ForumZAR.COM | Forum Sitesi

Forumzar.COM Türkiye`nin en güncel ve kaliteli genel forum sitesi`dir.
ForumZAR'a katılım zahmetsiz ve ücretsizdir!

  • “Ne garip değil mi? Sevdiğimiz insanın her yalanında bir doğru, sevmediğimiz insanın her doğrusunda bir yalan ararız..”
  • “Biri ölür üzülmezsiniz; sonra sandalyeye asılı hırkasını görürsünüz. O hırkanın duruşu kalbinize oturur..”
  • "En gülünç olanı da insanların sizi eskisi gibi kullanamadığında değiştiğinizi söylemeleri.."
  • "Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin. Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin."
  • Asla başka insanlar üzülmesin diye kendini üzme. Sen kaldırabiliyorsan onlar da kaldırabilir.

Çin Mitolojisi

Linux

Owner
Katılım
31 Tem 2022
Mesajlar
7,049
Tepkime puanı
86
Puanları
48
Konum
istanbul
Cinsiyet
Erkek
Çin mitolojisi, Çin halk ve kültürünün biriktirdiği mitolojik ve efsanevi söylence, inanç ve tarih anlayışın bütününü tanımlar. Oxford'un Asya Mitolojisi Sözlüğü (A Dictionary of Asian Mythology) Çin mitolojisini tanımlarken şu ifadeye yer verir:
« Çin mitolojisi, ..., tarih, efsane ve mitin bir karışımıdır. [1] »
Tarihçiler Çin mitolojisinin MÖ 12. yüzyıl sıralarında oluşmaya başladığını varsaymaktadır. Çin mitolojisinin en önemli kısmı ise yazılı dönemde, daha sonraları ortaya çıkmıştır. Çin mitolojisi, yaratılış mitleri, halk söylenceleri ile folklorik öğeler, tarihi olaylarla karışmış bir mit yapısı, efsanevi, tanrısal krallar barındıran kral listesi ile göze çarpar.

Mitin Çin kültüründeki konumu ve Çin miti


Çin mitolojisine dair yapılan çağdaş sayılabilecek ilk araştırmalar sonucu oluşan genel kanı Çin kültürünün diğer kültürlerdekinden daha farklı bir şekilde çok az oranda ve etkin olmayan bir mitoloji barındırdığına yönelikti. Buna gösterilen en büyük kanıt Çin mitlerine dair atıfların antik Çin metinlerinde genellikle oldukça parçalanmış bir şekilde bulunmasıydı[2][3]. Bu yazınlarda bir mit bütününden bahsetmek pek olası değilken, büyük mitik temalar da göze çarpmamaktadır[3]. Ek olarak antik Çin yazını büyük oranda anlatılıcılıktan uzaktır ve destansı tondan kaçınır (yani epik anlatılar oldukça zayıftır). Her ne kadar sonraki dönemlerde yapılan çeşitli araştırmalar kozmoloji, din ve felsefesinin metinlerde mitolojiden çok daha fazla bir yer tuttuğu ve önem taşıdığı sonucu çıkarılmış olsa ve dinî bir kültürün mitoloji olmaksızın ortaya çıkabileceği de mümkün olsa da bu Çin dinî düşüncesinin bir mitoloji barındırmadığı ve Çin mitolojisinin var olmadığı veya zayıf olduğu anlamını taşımaz[2]. Özellikle yakın zamanda birçok uzman Çin mitolojisinin olmadığı veya Çin kültürünün mitik öğeler barındırmadığı yönündeki kanıları eleştirmiş ve bunların gerçek olmadığını, çeşitli araştırmalarla, izah etmişlerdir[4][5][3]. Çin edebiyatı ve dili uzmanı Anne Birrell, bir Çin mitolojisi eksikliği veya yokluğu fikrinin yaygın olmasının temel sebebinin "geleneksel Çin'in 'Konfüçyüscü emperyal ideolojisinin' popüler dinî ifadeler ve mitlere pek değer vermemesi ve bu önyargının da Aydınlanma sırasında Avrupalılarca kabul edilmesi ve bunun bugüne kadar sürmesi"[5][6] olduğunu iddia etmiştir. Ayrıca Birrell, Çin mitolojisinin özgün kaynaklarda parçalanmış bir şekilde bulunmasının bir sorun teşkil etmediği, tam tersine mitograflar ve diğer uzmanlar için olumlu bir şey olabileceğini öne sürmüş ve özellikle Çin mitolojisi uzmanlarından Norman J. Girardot'un yakındığı parçalanmış mit özelliğinin, Çin mitolojisinin Yunan ve Roma mitolojilerinden farklı ve olumlu, yapıcı bir yanı olduğunu ileri sürmüştür[5].
Çin mitolojisinde başlangıç ve sonlar çok büyük bir önem taşır. Bu çok çeşitli yaratılış mitlerinden (kozmogonilerden) ve olayların, icatların, canlıların başlangıcına dair anlatılmış birçok mitten aşikârdır. Çin mitolojisindeki önemli diğer öğeler de evrensel felâketler ve bunların sonucu oluşabilecek yeni yaratılış durumlarıdır. Ayrıca sonraki dönemlere doğru ağırlık kazanan bir başka husus da ideal yönetici fikridir ve Çin mitinde ideal yönetici, imparator fikri ve ilgili mitler çok büyük önem taşımaktadır[7]. Antik zamanlarda hayvan-ata fikri, kabile vurgusu yaygınken daha sonraki dönemlerde tanrılar, insanlar ve hayvanlar belirli bir düzen içerisine oturtulmuş ve birbirlerine eski dönemlere oranla daha yabancı ve muhalif birer konuma getirilmiştirler. Sonra dönemlerdeki felsefî yükselişle birlikte bu mitlerin karakteri hakim felsefî fikre göre uyarlanmış olsa da eski dönemlerde çeşitli felâket mitleri ile kabilelere ilişkin yaratılış ve köken mitlerinin varlığı bilinmektedir. Sonraki dönemin bir farklılığı da kaostan düzene geçiş motifinin kaos ile ilişkilendirilmiş motiflerle düzen ve ahenk ile ilişkilendirilmiş motiflerin arasındaki kavgaya yapılan vurgular, Tanrı'ya inanç içermeyen çeşitli inançlar ve kozmogonik yaklaşımlar içermesidir[7]. Yine bu dönemde daha da sonraları birer ideal yönetici örneği ve tasviri olacak çeşitli mitik ve tarihî öğeleri birarada barındıran imparatorlar ortaya çıkacaktır. Tüm bu geçişlerin sebebinin gerek siyasî, gerek toplumsal, gerekse felsefî değişimlerin sonucu olduğu kabul edilmektedir[7].
Çin mitolojisi, Budizmin Çin'de yayılmasıyla birlikte farklılaşmıştır. Bu sebeple Budizm öncesi Çin mitolojisi ile Budizm sonrası Çin mitolojisi, birbirine çok benzemekle birlikte, farklılıklar içerirler ve Budizm sonrası Çin mitolojisinde senkterizm yoğun biçimde görülmektedir. Mitlerde Budist kökenli öğeler, kahramanlar ile Daoist kökenli öğeler ve kahramanlar karışık biçimde yer aldıkları gibi bazen aynı kahraman hem Budist hem de Daoist özellikler sergileyebilir. Budizm öncesindeki Çin mitolojisine dair kaynaklar azdır ve bugün bu alandaki çalışmaların çoğu, görece konu aldığı zamandan daha yeni sayılabilecek, Konfüçyüsçü metinlerdendir. Çin mitolojisinin çok yoğun bir siyasî karakteri vardır; sonradan gelen Konfüçyüsçü alimler ve yazarlar mitleri genelde siyasî ve tarihî gerçeklikler olarak yorumlamış; bunlara siyasî ve tarihi anlamlar yüklemişlerdir. Örneğin "iyi imparator" ile "kötü imparator" gibi siyasî ve toplumsal fikirlerini bu mitlerde tarihî birer ibret ve nasihat kıssası olarak kaydetmişlerdir[1].

Çin Mitlerinde Büyük Tufan
Birçok mitolojide kendisine yer edinen tufan fenomeni, Çin mitolojisinde de kendisine yer edinir.
Büyük bir tufanı konu alan bir mitte Nü Wa ve hem erkek kardeşi hem de eşi olduğuna inanılan Fu Xi bir çiftçinin çocukları olarak yer alırlar[15]. Çiftçi bir gün Gök Gürültüsünü yakalar ve hapseder. Pazara inmesi gerektiğinde, çocuklarına ne olursa olsun Gök Gürültüsü'ne su vermemeleri gerektiğini tembih eder fakat o gittikten sonra kızı Gök Gürültüsü'ne su verir. Bunun üzerine hapsedildiği yerden bir anda taşarak çıkan Gök Gürültüsü iki kardeşe ağzından bir diş verir; onlara dişi ekmeleri söyler. Eve döndüğünde çiftçi olanları anlar ve büyük bir fırtınanın vuku bulacağını sezerek demirden bir gemi inşa etmeye başlar. Çocuklar ise dişi ekerler. Ekilen yerden bir asma türer ve asmada büyük bir su kabağı büyür. Su kabağının içini açan kardeşler, içinde de ektikleri dişe benzer birçok dişin olduğunu görürler. Fırtına yaklaşırken su kabağının içindekileri çıkarırlar ve tam zamanında su kabağına binerler. Çiftçi ise bitirdiği gemisine biner. Uzun bir süre fırtına devam eder ve sular cennete kadar yükselir. Bu gerçekleşince cennetin kapısına vuran çiftçi cennetekileri kızdırır ve cennetekiler suyun bir anda çekilmesini sağlarlar. Altlarındaki suyun bir anda çekilmesi sonucu iki gemi de bir anda yere düşer. Çiftçinin demir gemisi yere çarpar ve parçalanır, çiftçi de bu esnada ölür. Çocukların yumuşak olan su kabağı ise hafifçe yere iner. Dünya'da yaşayan tek kişiler artık kardeşlerdir. Bunlara bu olaydan sonra "Fu Xi Kardeşler" ismi verilir; Fu Xi Çince su kabağı anlamına gelmektedir. Kardeşler evlenir ve kız kardeş hamile kalır, bir et parçası doğurur. Bunun üzerine et parçasını küçük parçalara böler ve bir kâğıda sararlar. Fakat esen rüzgâr sonucu et parçaları etrafa dağılır. Bu et parçalarından da insanlar oluşur[15].
Bir başka büyük tufan miti ise İmparator Yu ile ilişkilidir. Bu mite göre Yu'nun babası Gun Yao tarafından Sarı Nehrin taşması sonucu oluşan selin kontrol altında tutulması ile görevlendirilir fakat sorunu 9 yıl boyunca çözemez. Bu sebeple Shun tarafından öldürülür ve Yu babasının yerine getirilir. Yu birçok kanal ve set inşa ettirir ve zorluk içinde geçen 13 yıl sonra sel sorunu çözülmüş olur. Shun, Yu'ya tımar vererek onu ödüllendirir ve ölürken egemenliğini Yu'ya bırakır. Bütük Tufanı kontrol altına alması sebebiyle genellikle Büyük Yu (大禹) olarak anılır. Ayrıca, kendisinden önceki imparatorlar gibi, İmparator Yu (帝禹) olarak da anıldığı olur. Yu'ya dair bu anlatılar klasik Shu jing ve Shi jing en eski kısımlarında kendilerine yer bulmuşturlar[16].

Flood Saymayın.

Sekiz Ölümsüz


Sekiz Ölümsüzün denizi geçişini gösteren bir betimleme.
Çin mitolojisindeki Daoist geleneğin bir diğer önemli öğesini de Sekiz Ölümsüz olarak adlandırılan sekiz kişi ve onlarla ilgili mitlerdir. Anlatılara göre bu sekiz kişi aslında oldukça sıradan kişilerdir fakat Daoizmin temel fikriyatını mükemmel bir şekilde uygulamış, hayatın özüyle mükemmel bir şekilde birleşmişler ve bu sebeple de ölümsüzlüğe hak kazanmışlardır. Sekiz Ölümsüze dair ilk anlatıların tam olarak ne zaman çıktığı bilinmemektedir. Bununla birlikte genel kanı 14. yüzyıl civarında, yani diğer mitlere oranla oldukça geç ortaya çıktığına yöneliktir[25]. Penglai Dağı Adasında yaşadıklarına inanılan Sekiz Ölümsüzün çoğunluğunun Tang veya Song Hanedanlığı zamanında doğduğu söylenmektedir.
Bahsi geçen Sekiz Ölümsüzün şu kişiler olduğuna inanılmıştır:
He Xiangu (veya Ölümsüz Kadın He),
Cao Guojiu (veya Asil Amca Cao),
Li Tieguai,
Lan Caihe,
Lü Dongbin,
Han Xiang (Han Xiang Zi veya Filozof Han Xiang),
Zhang Guo (Zhang Guo Lao veya Zhang Guo Ata), ve
Zhongli Quan.
Her ne kadar Sekiz Ölümsüz kişiden hangisinin ilk kez ölümsüzlüğe ulaştığı tartışmalı da olsa, genel kanı Li Tieguai'nin ölümsüzlüğe ilk ulaşanları olduğudur. Li Tieguai topaldı; bununla birlikte doğuştan mı yoksa sonradan mı topal olduğu tartışmalıdır. Yine de özellikle sonraki dönemlerde, genellikle sonradan topal olduğu görüşü yaygınlık kazanmıştır. Bu görüş bir mite dayanmaktadır: ruhu Daoizmin kurucusu Laozi'nin bir çağrısı üzerine bedenini geride bir öğrencisine emanet bırakır ve eğer yedi gün içerisinde dönmezse bedenini yakmasını zira o süre zarfında dönmezse tamamen ruha dönüşeceği, mükemmeliyeti yakalamış olacağını öğütler. Altıncı günde annesinin ölümcül bir şekilde hasta olduğu haberini alan öğrencisi, üstadının büyük ihtimalle zaten mükemmeliyete ulaşmış olduğunu düşünerek bedeni yakar; oysa durum bu değildir ve dönen Li vücudunun külleriyle karşılaşır. Bunun üzerine kendisine uygun bir vücut ararken yeni ölmüş topal bir dilencinin cesedini görür ve buraya yerleşir. Mitler Li Tieguai'nin topallığını işte bu anlatıyla açıklamaktadırlar. Mitlere göre sofu bir hayattan sonra bir gün Laozi, Li Tieguai'yi insan formunda ziyaret etmiş ve onu sınamıştır. Sınamalardan başarıyla çıkan Li Tieguai'ye ölümsüzlük verilir.
[değiştir]Okçu Yi


Ay'a doğru hızla yükselen Heng E ve geride kalan eşi okçu Hou Yi.
Daha sonraları Çin kültürü ve foklorunda önemli bir yere sahip olacak bir kahraman da okçu Hou Yi'dir. Mitlere göre eskiden 10 farklı güneş bulunurdu. Bunlar Doğu Cennetinin tanrısı Di Jun ve tanrıça Xi He'nin çocuklarıydılar[26]. İçlerinde birer karga kuşu barındıran bu güneşlerden biri, sırası geldiğinde, kuşun yardımıyla havalanır ve dünyayı ısıtırdı. Böylece her gün 10 güneşten biri iş yapar, diğerleri dinlenirdi ve sırasıyla her güneş dünyayı ısıtırdı. Fakat kesin olmayan sebeplerle, İmparator Yao'nun zamanında bu güneşlerin hepsi birden göğe çıkarlar. Mitlere göre on güneşin birden aydınlatması ve ısıtması, arzdakileri perişan eder ve yoğun bir ısı ile kuraklık başlar. Bunun üzerine İmparator Yao tanrılara yakarır ve tanrı Di Jun sorunu halletmesi için bilinen en usta okçu olan ölümsüz okçu Yi'yi görevlendirir. Her ne kadar Yi başlarda sorunu barışçıl yollarla çözmek istese de, yeryüzünün gördüğü zarar karşısında hemen harekete geçmek ister ve gökyüzündeki güneşleri taşıyan kuşları, tek bir tanesi kalıncaya kadar, bir bir vurur[26]. Böylece, efsaneye göre, artık sadece bir tane güneş vardır. Fakat mitler okçu Yi'nin serüveninin burada bitirmezler; tanrı Di Jun Yi'nin meseleyi barışçıl yollarla çözmek ve çocuklarını kendisine geri getirmek yerine onları öldürmesine çok kızar ve Yi'nin ölümsüzlüğünü alarak onu dünyaya mahkûm eder. Yeniden ölümsüz olma arzusuyla Batı'nın efsanevi ana kraliçesi Xi Wang Mu'ya gider. Xi Wang Mu'ya ölümsüzlük iksiri için bir saray inşa eder ve inşaatın sonunda kraliçeden ölümsüzlüğün iksirini barındıran bir hap alır. Mitlere göre yurduna tekrar döndüğünde Yi'nin yapması gereken bazı önemli ve acil işler çıkar; hapı evinde bir rafın üzerine koyan Yi bu işlerle ilgilenmek için hemen yolculuğa çıkar. Bir süre sonra hafif bir parıltıyla parlayan hapı fark eden Yi'nin eşi Heng E hapı alıp incelemeye başlar, tam o sırada kocasının ayak seslerini duyar ve paniğe kapılıp hapı yutar. Çok büyük bir parlamanın ardından ölümsüzlüğe erişen Heng E göğe doğru yükselir ve Ay'a ulaşır. Çin mitolojisinde daha sonraları Heng E'nin adı, Chang E olarak değiştirilir ve ona bir ay tanrıçası olarak tapınılmaya başlanır[27]. Bu noktadan sonra hikâye farklı mitlerde farklı şekillerde ele alınır. Bazılarında Yi asla ölümsüzlüğü kazanamaz ve sonunda bir fani olarak ölür[28], bazılarında ise tanrılar onun yakarışları ve hüznü sebebiyle ona merhamet eder ve onu güneş tanrısı yaparlar[27]. Böylece Heng E'nin, Ay ile temsil ettiği yin, Yinin, Güneş ile temsil ettiği yang sayesinde bir dengeye oturur[27]. Güz Ortası Festivali günümüzde kaynağını bu efsaneden alan bir bayram olarak kutlanmaktadır. Chang E'nın ismi bu efsaneye ithafen 2008'de Çin Halk Cumhuriyeti'nin gözlem amacıyla ayın yörüngesine gönderdiği insansız uzay aracına verilmiştir.
[değiştir]Beş Element

Vu Şing (五行, pinyin: wǔxíng) yani Beş Element Çin mitolojisi ve kültürü açısından çok önemli bir kavramdır. Beş Element kavramı tüm doğal fenomenleri ve bunların birbirleriyle olan ilişkilerini açıklamakta kullanılır ve mitte önemli bir yere sahip olduğu gibi Çin kültüründe yönlendirici role sahip olan kozmoloji ve felsefe için de çok önemli anlamlar taşır. Çin kültürüne göre bu beş element şunlardır:
metal (金; pinyin: jīn)
tahta (木; pinyin: mù)
su (水; pinyin: shuǐ)
ateş (火; pinyin: huǒ)
toprak (土; pinyin: tǔ).
İki Denge Döngüsü olduğuna inanılır; biri yaratılış diğer ise yok ediş döngüsüdür. Yaratılış döngüsüne göre: tahta ateşi besler, ateş toprağı (külü) oluşturur, toprak metali doğurur, metal suyu toplar, su da tahtayı besler. Yok ediş döngüsü ise şöylerdir: tahta topraktan ayrılır, toprak suyu emer, su ateşi söndürür, ateş metali eritir ve metal tahtayı keser.
Yaratıcı tanrı Pan Gu'ya ilişkin bir yaratılış mitinde, Pan Gu'nun Beş Elementten doğduğu belirtilir. Bu mite göre doğumundan sonra Pan Gu Dünya ve Göğü (Cenneti) bir çekiç ve iskarpela yardımıyla yaratır[11].
Bir mite gören Huang Di ile Yan Di'nin arasında geçen savaşta elementler önemli bir rol oynamıştır. Eski kaynaklarda mit aktarılırken, Huang Di'nin suyu kullanarak, Yan Di'nin ise ateşi kullanarak savaştığına değinilir ve bu mit içerisinde önemli bir yere sahiptir[29]. Sonuçta savaşı su kazanır ve galip Huang Di olur. Yan Di'nin yaşlıyken Huang Di'nin daha genç olması da bazı anlatılarda vurgulanmıştır. Kaybeden Yan Di ise güneye kaçar.
Alıntıdır. wikipedia
 

UzmErdaL

Premium Üye
Katılım
27 Eyl 2022
Mesajlar
3,903
Tepkime puanı
7
Puanları
38
Güzel bilgiler için teşekkürler
 
Üst Alt