“Elektriğe gelen zammı temmuz ayında konuşmuş, bu zammı besleyen kanun düzenlemesinin TBMM’den geçişine Kasım 2020’de şahitlik etmiştik. Son gelen fatura ile zammı iliklerimize kadar hissettik” diyen Önder Algedik’in elektrik zammına dair Gazete Duvarda yer alan yazısı şöyle;
Zammı daha çok hissetmemizde sıcak geçen temmuz-ağustos, bunun sonucunda kliması olmayan evlerde bile daha çok çalışmak zorunda kalan buzdolapları, bayram nedeniyle normalden daha uzun süre için kesilen faturaların yattığını, faturayı inceleyince anlayabiliyoruz.
Zammın boyutunu basitçe anlatacak olursak, aylık 100 kwh faturası olan bir hane üstünden konuşalım.
Geçen yıl aynı dönemde 100 kwh tüketim için 71 TL ödedik. Bunun 36 TL’si elektrik üreticisine giderken elektriği üretmeyen ama dağıtım işini özelleştirme ile alan şirketlere 21 TL’si gitti. Vergi ve fonlar ile 14 TL’sini de devlet aldı.
Aradan bir yıl geçti, şimdi üretim bedeline 11,7 TL zam geldi. Böylece bu kalem için 47,5 TL ödedik. Dağıtım bedelini ise 5,5 TL zamlı ödedik, cebimizden 26,5 TL onlar için çıktı. Bu zamdan devlet de payını aldı ve fazladan 4 TL ödedik. Böylece devletimiz vergiler ve fonlar adı altında 17,8 TL’lik bedelin sahibi oldu.
Böylece 100 kilowatt saatlik elektrik faturamız bir yıl öncesine göre 20,7 TL zamlandı. Bir önceki aya göre ise 12 TL zam gördü. O da bir ayda faturaya yüzde 15 zam demek!
Ortada büyük bir artış var. Yüzde 15 zam üstüne bir hafta daha geç okunan fatura ve sıcaklar deyince artış çok yüksek oluyor.
Gelin bu zammı sindirmeyelim ama anlamını sindirelim.
Yeni tarifeye göre Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) 1 kilowatt/saatlik elektriği 28,8 kuruşa satıyor ama bizim faturalarda üretim bedeli olarak 47,5 kuruş görünüyor. Bu 47,5 kuruş üstüne dağıtım şirketi 26,5 kuruş kendi payını ekliyor. Sonra devletin 17,9 kuruşunu ekliyor ve size 91,7 kuruş ödetiyor.
Birincisi, EÜAŞ’ın 28,8 kuruş elektriği özelleşmiş üretim ve dağıtım şirketleri üstünden bize gelince 91,7 kuruşa çıkıyor.
İkinci olarak, bir kuruş zam bir yıl içinde halktan 2,3 milyar TL toplamak demek. Bu kuruşları bu birimle çarpınca ortaya sindirilmesi zor bir fatura çıkıyor.
ÖZELLEŞTİRME!
Türkiye’de üretim sürekli özelleştiriliyor. Bu şirketlerin banka borçları, kârları, üretim masrafları bizim sırtımızda.
Dağıtım şirketleri tamamen özelleşti. Bu şirketlerin de banka borçları, kârları bizim sırtımızda. Dağıtım şirketleri elektrik üretmiyorlardı, sadece dağıtıyorlar.
Üstüne, devlet müşteri garantili yatırımlarını finanse ettirmek, böylece şirketlere yüksek ödeme yapmak için bizden vergi ve fon alıyor. O da üstümüzde.
Bu özelleştirmenin ve politikaların faturalarına yansımasını hiç merak ettiniz mi? İşte aşağıdaki grafik tam da bunu anlatıyor.
Ortada bankalar, üretim tesislerini satın alan şirketler, yatırım yapan şirketler ve dağıtım kuruluşlarını satın alan şirketlerin paralarını ödemek gibi uzun bir liste çıkıyor. Bir de buna yatırım teşvikleri, HES’lere verilen destekler, araba lastiği ya da kentin çöpünü yakmanız için verilen fahiş fiyatlar da eklenince siz resmen iklimi değiştirmeyi, hava kirliliğini finanse eden pozisyonuna düşüyorsunuz.
Şimdi bu resme Türkiye Elektrik İletim A.Ş.'nin (TEİAŞ) özelleştirmesi ekleyin. Ekleyince bu artış hızının ne hal alacağını tahmin edebilirsiniz.
Tablo: Elektrik fatura kalemlerinin değişimi ve EÜAŞ toptan satış fiyatı ile karşılaştırılması.
KAMULAŞTIR!
Elektrik Piyasası Kanunu (EPK) Meclis’te görüşülürken “Devlet 17 kuruş ortalama maliyeti olan yenilenebilir enerji yatırımlarına 32,6 kuruş teşvik vererek halka kilowatt saat başına 49,6 kuruş maliyet bindirmiş. O kuruşlar toplanmış ve halk 25 milyar TL zarara uğratılmış” demiştik. O zaman bu tartışmadaki veriler elektrik faturasını yarıya düşürülebileceğini bize anlatıyordu.
Bunun için iki iş ve üç sorumluluk bize düşüyor. Birincisi, kamulaştırma bu iş için elzem. Yoksa TEİAŞ da özelleşecek, faturalar şişecek. Bunu tartışmalı, partilerimizden talep etmeliyiz. İkincisi EPK hemen geri çekilmeli. EPK o zaman 231 vekilin KABUL 60 vekilin RED oyu ile yüzde 80 kabul oyu alarak geçti. Bugün bu tartışmalar varken 245 iktidar dışı vekil katılmaz mı? Ki bu 231’den fazla. Ayrıca bu fatura ortada iken iktidarın kabul oyu vermesi hiç kolay değil.
EPK’nın değişmesi bir mesele tabii ki. Ama bunun soğutulup Meclis'in Ekim'e kadar açılmasını beklersek hiç şansımız yok.
Gelelim bizim üç görevimize. Birincisi, kesinlikle artık iktidarın salladığı enerji verimliliği işine sarılalım. Evinde apartmanında izolasyon yaptırmayan, gerekli verimlilik adımlarını atmayan kalmasın. İkincisi, 'kamulaştır' demeyi öğrenmeliyiz. Cümle içinde, hayatın her yerinde bunu telaffuz etmeliyiz. Üçüncüsü ise Meclis'i çalıştırmak için oy verdiğimiz, gönül verdiğimiz partimizi çalıştırmanın yoluna bakmalıyız.
Bu yaz yaşadığımız felaketleri gelecek yaz yaşamak istemiyorsak, nasıl elimizi çabuk tutmamız gerekiyorsa, bu ayki faturayı gelecek ay ödememek için de elimizi çabuk tutmak zorundayız.
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Zammı daha çok hissetmemizde sıcak geçen temmuz-ağustos, bunun sonucunda kliması olmayan evlerde bile daha çok çalışmak zorunda kalan buzdolapları, bayram nedeniyle normalden daha uzun süre için kesilen faturaların yattığını, faturayı inceleyince anlayabiliyoruz.
Zammın boyutunu basitçe anlatacak olursak, aylık 100 kwh faturası olan bir hane üstünden konuşalım.
Geçen yıl aynı dönemde 100 kwh tüketim için 71 TL ödedik. Bunun 36 TL’si elektrik üreticisine giderken elektriği üretmeyen ama dağıtım işini özelleştirme ile alan şirketlere 21 TL’si gitti. Vergi ve fonlar ile 14 TL’sini de devlet aldı.
Aradan bir yıl geçti, şimdi üretim bedeline 11,7 TL zam geldi. Böylece bu kalem için 47,5 TL ödedik. Dağıtım bedelini ise 5,5 TL zamlı ödedik, cebimizden 26,5 TL onlar için çıktı. Bu zamdan devlet de payını aldı ve fazladan 4 TL ödedik. Böylece devletimiz vergiler ve fonlar adı altında 17,8 TL’lik bedelin sahibi oldu.
Böylece 100 kilowatt saatlik elektrik faturamız bir yıl öncesine göre 20,7 TL zamlandı. Bir önceki aya göre ise 12 TL zam gördü. O da bir ayda faturaya yüzde 15 zam demek!
Ortada büyük bir artış var. Yüzde 15 zam üstüne bir hafta daha geç okunan fatura ve sıcaklar deyince artış çok yüksek oluyor.
Gelin bu zammı sindirmeyelim ama anlamını sindirelim.
Yeni tarifeye göre Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) 1 kilowatt/saatlik elektriği 28,8 kuruşa satıyor ama bizim faturalarda üretim bedeli olarak 47,5 kuruş görünüyor. Bu 47,5 kuruş üstüne dağıtım şirketi 26,5 kuruş kendi payını ekliyor. Sonra devletin 17,9 kuruşunu ekliyor ve size 91,7 kuruş ödetiyor.
Birincisi, EÜAŞ’ın 28,8 kuruş elektriği özelleşmiş üretim ve dağıtım şirketleri üstünden bize gelince 91,7 kuruşa çıkıyor.
İkinci olarak, bir kuruş zam bir yıl içinde halktan 2,3 milyar TL toplamak demek. Bu kuruşları bu birimle çarpınca ortaya sindirilmesi zor bir fatura çıkıyor.
ÖZELLEŞTİRME!
Türkiye’de üretim sürekli özelleştiriliyor. Bu şirketlerin banka borçları, kârları, üretim masrafları bizim sırtımızda.
Dağıtım şirketleri tamamen özelleşti. Bu şirketlerin de banka borçları, kârları bizim sırtımızda. Dağıtım şirketleri elektrik üretmiyorlardı, sadece dağıtıyorlar.
Üstüne, devlet müşteri garantili yatırımlarını finanse ettirmek, böylece şirketlere yüksek ödeme yapmak için bizden vergi ve fon alıyor. O da üstümüzde.
Bu özelleştirmenin ve politikaların faturalarına yansımasını hiç merak ettiniz mi? İşte aşağıdaki grafik tam da bunu anlatıyor.
Ortada bankalar, üretim tesislerini satın alan şirketler, yatırım yapan şirketler ve dağıtım kuruluşlarını satın alan şirketlerin paralarını ödemek gibi uzun bir liste çıkıyor. Bir de buna yatırım teşvikleri, HES’lere verilen destekler, araba lastiği ya da kentin çöpünü yakmanız için verilen fahiş fiyatlar da eklenince siz resmen iklimi değiştirmeyi, hava kirliliğini finanse eden pozisyonuna düşüyorsunuz.
Şimdi bu resme Türkiye Elektrik İletim A.Ş.'nin (TEİAŞ) özelleştirmesi ekleyin. Ekleyince bu artış hızının ne hal alacağını tahmin edebilirsiniz.
Tablo: Elektrik fatura kalemlerinin değişimi ve EÜAŞ toptan satış fiyatı ile karşılaştırılması.
KAMULAŞTIR!
Elektrik Piyasası Kanunu (EPK) Meclis’te görüşülürken “Devlet 17 kuruş ortalama maliyeti olan yenilenebilir enerji yatırımlarına 32,6 kuruş teşvik vererek halka kilowatt saat başına 49,6 kuruş maliyet bindirmiş. O kuruşlar toplanmış ve halk 25 milyar TL zarara uğratılmış” demiştik. O zaman bu tartışmadaki veriler elektrik faturasını yarıya düşürülebileceğini bize anlatıyordu.
Bunun için iki iş ve üç sorumluluk bize düşüyor. Birincisi, kamulaştırma bu iş için elzem. Yoksa TEİAŞ da özelleşecek, faturalar şişecek. Bunu tartışmalı, partilerimizden talep etmeliyiz. İkincisi EPK hemen geri çekilmeli. EPK o zaman 231 vekilin KABUL 60 vekilin RED oyu ile yüzde 80 kabul oyu alarak geçti. Bugün bu tartışmalar varken 245 iktidar dışı vekil katılmaz mı? Ki bu 231’den fazla. Ayrıca bu fatura ortada iken iktidarın kabul oyu vermesi hiç kolay değil.
EPK’nın değişmesi bir mesele tabii ki. Ama bunun soğutulup Meclis'in Ekim'e kadar açılmasını beklersek hiç şansımız yok.
Gelelim bizim üç görevimize. Birincisi, kesinlikle artık iktidarın salladığı enerji verimliliği işine sarılalım. Evinde apartmanında izolasyon yaptırmayan, gerekli verimlilik adımlarını atmayan kalmasın. İkincisi, 'kamulaştır' demeyi öğrenmeliyiz. Cümle içinde, hayatın her yerinde bunu telaffuz etmeliyiz. Üçüncüsü ise Meclis'i çalıştırmak için oy verdiğimiz, gönül verdiğimiz partimizi çalıştırmanın yoluna bakmalıyız.
Bu yaz yaşadığımız felaketleri gelecek yaz yaşamak istemiyorsak, nasıl elimizi çabuk tutmamız gerekiyorsa, bu ayki faturayı gelecek ay ödememek için de elimizi çabuk tutmak zorundayız.
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.