Öyle ya da böyle, bir dönemin defterini dürmek üzereyiz.
Geçen yazımda, güvenilir kamu araştırmalarına göre Millet partiler grubunun adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı seçilme şansının Cumhur partiler grubundan daha yüksek olduğunu yazmış ama bir şart koymuştum:
Eğer şu an ile seçim günü arasında olağanüstü bir şeyler olmazsa…
Geçen hafta böyle bir şey olmadı. Seçime yalnızca altı hafta kaldı. Uyanık olmakta yarar var.
Ben, seçim sonuçları ne olursa olsun, bu rejimin bu şekilde daha fazla devam edemeyeceğini düşünüyorum.
O dönemden artık di’li geçmiş zaman kipinde konuşabiliriz.
ANA DİNAMİKLER
Cumhuriyet’in yüzüncü yılında 2023 yılında, 20 yıllık AKP iktidarından sonra Türkiye’nin kurulan hayallerin ve beslenen beklentilerin çok gerisinde kalmış yoksul, gergin ve mutsuz bir ülke olduğunu söyleyebiliriz.
Niçin böyle oldu? Son 20 yıla yön veren dinamikler hangileriydi?
• Otoriterleşme — 21. Yüzyılın başında Türkiye hızla demokratikleşen ve 2010 varmadan Avrupa Birliği’ne gireceğine inanılan bir ülkeydi. Bugün otoriterleşen ülkeler grubun en başlarında görünüyor. Başka ülkelerde demokrasiyi savunan göstericiler, “Sonra Türkiye gibi oluruz!” yazan pankartlar taşıyorlar. Nereden nereye! Otoriterleşme yönelimi bir tek-adam sistemi olarak somutlaştı. Yalnız devlet yönetimini değil, ekonomiyi, adalet sistemini ve eğitimi etkisi altına aldı. Bürokratik rasyonalitenin yerine kayırmacılık geçti. Hizmet ve performans kalitesi düştü. Son depremden sonra çok belirginleşen liyakat erozyonu bunun yadsınması olanaksız bir görünümüdür.
• İslamileşme ve muhafazakarlaşma — Bu yönelimler “laik” devlet tarafından finanse edildiler ve hem otoriterleşmenin hem de liyakat erozyonunun araçları haline dönüştüler. Dinin siyasete ve ekonomiye alet edilmesi Türkiye’nin ekonomisine çeki düzen vermesini, istenen hızla kalkınmasını ve demokratikleşmesini engelledi.
• Çarpık kentleşme ve tarımsızlaşma — Otoriter rejimin yönettiği liyakatsiz kadrolar kısa dönemli çıkarlar uğruna bu ikiliye öncelik verdiler. Tarımsal alanlar boşaldı, İstanbul’un nüfusu 18 milyonu buldu. Feci sonuç ortada.
• Dijitalleşme — Tüm dünya gibi Türkiye’ de dijitalleşmenin hayatın çeşitli alanlarını ele geçirip yeniden tanımlamasına boyun eğdi. Pandemi bu süreci daha da hızlandırdı. Dijital iletişim teknolojileri tüm iletişim teknolojileri gibi iki yanı keskin bıçaklardır. Özgürlükten yana da keserler, kölelikten yana da. Burada rüzgar daha çok kölelikten yana esti.
2023’te böyle bir yerdeyiz.
Toplumsal her yönelim kendi karşıtını da üretir ve büyütür. Öyle sanıyor ve umuyorum ki, seçimden ne çıkarsa çıksın, bundan sonraki dönemde Türkiye onların baskısını daha güçlü bir şekilde hissedecektir.
ABSTRACT
Only six weeks left until the crucial Presidential and parliamentary elections. In my view, a particular epoch in Turkey’s republican history is coming to an end, regardless of the outcome because it just can’t go on like this. What were the main dynamics that brought Turkey to the current predicament? Authoritarian one man rule, destruction of the merit system, crooked urbanization, de-agriculturazation, and half-baked digitalization. Time for corrections and radical reforms!
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Geçen yazımda, güvenilir kamu araştırmalarına göre Millet partiler grubunun adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı seçilme şansının Cumhur partiler grubundan daha yüksek olduğunu yazmış ama bir şart koymuştum:
Eğer şu an ile seçim günü arasında olağanüstü bir şeyler olmazsa…
Geçen hafta böyle bir şey olmadı. Seçime yalnızca altı hafta kaldı. Uyanık olmakta yarar var.
Ben, seçim sonuçları ne olursa olsun, bu rejimin bu şekilde daha fazla devam edemeyeceğini düşünüyorum.
O dönemden artık di’li geçmiş zaman kipinde konuşabiliriz.
ANA DİNAMİKLER
Cumhuriyet’in yüzüncü yılında 2023 yılında, 20 yıllık AKP iktidarından sonra Türkiye’nin kurulan hayallerin ve beslenen beklentilerin çok gerisinde kalmış yoksul, gergin ve mutsuz bir ülke olduğunu söyleyebiliriz.
Niçin böyle oldu? Son 20 yıla yön veren dinamikler hangileriydi?
• Otoriterleşme — 21. Yüzyılın başında Türkiye hızla demokratikleşen ve 2010 varmadan Avrupa Birliği’ne gireceğine inanılan bir ülkeydi. Bugün otoriterleşen ülkeler grubun en başlarında görünüyor. Başka ülkelerde demokrasiyi savunan göstericiler, “Sonra Türkiye gibi oluruz!” yazan pankartlar taşıyorlar. Nereden nereye! Otoriterleşme yönelimi bir tek-adam sistemi olarak somutlaştı. Yalnız devlet yönetimini değil, ekonomiyi, adalet sistemini ve eğitimi etkisi altına aldı. Bürokratik rasyonalitenin yerine kayırmacılık geçti. Hizmet ve performans kalitesi düştü. Son depremden sonra çok belirginleşen liyakat erozyonu bunun yadsınması olanaksız bir görünümüdür.
• İslamileşme ve muhafazakarlaşma — Bu yönelimler “laik” devlet tarafından finanse edildiler ve hem otoriterleşmenin hem de liyakat erozyonunun araçları haline dönüştüler. Dinin siyasete ve ekonomiye alet edilmesi Türkiye’nin ekonomisine çeki düzen vermesini, istenen hızla kalkınmasını ve demokratikleşmesini engelledi.
• Çarpık kentleşme ve tarımsızlaşma — Otoriter rejimin yönettiği liyakatsiz kadrolar kısa dönemli çıkarlar uğruna bu ikiliye öncelik verdiler. Tarımsal alanlar boşaldı, İstanbul’un nüfusu 18 milyonu buldu. Feci sonuç ortada.
• Dijitalleşme — Tüm dünya gibi Türkiye’ de dijitalleşmenin hayatın çeşitli alanlarını ele geçirip yeniden tanımlamasına boyun eğdi. Pandemi bu süreci daha da hızlandırdı. Dijital iletişim teknolojileri tüm iletişim teknolojileri gibi iki yanı keskin bıçaklardır. Özgürlükten yana da keserler, kölelikten yana da. Burada rüzgar daha çok kölelikten yana esti.
2023’te böyle bir yerdeyiz.
Toplumsal her yönelim kendi karşıtını da üretir ve büyütür. Öyle sanıyor ve umuyorum ki, seçimden ne çıkarsa çıksın, bundan sonraki dönemde Türkiye onların baskısını daha güçlü bir şekilde hissedecektir.
ABSTRACT
Only six weeks left until the crucial Presidential and parliamentary elections. In my view, a particular epoch in Turkey’s republican history is coming to an end, regardless of the outcome because it just can’t go on like this. What were the main dynamics that brought Turkey to the current predicament? Authoritarian one man rule, destruction of the merit system, crooked urbanization, de-agriculturazation, and half-baked digitalization. Time for corrections and radical reforms!
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.