Emre ESMER
Moderatör
Altun, Norveç’in önde gelen gazetelerinden Aftenposten’in sorularını yanıtladı. Suriye’de YPG’ye karşı ne zaman askeri operasyon düzenleneceğine ilişkin soru üzerine Altun, PKK-YPG terör örgütünün hem Türk askerlerine hem de Türkiye’nin koruması altında Suriyeli sivillerin yaşadığı bölgelere saldırılar düzenlediğini belirtti. Türkiye açısından öncelikli meselenin vatandaşlarının can ve mal güvenliği olduğunu vurgulayan Altun, bunun bir parçası olarak da bölgesel barış ve istikrarın önemli olduğunun altını çizdi. Altun, ”Ne zaman harekât yapılacağına Türkiye karar verecektir” dedi.
”Türkiye’nin askeri harekâtı Rus makamlarının rızası veya desteği olmaksızın başlayabilir mi” yönündeki soru üzerine de Altun, Türk-Rus ilişkilerinin çok köklü bir tarihe sahip bulunduğunu, aynı zamanda son derece gerçekçi olduğunu söyledi. Birçok alanda iyi ilişkiler olmasına rağmen iki egemen devlet olarak her konuda tam anlamıyla mutabık halinde olunmamasını normal karşıladığını dile getiren Altun, şu değerlendirmelerde bulundu:
”Suriye dosyasında da sahadaki krizin mahiyeti ve muhtemel çıkış yolu hakkında farklı yaklaşımlar olabilir. Ancak biz terörle mücadelenin bölgede barış ve istikrar isteyen tüm devletlerin ortak paydası olduğuna inanıyoruz. Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde artık kendi çıkarlarını merkeze alan, gerekli gördüğünde ise kendi göbeğini kesen bir devlet haline gelmiştir. Buna son yıllarda herkes şahit oldu. Elbette ilgili devletler arasında bazı fikir alışverişleri yapılır, ancak günün sonunda Türkiye’nin atacağı hiçbir adım kimsenin iznine veya rızasına tabi değildir.”
Altun, Madrid Zirvesi marjında imzalanan üçlü muhtıra ile Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya davet edilmesine yönelik itirazını geri çektiğini, ancak sürecin tamamlanmadığını belirtti. İsveç ve Finlandiya’nın Madrid’de verdiği sözleri tutması gerektiğinin altını çizen Altun, ”Eğer verilen sözlerin tutulduğuna ikna olursak üyelikleri onaylanır. Şu anda zaten Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmıyor. Dolayısıyla bugün itibarıyla somut bir tarihten bahsedemeyiz. Öncelikle savunma sektörüne yönelik yaptırımları, NATO’nun temsil ettiği müttefiklik ruhuna aykırı olduğu gerekçesiyle, kaldırmalarını istedik. İkinci husus ise Türkiye’yi tehdit eden terör örgütlerine yönelik somut adımlar atmalarıydı. Bu kapsamda hem PKK-YPG hem de 2016 yılında Türkiye’de darbe girişiminde bulunarak 251 insanı katleden FETÖ mensuplarını barındırmamalarını talep ettik. İsveç ve Finlandiya ise bu talepleri karşılayacaklarını beyan etti. Şu anda durumu değerlendiriyoruz” dedi.
Finlandiya ve İsveç’le yapılan anlaşma kapsamında Türkiye’nin İsveç’e iadesini istediği kişilerin bir listesini sunduğu belirtilerek, listede kaç kişi bulunduğunun sorulması üzerine Altun, konuya nicelik değil, nitelik olarak baktıklarını söyledi. Madrid’de imzalanan muhtıraya istinaden Adalet Bakanlığı’nın her iki ülkeye gerekli resmi talepleri gönderdiğine işaret eden Altun, bu taleplerin arasında daha önce reddedilen bazı iade taleplerinin yeniden incelenmesinin de bulunduğunu bildirdi. Altun, geçmişte reddedilen taleplerin de ülkeler arasındaki mevcut anlaşmalara aykırı olduğuna dikkat çekerek, ”Beklentimiz, İsveç ve Finlandiya’nın Türkiye’yi müttefik olarak gördüklerini ve bunun gereğini yapacaklarını kanıtlamalarıdır” ifadelerini kullandı.
”Kimsenin rızasın tabi değildi̇r”
”Türkiye’nin askeri harekâtı Rus makamlarının rızası veya desteği olmaksızın başlayabilir mi” yönündeki soru üzerine de Altun, Türk-Rus ilişkilerinin çok köklü bir tarihe sahip bulunduğunu, aynı zamanda son derece gerçekçi olduğunu söyledi. Birçok alanda iyi ilişkiler olmasına rağmen iki egemen devlet olarak her konuda tam anlamıyla mutabık halinde olunmamasını normal karşıladığını dile getiren Altun, şu değerlendirmelerde bulundu:
”Suriye dosyasında da sahadaki krizin mahiyeti ve muhtemel çıkış yolu hakkında farklı yaklaşımlar olabilir. Ancak biz terörle mücadelenin bölgede barış ve istikrar isteyen tüm devletlerin ortak paydası olduğuna inanıyoruz. Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde artık kendi çıkarlarını merkeze alan, gerekli gördüğünde ise kendi göbeğini kesen bir devlet haline gelmiştir. Buna son yıllarda herkes şahit oldu. Elbette ilgili devletler arasında bazı fikir alışverişleri yapılır, ancak günün sonunda Türkiye’nin atacağı hiçbir adım kimsenin iznine veya rızasına tabi değildir.”
“İkna olursak üyelikleri onaylanır”
Altun, Madrid Zirvesi marjında imzalanan üçlü muhtıra ile Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya davet edilmesine yönelik itirazını geri çektiğini, ancak sürecin tamamlanmadığını belirtti. İsveç ve Finlandiya’nın Madrid’de verdiği sözleri tutması gerektiğinin altını çizen Altun, ”Eğer verilen sözlerin tutulduğuna ikna olursak üyelikleri onaylanır. Şu anda zaten Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmıyor. Dolayısıyla bugün itibarıyla somut bir tarihten bahsedemeyiz. Öncelikle savunma sektörüne yönelik yaptırımları, NATO’nun temsil ettiği müttefiklik ruhuna aykırı olduğu gerekçesiyle, kaldırmalarını istedik. İkinci husus ise Türkiye’yi tehdit eden terör örgütlerine yönelik somut adımlar atmalarıydı. Bu kapsamda hem PKK-YPG hem de 2016 yılında Türkiye’de darbe girişiminde bulunarak 251 insanı katleden FETÖ mensuplarını barındırmamalarını talep ettik. İsveç ve Finlandiya ise bu talepleri karşılayacaklarını beyan etti. Şu anda durumu değerlendiriyoruz” dedi.
Daha önce reddedilen iade talepleri yeniden inceleniyor
Finlandiya ve İsveç’le yapılan anlaşma kapsamında Türkiye’nin İsveç’e iadesini istediği kişilerin bir listesini sunduğu belirtilerek, listede kaç kişi bulunduğunun sorulması üzerine Altun, konuya nicelik değil, nitelik olarak baktıklarını söyledi. Madrid’de imzalanan muhtıraya istinaden Adalet Bakanlığı’nın her iki ülkeye gerekli resmi talepleri gönderdiğine işaret eden Altun, bu taleplerin arasında daha önce reddedilen bazı iade taleplerinin yeniden incelenmesinin de bulunduğunu bildirdi. Altun, geçmişte reddedilen taleplerin de ülkeler arasındaki mevcut anlaşmalara aykırı olduğuna dikkat çekerek, ”Beklentimiz, İsveç ve Finlandiya’nın Türkiye’yi müttefik olarak gördüklerini ve bunun gereğini yapacaklarını kanıtlamalarıdır” ifadelerini kullandı.