CENAZE İÇİN AYAĞA KALKILIR MI?
1 - Âmir b. Rabia (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cenaze gördüğünüz zaman sizi geçinceye kadar veya omuzlardan indirilinceye kadar cenaze için ayağa kalkın.” (Buhârî, Cenaiz: 47; Müslim, Cenaiz: 35)
Tirmîzî: Bu konuda Ebû Saîd, Câbir, Sehl b. Huneyf, Kays b. Sa’d ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Âmir b. Rabia hadisi hasen sahihtir.
2 - Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cenaze gördüğünüzde ayağa kalkın cenazeyi takip eden kimse cenaze omuzlardan indirilinceye kadar oturmasın.” (Buhârî, Cenaiz: 49; İbn Mâce, Cenaze: 35)
Tirmîzî: Bu konudaki Ebû Saîd hadisi hasen sahihtir. Ahmed ve İshâk bu hadisle amel ederler ve derler ki: “Cenazenin ardından giden cenaze omuzlardan indirilinceye kadar asla oturmasın.” Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve sonraki dönemlerden bazı ilim adamlarından rivâyete göre: “Cenazenin önünde yürürler ve cenaze kendilerine ulaşmadan da otururlardı.” Şâfii’nin görüşü de budur.
1 - Âmir b. Rabia (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cenaze gördüğünüz zaman sizi geçinceye kadar veya omuzlardan indirilinceye kadar cenaze için ayağa kalkın.” (Buhârî, Cenaiz: 47; Müslim, Cenaiz: 35)
Tirmîzî: Bu konuda Ebû Saîd, Câbir, Sehl b. Huneyf, Kays b. Sa’d ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Âmir b. Rabia hadisi hasen sahihtir.
2 - Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cenaze gördüğünüzde ayağa kalkın cenazeyi takip eden kimse cenaze omuzlardan indirilinceye kadar oturmasın.” (Buhârî, Cenaiz: 49; İbn Mâce, Cenaze: 35)
Tirmîzî: Bu konudaki Ebû Saîd hadisi hasen sahihtir. Ahmed ve İshâk bu hadisle amel ederler ve derler ki: “Cenazenin ardından giden cenaze omuzlardan indirilinceye kadar asla oturmasın.” Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve sonraki dönemlerden bazı ilim adamlarından rivâyete göre: “Cenazenin önünde yürürler ve cenaze kendilerine ulaşmadan da otururlardı.” Şâfii’nin görüşü de budur.