Emre ESMER
Moderatör
Ankara Büyük Şehir Belediyesi’nin 6 Şubat depremleri ile ilgili olarak Kahraman Maraş organizasyonunu yapan Kerim Yılmaz’la özelde Maraş’ı, genelde deprem bölgesini konuştuk. Kerim Yılmaz aslında emekli hakim, şuanda da ABB iştirakı olan Metropol İmar AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı aslen Elbistan’lı olan Kerim Yılmaz, Ankara Büyük Şehir Belediyesi’nin deprem bölgesinde Kahraman Maraş’la eşleşmesinin de en önemli sebeplerinden.
Kerim Yılmaz’a önce Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “CHP’nin 11 Büyükşehir Belediyesi var nerede onlar, onlardan buralara uğrayan oldu mu” sözlerini hatırlattık. Gerçekten deprem bölgesine uğramadınız mı?
,” Doğruyu söylemek gerekirse ilk gün gidemedik. Ama ikinci gün sabah saat 11 itibarı ile Göksun’daydık, saat 13’de de Elbistan’da. Vardıktan 10 dakika sonra Ceyhan otelinin karşısındaki bir enkazdan Nermin Teyze’yi (Kılınç) kurtardık. Kurtaran arkadaşımızın adı Özay Cambaz, sadece benim memleketim olduğunu bilerek koşup gelen bir arama kurtarma uzmanı kendisi. Ama o ilk saatlerde başka kimse yoktu. Bizim Neriman Teyzeyi çıkardığımız enkazın tam karşısındaki bir başka enkaz altında 2 si engelli 3 çocuğu kalan bir babanın feryatlarına karşı çaresiz kaldık. Müdahale edemedik, yeterince uzman ekip ve ekipman olmadığından. 3 gün sonra cansız bedenlerine ulaşıldı. Çok ağır şeyler bunlar, böyle 10larca örnek var ne yazık ki o ilk saatlerde kendimizi çok çaresiz hissettik”
Ne zaman arama kurtarma ekiplerinin gelebildiğine dair ise Yılmaz, “Ancak ikinci gün akşam ABB itfaiye ve Belko çalışanları geldi ve onlar arama kurtarma yapmaya başladırlar. O gün UMKE de geldi, AFAD ise 3. Gün geldiler Açıkçası, bölge çok geniş, afetler çok büyük, hükümetin bu konularda haklı olduğu bölümler var. Elbette bu açılardan mazur da görülebilir. Ancak askerin, madencilerin sahaya çıkışlarının geciktiği gerçeğini yadsımak mümkün değil. Dahası eksikliklerini mazur görsek de hükümetin söylemlerini mazur görmemiz mümkün değil. Yani bölgede hiçbir sorun olmamış, hiçbir sorun yokmuş gibi konuşulmasını, bizlerin ve hoşlanmadıkları Sivil toplum kuruluşlarının çabalarını görmezden gelmelerini kabul etmek mümkün değil” diye konuştu.
Kerim Yılmaz, bugün ortaya konan kalıcı konut yapma konusundaki gayretin de hesapsız kitapsız yapıldığını söyledi. Özellikle Hatay, Maraş, Elbistan bölgesinde yapılması düşünülen kalıcı konutlardan önce bu alanlardaki çarşının pazarın, fabrikaların yapılması gerektiğini ifade etti. Yılmaz, “Bunlar olmadan 1-2 sene sonra yapılacak kalıcı konutların neye yaracağı meçhul, ihtiyaçlarını göremeyecek insanlar bu şehirlere dönmez. Dahası kentleri eski yerlerinden farklı yerlere kurmayı planlıyorlar. Oysa doğru zemin etüdleri ile mümkün olduğunca eski hale uygun şehirler kurulmalı. Mesela Trabzon Caddesindeki milyon dolarlık dükkanların yeniden yapılacağı yerler çok ama çok önemli. O dükkan sahiplerinin yeniden geri dönmeleri bu seçilecek yerlere bağlı. Bunlar psikolojik olarak çok önemli şeyler” dedi.
Kerim Yılmaz, hükümetin arama kurtarma konusundaki gecikmesine rağmen enkaz kaldırma konusunda son derece aceleci olduğunu bilinmeyen yöntemlerle bu işleri ihale ettiğini ifade etti. Yılmaz, enkazların inşaat sahiplerini değil enkazları kaldıran şirketler tarafından alındığını, bu şekilde oradan çıkan hurdaların ve bazı enkazların içindeki değerli eşyalarında şirketlere aktarıldığını söyledi. Kerim Yılmaz, “O enkazlardan çıkan hurdalar belki de inşaat sahiplerine verilse kendileri yeni evlerini inşa edebilecekler. Bazı enkazlar da kim bilir neler vardı” dedi.
Bizimle ilgilenen Vali Yardımcısı tayin edildi
Kerim Yılmaz sözlerinin sonunda çok önemli bir bilgi de verdi: “Bakın biz ilk günlerden itibaren bölgeye gittik, gidiyoruz, bir sürü farklı çalışma yürüttük. Bölgenin en önemli ihtiyacı olan hijyen konusunda yaptığımız eski otobüslerimizi mobil duş ve lavabolara dönüştürmemiz çok büyük ilgi gördü ve çok önemli bir ihtiyacı giderdi. Ama şimdi bize buralara uğramadılar deniyor. Fark etmez aslında çünkü oradayız ve halk da bizi görüyor zaten. Bu söylemler söyleyenler için sıkıntı yaratıyor. Ancak bilinmesi gerek ki sadece söylemlerle oluşturulan bir ayrıştırma yok daha fazlası var. Mesela bizi karşılayıp, bizimle ilgilenen Vali yardımcısı Fatih Damatlar, Bolu’ya gönderildi. Maraş’ı bilen depremden önce orada görev yapan bir vali yardımcısının depremden sonra da orada olup ondan faydalanması gerekirken Bolu’ya gönderilmesinin bir açıklaması olabilir mi? Bu ayrıştırma siyasetinin en azından deprem bölgesinde yapılmamasını çok isterdik.
Kerim Yılmaz’a önce Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “CHP’nin 11 Büyükşehir Belediyesi var nerede onlar, onlardan buralara uğrayan oldu mu” sözlerini hatırlattık. Gerçekten deprem bölgesine uğramadınız mı?
,” Doğruyu söylemek gerekirse ilk gün gidemedik. Ama ikinci gün sabah saat 11 itibarı ile Göksun’daydık, saat 13’de de Elbistan’da. Vardıktan 10 dakika sonra Ceyhan otelinin karşısındaki bir enkazdan Nermin Teyze’yi (Kılınç) kurtardık. Kurtaran arkadaşımızın adı Özay Cambaz, sadece benim memleketim olduğunu bilerek koşup gelen bir arama kurtarma uzmanı kendisi. Ama o ilk saatlerde başka kimse yoktu. Bizim Neriman Teyzeyi çıkardığımız enkazın tam karşısındaki bir başka enkaz altında 2 si engelli 3 çocuğu kalan bir babanın feryatlarına karşı çaresiz kaldık. Müdahale edemedik, yeterince uzman ekip ve ekipman olmadığından. 3 gün sonra cansız bedenlerine ulaşıldı. Çok ağır şeyler bunlar, böyle 10larca örnek var ne yazık ki o ilk saatlerde kendimizi çok çaresiz hissettik”
Ne zaman arama kurtarma ekiplerinin gelebildiğine dair ise Yılmaz, “Ancak ikinci gün akşam ABB itfaiye ve Belko çalışanları geldi ve onlar arama kurtarma yapmaya başladırlar. O gün UMKE de geldi, AFAD ise 3. Gün geldiler Açıkçası, bölge çok geniş, afetler çok büyük, hükümetin bu konularda haklı olduğu bölümler var. Elbette bu açılardan mazur da görülebilir. Ancak askerin, madencilerin sahaya çıkışlarının geciktiği gerçeğini yadsımak mümkün değil. Dahası eksikliklerini mazur görsek de hükümetin söylemlerini mazur görmemiz mümkün değil. Yani bölgede hiçbir sorun olmamış, hiçbir sorun yokmuş gibi konuşulmasını, bizlerin ve hoşlanmadıkları Sivil toplum kuruluşlarının çabalarını görmezden gelmelerini kabul etmek mümkün değil” diye konuştu.
Kerim Yılmaz, bugün ortaya konan kalıcı konut yapma konusundaki gayretin de hesapsız kitapsız yapıldığını söyledi. Özellikle Hatay, Maraş, Elbistan bölgesinde yapılması düşünülen kalıcı konutlardan önce bu alanlardaki çarşının pazarın, fabrikaların yapılması gerektiğini ifade etti. Yılmaz, “Bunlar olmadan 1-2 sene sonra yapılacak kalıcı konutların neye yaracağı meçhul, ihtiyaçlarını göremeyecek insanlar bu şehirlere dönmez. Dahası kentleri eski yerlerinden farklı yerlere kurmayı planlıyorlar. Oysa doğru zemin etüdleri ile mümkün olduğunca eski hale uygun şehirler kurulmalı. Mesela Trabzon Caddesindeki milyon dolarlık dükkanların yeniden yapılacağı yerler çok ama çok önemli. O dükkan sahiplerinin yeniden geri dönmeleri bu seçilecek yerlere bağlı. Bunlar psikolojik olarak çok önemli şeyler” dedi.
Kerim Yılmaz, hükümetin arama kurtarma konusundaki gecikmesine rağmen enkaz kaldırma konusunda son derece aceleci olduğunu bilinmeyen yöntemlerle bu işleri ihale ettiğini ifade etti. Yılmaz, enkazların inşaat sahiplerini değil enkazları kaldıran şirketler tarafından alındığını, bu şekilde oradan çıkan hurdaların ve bazı enkazların içindeki değerli eşyalarında şirketlere aktarıldığını söyledi. Kerim Yılmaz, “O enkazlardan çıkan hurdalar belki de inşaat sahiplerine verilse kendileri yeni evlerini inşa edebilecekler. Bazı enkazlar da kim bilir neler vardı” dedi.
Bizimle ilgilenen Vali Yardımcısı tayin edildi
Kerim Yılmaz sözlerinin sonunda çok önemli bir bilgi de verdi: “Bakın biz ilk günlerden itibaren bölgeye gittik, gidiyoruz, bir sürü farklı çalışma yürüttük. Bölgenin en önemli ihtiyacı olan hijyen konusunda yaptığımız eski otobüslerimizi mobil duş ve lavabolara dönüştürmemiz çok büyük ilgi gördü ve çok önemli bir ihtiyacı giderdi. Ama şimdi bize buralara uğramadılar deniyor. Fark etmez aslında çünkü oradayız ve halk da bizi görüyor zaten. Bu söylemler söyleyenler için sıkıntı yaratıyor. Ancak bilinmesi gerek ki sadece söylemlerle oluşturulan bir ayrıştırma yok daha fazlası var. Mesela bizi karşılayıp, bizimle ilgilenen Vali yardımcısı Fatih Damatlar, Bolu’ya gönderildi. Maraş’ı bilen depremden önce orada görev yapan bir vali yardımcısının depremden sonra da orada olup ondan faydalanması gerekirken Bolu’ya gönderilmesinin bir açıklaması olabilir mi? Bu ayrıştırma siyasetinin en azından deprem bölgesinde yapılmamasını çok isterdik.