Kahramanmaraş depremlerinden çok sayıda taşınmaz kültürel varlık da etkilenirken, özellikle Antakya’da yıkımın büyük olduğu ve özel mülkiyetteki kültür varlıklarının devlet tarafından restore edilebilmesi için gerekli mevzuat değişikliklerinin yapılması gerektiğine dikkat çekiliyor.
Depremlerden etkilenen bölgelerde incelemelerde bulunan CHP Ankara Milletvekili Nihat Yeşil, CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi ile CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol deprem bölgelerindeki taşınmaz kültürel varlıkların durumu ve yıkılanların onarılması ile ilişkin bir rapor hazırladı.
Rapora göre deprem bölgesinde 29 müze ve bu müzelerde sergilenen yüz binlerce eser bulunuyor. Buna ek olarak dünyaca tanınan Göbeklitepe, Karahantepe gibi yerler, antik kentler ve ören yerleri de bu illerde yer alıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünden alınan bilgiler, yetkililerin yaptığı açıklamalar ve yerinde yapılan incelemelere göre depremden etkilenen illerden Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis, Osmaniye, Diyarbakır ve Adana’daki müzelerde herhangi bir hasar bulunmuyor.
Kahramanmaraş, Elbistan, Adıyaman, Malatya müzelerinde ise küçük çatlaklar dışında büyük bir hasar oluşmadığı, müzelerde yer alan eserlerde de ciddi bir hasar tespit edilmediği belirtiliyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy da ”Hatay Kültürel Mirasını Yaşatma Projesi” kapsamında son yaptığı açıklamada enkaz altındaki kültürel varlıkları ortaya çıkaracaklarını ve koruma altına alacaklarını belirtmişti.
Ancak durum Hatay ve özellikle de Hatay’ın merkez ilçesi Antakya için daha olumsuz.
Depremden etkilenen çoğu ildeki taşınmaz kültürel varlıklarda ve müzelerde büyük yıkım olmadığının ifade edildiği raporda, buna karşılık Hatay’daki yıkımın büyüklüğüne işaret ediliyor.
”Antakya’nın bizzat kendisi bir müze ve bir kültürel varlık” tespitinde bulunularak, Hatay İli ve çevresinde ve çoğunluğu Antakya merkezinde bulunan toplam 1.099 daimî yapı, anıtsal ve sivil mimarlık örneği niteliğindeki tescilli kültür varlığı yapıları ile ilişkin özel bir çalışma yapılmasının gerekli olduğu kaydediliyor.
Hatay’da 800 civarında tescilli kültür varlığı bulunuyor ve Antakya’nın sembolü denilebilecek Habib-i Neccar Camii, Hatay Meclis Binası, Hatay Kent Müzesi, Antakya’nın karakteristik yapılarının sağlı sollu dizildiği birçok dini ve sivil mimarlık örneği tescilli yapının bulunduğu tarihi Kurtuluş Caddesi depremden ciddi biçimde zarar görmüş durumda. Buna ek olarak 16’ncı yüzyılda inşa edilen Tarihi Ulu Cami ise tamamen yıkılmış durumda.
Taşınmaz kültürel varlıklardan yıkıma uğrayan ve restore edilebilecek olanlar için nasıl bir yol izleneceği de önemli bir konu.
Raporda depremde hasar gören kültür varlıklarının önemli bir bölümünün kamunun mülkiyetinde olmakla birlikte özellikle Antakya’daki önemli bir bölümünün özel mülkiyette olduğu belirtiliyor ve özel mülkiyete konu kültür varlıklarının mevcut mevzuata göre devlet tarafından restore edilemediği hatırlatılıyor.
Bu varlıkların sahipleri tarafından restore edilmesinin ise yaşanan büyük yıkımın aynı zamanda bir ekonomik yıkım olduğu dikkate alındığında mümkün olmadığı belirtilerek, ”Bu nedenle özel mülkiyetteki kültür varlıklarının da devlet tarafından restore edilebilmesi için gerekli mevzuat değişikliği yapılmalıdır” önerisinde bulunuluyor.
Bu restorasyonun sahipleri tarafından yapılmak istenilmesi halinde devletin karşılıksız veya uygun şartlarda fon desteği ile teknik destek sağlaması da bir başka öneri.
Bu arada raporda dikkat çekilen bir başka husus da yakın tarihlerde onarım görmüş pek çok anıt eserin depremin yıkıcı etkisine dayanamaması.
Sivil mimarlık eserlerinin yıllara dayalı ihmal ve bakımsızlık sebebiyle depreme daha kırılgan şekilde yakalandığına ve bu nedenle büyük yıkımlar meydana geldiğine işaret edilerek, ”Bu durum kültür varlıklarının korunmasında ‘sürekli bakımın’ önemini bir kez daha göstermektedir” deniliyor.
Deprem bölgesindeki taşınmaz kültür varlıklarından hasar görenlerin süratle restore edilebilmesi için de bazı önerilerde bulunuluyor.
Gerekli bütçenin nasıl karşılanabileceği ile ilişkin önerilen yöntemin detayları ise raporda şöyle aktarılıyor:
”Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinde yer alan emlak vergilerinden yüzde 10 nispetinde alınan katkı payları, müze ve ören yerlerinden elde edilen gelirler, RTÜK gelirleri, Milli Piyango, at yarışları, şans oyunları ve trafik cezalarından elde edilen gelirlerin belli bir kısmı ile depremden etkilenen illere yapılacak olan uçuşlar için düzenlenen biletlerden elde edilen KDV hasılatı taşınmaz kültür varlıklarının onarım ve restorasyonuna tahsis edilmelidir.”
Bununla birlikte yeterli bütçe oluşturulamaması durumunda uluslararası kuruluşlardan kaynak temin edilebileceği ve merkezi bütçeden aktarım yapılması için ek bütçe yasa teklifi hazırlanabileceği da belirtiliyor.
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Depremlerden etkilenen bölgelerde incelemelerde bulunan CHP Ankara Milletvekili Nihat Yeşil, CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi ile CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol deprem bölgelerindeki taşınmaz kültürel varlıkların durumu ve yıkılanların onarılması ile ilişkin bir rapor hazırladı.
Rapora göre deprem bölgesinde 29 müze ve bu müzelerde sergilenen yüz binlerce eser bulunuyor. Buna ek olarak dünyaca tanınan Göbeklitepe, Karahantepe gibi yerler, antik kentler ve ören yerleri de bu illerde yer alıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünden alınan bilgiler, yetkililerin yaptığı açıklamalar ve yerinde yapılan incelemelere göre depremden etkilenen illerden Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis, Osmaniye, Diyarbakır ve Adana’daki müzelerde herhangi bir hasar bulunmuyor.
Kahramanmaraş, Elbistan, Adıyaman, Malatya müzelerinde ise küçük çatlaklar dışında büyük bir hasar oluşmadığı, müzelerde yer alan eserlerde de ciddi bir hasar tespit edilmediği belirtiliyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy da ”Hatay Kültürel Mirasını Yaşatma Projesi” kapsamında son yaptığı açıklamada enkaz altındaki kültürel varlıkları ortaya çıkaracaklarını ve koruma altına alacaklarını belirtmişti.
Antakya’daki yıkımın boyutu büyük
Ancak durum Hatay ve özellikle de Hatay’ın merkez ilçesi Antakya için daha olumsuz.
Depremden etkilenen çoğu ildeki taşınmaz kültürel varlıklarda ve müzelerde büyük yıkım olmadığının ifade edildiği raporda, buna karşılık Hatay’daki yıkımın büyüklüğüne işaret ediliyor.
”Antakya’nın bizzat kendisi bir müze ve bir kültürel varlık” tespitinde bulunularak, Hatay İli ve çevresinde ve çoğunluğu Antakya merkezinde bulunan toplam 1.099 daimî yapı, anıtsal ve sivil mimarlık örneği niteliğindeki tescilli kültür varlığı yapıları ile ilişkin özel bir çalışma yapılmasının gerekli olduğu kaydediliyor.
Hatay’da 800 civarında tescilli kültür varlığı bulunuyor ve Antakya’nın sembolü denilebilecek Habib-i Neccar Camii, Hatay Meclis Binası, Hatay Kent Müzesi, Antakya’nın karakteristik yapılarının sağlı sollu dizildiği birçok dini ve sivil mimarlık örneği tescilli yapının bulunduğu tarihi Kurtuluş Caddesi depremden ciddi biçimde zarar görmüş durumda. Buna ek olarak 16’ncı yüzyılda inşa edilen Tarihi Ulu Cami ise tamamen yıkılmış durumda.
Özel mülkiyetteki varlıklar nasıl onarılacak?
Taşınmaz kültürel varlıklardan yıkıma uğrayan ve restore edilebilecek olanlar için nasıl bir yol izleneceği de önemli bir konu.
Raporda depremde hasar gören kültür varlıklarının önemli bir bölümünün kamunun mülkiyetinde olmakla birlikte özellikle Antakya’daki önemli bir bölümünün özel mülkiyette olduğu belirtiliyor ve özel mülkiyete konu kültür varlıklarının mevcut mevzuata göre devlet tarafından restore edilemediği hatırlatılıyor.
Bu varlıkların sahipleri tarafından restore edilmesinin ise yaşanan büyük yıkımın aynı zamanda bir ekonomik yıkım olduğu dikkate alındığında mümkün olmadığı belirtilerek, ”Bu nedenle özel mülkiyetteki kültür varlıklarının da devlet tarafından restore edilebilmesi için gerekli mevzuat değişikliği yapılmalıdır” önerisinde bulunuluyor.
Bu restorasyonun sahipleri tarafından yapılmak istenilmesi halinde devletin karşılıksız veya uygun şartlarda fon desteği ile teknik destek sağlaması da bir başka öneri.
Kültürel varlıkların korunması için devamlı bakım
Bu arada raporda dikkat çekilen bir başka husus da yakın tarihlerde onarım görmüş pek çok anıt eserin depremin yıkıcı etkisine dayanamaması.
Sivil mimarlık eserlerinin yıllara dayalı ihmal ve bakımsızlık sebebiyle depreme daha kırılgan şekilde yakalandığına ve bu nedenle büyük yıkımlar meydana geldiğine işaret edilerek, ”Bu durum kültür varlıklarının korunmasında ‘sürekli bakımın’ önemini bir kez daha göstermektedir” deniliyor.
Bütçe ihtiyacı nasıl karşılanabilir?
Deprem bölgesindeki taşınmaz kültür varlıklarından hasar görenlerin süratle restore edilebilmesi için de bazı önerilerde bulunuluyor.
Gerekli bütçenin nasıl karşılanabileceği ile ilişkin önerilen yöntemin detayları ise raporda şöyle aktarılıyor:
”Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinde yer alan emlak vergilerinden yüzde 10 nispetinde alınan katkı payları, müze ve ören yerlerinden elde edilen gelirler, RTÜK gelirleri, Milli Piyango, at yarışları, şans oyunları ve trafik cezalarından elde edilen gelirlerin belli bir kısmı ile depremden etkilenen illere yapılacak olan uçuşlar için düzenlenen biletlerden elde edilen KDV hasılatı taşınmaz kültür varlıklarının onarım ve restorasyonuna tahsis edilmelidir.”
Bununla birlikte yeterli bütçe oluşturulamaması durumunda uluslararası kuruluşlardan kaynak temin edilebileceği ve merkezi bütçeden aktarım yapılması için ek bütçe yasa teklifi hazırlanabileceği da belirtiliyor.
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.