Kolossai'nin tarihi MÖ 5. yüzyıldan daha önceye dayanmaktadır. Başlangıçta bir Frigya şehri olan Kolossai, zaman içerisinde Grek şehri olmuştur, 7. yüzyıla gelindiğinde çoğu Anadolu şehirlerinde olduğu gibi Kolossai de Arap akınlarıyla karşı karşıya kalmıştır. Savunma bakımından daha elverişli konumda olan ve düz ovada kurulu Kolossai'nin 3 kilometre (1,9 mi) güneyinde Honaz Dağı'nın yamaçlarında yer alan Khonai, bu dönemde antik Kolossai'nin yerini almaya başlamıştır. 7. yüzyılda kurulan ve 858 ile 860 yılları arasında Başpiskoposluk unvanını alan Khonai, 950 yılında Metropolit olup, Anadolu'nun önemli dini ve idari merkezlerinden biri haline gelmiştir. Chonai, Kolossai ve Khonai (Khones) / Honaz kenti alanı, günümüzdeki ilçe merkezi Honaz'ın 5 kilometre (3,1 mi) kuzeyinde, Lykos (Çürüksu) Çayının güney kıyısındadır.
Kolossai'yi Herodot, İran Şahı I. Serhas'in İÖ 480 yılında Yunanistan seferine giderken yanından geçtiği kentler arasında anar ve oranın "Büyük bir Phrygia kenti" olduğunu söyler. MÖ 401 yılında Genç Kyros'un, ağabeyi İran şahına karşı giriştiği sefere katılan Xenophon da Kyros ordusunun Kolossai'ye uğrayıp konakladığını anlatır, kentin büyük ve zengin olduğunu söyler. Ancak MÖ 3. yüzyılda o yakınlarda kurulan Laodikeia kentinin gelişmesi ölçüsünde Kolossainin sönükleştiği anlatıyor. Ünlü coğrafya eserini Augustus döneminde yazan Strabon, Kolossai'yi bir kentçik diye göstermiştir. Hristiyanlık burada daha İS 1. yüzyılda, İsa'nın havarilerinden Aziz Pavlos'un arkadaşlarından Epaphras Epaphras'ın çalışmasıyla yayılmıştır. Epaphras Kolossai'li idi. Bilindiği üzere Hristiyanlığın İlk Yedi Kilisesi (İnanmışlar Topluluğu) Batı Anadolu'da kurulmuştu; bunlardan biri de Kolossai'nin pek yakınındaki Laodikeia'da idi.
Daha İS 8. yüzyılda, Müslümanların fetih akınları sırasında, kentin giderek sönükleştiğini, boşaldığını ve savunulması daha kolay bir yerde olan, daha güneydeki Honaz'ın bölgedeki en önemli yerleşme birimi durumuna geçtiği biliniyor. Hatta Honaz, 858 yılında, çevredeki tüm piskoposlukların bağlandığı merkez, yani başpiskoposluk yeri yapıldı.
Kolossai kentinin akropolü ovanın yanı başında, kuzey ve batı yanları 60-70 metre yükseklikte olan ama diğer yanları alçak tepeciğin üzerinde idi. Tepe üstü şimdi tarla durumundadır ve sürülmektedir Kuzey tarafta Lykos (Çürüksu) akar. Doğu yanda, yamacın eteğinde, tiyatronun yeri ayırt edilebilse de görünür kalıntı sağa sola dağılmış üç beş taştan ibarettir. Çayın kuzey yakasında nekropol bulunmaktaydı, ancak buradaki lahitler daha geçen yüzyılda hemen hemen tümüyle toprağa gömülmüş durumdadır. Khonai, uzun süre Bizans İmparatorluğu sınırları içinde kalmıştır. Sultan Alp Arslan'ın akıncı komutanlarından Afşin Bey, maiyetindeki Türk birlikleri ile Malazgirt Savaşı'ndan önce, 1070 yılında Honaz (Colossea)ı alarak Denizliye kadar gelmiştir. Denizli yakınlarındaki Laodikya ve Khonai (Honaz)ı ele geçirip yağmalamış ve geri çekilmişlerdir. Ancak daha sonra Khonai, özellikle Haçlı Seferleri sırasında birkaç kez Türkler ve Bizanslılar arasında el değiştirdi. Adı Khones / Honas / Honaz olarak Türkçeleştirilen Khonai, 1207 yılında kesin olarak Türklerin idaresine geçti. O zamana kadar bölgenin en önemli şehri konumundaki Honaz, bundan sonraki yıllarda da idari birimin merkezi olarak yarım yüzyıl kadar önemini sürdürdü. Honaz'ın Osmanlılar'ın eline geçme süreci 1391'de başladı. Yıldırım Bayezid, Denizli ve yöresini Osmanlı Devleti'ne kattı. Honaz 1403'de Timur'un Denizli'yi almasıyla Osmanlı Devleti'nin elinden çıktıysa da, 1429 yılında tekrar Osmanlıların idaresine geçti. Honaz'ın Osmanlı hâkimiyetine kesin geçişi sırasında Osmanlı Hükümdarı olan II. Murat, 1479'da Honaz'da bir cami yaptırdı. Bu cami, bir bölümü yıkılmasına rağmen halen ayaktadır. 19. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı Devleti'nin yaşadığı değişim rüzgarından doğal olarak Honaz da etkilendi. Tanzimat'tan sonra yapılan idari değişiklikte Honaz, Aydın eyaletine bağlı Denizli sancağının bir nahiyesi oldu. Honaz'da idari bakımdan asıl değişiklik 20. yüzyılın başında gerçekleşti. 1914 yılında belediyenin kurulmasıyla Honaz'da resmi hizmetler de artmaya başladı. 1987 yılına kadar Denizli iline bağlı bir nahiye olan Honaz, 19.06.1987 tarih ve 3392 sayılı kanunla ilçe statüsüne kavuştu.
tr.wikipedia.org'dan alıntıdır.
Kolossai'yi Herodot, İran Şahı I. Serhas'in İÖ 480 yılında Yunanistan seferine giderken yanından geçtiği kentler arasında anar ve oranın "Büyük bir Phrygia kenti" olduğunu söyler. MÖ 401 yılında Genç Kyros'un, ağabeyi İran şahına karşı giriştiği sefere katılan Xenophon da Kyros ordusunun Kolossai'ye uğrayıp konakladığını anlatır, kentin büyük ve zengin olduğunu söyler. Ancak MÖ 3. yüzyılda o yakınlarda kurulan Laodikeia kentinin gelişmesi ölçüsünde Kolossainin sönükleştiği anlatıyor. Ünlü coğrafya eserini Augustus döneminde yazan Strabon, Kolossai'yi bir kentçik diye göstermiştir. Hristiyanlık burada daha İS 1. yüzyılda, İsa'nın havarilerinden Aziz Pavlos'un arkadaşlarından Epaphras Epaphras'ın çalışmasıyla yayılmıştır. Epaphras Kolossai'li idi. Bilindiği üzere Hristiyanlığın İlk Yedi Kilisesi (İnanmışlar Topluluğu) Batı Anadolu'da kurulmuştu; bunlardan biri de Kolossai'nin pek yakınındaki Laodikeia'da idi.
Daha İS 8. yüzyılda, Müslümanların fetih akınları sırasında, kentin giderek sönükleştiğini, boşaldığını ve savunulması daha kolay bir yerde olan, daha güneydeki Honaz'ın bölgedeki en önemli yerleşme birimi durumuna geçtiği biliniyor. Hatta Honaz, 858 yılında, çevredeki tüm piskoposlukların bağlandığı merkez, yani başpiskoposluk yeri yapıldı.
Kolossai kentinin akropolü ovanın yanı başında, kuzey ve batı yanları 60-70 metre yükseklikte olan ama diğer yanları alçak tepeciğin üzerinde idi. Tepe üstü şimdi tarla durumundadır ve sürülmektedir Kuzey tarafta Lykos (Çürüksu) akar. Doğu yanda, yamacın eteğinde, tiyatronun yeri ayırt edilebilse de görünür kalıntı sağa sola dağılmış üç beş taştan ibarettir. Çayın kuzey yakasında nekropol bulunmaktaydı, ancak buradaki lahitler daha geçen yüzyılda hemen hemen tümüyle toprağa gömülmüş durumdadır. Khonai, uzun süre Bizans İmparatorluğu sınırları içinde kalmıştır. Sultan Alp Arslan'ın akıncı komutanlarından Afşin Bey, maiyetindeki Türk birlikleri ile Malazgirt Savaşı'ndan önce, 1070 yılında Honaz (Colossea)ı alarak Denizliye kadar gelmiştir. Denizli yakınlarındaki Laodikya ve Khonai (Honaz)ı ele geçirip yağmalamış ve geri çekilmişlerdir. Ancak daha sonra Khonai, özellikle Haçlı Seferleri sırasında birkaç kez Türkler ve Bizanslılar arasında el değiştirdi. Adı Khones / Honas / Honaz olarak Türkçeleştirilen Khonai, 1207 yılında kesin olarak Türklerin idaresine geçti. O zamana kadar bölgenin en önemli şehri konumundaki Honaz, bundan sonraki yıllarda da idari birimin merkezi olarak yarım yüzyıl kadar önemini sürdürdü. Honaz'ın Osmanlılar'ın eline geçme süreci 1391'de başladı. Yıldırım Bayezid, Denizli ve yöresini Osmanlı Devleti'ne kattı. Honaz 1403'de Timur'un Denizli'yi almasıyla Osmanlı Devleti'nin elinden çıktıysa da, 1429 yılında tekrar Osmanlıların idaresine geçti. Honaz'ın Osmanlı hâkimiyetine kesin geçişi sırasında Osmanlı Hükümdarı olan II. Murat, 1479'da Honaz'da bir cami yaptırdı. Bu cami, bir bölümü yıkılmasına rağmen halen ayaktadır. 19. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı Devleti'nin yaşadığı değişim rüzgarından doğal olarak Honaz da etkilendi. Tanzimat'tan sonra yapılan idari değişiklikte Honaz, Aydın eyaletine bağlı Denizli sancağının bir nahiyesi oldu. Honaz'da idari bakımdan asıl değişiklik 20. yüzyılın başında gerçekleşti. 1914 yılında belediyenin kurulmasıyla Honaz'da resmi hizmetler de artmaya başladı. 1987 yılına kadar Denizli iline bağlı bir nahiye olan Honaz, 19.06.1987 tarih ve 3392 sayılı kanunla ilçe statüsüne kavuştu.
tr.wikipedia.org'dan alıntıdır.