Son düzlüğe girdik, yasaklardan önceki anketler hala seçimin başa baş gittiğini gösterse de birkaç istisna hariç çoğunluk Kılıçdaroğlu'nun önde olduğunu gösteriyordu. Yine de son düzlüğün hala bir şeyleri değiştirme potansiyeli var. Aslında ülkemizin seçim tarihi bize son zamanlarda anlamlı değişiklikler olmayacağını söyler normalde ama bu seçim hiçbir açıdan öncekilere benzemiyor.
Zaten bu sistemde ikinci kez seçime giriyoruz. İktidar tarafının da bundan önceki son 20 yılda kaybetme şansı olmamıştı. Sistem değişmese anketlere göre yine olmayacaktı.
20 yıldır medya ve kanaat önderleri etkisiyle oluşturulmuş muhafazakâr bir fanusta mutlu mesut yaşayan halk her ne kadar o kadar da mutlu mesut olmadığını fark etse de ezberlerinden bir anda çıkamıyor. O sebeple de eski sistem kurallarında hala ve her şeye rağmen AKP birinci Parti konumundaki yeriyle iktidarı bir şekilde alırdı. Ya tek başına ya küçük bir destekle.
Ama sistem değişti. Özellikle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Madem Cumhurbaşkanı yasalara uymuyor, bu iş defacto olmaktan kurtulsun, yasaları Cumhurbaşkanına uyduralım" şeklinde yaptığı formülasyon, AKP tarafından da son derece çekici bulunarak kabul edildi.
Artık seçilmek için gereken oy rakamları çok daha yüksek, artık seçimlerden önce ittifaklar kurulabiliyor. Muhalefet bir blok olarak hareket ederek oyları bir yerde toplayabilir, elbette teorik olarak. Teorik olarak diyorum çünkü böyle bir birlikteliğin firesiz olmasını beklemek son derece iyi niyetli olur.
Ancak iktidar tarafında da Erdoğan'ı 3. kez başkan yapma kararlılığı sanıldığı kadar firesiz değil. Yani her iki taraf açısından da rakamları alt alta yazıp toplayarak ulaşılacak sonuçlar hayal kırıklığı olabilir. Cumhur ittifakı tarafı bunu uzunca bir süre millet ittifakı tarafı için kullandı. Yaşanan anlaşmazlıkları yamalı bohça benzetmesi ile 'ha dağıldılar ha dağılacaklar şeklinde' propaganda malzemesi olarak kullandı. Ama erken anlaşmazlıklar bu süreçte millet ittifakı için avantaja dönüştü.
Cumhur ittifakında ise şu anda ciddi bazı sıkıntılar var. Özellikle MHP'nin ortak listeye girmemesi ittifakı sıkıntıya sokmuş durumda. Kulislerde ittifakın birçok konuda ittifak etmediği ve bunun seçim kampanyalarına yansıdığı söyleniyor.
2018 seçimlerinde AKP’li her haneden MHP'ye bir oy şeklinde yürütülen kampanya ve buradan alınmış olumlu sonuç, bu seçim dönemi için mümkün görünmüyor. Hatta bu söylemi devam ettirmek isteyen MHP'lilere BBP ve YRP’nin de eklendiği bunun da AKP içinde ciddi sıkıntıya neden olduğu dile getiriliyor. Aslında bunların böyle olacağını bu satırlarda yorum olarak daha önce de okumuş tunuz ama artık ete kemiğe büründü özellikle iki parti arasındaki bu gerginliği iki taraftan da açıkça dile getirenler var. Hatta kapalı kapılar ardında 'sizden MHP ye oy yoksa bizden de Erdoğan'a oy yok' şeklinde cümlelerin sıkça söylendiği ifade ediliyor.
2018 de hem seçim sistemindeki farklar hem AKP’nin oylarının bölüştürülebilecek seviyede olması hem de BBP ve Yeniden Refahın taleplerinin olmaması iki tarafın da daha rahat hareket etmesini sağlamış idi. Ama şimdi durum oldukça farklı ve zorlu.
Gökçek-Altınok
Bir de tabi ki unutulmayacak kişisel husumetler var. Mesela Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok ile Keçiören ilçesinin yer aldığı ikinci bölgeden AKP adayı olan Melih Gökçek'in oğlu Osman Gökçek olayı gibi. Bu husumetin seçim çalışmalarında direk hissedildiği Ankara'da çok konuşuluyor. Hatta Melih Gökçek'in konuyla ilgili AKP yönetimine ulaşarak Altınok'un uyarılmasını istediği bile söyleniyor.
Yani etle tırnak gibi görünen millet ittifakında derin fay hareketleri var gibi görünüyor. Bir çok yerde ortak tabana hitap eden bu partiler arasındaki rekabetin Cumhurbaşkanlığı seçimine de direk etki edebileceği söyleniyor. 14 Mayıs akşamı toplama işlemlerinin sonuçları ile cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları arasındaki fark bize fay hareketlerinin şiddetini gösterecek.
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Zaten bu sistemde ikinci kez seçime giriyoruz. İktidar tarafının da bundan önceki son 20 yılda kaybetme şansı olmamıştı. Sistem değişmese anketlere göre yine olmayacaktı.
20 yıldır medya ve kanaat önderleri etkisiyle oluşturulmuş muhafazakâr bir fanusta mutlu mesut yaşayan halk her ne kadar o kadar da mutlu mesut olmadığını fark etse de ezberlerinden bir anda çıkamıyor. O sebeple de eski sistem kurallarında hala ve her şeye rağmen AKP birinci Parti konumundaki yeriyle iktidarı bir şekilde alırdı. Ya tek başına ya küçük bir destekle.
Ama sistem değişti. Özellikle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Madem Cumhurbaşkanı yasalara uymuyor, bu iş defacto olmaktan kurtulsun, yasaları Cumhurbaşkanına uyduralım" şeklinde yaptığı formülasyon, AKP tarafından da son derece çekici bulunarak kabul edildi.
Artık seçilmek için gereken oy rakamları çok daha yüksek, artık seçimlerden önce ittifaklar kurulabiliyor. Muhalefet bir blok olarak hareket ederek oyları bir yerde toplayabilir, elbette teorik olarak. Teorik olarak diyorum çünkü böyle bir birlikteliğin firesiz olmasını beklemek son derece iyi niyetli olur.
Ancak iktidar tarafında da Erdoğan'ı 3. kez başkan yapma kararlılığı sanıldığı kadar firesiz değil. Yani her iki taraf açısından da rakamları alt alta yazıp toplayarak ulaşılacak sonuçlar hayal kırıklığı olabilir. Cumhur ittifakı tarafı bunu uzunca bir süre millet ittifakı tarafı için kullandı. Yaşanan anlaşmazlıkları yamalı bohça benzetmesi ile 'ha dağıldılar ha dağılacaklar şeklinde' propaganda malzemesi olarak kullandı. Ama erken anlaşmazlıklar bu süreçte millet ittifakı için avantaja dönüştü.
Cumhur ittifakında ise şu anda ciddi bazı sıkıntılar var. Özellikle MHP'nin ortak listeye girmemesi ittifakı sıkıntıya sokmuş durumda. Kulislerde ittifakın birçok konuda ittifak etmediği ve bunun seçim kampanyalarına yansıdığı söyleniyor.
2018 seçimlerinde AKP’li her haneden MHP'ye bir oy şeklinde yürütülen kampanya ve buradan alınmış olumlu sonuç, bu seçim dönemi için mümkün görünmüyor. Hatta bu söylemi devam ettirmek isteyen MHP'lilere BBP ve YRP’nin de eklendiği bunun da AKP içinde ciddi sıkıntıya neden olduğu dile getiriliyor. Aslında bunların böyle olacağını bu satırlarda yorum olarak daha önce de okumuş tunuz ama artık ete kemiğe büründü özellikle iki parti arasındaki bu gerginliği iki taraftan da açıkça dile getirenler var. Hatta kapalı kapılar ardında 'sizden MHP ye oy yoksa bizden de Erdoğan'a oy yok' şeklinde cümlelerin sıkça söylendiği ifade ediliyor.
2018 de hem seçim sistemindeki farklar hem AKP’nin oylarının bölüştürülebilecek seviyede olması hem de BBP ve Yeniden Refahın taleplerinin olmaması iki tarafın da daha rahat hareket etmesini sağlamış idi. Ama şimdi durum oldukça farklı ve zorlu.
Gökçek-Altınok
Bir de tabi ki unutulmayacak kişisel husumetler var. Mesela Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok ile Keçiören ilçesinin yer aldığı ikinci bölgeden AKP adayı olan Melih Gökçek'in oğlu Osman Gökçek olayı gibi. Bu husumetin seçim çalışmalarında direk hissedildiği Ankara'da çok konuşuluyor. Hatta Melih Gökçek'in konuyla ilgili AKP yönetimine ulaşarak Altınok'un uyarılmasını istediği bile söyleniyor.
Yani etle tırnak gibi görünen millet ittifakında derin fay hareketleri var gibi görünüyor. Bir çok yerde ortak tabana hitap eden bu partiler arasındaki rekabetin Cumhurbaşkanlığı seçimine de direk etki edebileceği söyleniyor. 14 Mayıs akşamı toplama işlemlerinin sonuçları ile cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları arasındaki fark bize fay hareketlerinin şiddetini gösterecek.
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.