır. Bu bakımdan çok zengin bir halı kültürümüz var. Renklerin o kadar güzel anlamları oluyor ki. Ve aslında halıda kullandıkları renklerle o duyguları yansıtıyorlar… Özellikle Karabağ halılarında kırmızı renk öne çıkıyor. Ve Azerbaycan ateş ülkesi olduğu için de kırmızı renk de ateş anlamını taşıyor. Bunun dışında halılarımızda yeşil renk de çok kullanılır, bu da bolluk ve bereket anlamına gelir.

Halıyı dokurken renklerl, simgelerle, sembollerle o duyguları yansıtıyorsun. Halı da bir sanat eseri değil mi? Biz buna çok basit bir ev eşyası gibi bakıyoruz. Ama aslında dediğiniz gibi, renklerin anlamlarına baktığımızda, bunun ne kadar değerli bir şey olduğunu, tarihini, medeniyetini ve kökenini simgelediğini görebilirsiniz. Onlardan birçok anlam çıkarabiliyoruz. Bildiğim kadarıyla bu müze o kadar önemli bir çalışma yürütüyor ki, buraya ait olan halıları, dünyanın her yerinden koleksiyonlar şeklinde geri alıyorlar. Benim bildiğim kadarıyla, bir tane Karabağ halısı vardı geri alınan. O nasıl oldu? Müze kurulurken buradaki eserler halktan toplanıyordu. Ama 2016'dan sonra, müzenin koleksiyonunun daha da geliştirilmesi düşünüldü. Zamanında ülkemizden alınan değerli sanat eserlerinin geri alınmasına karar verildi. 2016'dan sonra bu yönteme başlandı. Ve çok değerli, 17. yüzyıldan Karabağ, ejderhalı halı gibi birçok halı geri alındı. Ve onların arasında bizim için çok önemli olan bir Karabağ halısı var. Azerbaycanlı bir iş adamı tarafından İtalyan bir koleksiyonerden alınarak müzemize bağışlandı. Ve bizim için en önemli taraflarından biri de, Karabağ halısının 1920'de Karabağ'da kazandığımız galibiyetin yıl dönümünde gelmesiydi. Ve onu müzemizde özel bir şekilde sergiliyoruz. Peki, müzede kaç eser var? Müzemizde artık 10 bin eser korunup saklanıyor. Tabii ki halı müzemizde sadece halılar yok, halı yapımında ve dokumasında kullanılan malzemeler ve halı ürünleri de sergileniyor. Bir konunun altını çizmek istiyorum. Müzede sergilenen eserler korunup saklanıyor. Bu müze kadim eserleri saklamak şartıyla onları yeniden yaşatmaya çalışıyor. Son devlet halıcıları bazı tekniklerin unutulduğunu söylüyordu. Ama bizim müzemiz kapsamında eski halılarımız yeniden üretilmeye başlandı. Ve hatta birkaç teknik birleştirilerek tek bir halı üzerinde uygulandı ve hepsi bir arada sunuldu. Yani biz hem eski halıları yaşatıp hem de yeni halılar dokuyoruz. Ve müzemizin üçüncü katında modern halılarımız sergileniyor. Esrarengiz Azerbaycan’da bu hafta Bakü’nün İçerişehir’ini gezdim. Haftaya görüşünceye dek kendinize iyi bakın. Hoşça kalın.

Bu içeriğin kaynağı Ntv haber sitesidir.
 

Genel Forum Sitesi

Forum Sitesi - Forumzar.COM

Forumzar.COM olarak, Türkçe forum sitesi denildiğinde akla gelen ilk adres olarak, geniş kapsamlı genel forum platformumuzda buluşuyoruz. Türkiye'nin en büyük Türkçe forum siteleri arasında yer almanın gururunu yaşıyoruz. Çeşitli konu başlıklarında aktif bir şekilde paylaşımların yapıldığı, her konuda interaktif ve bilgilendirici tartışmalara katılmak için bizi takip edin! ve bir dakikanızı ayırarak forum sitemize üye olun!

Forum Siteleri

Bilgi paylaştıkça çoğalır sloganı ile ilerleyen forum sitesi platformumuza, siz de üye olarak forum sitemizde açılan konulara katılabilir ve ilgi alanınıza uygun konular açarak siz de paylaşımda bulunabilirsiniz.