Emre ESMER
Moderatör
Erdoğan'ın açıklamasından satır başları şöyle:
"Bu şehir, ayrımcılığın hiçbir çeşidine itimat etmez. Denizini, toprağını, dağını kendisi ve vatanı için berekete dönüştürür. Ülkemizin ve dünyanın neresinden gelirse gelsin huzur arayan herkese kucak açar.
Sermayesini ve alın terini akıtarak burada yeni bir hayata başlamak isteyenleri kucaklar. Ama mesele milletinin birliği, evlatlarının geleceği olduğunda kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Bunun için Antalya'yı ayrı seviyoruz.
Ülkemizi bugüne kadar nasıl sizlerle büyüttüysek, Türkiye yüzyılını da beraber inşa edeceğiz.
Biz eser ve hizmet siyaseti ile bugünlere getirdiğimiz Türkiye'yi daha ileri taşımak için ter döküyoruz.
100 bini aşkın Antalyalı var burada.
Birileri ülkenin birikimlerini önce altılı masada paylaşmaya niyetlendi. Sonra pazarlığın kızıştığı anda ortaklardan biri yerinden kalkıp geri otururken, masanın altındaki gizli ortak HDP de bu cümbüşte yerini aldı. Baktılar yedi ortakla da bu iş olmayacak iki büyükşehir belediye başkanını dahil edip ortak sayısını 9'a çıkardılar. Masada kendileri için yer olduğunu gören, ülkenin ve milletin yeminli düşmanları FETÖ ve PKK da seslerini yükselttiler. Oldu mu size 11 ortak. Daha DHKP-C'sini, Avrupa ve Amerika'da masanın akıl hocalığına soyunan tefecileri, STK görünümlü istihbarat aygıtlarını saymıyorum. Türkiye, siyasetine ve yönetimine yönelik böyle bir oyunu hak etmiyor. Kılıçdaroğlu'nu cumhurbaşkanı adayı olarak karşımıza diken bir mekanizma var. Bu mekanizma CHP tabanının da ittifaktaki diğer partilerin de hassasiyetlerini umursamıyor. Tıpış tıpış oy vereceksiniz diyerek bu nobranlık ifade ediliyor. Bunların derdi yönetimi değiştirirken Türkiye'nin kaldığı yerden yola devam etmesi değildir. Türkiye'yi; siyaseti ile, ekonomisi ile, diplomasisi ile yarım asır daha kendine gelemeyeceği bir çukura itmektir. Ama inşallah başaramayacaklar.
Terörist Selo, Diyarbakır'da 51 kardeşimizin ölümüne neden oldu. Şimdi bu Selo, cezaevinde. Selo'yu çıkaracağız diyorlar. Sonra da Selo'yu Öcalan'ın yerine getireceklermiş! Bay bay Kemal'in demek ki parlamentoda yaptığı görüşme işte buydu. Açıklayabildi mi? Açıklayamaz. Çünkü her şey fırıldak! Düzgün bir şey yok! Gerçek siyasetçi isen çıkarsın açıklarsın, hayatı yalan! Ben diyorum ki 14 Mayıs'ta benim aziz milletim bu yalana, talana, dolana evet demeyecek!
Ülkeyi bir avuç sapkın ideoloji mensubunun, evlatlarımızın maddi-manevi varlığına göz diken ihtiraslarına teslim etmek istiyorlar. Ülkeyi, köken ve mezhep ayrışmasını derinleştirerek yeniden kamplara bölmek, kardeşi kardeşe düşman etmek istiyorlar. Ülkeyi, tasmaları emperyalistlerin elinde olan terör örgütlerinin cirit alanına çevirmek istiyorlar. Bunların derdi bizimle değil, Türkiye ile, Türk milleti ile, Türkiye'nin kazanımlarıyladır.
Kandil'den ne diyordu birisi? Bunların bayrağı, ezanı, dini var mı? Bizim desteğimiz Kılıçdaroğlu'nadır diyor. Dini, diyaneti, bayrağı, ezanı olmayan kimler destekliyor bay bay Kemal'i? Bu teröristler... Öyle mi? Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu! Bay bay Kemal, senin arkadaşın Kandil. Onlarla bu yoldasın. Ama bay bay Kemal, 14 Mayıs'ta bu aziz millet, sevgili vatandaşlarım sana sandıkları mezar edecek!
Cudi'yi, Gabar'ı Tendürek'i bu teröristlere mezar ettik mi? Terör örgütünün parlamentodaki uzantıları AK Parti'yi kabul edebilirler mi? Kandil'den 'AK Parti'yi destekleyemeyiz, Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceğiz' diyorlar. Onların bay bay Kemal'i desteklemeleri, bizim doğru yolda olduğumuzun göstergesidir.
Biz teslim olmayı değil, mücadele etmeyi seçtiğimiz için hedefteyiz. Emperyalistlerin suyuna gitmeyi değil, Türkiye'nin gücünü tarihinden alan duruşuna layık olmayı seçtiğimiz için hedefteyiz.
Kılıçdaroğlu'nun verdiği sözlere bakın. Onu destekleyenlere bakın. Tipik bir teslimiyetçisi eski Türkiye politikacısıyla karşı karşıyayız. Eskiden cennet vaadi ile gelip size cehennemi yaşatanlar vardı değil mi? Kılıçdaroğlu böyle bir tiptir. Ağzından çıkanı kulağı duymaz. Vaat diye söylediklerinin bir kısmı zaten yapılmış olan işlerdir. Söylediklerinin ucunun nereye gideceğini kendisi de bilmez. Ya da bilir ama söylemek zorundadır. Bu zat yaptığımız her şeyi yıkacağını, kurumları kapatacağını, bürokratını, polisini tasfiye edeceğini söylüyor. HDP ve PKK ne diyorsa, FETÖ ne diyorsa onu söylüyor Kılıçdaroğlu.
Hangi insan kendi ülkesine, devletine, milletine bu kadar büyük kin duyabilir? Bay bay Kemal ABD'de bir benzin istasyonunda bir restorana giriyor. Orada neler çevirdi belli değil, açıklayamıyor. Pensilvanya'nın uzantıları ile orada sohbetini koyulaştırıyor. Hangi insan vatanına böylesine büyük nefret besleyebilir?
"Bu şehir, ayrımcılığın hiçbir çeşidine itimat etmez. Denizini, toprağını, dağını kendisi ve vatanı için berekete dönüştürür. Ülkemizin ve dünyanın neresinden gelirse gelsin huzur arayan herkese kucak açar.
Sermayesini ve alın terini akıtarak burada yeni bir hayata başlamak isteyenleri kucaklar. Ama mesele milletinin birliği, evlatlarının geleceği olduğunda kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Bunun için Antalya'yı ayrı seviyoruz.
Ülkemizi bugüne kadar nasıl sizlerle büyüttüysek, Türkiye yüzyılını da beraber inşa edeceğiz.
Biz eser ve hizmet siyaseti ile bugünlere getirdiğimiz Türkiye'yi daha ileri taşımak için ter döküyoruz.
100 bini aşkın Antalyalı var burada.
Birileri ülkenin birikimlerini önce altılı masada paylaşmaya niyetlendi. Sonra pazarlığın kızıştığı anda ortaklardan biri yerinden kalkıp geri otururken, masanın altındaki gizli ortak HDP de bu cümbüşte yerini aldı. Baktılar yedi ortakla da bu iş olmayacak iki büyükşehir belediye başkanını dahil edip ortak sayısını 9'a çıkardılar. Masada kendileri için yer olduğunu gören, ülkenin ve milletin yeminli düşmanları FETÖ ve PKK da seslerini yükselttiler. Oldu mu size 11 ortak. Daha DHKP-C'sini, Avrupa ve Amerika'da masanın akıl hocalığına soyunan tefecileri, STK görünümlü istihbarat aygıtlarını saymıyorum. Türkiye, siyasetine ve yönetimine yönelik böyle bir oyunu hak etmiyor. Kılıçdaroğlu'nu cumhurbaşkanı adayı olarak karşımıza diken bir mekanizma var. Bu mekanizma CHP tabanının da ittifaktaki diğer partilerin de hassasiyetlerini umursamıyor. Tıpış tıpış oy vereceksiniz diyerek bu nobranlık ifade ediliyor. Bunların derdi yönetimi değiştirirken Türkiye'nin kaldığı yerden yola devam etmesi değildir. Türkiye'yi; siyaseti ile, ekonomisi ile, diplomasisi ile yarım asır daha kendine gelemeyeceği bir çukura itmektir. Ama inşallah başaramayacaklar.
Terörist Selo, Diyarbakır'da 51 kardeşimizin ölümüne neden oldu. Şimdi bu Selo, cezaevinde. Selo'yu çıkaracağız diyorlar. Sonra da Selo'yu Öcalan'ın yerine getireceklermiş! Bay bay Kemal'in demek ki parlamentoda yaptığı görüşme işte buydu. Açıklayabildi mi? Açıklayamaz. Çünkü her şey fırıldak! Düzgün bir şey yok! Gerçek siyasetçi isen çıkarsın açıklarsın, hayatı yalan! Ben diyorum ki 14 Mayıs'ta benim aziz milletim bu yalana, talana, dolana evet demeyecek!
Ülkeyi bir avuç sapkın ideoloji mensubunun, evlatlarımızın maddi-manevi varlığına göz diken ihtiraslarına teslim etmek istiyorlar. Ülkeyi, köken ve mezhep ayrışmasını derinleştirerek yeniden kamplara bölmek, kardeşi kardeşe düşman etmek istiyorlar. Ülkeyi, tasmaları emperyalistlerin elinde olan terör örgütlerinin cirit alanına çevirmek istiyorlar. Bunların derdi bizimle değil, Türkiye ile, Türk milleti ile, Türkiye'nin kazanımlarıyladır.
Kandil'den ne diyordu birisi? Bunların bayrağı, ezanı, dini var mı? Bizim desteğimiz Kılıçdaroğlu'nadır diyor. Dini, diyaneti, bayrağı, ezanı olmayan kimler destekliyor bay bay Kemal'i? Bu teröristler... Öyle mi? Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu! Bay bay Kemal, senin arkadaşın Kandil. Onlarla bu yoldasın. Ama bay bay Kemal, 14 Mayıs'ta bu aziz millet, sevgili vatandaşlarım sana sandıkları mezar edecek!
Cudi'yi, Gabar'ı Tendürek'i bu teröristlere mezar ettik mi? Terör örgütünün parlamentodaki uzantıları AK Parti'yi kabul edebilirler mi? Kandil'den 'AK Parti'yi destekleyemeyiz, Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceğiz' diyorlar. Onların bay bay Kemal'i desteklemeleri, bizim doğru yolda olduğumuzun göstergesidir.
Biz teslim olmayı değil, mücadele etmeyi seçtiğimiz için hedefteyiz. Emperyalistlerin suyuna gitmeyi değil, Türkiye'nin gücünü tarihinden alan duruşuna layık olmayı seçtiğimiz için hedefteyiz.
Kılıçdaroğlu'nun verdiği sözlere bakın. Onu destekleyenlere bakın. Tipik bir teslimiyetçisi eski Türkiye politikacısıyla karşı karşıyayız. Eskiden cennet vaadi ile gelip size cehennemi yaşatanlar vardı değil mi? Kılıçdaroğlu böyle bir tiptir. Ağzından çıkanı kulağı duymaz. Vaat diye söylediklerinin bir kısmı zaten yapılmış olan işlerdir. Söylediklerinin ucunun nereye gideceğini kendisi de bilmez. Ya da bilir ama söylemek zorundadır. Bu zat yaptığımız her şeyi yıkacağını, kurumları kapatacağını, bürokratını, polisini tasfiye edeceğini söylüyor. HDP ve PKK ne diyorsa, FETÖ ne diyorsa onu söylüyor Kılıçdaroğlu.
Hangi insan kendi ülkesine, devletine, milletine bu kadar büyük kin duyabilir? Bay bay Kemal ABD'de bir benzin istasyonunda bir restorana giriyor. Orada neler çevirdi belli değil, açıklayamıyor. Pensilvanya'nın uzantıları ile orada sohbetini koyulaştırıyor. Hangi insan vatanına böylesine büyük nefret besleyebilir?