İşte Güven'in yazısı; Bu hüzünlü sezonu Süper Lig'den çekilen Gaziantep ve Hatayspor ile oynanan maçlardaki puanların "bir silindiği, bir de silinmediği iki ayrı puan cetveliyle" bitirip, iki ayrı hesaptan "biri resmi, diğeri gayrı resmi iki şampiyon" çıkarırsak kimse şaşırmasın! Ve sonsuza kadar sürecek sonuçsuz münazaralara, münakaşalara, münasebetsiz iddia ve ithamlara hazır olsun herkes. Neden? Çünkü "altyapı" hazır. TFF "basiretli görüneyim" derken aculluk etti, jet hızıyla rakiplerinin Antep ve Hatay'la oynayıp aldığı/alamadığı puanları geçerli saydı, oynanmamış maçlarda ise rakiplerine üçer puan yazdı. Kimi kulüp ellerini ovuşturdu kiminin içine sinmedi doğal olarak. Büyük felaketin acıları tazeyken küçük hesaplar peşinde gözükmemek için Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi dışında kimse ağzını açmadı; o da Beşiktaş taraftarından bile tepki aldı en başta. Ancak araya şampiyonluk hesapları girince yas kısa sürdü. Açık söylemek lazım; burada vebal önce meselenin çözümsüzlüğünde, sonra kulüplere danışmadan tepeden inme karar alan TFF'dedir... Bu konuda haklıyı-haksızı, mağduru-karlıyı ayırt etmek, diğer takımlara etkilerini hesaplamak, ancak süper bilgisayarlar ile mümkün olabilir. Sahi... O zaman neden Jorge Jesus'u linç etmeye kalktınız"Bu ligin sportif anlamda gerçekliği yok" dediğinde? Peki, Antep ve Hatay'ın oynadığı maçlardaki puanları silip silmeme işi "en adil şekilde" nasıl sonuçlanır? Adil ve kimsenin itiraz edemeyeceği yöntem nedir? Yazı tura... Neden olmasın, eskiden çok maçlar vardı yazı tura ile kaybedilip kazanılan. Hatta İtalya'daki 1968 Avrupa Şampiyonasında İtalya, yenişemediği Sovyetler Birliği'den final hakkını yazı tura ile almıştı. Beğenmeyen çapanoğlu aramaz, şansına küser hiç yoksa.